ANKARA - Yeni uygulamaya göre Yargıtay aşaması tamamlanmış davalarda vatandaşlar, kişi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği iddiasını Anayasa Mahkemesi’ne taşıyabilecek. 

Kararın bozulması için 30 gün içinde itiraz edilebilecek. 

Savunma hakkı, masumiyet karinesi, özel hayatın gizliliği, düşünce kanaat ve ifade özgürlüğü temel hak ve özgürlükler arasında sayılıyor. 


Soruşturma ve kovuşturmalarda ya da kamu idaresinin iş ve işlemlerinde bu haklarının ihlal edildiğini düşünenler başvuru yapabilecek. 

Başvuru için 172 lira harç ödemek gerekiyor. Bireysel başvuru hakkının kötüye kullanılması durumunda başvuranlara 2 bin liraya kadar para cezası verilecek. 

Vatandaşlar bu harcı yatırdıktan sonra Anayasa Mahkemesi’ne bizzat başvurabilecek. 

Ayrıca www. anayasa.gov.tr adresinden temin edecekleri bireysel başvuru formunu doldurarak 81 ilin adliyesinden de taleplerini yüksek mahkemeye iletebilecek. 

İkişer kişiden oluşan 6 komisyon, başvurularla ilgili ilk incelemeyi yapacak. Kabul edilen başvuruları raportörler değerlendirecek. Nihai kararı ise bir başkan ve 4 üyeden oluşan iki daire verecek. Karar yerel mahkemeler ve Yargıtay ile idare açısından bağlayıcı olacak. 

Düzenleme, Ergenekon, Balyoz gibi davaların sanıklarını da yakından ilgilendiriyor. Balyoz davasından ceza alan 325 sanığın cezasının Yargıtay tarafından onanması durumunda tüm sanıkların bireysel başvuru ile itirazda bulunma hakkı var. 

Yani uzun gözaltı ve tutukluluk süreleriyle ilgili tartışmalarda da artık son sözü Anayasa Mahkemesi söyleyecek. 

Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararlarına itiraz yolu ise bulunmuyor.

Anayasa Mahkemesi Başraportörü Musa Sağlam, yeni uygulamayla ilgili soruları NTV yayınında yanıtladı. 

Öncelikle herkes bu başvuruyu yapabilir mi? 

Başvuru yapabilmek için bir takım şartların olması gerekiyor. Bunlardan birisi kişiler yönünden bir takım sınırlamalar getirilmiş. Aslında bireysel başvurunun niteliğinden kaynaklanan bir takım sınırlamalar olduğunu söyleyebiliriz. Anayasada her ne kadar “herkes” ifadesi kullanılsa da yabancılar açısından bir takım sınırlamalar var. Türk vatandaşlarına tanınan haklarla ilgili olarak başvuru yapabilmeleri yabancıların mümkün değildir. En basitinden seçme ve seçilme hakkı buna örnek olarak verilmesi mümkündür. Kamu hukuku tüzel kişilerinin de bize başvuru yapabilmesi mümkün değil. Mesela belediyelerin bir başvuru yapabilmesi mümkün değil. Zaten bireysel başvuru kamu gücünün bir hakkı ihlal etmesinden kaynaklanmakta. Kamu gücünü elinde bulunduran otoritelerin başvuru yapabilmesinin kabul edilmediğini görüyoruz. Özel hukuk tüzel kişilerinin başvuru yapabilmesi mümkün ama onlarda ancak kendi haklarıyla ilgili olarak bir konuda başvuru yapabilirler kendi üyelerinin haklarıyla ilgili bize başvuru yapabilmeleri mümkün değil. 

Kişi hak ve özgürlüklerinin ihlali durumunda bu başvurular kabul ediliyor. 

Anayasada yer alan hak ve özgürlüklerden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki birinin ihlali halinde başvuru yapılabilmesi mümkün. Yani, diğer bir ifadeyle bir hakkın bireysel başvuruya konu olabilmesi için hem anayasamızda yer alması, aynı zamanda bu hakkın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ve bizim onayladığımız protokollerde yer alması gerekir. Yani basit örnek olarak yaşam hakkı, işkence ve eziyet yasağı, adil yargılanma hakkı, mülkiyet hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği gibi hakları sıralayabiliriz. 

