"Fecaat bir tablo var ortada. Ne tek başına istinaf çözer, ne de tek başına yüksek yargının güçlendirilmesi"

ANKARA - Yargıtay ile Danıştay’ın, daire ve üye sayısını artıran kanun tasarısının Adalet Komisyonu’ndaki görüşmelerinde konuşan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, yargının öteden beri süregelen ciddi sorunlarının bulunduğunu dile getirdi. Bunlar içinde en önemlilerinin, vatandaşların adaletle buluşma sürecinde yaşadığı meşakkat ve yargılama sürelerinin uzunluğu olduğunu söyleyen ergin, yargının temel sorunlarını, “fiziki ve altyapı sorunları”, “mevzuata dayalı sorunlar” ve “insan kaynaklarına dönük sorunlar” olarak 3 gruba ayırdı.
Türkiye’deki hakimlerin iş yükünü, bir yılda baktıkları dava sayısı açısından yabancı meslektaşlarıyla kıyaslayarak aktaran Ergin, “Türkiye’de bir yargıcın bakmak zorunda olduğu dosya sayısı ile Batı’daki, gelişmiş ülkelerdeki hakim, savcılar arasında olağanüstü farklar vardır. Yüksek yargıçlarımız, yılda ortalama 4 bin 28 dosyayla çalışmak durumundayken, Fransa’da 320, Almanya’da 48 dosya. Aradaki sayı, uçurum denilecek farktadır” dedi. Ergin’in açıkladığı rakamlara göre 1 Türk hakim yılda, 84 Alman, 13 Fransız hakimin baktığı dosyaya tek başına bakmak zorunda kalıyor.

'İstinaf mahkemeleri yaz kararnamesinde'

Kamuoyunu sarsan zamanaşımı ve 102. madde tahliyelerine de değine Ergin, muhalefete de şu eleştiriyi getirdi: “Adli yargıda istinaf yasa tasarısının parlamentoya geldiğinde, Türkiye eyaletlere bölünecek, bu düzenlemeyle yargı bağımsızlığını kaybedecek, yargıda siyasallaşma oluşacak şeklindeki itirazları komisyon salonları ve Genel Kurul’da az duyulmadı. Aradan geçen 5-6 yılın ardından ise şimdi ‘Bu istinafları niye devreye almadınız?’ eleştirileri yöneltiliyor. Kim tarafından? ’Bu istinaflar Türkiye’yi bölecek’ diye muhalefet edenler tarafından. Bu çelişkiyi yaşadık, yaşıyoruz. Bugün yaptığımız tespitler umut ediyorum, 5-6 yıl sonra bizi tekrar mahcup etmesin.”

Yargıtay çok iyimser!

“Geldiğimiz noktada önümüze çıkan tablo vahim” değerlendirmesini yapan Ergin, “2010’da Yargıtaya gelen iş yükünün yüzde 48-50 arasındaki bölümü, bir sonraki yıla devretmiş. Yargıtay, ’istinaflar faaliyete girecekse, buralarda daire ve üye sayısı artırımına gerek yoktur’ diye görüş açıkladı. Burada çok aşırı iyimser bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Madem 1 yıl içerisinde bunlar çözülecekse bugün halen 2006’dan gelen dosyaları görüşen dairelerimizin Yargıtay’da olmaması lazım. Yargıtay Savcılığı’nda bekleyen 700 bine yakın dosya. Bunlar neyle izah edilecektir?” diye sordu.

Ergin, “Bugün geldiğimiz noktada ne sadece istinaf mahkemelerinin 2010 yılının adli yılı başında devreye alınması bu sorunları çözebilecektir ne de Yargıtay, Danıştay’ın güçlendirilmesi çözebilecektir” diye konuştu. Ergin, sözlerini şöyle tamamladı: “2010 yılı sonunda, adli yılın başında istinafları devreye alabilecek gibi bir çalışma içindeyiz. Bu, 2010 yılı istinaflar açısından yüksek yargıya bir katkı sağlamayacak anlamına gelir. 2010’dan devredenler, 2010 yılı sonbaharına kadar gelecek iş yüküyle beraber fecaat bir tablo var ortada. Ne tek başına istinaf çözer, ne de tek başına yüksek yargının güçlendirilmesi. Bu önlemlerin beraberce hayata girmesi halinde ancak 4-5 yıl gibi bir süreçte yargılamalardaki sürelerin makul noktaya çekilebilmesi mümkün olacaktır. ”

Komisyonda ‘yer’ ve ‘talimat’ tartışması

Yargıtay ve Danıştay’ın daire sayısını artıran, Adli Tıp Kurumu ve Ticaret Mahkemeleriyle ilgili hükümler içeren tasarının Adalet komisyonundaki görüşmeleri “yer” ve “talimat” tartışmasıyla başladı.

Basının yoğun ilgisi, komisyon üyesi olmayan milletvekilleri ile bazı kuruluşların temsilcilerinin de katılımıyla toplantı salonu yetersiz kalınca, komisyon üyesi bazı milletvekilleri ayakta kaldı. CHP’li Turgut Dibek, “Cezaevi gibi 1 yatakta 3 kişi yatıyor” diye tepki gösterirken, CHPli Halil Ünlütepe de “Komisyon üyelerinin oturacağı yer yok” diye bağırarak tepkisini dile getirdi. Yargıyla ilgili önemli düzenlemeler içeren tasarı görüşmelerinin kamuoyunca takip edilmesi gerektiğini bunun için de görüşmelerin daha geniş bir salonda, kameralara açık bir şekilde sürdürülmesini isteyen Ünlütepe, bu talebine komisyon başkanlığından olumlu yanıt alamadığını söyledi. Bu sırada CHP’li Ali Rıza Öztürk, MHP’li Rıdvan Yalçın yer olmadığı gerekçesiyle salon dışına çıkarak, “Komisyonun muhalefet üyelerinin koltukları burası oldu” diyerek, koridordaki koltuklara oturdular. CHP ve MHP’li üyelerin “Arkadaşlarımıza oturacak yer bulunmaması halinde toplantıyı terk edeceğiz” resti çekmeleri üzerine toplantı masasının etrafında oturan bazı AK Partili milletvekilleri yerlerinden kalkarak, koltuklarını muhalefet milletvekillerine sundular. Ancak CHP’li Ünlütepe, “İktidar milletvekili arkadaşların söyleyeceği söz yok mu?” diyerek AK Partili milletvekillerinin boşalttıkları koltuklara oturmayacaklarını bildirdi.



‘Burada toplanılacak’

Gerilimin tırmanması üzerine Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya salon değiştirmek için TBMM Başkanlığı ile irtibata geçerken, CHP’li Ünlütepe bu sırada AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ’ın, İyimaya’ya “Hayır salon değiştirme. Burda toplanılacak“ talimatı verdiğini öne sürdü. Ünlütepe Bozdağ’a ve İyimaya’ya “Burası AK Parti grubu değil” diye tepki gösterdi. Tartışmaların uzaması ve uzlaşma sağlanamaması üzerine Adalet Komisyonu toplantısı, daha geniş olan KİT Komisyonu salonuna taşındı.




Vatan