YARSAV Yönetim Kurulundan yapılan yazılı açıklamada, adli ve idari yargıda ilk derece mahkemelerinde verilen kararların temyiz inceleme mercinin Yargıtay ve Danıştay olduğu ifade edildi.

Yüksek yargı organlarının, kararlarıyla hukuk kurallarının uygulanmasında yol gösterici olduğu gibi uygulama boşluklarını dolduran içtihat makamı olduğuna işaret edilen açıklamada, yüksek yargı organlarının uygulama birliği sağlama ve hukuk güvenliğinin oluşmasında üstlendiği rolün çok önemli olduğu, bu nedenle bu organlara üye seçiminde objektif ve adil kriterlerin esas alınması, bu kriterlere bağlı kalınarak yetkin hakim ve savcıların seçimine özen gösterilmesi gerektiği bildirildi.

Yüksek yargıya üye seçimi için yasal koşulların yanı sıra üye seçmeye yetkili Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yazılı olmayan ancak teamül haline getirdiği bazı kriterler bulunduğu ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
''Bilindiği gibi her üye seçiminde şahsi bazı ilişkilerin rol aldığı, seçilen kişilerin yargıçlık kimliği ve hukuki alt yapısı üzerinde durulmadığı söylemleri gündeme gelmektedir. Ayrıca Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye Devletlere Yargıçların Bağımsızlığı, Etkiliği ve Sorumlulukları hakkında Tavsiye Kararı'nda, objektif kriterlerin yasa veya benzeri bir düzenleyici işlemle yetkili makamlarca önceden belirlenmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
Yürürlüğe giren 6110 sayılı 'Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun' ile Yargıtaya altı, Danıştaya iki yeni daire kurulmuş ve tüm dairelerin iki heyet halinde çalışabilmesi amacına işaretle yüksek mahkemelere yeni üye kadroları tahsis edilmiştir. Üye seçimlerinin de en kısa sürede yapılacağı tahmin edilmektedir. Bu nedenle YARSAV olarak Yargıtayın ve Danıştayın bir üst derece mahkemesi olması, üstlendikleri görevin önemi de dikkate alınarak üye seçimlerinde önceden belirlenmiş adil ve objektif ilkelerin esas alınması, seçimlerde şeffaflığın sağlanması gerektiğini değerlendirmekteyiz.''


"Yüksek yargı üyeliğinin uzmanlık boyutu ihmal ediliyor"

Yargıtay ve Danıştay üyeliklerine seçilme niteliklerinin yasalarda belirtildiğine dikkat çekilen açıklamada, ''Bu niteliklerin dışında yeni daraltıcı koşullar getirilmesi, yasayla tanınan bir hakkın daha alt düzenleyici işlemle kaldırılması, engellenmesi sonucunu doğurur ki bu durum açıkça hukuka aykırıdır. Özellikle yüksek yargı üyeliği gibi nitelikli görevlerde seçim ölçütlerinin mutlaka yasal bir temeli olmalıdır'' görüşüne yer verildi.

Yargıdaki ana sorunlardan birinin de yüksek yargı üyeliğinin uzmanlık boyutunun ihmal edilmesi olduğu ifade edilen açıklamada, teamüllere bakıldığında yüksek mahkemelere genelde başsavcılar, mahkeme başkanları gibi unvanlı kişilerin hatta yargısal süreçlerden yıllar boyu uzak kalmış bakanlık bürokratlarının seçildiğinin görüldüğü bildirildi.

Yüksek yargı üyeliğine unvanlı olanlar dışında işin uzmanı olduğundan kuşku duyulmayan statülerden de seçim yapılması gerektiği belirtilen açıklamada, yüksek yargı üyeliği seçiminde yöneticilik, hiyerarşi ve bürokrasi temelinde seçimler yapmanın sakıncalarının daha sonraki süreçte ortaya konan performans düzeyinde de gözlemlenebildiği savunuldu.

Seçim sürecinde hal kağıtlarının değerlendirilmesinin diğer bir sorun olduğu belirtilen açıklamada, ''Gerekçesiz hal kağıdı iptallerinin yargı uygulamasında istikrar kazandığı gözetildiğinde, Yüksek Kurul tarafından da iptali için dava açılmayan ve orta ya da zayıf notu içeren hal kağıtlarının, notların gerekçelendirilip gerekçelendirilmediği gözetilerek dikkate alınması uygun olacaktır'' ifadeleri kullanıldı.

Yüksek mahkemelere seçilecek yargıç ve savcıların, görev alabilecekleri dairelerin özel görev alanları dikkate alınarak, ilgili alanlardan seçim yapılmasına özen gösterilmesi gerektiği belirtilen açıklamada, seçimin zamanlamasıyla ilgili olarak da ''Yargıtay ve Danıştay üyelik seçimi için ancak belirli sayıda üye kadrosunun boşalmasının beklenmesi yerine boşalan her kadro için ilgili konuda uzmanlaşmış yargıçların başvurusunu sağlayacak biçimde ilan ve seçim yapılması, dairelerin eksik kadroyla çalışmasını önleyecektir'' denildi.

Yargıç ve savcılık mesleğinin uygulamada geçirilen süreyle paralel geliştiğine, birikimin bu süreçte yetkinleştiğine dikkat çekilen açıklamada, üyelik seçiminde yaşın değil, meslekte geçen sürenin öncelikli değerlendirilmesi gerektiği bildirildi.

Bazı kriterlerin, ilgililer açısından ancak çok uzun zamanlı öngörü ve planlamayla sağlanabileceği ifade edilen açıklamada, kriterler belirlenirken bu konunun mutlaka gözetilmesi, geçiş dönemi mağdurları yaratılmaması istendi.

Açıklamada, üye seçimleri sürecine başvuru yöntemiyle ilgili olarak da ''Yargıtaya üye seçilme yasal koşullarına sahip yargıç ve savcıların aday olduktan sonra yetkili Yüksek Kurul üyelerini tek tek ziyaret etme, kendini tanıtma ve referans verecek kişilere ulaşma çabaları, zaman kaybının yanı sıra yargıçlık ve savcılık mesleğinin onuruyla bağdaşmayan görüntülere neden olduğundan bu uygulamadan vazgeçilmelidir. Bunun yerine yazılı başvuru yolunun açılması, adayların referans niteliğindeki araştırma, inceleme ve kararlarını içeren, özgeçmişini özetleyen dilekçelerle taleplerini Kurula iletmeleri ilkesi benimsenmelidir'' görüşüne yer verildi.


AA