Türk hukuk sistemi, Gediz Üniversitesi’nde masaya yatırıldı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur ve Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Hüseyin Yıldırım, üniversitede hukuk eğitimi gören öğrencilere, ’Hukukçu olmak ve hakimlik mesleği’ üzerine söyleşi gerçekleştirdi. Türkiye Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç. Dr. Haluk İnce, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Celal Kocabaş, Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Muhammet Özekes ile Türkiye Futbol Federasyonu Etik Kurulu Başkanı ve Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Oğuz Atalay da dinleyenler arasında yer aldı.   


İLGİNÇ BENZETME

HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur, HSYK’nın önceden, 1982 Anayasası’nın eseri, yanlış bir işleyişi olduğunu dile getirerek, "Erkeği kadın, kadını erkek yapmaktan başka her şeye gücü yeten bir kurumdu. Verdiği kararlara itiraz edilirdi, ancak yargı yolu kapalıydı. Kurul üyelerine ulaşılamazdı. Atamalar son ana kadar bilinmezdi, hep bir belirsizlik hakimdi ve HSYK, ülke gündeminden hiç düşmezdi. Şimdi ise şeffaf bir yapıya sahip, belirsizlik ortamı yok. Sürekli sorgulayan, kontrol edilen bir yapı var. Kurul üyelerinin yanlış yapma şansı kalmadı, çünkü hesap soruluyor. Hakimler, bizlerle konuşabiliyor, gönderdikleri maillere cevap alıyor. Nelerin değiştiğine tanık olunca büyük bir şaşkınlık yaşıyor" dedi.


HAKİMLERE ETİK KURALLAR GELİYOR

Okur, yargı sistemine ilişkin de çarpıcı açıklamalarda bulunarak şöyle devam etti:

"Adalet dağıtmakla görevlendirilen kişiler, kendilerini güvende hissetmezse adalet dağıtamaz. En basit dosyalar bile 10-15 yılda karara bağlanamazsa, toplumun adalete duyduğu güven azalır, herkes kendi adaletini kendisi sağlamaya kalkar ve anarşi ortaya çıkar. Yargıya güven duyulması için önce hakimlerin ve savcıların kendilerine güven duyması lazım. Son dönemde yargıdaki reform süreci bunu amaçlıyor. Yargılama sürecini hızlandırmaya çalışıyoruz. Değişime direnenler var ama genel olarak istediğimiz gibi gidiyor. Yakında sonuçlarını alacağız. Bu süreçte zaman zaman eleştiriliyoruz. Yargıladığı sanıkla gönül ilişkisi olan, bunu işine yansıtıp, geçmişteki kararlarıyla çelişen tahliye kararı veren hakimi almamız siyasi bulundu. Uyuşturucu satıcılarıyla ilişkisi tespit edilen bir hakimi aldık diye de kıyamet koptu. Soruşturmanın gizliliği için bugüne kadar pek konuşmadık. Tüm bunlara izin mi verseydik. Doğrusu neyse onu yaptık. Türkiye’de sadece yargının bağımsızlığı konuşuluyor. Ya yargının tarafsızlığı ne olacak. Ben bağımsızım, istediğim gibi davranır, isteğim gibi karar alırım anlayışı doğru değil. Tarafsız olmayan bağımsız bir yargı felaket getirir. Neden bunlar hiç konuşulmuyor. Bir hakim, karar verirken tüm duygulardan ve etkilerden arınmış halde karar vermeli, her dosyanın bir hayat olduğunu unutmamalı. İşte bunun için de etik kurallar getireceğiz, bu yönde hazırlıklarımız var. Etik kurallar herkes için gerekli ama hakimler için daha da gerekli."


GEREKEN YAPILDI

HSYK Birinci Daire Başkanı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılmasıyla yaşanan krize ilişkin de konuştu. Okur, "Hakimler bağımsızdır, savcılar ise başsavcı adına hareket eder. Savcılar, önemli soruşturmalarda başsavcılara mutlaka bilgi vermelidir. MİT soruşturmasını yürüten savcı, İstanbul Başsavcısı’na bilgi vermediği için yetkisi elinden alındı. Gerekçe budur, başka bir neden aranmamalıdır" dedi.




DHA