TEKİRDAĞ BAROSU BAŞKANI AV.ERHAN SEZER'İN AVUKATLAR GÜNÜ MESAJI

Değerli meslektaşlarım;
 
Bugün 5 Nisan. 800 yıllık bir geçmişe dayanan ve insanlık tarihinin en zor dönemlerinde dahi var olan, özgürlüğün, bağımsızlığın ve adaletin savunucuları Avukatlar’ın günü!
 
Avukatlar gününün biz Tekirdağ Barosuna mensup Avukatlar için özel ve gurur verici bir anlamı daha vardır. 5 Nisan 1958 yılında İzmir'de Türkiye Barolarından gelen temsilcilerin yaptığı ve “Türkiye Avukatlar Birliği” yani bu günkü Barolar Birliği statüsünün hazırlanması amaçlı toplantısında 5 Nisan tarihinin Avukatlar günü olarak kutlanması önerisinin kabul görmesi üzerine bir çok Baro 5 Nisan’ı Avukatlar Günü olarak kutlamaya başlamış ve nihayet 15-16 Mayıs 1987 tarihinde Tekirdağ'da Tekirdağ Barosunun ev sahipliğinde gerçekleştirilen Türkiye Barolar Birliği Genel Kurul toplantısında  5 Nisan’ın Avukatlar Günü olarak kutlanmasına resmen karar verilmiştir.
 
Meslek sorunlarının her geçen gün çoğalarak arttığı, yasalarla getirilen hak ve kazanımların idari kararlar ve fiili uygulamalar ile törpülenerek erozyona uğratıldığı, savunmanın gittikçe güçsüzleştirildiği, yavaşça  ve hissettirilmeden adeta işlevsiz bir hale sokulmak istendiği, keza Olağan Üstü Hal’in devam ettiği, ülkemizin Kanun Hükmünde Kararnameler ile yönetildiği bir dönemde  Avukatlar Günü’nü kutluyoruz…
 
Avukatlık Kanunu’na göre “Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir. Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.”
 
Yine Avukatlık Kanunu’na göre “ Barolar; avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlâkını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır. “
 
Hukuk devletinin özü, adalet esasına göre devlet otoritesinin hukukla sınırlandırılmasında temelini bulur. Hukuk devleti, bu sınırlandırmayı, savunmaya güçlü ve bağımsız konum tanıyarak gerçekleştirebilir. Avukat halkın hak arama özgürlüğünün teminatıdır. Avukatlık insan onuruna özen mesleği olarak serbestçe yapılan bir kamu görevidir.
           
Avukatlar halkın adalete erişiminde en önemli ve etkili unsur, yargılamada vatandaşın yegane temsilcisidir. Bu nedenle avukatın sorunları aslında vatandaşın sorunlarıdır. Demokratik hukuk devletinin en temel ilkesi hukuka bağlılıktır ve şu gerçek de asla unutulmamalıdır ki; bağımsız savunmanın var olmadığı yerde adaletten söz edilemez. Bağımsız savunması olmayan  adalet kuvvetsizdir. Kuvvetsiz adalet aciz, adaletsiz kuvvet zalimdir. Adaletin küçüldüğü ülkelerde büyük olan suçlulardır ve nihayet suçlunun beraat ettiği yerde yargıç hüküm giyer. 


             
Bir düşünürün dediği gibi; “ hiç kimse onu ihlal etmediği sürece hukuk, teneffüs ettiğimiz hava gibi görünmez ve tutulmaz bir şekilde etrafımızı kaplar. Hukuk ancak kaybettiğimizi anladığımız zaman değerinin farkına vardığımız sağlık gibi sezilmez bir şeydir .
            
Anayasa Mahkememizin bir kararında açıklıkla belirlendiği üzere; “Hukuk, bir ulusun hak anlayışı olarak tanımlandığında, bu anlayışı gölgeleyecek düzenlemeler bağımsızlık ve güvenceyle birlikte olamaz. Yargı bağımsızlığının amacı, her türlü etki, baskı, yönlendirme ve kuşkudan uzak kalınarak adaletin dağıtılacağı güven ve inancını yerleştirmektir. Bağımsızlık, devletin, Anayasa’nın, insan onurunun koruyucusu olan yargının seçkin niteliğidir. Bağımsızlık ve güvenceden yoksun yargı, yargı olamaz.”
           
 “Yasama, yürütme ve yargı erki Devlet'ten kastedileni ve anlaşılanı bir bütün olarak içerir. Bu erklerin her birinin diğer ikisini dengelemesi sayesindedir ki, insan doğasındaki hükümranlığa yönelik eğilim kontrol altına alınır ve kısıtlanır ve özgürlük bütün düzeyleriyle Anayasada korunur.”


            
İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nin,  16. maddesinde “Hakların güvence altına alınmadığı ve kuvvetler ayrılığının benimsenmediği toplumların anayasası yoktur” denilerek, anayasa kavramı ve kuvvetler ayrılığı ilkesi arasındaki bu zorunlu ilişki kuvvetli bir şekilde vurgulanmıştır.
           
Türkiye'de mevcut 79 Baro ve yüz bini aşkın avukat meslektaşımızla birlikte dün olduğu gibi bugün de hukukun üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu, demokratik, laik ve sosyal hukuk devletini kurmak ve yaşatmak mücadelemize devam ediyoruz ve hukukun üstünlüğünün bir gün mutlaka gerçekleşeceğine olan sarsılmaz inancımızla bu mücadeleye yılmadan, eğilmeden, bükülmeden, korkmadan devam edeceğiz. 

İsterse kıyamet kopsun, yeter ki adalet yerini bulsun.
      
Adalet ve özgürlük için Avukatlık Mesleği ilelebet payidar olsun.

Avukatlar Günü kutlu olsun.  
 
Av. Erhan SEZER
Tekirdağ Barosu Başkanı

hukukihaber.net