Avukatlık Kanunu'nun “Yahıız Avukatların Yapabileceği İşler" başlıklı 35. maddesinde "Kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait haklan dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatlara aittir." denilerek meslek faaliyetinin sınırları da çizilmiş olmaktadır.

1136 Sayılı Av. K. 35, 6100 sayılı HMK 71 vd. maddeleri ile 5271 sayılı CMK 2, 149 ve 150. maddeleriyle birlikte değerlendirilmesi sonucunda bir avukatlık tekeli oluşturulduğu (avukatlığın tekel mahiyeti) söylenebilir’

Avukatlık Kanunu'nun 35. maddesinin son fıkrasında Hukuk ve Ceza Muhakemeleri Kanunları ile diğer kanun hükümleri saklıdır denilmekle avukatlık tekeli ile ilgili diğer ayrık durumlar belirtilmiş olmaktadır.

Şu anda yürürlükte ola hukuk sistemimizde mecburi avukatlık sistemi bulunmamaktadır. Dava açmaya yeteneği olan herkes kendi davasına ait evrakı düzenleyebilir, davasını bizzat açabilir ve işini takip edebilir.

10.5.2001 tarihinde yürürlüğe giren ve 1136 sayılı kanunda değişiklik yapan 4667 sayılı kanun bu genel kurala istisna getirmiş ve Avukatlık Kanunu'nun 35. maddesinin 3. fıkrasına; "... 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 272. maddesinde öngörülen esas sermaye miktarının beş katı veya daha fazla esas sermayesi bulunan anonim şirketler ile üye sayısı yüz veya daha fazla olan yapı kooperatifleri sözleşmeli bir avukat bulundurmak zorundadır..." hükmü eklenmiştir. (Av. K. m. 35)