Ülkemizde Hukuk Fakültesinden mezun olarak Hakim, Savcı ve Avukatlık mesleğini icra eden kişiler genellikle sert mizaçlı kişiler olarak tanımlanır. Olaylara olan yaklaşımlarında genellikle mantığı ön plana çıkartarak soğuk ve ciddi bir ruh haline bürünürler veya çevrelerinde gördükleri hukukçu profillerinden etkilenirler. Ancak Avrupa ülkelerinde bu durumun tam aksine özellikle hukuk öğrencilerine mesleki süreçleri öncesinde yoğun bir Psikoloji, Sosyoloji, Kişisel Gelişim ve Duygusal Zeka geliştirme eğitimi verilmektedir. Verilen bu eğitimler sonucunda Etkileyicilik, Sevgi, Güven Kazandırma, Pozitif  Yaklaşım ve İkna edebilme gibi konularda kabiliyet kazandırılarak insanlarla daha yakın ve samimi bir bağ kurulması sağlanmaya çalışılır.

MESLEKİ HAYAT ÖNCESİ TECRÜBE SÜRECİ

Mesleki hayatları boyunca psikolojik anlamda fazlasıyla yıpranan hukukçulara mesleki süreç öncesinde Avrupa’da verilen uygulamalardan biride, Psikolojik ve Sosyolojik vakalarda, kolluk kuvvetleri soruşturmalarında etkin rol oynamalarını sağlamaktır. Diğer sorumlu kurumlarla çalışması sağlanan hukukçular, bir yandan toplumsal yapının işleyişinde kanunların etkisini araştırırken diğer yandan kanunların yapımı öncesi ve sonrasında oluşan sorunların tespitinde de görev almaktadırlar. Konu hakkında çözüm üretilebilmesi için görüşleri alınan hukukçuların , aynı zamanda duruşmalarda yer alarak olayların çözümlenmesi, sanıkların ruhi durumları ile taraflar hakkında mağduriyetlerinin giderilmesi gibi konularda faaliyet göstermeleri sağlanmaktadır.

Sınavda yer alan ilginç soru;

Avrupa’nın birçok Hukuk programlarına giriş şartında, Kişilik Analizi ve Değerlendirme Test ve Süreçleri uygulanarak uygun iseniz programa kabul edilmektesinizdir. Peki sizce Hukuk okurken ya da bu mesleği yaparken/yapacakken, sizi daha çok Duygusal bir yapıda mı yoksa Mantıkçı bir yapıda olmanız yönünde etkilemiştir? (Brüksel College of Europe Hukuk Programı KADT Sorusudur.) (hukukihaber.net)