Berkin Elvan soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın rehin alındığı haberinin duyulmasının hemen ardından İstanbul Adliyesi’ne giderek meslektaşlarını seferber etmeye çalışan Hâkim Nuh Hüseyin Köse, “Adliyede 800-1000 civarında hâkim savcıyla, Berkin Elvan soruşturmasında şüpheli polislerin bulunup yargı önüne çıkarılması konusunda, hâkim ve savcılar olarak söz veren bir eylem yapmak istedim. Maalesef etrafta kimse yoktu. Savcı beyin penceresinin altında 6 saat boyunca ‘Söz veriyoruz’ diye bağırsaydık, protesto eylemi yapsaydık, belki onlar da etkilenecekti. Söz aldık diyerek, belki eyleme son vereceklerdi” dedi.

İstanbul Anadolu Adliyesi 48. Asliye Ceza Hâkimi Nuh Hüseyin Köse, savcının rehin alındığı yönündeki haberi duyar duymaz Çağlayan Adliyesi’ne gittiğini belirtti. Arabuluculuk çalışmasına katkıda bulunmak veya hâkim ve savcılarla birlikte eylem yapmayı tasarladığını kaydeden Köse, şunları söyledi:

“Kafasına silah dayanmış savcı görüntüsü son derece rahatsız edici ve küçük düşürücüydü. Refleks olarak, 'eylemcileri protesto edelim' dedim. Fakat adliye boşaltılmıştı. Etrafta kimse yoktu. Dışarıda sadece, silahlı eylemcilere destek için gelen 15-20 kişi vardı, slogan atıyorlardı. Onlardan birkaçı beni tanıyarak yanıma geldi. Onlara, savcının kafasına silah dayamanın adalet anlayışına darbe vurduğunu, hukukun herkese lazım olduğunu söyledim ve dedim ki: ‘Bu hareket, bugüne kadarki tüm demokratik kazanımların çoğunu yok etti. Bundan sonra her türlü antidemokratik yasanın vebali bu işin boynunadır.’ Bana eylemcilerin kötü niyetli olmadığını, kan dökmek istemediklerini ve eylemlerine son vereceklerini söylediler. Adliyede 800-1000 hâkim savcıyla, Berkin’e ateş eden polislerin yargı önüne çıkarılması için hâkim ve savcılar olarak söz veren bir eylem yapmak istedim. Maalesef etrafta kimse yoktu. Tweet attım ve bu duruma isyan ettim. Biz hâkim ve savcılarda karşı koyan bir kültür gelişmemiş. Eğer savcı beyin penceresinin altında altı saat boyunca ‘Söz veriyoruz’ diye bağırsaydık, protesto eylemi yapsaydık, belki onlar da etkilenecekti. Ve ‘Söz aldık’ diyerek, belki eyleme son vereceklerdi.”

‘ÖNÜMÜZDEN SEDYEYLE GEÇTİ’

Daha sonra adliyeye, rehine eyleminin yapıldığı altıncı kata çağrıldığını ifade eden Köse, şöyle devam etti:

 “Savcı beyin kapısının önünde bir hayli polis kalabalığı vardı, birtakım hazırlıklar yapılıyordu. Arabulucuların kimler olduğunu sordum; Ümit Kocasakal, Sami Elvan ve ÇHD’li avukatları söylediler. Uzlaşma ortamının kalktığını görünce ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın aranması gerektiğini söyledim. Savcılar ilgilendiler. Ben telefon numarasını bulup Kozağaçlı’yı aradım. Kozağaçlı, aslında gelmek istediğini, fakat elektrik kesik olduğu için sorun çıktığını söyledi. Kendisine krizi çözmesi konusunda katkı sunması gerektiğini anlattım. Savcı arkadaşlarımızdan biri, Kozağaçlı’nın getirilmesi için birkaç yere ulaşmaya çabaladı. Fakat polis şeflerinden biri ‘Duruma hâkimiz, içerideki ekibimiz son derece profesyonel, ne yapacağını biliyor’ dedi ve orayı boşaltmamızı istedi. O kata Ümit Kocasakal çıktı sadece. İki kere çağrıldı. Daha sonra bomba sesi ve yoğun silah sesleri duydum. Biz birinci katta ve baro odasındaydık. Önümüzden sedyeyle ve kalbine masaj yapılarak savcı beyin geçtiğini gördüm.”

>> Adliyelerde güvenlik zafiyeti var: Hakimlerin, savcıların telefonları çalınıyor!

Haber: İSMAİL SAYMAZ - Radikal