İstanbul Barosu'nda 14 Ekim'de yapılacak başkanlık seçimi için adaylar belli olmaya başladı. Geçtiğimiz yıllarda büyük çekişmelere sahne olan seçim için Hukukun Üstünlüğü Platformu, Avukat Rıza Saka'yı başkan adayı olarak belirledi. Saka ise seçimi kazanması halinde İstanbul Barosu'nun üzerinden 'darbeci' lekesini silmeyi hedeflediğini söyledi. İstanbul Barosu'nun darbe özlemi duyanların avukatlığına soyunduğunu belirten Saka "Türkiye'nin en büyük barosunun bu görüntüsünden toplum rahatsız. Biz de İstanbul Barosu avukatları olarak 'Darbeci Baro' algısını değiştirmek, bu lekeden kurtulmak istiyoruz. Bu nedenle halkına yakın ve toplumun rengine uygun demokrat bir İstanbul Barosu elzem hale gelmiştir" dedi.


PANKART HEPİMİZE DOKUNDU

Saka "Bakın 12 senedir aynı siyasi görüşte meslektaşlarımız yönetiyor baroyu. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye'nin en büyük barosu hukuk dünyasında etkin bir rol oynaması gerekirken eksik kalan muhalefetin bir parçası gibi davranıyor. Belli davaların savunucusu rolünü üstleniyor" diye konuştu. Taksim'de yürüyüş gerçekleştiren İstanbul Barosu'na Genç Siviller grubu tarafından açılan pankartta 'Darbeci Baro Taksim'e hoş geldin' yazısının tüm baro avukatlarına dokunduğunu kaydeden Saka, "Çünkü İstanbul Barosu bunu hak etmiyor. Üstelik baro yönetimi bu algıyı değiştirecek herhangi bir girişimde de bulunma taraftarı değil" şeklinde konuştu.

AVUKAT SORUNLARI SAHİPSİZ KALDI

Saka, baro yönetiminin kendi üyelerine de faydalı olmadığını söyledi. Saka, barodaki dar siyasi düşüncelerin avukatların sorunlarıyla ilgilenilmesi ve çözüm üretilmesini engellediğini dile getirerek "Siz başka siyasi hesapların peşinden koşarsanız bu ayaklardan biri eksik kalır. Sorunlar giderilemez. Bugün avukatlarımızın bir çok sorunu var ama belli davaların peşinden koşmaktan bu sorunları çözmeye baronun zamanı kalmıyor" şeklinde konuştu. 

Halktan ve özgürlükten kopuk

Saka, hukukçuların demokrasi ve özgürlüklerin yanında yer alması gerektiğini ifade ederek "Ne yazık ki İstanbul Barosu'nda durum böyle değil. Bu görüntüsünden sıyrılıp halkıyla kucaklaşması gerekir. Mesela baro, Anayasa referandumundaki duruşuyla da toplumundan ne kadar uzak olduğunu gösterdi. 12 Eylül Anayasası'yla ortaya çıkan haksızlıkları gidermek için yapılan referandumda halkımız evet oyu verdi. Baro ise halka rağmen 'hayır' cephesinde yer aldı. Oysa toplumdaki hukuka aykırı yapılanmaların temizlenmesi için baronun özgürlüklerin yanında yer alması gerekirdi" ifadelerini kullandı. Saka, İstanbul Barosu'nun tamamen halkından kopuk bir görüntü sergilediğini söyledi.

 Yeni Şafak