AİHM'e yapılmış başvuruların tazminat ödenmek suretiyle iç hukukta çözümüne ilişkin esas ve usullerin belirlenmesi amacıyla hazırlanan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözülmesine Dair Kanun Tasarısı Tbmm Adalet Komisyonu'nda görüşülüyor.

Tasarı hakkında Komisyona bir sunum yapan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, AİHM'de aleyhinde en fazla başvuru yapılan ülkeler sıralamasında Türkiye'nin Rusya'dan sonra ikinci sırada olduğunu söyledi. Ergin ayrıca, 47 Avrupa Konseyi üyesi ülke arasında hakkında en çok ihlal kararı verilen ülkenin de Türkiye olduğunu söyledi. Bakan Ergin, 31 Aralık 2011 tarihi itibariyle Türkiye aleyhine yargılamaların makul süre içinde tamamlanmadığı iddiasına ilişkin 2 bin 500'den fazla başvuru yapıldığını belirterek, bunlardan 330'unun belirtilen tarih itibariyle hükümete tebliğ edildiğini söyledi. 500 civarında da kararların hiç icra edilmemesi veya geç veya kısmen icra edilmesi hususlarında yapılan başvurunun mahkeme önünde derdest durumda olduğunu belirten Ergin, "Bu tablonun değiştirilmesi kararlılığımızın bir sonucu olarak son dönemde konuyu sistematik olarak ele alan kapsamlı çalışmalar yapılmıştır. Bu bağlamda öncelikle 2011 yılının Haziran ayında bakan oluru ile AİHM önündeki savunmaların ve kararların icrası sürecinin tek elden yürütülmesi amacıyla Adalet Bakanlığı bünyesinde İnsan Hakları Daire başkanlığı kurulmuştur" dedi.

"İHLAL SAYISI AZALACAK"

Yargılamaların uzun sürmesi sorununa neden olan yapısal sorunların çözümüne ilişkin çalışmaların sürdüğünü belirten Bakan Ergin, bu tasarının,

geçmişte yargılamaları makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla AİHM'e başvuran vatandaşların AİHM kararlarını beklemeden varsa mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik etkin bir sistem getirmeyi amaçladığını söyledi. Ergin, "Kanun tasarısında öngörülen sistemin iyi işlemesi sonucunda AİHM'e bu konuda yapılan başvurular bağlı olarak ortaya çıkması muhtemel ihlal sayısının da azaltılması sağlanacaktır" dedi.

1959 -2011 yılları arasında Türkiye aleyhine uzun yargılama süreleri ve yargı kararlarının hiç icra edilmemesi ya da geç veya kısmen icrasına ilişkin verilen ihlal kararı sayısının 530 olduğunu belirten Ergin, bu sayının toplam 2 bin 404 ihlal sayısı içinde önemli bir yer tuttuğunu söyledi. Ergin, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılamaması nedeniyle AİHM'e Türkiye aleyhine her yıl yaklaşık bin civarında başvuru yapıldığını belirterek, bu durumda bu yıl sonunda bu kapsamda yapılan başvuru sayısının 3 bin 500'e ulaşabileceğini tahmin ettiklerini kaydetti.

Bu tasarı ile halihazırda bakanlıkça yürütülen 'dostane çözüm' ya da 'tek taraflı deklarasyon' yöntemiyle başvuruların sistematik biçimde sonuçlandırılmasından farklı bir usül öngörmediklerini belirten Ergin, tasarı ile kurulması öngörülen tazminat komisyonu ile ilgili de şu bilgileri verdi: 

"Komisyon idari kurul şeklinde çalışmalarını yürütecek olup, inceleme süreci ve uygulayacağı usul idari nitelikte olup, kararları yargı denetimine tabi bir Komisyon olarak öngörülmüştür. Bu kapsamda Komisyonun görevini adli bir görev olmadığını vurgulamak istiyorum. Kurulacak Komisyon aracılığıyla vatandaşlarımızın bir an önce haklarını almış olmaları temin edilecek ve AİHM'nin ülkemiz aleyhine verebileceği ihlal sayıları da azaltılmış olacaktır."

