Baro Başkanı Demiröz: "... İstanbul Barosu Başkanı ve Yönetim Kurulu 17 Mayıs 2013 tarihinde adil yargılamayı etkileme suçundan yargılanacaklar. İyi de bu suçun işlenebilmesi için ortalıklarda adil yargılama diye bir şeyin var olması gerekmez mi? Kaldı ki avukatın görevi zaten yargıyı etkilemek değil midir? Hakları savunmak ve hak edene verebilmek için bir avukatın yargıyı etkilemeye çalışmasından daha doğal ne olabilir. Ancak, kitap yazarak halkı etkileme suçu üreten bu zihniyet, avukatlar için de yargıyı etkileme suçu üretmiştir" dedi.

Avukatlara yönelik baskıların günden güne arttığını ve mesleğin ekonomik, sosyal ve siyasal kuşatma altında bulunduğunu belirten Baro Başkanı Ekrem Demiröz, "Önce yargı bağımsızlığı yok edildi. Daha sonra ise sıra hukukun üstünlüğünün kararlı savunucuları olan avukatlara geldi. Görevlerimizi yaparken önümüze çeşitli engeller konulmaya başlandı. Avukatlar, yargılamanın dışında bırakılmaya ve yok sayılmaya çalışılıyor. Savunma mesleğine yönelik itibarsızlaştırma kampanyası hızla devam ediyor, ancak bilinmelidir ki bu kampanya esas olarak yargının saygınlığına zarar vermektedir" dedi

SAVUNMA HAKKI ORTADAN KALDIRILIYOR

Savunmanın, yargının eşit kurucu unsuru olduğunu hatırlatan Demiröz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu temel düşünce yargının anayasasıdır. Aksine olan her şey hukukun üstünlüğünü ihlal etmektir. Nerede bir adil yargılanma hakkı ihlal ediliyorsa bilin ki orada savunma hakkı ortadan kaldırılmıştır. Çünkü adil yargılamanın gerçek teminatı özgür ve bağımsız savunmadır. Bağımsız savunma yoksa bağımsız yargı da yoktur. "

AVUKATLAR HİÇE SAYILMAK İSTENİYOR

Başta özel görevli mahkemeler ve terör mahkemeleri olmak üzere yargılamalarda avukatların hiçe sayıldığını ve savunma görevlerinin engellendiğini kaydeden Demiröz, en olmaz nedenlere dayanarak avukatlar aleyhine suç duyurusunda bulunulduğunu ifade ettiği açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

"...Soyut suç isnatları ile bürolar basılıyor ve meslektaşlarımız tutuklanıyor. Şu anda yaptıkları görev nedeniyle çok sayıda meslektaşımız tutuklu durumdadır. Biz biliyoruz ki savunma, tarih boyunca nice saldırılara uğradı ve nice bedeller ödendi. Ancak savunmaya karşı çıkanlar hatta ihlal edenler bile sonunda savunmaya muhtaç kalmışlardır.

Tüm bu saldırıların son halkası İstanbul Barosu'na yöneltilmiş tehdittir. İstanbul Barosu Başkanı ve Yönetim Kurulu 17 Mayıs 2013 tarihinde adil yargılamayı etkileme suçundan yargılanacaklar. İyi de bu suçun işlenebilmesi için ortalıklarda adil yargılama diye bir şeyin var olması gerekmez mi? Kaldı ki avukatın görevi zaten yargıyı etkilemek değil midir? Hakları savunmak ve hak edene verebilmek için bir avukatın yargıyı etkilemeye çalışmasından daha doğal ne olabilir. Ancak, kitap yazarak halkı etkileme suçu üreten bu zihniyet, avukatlar için de yargıyı etkileme suçu üretmiştir.

Gerçek şudur ki, İstanbul Barosu'nun eylemi adil yargılamayı etkilemek değil, mahkemeyi adil yargılama yapsın diye etkileme çabasıdır. Hiç kuşku yok ki, hiçbir mahkeme usul kurallarına aykırı yargılama yapamaz, kendini denetimsiz ve sınırsız sayamaz, böyle mahkemeleri ve yargıçları usul kurallarını uygulamaları için uyarmak baroların asli görevidir. Gerçekte, savunma hakkını yok sayarak adil yargılamayı ortadan kaldıran mahkemenin bizzat kendisidir.

İstanbul Baro Başkanımız, mahkemeye yönelik hiçbir sözünde görülmekte olan davanın esasına ilişkin hiçbir beyanda bulunmamıştır. Söylenen şeylerin tamamı savunma hakkının ihlaline son verilmesi uyarısıdır. Mahkeme başkanı dahi tutanaklara geçen beyanında İstanbul Barosu Yönetiminin yasalardan doğan hakkı kullandığını ifade etmiştir. Ancak sonradan ne olduğu bilinmez, söz konusu dava açılmıştır. Bu dava tamamıyla haksızdır ve hukuksuzdur. Bu durum da gösteriyor ki, avukatlardan sonra sıra avukatların örgütlü gücü olan barolara gelmiştir."

 İstanbul Barosu YALNIZ DEĞİL

İstanbul Barosu'nun yalnız olmadığını belirten Demiröz, "Çünkü biliyoruz ki, yapılanlar yalnızca İstanbul Barosu'na değil tüm avukatlara yapılmıştır. BU nedenle tüm barolar gibi biz de İstanbul Barosu'nun yanındayız. 17 Mart 2013 Pazar günü İstanbul Barosu'nun Olağanüstü Genel Kurulu'nda olacağız ve meslektaşlarımızla İstanbul Barosu Yönetimi'ne destek vereceğiz. Tüm bu kaygılarımız, mesleğimizi korumak refleksi şeklinde algılanabilir. Ancak, şu çok iyi bilinmeli ki savunmayı savunmak insanların hak arama özgürlüğünü savunmaktır" diye konuştu.