Yargılama süreçleriyle ilgili ihlal iddiaları buraya taşınabilecek. 

Adil yargılanma hakkı başvurularını da kabul edeceğiz. Yargılamanın uzunluğu ile ilgili şikayetler ve yargılama sürecinde ortaya çıkan bir takım sıkıntılarla ilgili şikayetler bildiğiniz gibi adil yargılanma hakkının kapsamı içinde ve dolayısıyla vatandaşlarımız bu konuyla ilgili olarak bize başvuru yapabilirler. 

Bir vatandaş “benim hakkım ihlal edildi” dedi ne yapması lazım? 

Hakkın ihlal edildiğini iddia eden bir vatandaş ilk önce bizim internet sitemizde yayınlanan ve aynı zamanda birçok yerde dağıtımı yapılacak olan bireysel başvuru formunu doldurması gerekmektedir. Bu formun doldurulmasına ilişkin bir kılavuzumuz var aynı zamanda. Bunun yanında en önemlisi belki 66 soruda bireysel başvuruyu açıklayan bir kitapçık hazırlandı. 

Bireysel başvurular konusunda en büyük hassasiyet aslında değerlendirme süreci. Vatandaşlar her başvurunun değerlendirileceği konusunda bir önyargıya sahipler ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yüzde 1-2’lik bir kabul var. Anayasa Mahkemesi’nde nasıl olacak? 

Önümüze gelen başvuruların niteliğini bilemediğimizden dolayı ne kadar başvuru kabul edilecek, ne kadar kabul edilemeyecek bunu söylemek mümkün değil. Ama biz Alman ve İspanya anayasa mahkemelerine baktığımızda orada başvuruların önemli bir kısmının kabul edilebilirlik aşamasını geçmediğini görüyoruz. Aslında belki bu aşamada Anayasa Mahkemesi’ndeki süreçten de kısaca bahsetmek gerekir. Vatandaşlarımız buraya gelip formlarını doldurup burada bürodaki arkadaşlarımıza teslim edebilirler. Ama sadece bizzat mahkemeye gelmelerine gerek yok aynı zamanda herhangi bir adliyeden de bize başvuru formlarını gönderebilirler. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız da yurtdışı temsilcilikler vasıtasıyla konsolosluklar vasıtasıyla bireysel başvurularını gönderebilirler. Adliyelerden yapılan başvurularda elektronik ve fiziksel ortamda daha sonra bizim önümüze düşecek ve burada değerlendirileceğini söyleyebiliriz. Bireysel başvuru bürosunda başvuru alındığında başvurunun kaydı belgesi başvurucuya verilmekte. Yani biz burada kayıt alınırken adliyelerde veya burada bir değerlendirme yapılmadığını özellikle belirtelim. Başvuruların alınmasının ardından bireysel başvuru bürosu raportörleri bir inceleme yapacaklar. Acaba şekli eksiklikler var mı? Yeterli bilgiler var mı, tam doldurulmuş mu buna bakacaklar. Bir de başvuru formuna eklenmesi gereken bilgiler var. Bunlar tam mı, değil mi bunu inceleyecekler. Eğer bir eksiklik varsa biz vatandaşımıza 15 günlük bir süre veriyoruz eksikliklerin tamamlanması için. Bu süre içinde tamamlanmışsa artık bu aşamadan itibaren bir üst yargısal makama artık başvurular ulaşabilir. Komisyonların görevi anayasa mahkemesi üyelerinden oluşmakta 6 tane komisyonumuz var dolayısıyla komisyonların görevi bireysel başvuruların kabul edilebilirlik incelemesini yapabilmek ve karar vermek. Bir takım kabul edilebilirlik şartlarımız var. Az önce bahsettiğimiz herkes başvuru yapabilir ama bireysel başvurunun niteliğinden kaynaklanan bir takım kısıtlılıklar olduğunu söylemiştik, konu yönünden her türlü hakka karşı başvuru yapılabilmesi mümkün değildir, zaman yönünden 23 Eylül 2012 tarihinden sonra kesinleşmiş kararlar aleyhine bireysel başvuru yapılabilmesi mümkün değil. Yani bugün itibariyle bir kararın kesinleşmiş olması gerekir dolayısıyla bu kesinleşmiş kararın ilgiliye tebliğ edilmiş olması gerekir dolayısıyla tebliğ edilmesinden itibaren kişinin bize başvuru yapabilmesi mümkündür. Başvuru süresi 30 gün. Kural olarak temyiz mahkemesinin kararının Yargıtay’ın veya Danıştay’ın kararının ilgili kişiye tebliğ edildiği tarihten itibaren başvuru süresinin başladığını söylüyoruz. Peki bunu biz nasıl hesaplayacağız. İşte bireysel başvuru alınacak yerlere yapıldığı tarih dikkate alınmakta. Başvuru harcı 150 lira olarak kanunumuzda belirtildi ama yeniden değerleme oranı çerçevesinde şu anda 172.5 lira harcın yatırılması gerekiyor. Ama şahsen buraya başvuru yapan vatandaşlarımız için burada bir görevlimiz var harcı yatırmasına imkan sağlıyoruz. 