Komisyonun Bakanlar Kurulu kararı ile yetkilendirilmesi halinde ilerleyen yıllarda AİHM nezdindeki farklı ihtilaflara da teşkil edilebilecek olması olduğunu belirten Ergin, bunun için öncelikle Komisyonun belirlenen alandaki başvuruları etkin şekilde ele alıp incelemesi, daha sonra ihtiyaç duyulacak alanlarda görevlendirilmesinin öngörüldüğünü söyledi. Bakan Ergin, komisyonun faaliyete başlamasından önce komisyonda görev yapacak kişilerle, komisyon kararlarının yargısal denetimini yapacak bölge idare mahkemelerinin AİHM nezdinde çalışma ziyaretleri yapmaları, eğitim almaları ve bu sayede başvuruları AİHM standartları ile ele alınmasının hedeflendiğini söyledi.

Bakan Ergin, tasarının kanunlaşması halinde kurulacak olan Komisyonun Adalet Bakanı tarafından atanacak 4 üye ile Maliye Bakanı tarafından atanacak bir üye olmak üzere toplam 5 üyeden oluşacağını belirterek, Komisyonun başvuruları sonuçlandırıncaya kadar başka görev yapamayacağını ve komisyon üyelerinin salt çoğunluğu ile toplanıp, toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar alabileceğini söyledi. Tasarının ilk halinde komisyonun görev alanın 5 Mayıs 2012 itibariyle AİHM'e yapılmış ve halen AİHM önünde derdest başvurularla sınırlı tutulduğunu hatırlatan Ergin, alt komisyonda bu tarihin anayasa Mahkemesine bireysel başvurunun başladığı tarihe taşındığını söyledi. Tasarıya göre Komisyonun müracaatın esası hakkındaki kararını AİHM'in emsal kararlarını da gözeterek gerekçeli olarak vereceğini söyledi. Ergin, "Komisyon müracaat hakkında 9 ay içinde karar vermek zorunda olup, bu kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Komisyon aracılığıyla Ankara Bölge İdare Mahkemesine müracaat edilebilecektir. Bu itirazın öncelikli işlerden sayılarak 3 ay içinde karar bağlanması öngörülmüştür. Mahkeme tarafından Komisyon kararı yerinde görülmezse işin esası hakkında kesin olarak karar verilebilmesi de mümkündür. Ödenmesine karar verilen tazminat, kararın kesinleşmesinden itibaren 3 ay içinde her türlü vergi ve harçtan muaf olmak suretiyle Adalet Bakanlığı tarafından ödenecektir. Sonuç olarak, bu tasarıyla Türkiye'nin uluslararası platformlardaki insan haklarının korunması açısından mevcut olumsuz algısının önüne geçilmesi, ve hakları ihlal edilmiş vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi amaçlanmıştır" diye konuştu.

"BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ BİR KOMİSYON OLMAYACAK"

Tasarının geneli üzerinde söz alan CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, komisyonun 4 üyesinin Adalet Bakanı, bir üyesinin de Maliye Bakanı tarafından seçilecek olmasını eleştirdi. Türmen, "Hem devleti şikayet edeceksiniz hem de tazminata karar verecek olanlar devlet memuru olacak. Bu bağımsız ve tarafsız bir komisyon olmayacaktır. AİHM yarın 'bu bağımsız bir komisyon değil' diyecektir. Bunun düzeltilmesi gerekir" dedi.

Türmen ayrıca tazminat talebinin tüm yargılama süresi için değil, 'makul sürenin dışında kalan süre için talep edilebileceği' hükmünün de açıkça tasarıda yer alması gerektiğini söyledi.

Tasarının görüşmeleri devam ediyor.



İHA