İki sonuç çıkabiliyor burada kurullardan birisi tazminat birisi de hak ihlalinin giderilmesi için dosyaların geri gönderilmesi. 

Kabul edilebilirlik kriterlerini yerine getirdiğine eğer komisyonlar karar verirse bundan sonra dosyayı bölümlere havale ediyorlar. Bölümlerde yine hakimlerimizden oluşmakta. Bu bölümlerde bir ihlal olup olmadığı değerlendirmesini yapan birimler. Bu birimler iki farklı şekilde karar verebilirler: ihlalin olmadığı veya bir ihlal tespiti yapabilirler. İhlalin tespiti halinde iki seçenek çıkıyor karşımıza. Eğer Anayasa Mahkemesi’nin ilgili bölümü bir başvuruda ihlal olduğu sonucuna varırsa yeniden yargılama yapılmasından yarar var mı, yok mu onu değerlendirecek. Yani sadece ihlalin tespiti yeterliyse dolayısıyla süreç burada bitmiş olacak. Ama ihlalin tespiti yeterli değil aynı zamanda tazminat verilmesi gibi bir durum söz konusuysa yine Anayasa Mahkemesi tazminata hükmedebilmesi mümkündür. Ama ihlalin ortadan kaldırılması ve sonuçlarının ortadan kaldırılması yeniden yargılamayı gerektiriyorsa ihlalin kaynağında olan mahkemeye merciye bu başvuru dosyasının gönderilmesi gerekir. Anayasa Mahkemesi kararında ihlali tespit etmekle yetinmiyor aynı zamanda ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenleri de hükmedebiliyor. 

Uzun tutuklulukla ilgili anayasa mahkemesi başkanı bir açıklama yaptı. Bireysel başvuru tamamlanmış sonuçlanmış davalarla ilgili uygulanıyordu ancak burada uzun tutukluluk süreleriyle ilgili itirazların nihayete ulaşmasının ardından vatandaşlar üçüncü bir yola da gidebilecekler. Anayasa Mahkemesi’ne “hakkım ihlal edilmiştir, haksız yere uzun tutuklu kaldım” diyerek bir başvuru yapabilecekler.

Yargılamanın uzunluğu meselesi adil yargılanma hakkı kapsamında olduğu için başvuru yapabilirler ama burada yargılama bitmiş, kesinleşmiş artık 15 yıllık bir yargılanma sonucunda kişinin uzun tutukluluk şikayetiyle bize geldiğini veya yargılamanın uzunluğu şikayetiyle bize geldiğini kabul edelim. Dolayısıyla uzun tutukluluk meselesini özellikle ayırıyorum çünkü Anayasa Mahkemesi Başkanı da belirttiği gibi uzun tutukluluktan sonra yargı kararı kesinleşmeden temyiz aşaması bitmeden bize gelinip gelinemeyeceği konusunda bölüm karar vermesi gerekiyor. Yargılamanın uzunluğu konusunda bize geldiğinde artık kesinleşmiş bir karar var yeniden mahkemesine göndermenizin bir anlamı yok. Burada uzun yargılama nedeniyle kendisi tazminata hükmedebilir. 





NTV