Çok uç bir uzmanlık dalı seçilmediği müddetçe ( örneğin deniz ticaret hukuku, devletler hukuku gibi ), doğru pazarlama yöntemleriyle müvekkil portföyü oluşturmak da düşünüldüğü kadar zor değil. Uç dallar için de bu mümkün elbette ancak bazı hukuk dallarına (iş hukuku, ceza hukuku, borçlar hukuku, miras hukuku gibi) ilişkin ihtilaflar, diğerlerine oranla daha sık yaşandığından, bu dallarda uzmanlaşmak, mesleğe yeni başlayanlar için daha mantıklı gelmektedir.

Ancak şunu da unutmamak lazım ki; birçok avukat, sık ihtilaf yaşanan konularda dava almak isteyeceğinden, sizin öne çıkabilmek adına, uzmanlığınızla birlikte, kişisel markanızı, özetle “farkınızı” ön plana çıkartmanız gerekecektir.

Rekabet, kaliteyi getirir. Ancak bizim hukuk sistemimizde malesef rekabet, bazı avukatlarca “ucuz avukatlığı” getirmekte, kaliteyi ise getireceğine, götürmektedir.

Hukukta idealist olmak, avukatlıktan çok akademisyenlikte faydalı olabilir. Ancak avukat olacak ve serbest meslek faaliyeti yürütecekseniz, idealist olma ile para kazanma arasında seçim yapmanız gerekecektir.

Teori ile pratik, birbirinden oldukça farklı. Fakültede aldığı eğitimle kendine uzmanlık dalı seçmeye kalkan bir avukatın, pratiği görünce, seçtiği daldan pişman olma ihtimali de mevcut. Örneğin seçtiği özel hukuk dalında, beklediği müvekkil potansiyelini yakalayamayıp, meslekte yeteri kadar kazanamaması olası. Seçmiş olduğu dalın uygulaması, düşündüğü gibi çıkmayıp, kendisini memnun etmeyebilir. Bir diğer ihtimal de, seçim yapan kişinin katakteristik vasıfları, o hukuk dalına uygun olmayabilir.

Piyasada kendini uzman olarak tanıtan ancak uzmanlığı, benzer 3 davaya girmekten ibaret olan, özgüveni tavan yapmış hukukçuların da bolluğunu düşündüğünüzde, bir hukuk dalında gerçek anlamda uzmanlaşırsanız, doğru stratejilerle piyasadaki ” çakma uzman” bir çok rakibinizi kolayca eleyebilirsiniz.

Her bir hukuk dalı, uzmanlaşmak için farklı süreler gerektirir. Bazı hukuk dallarında uzmanlaşmak daha kolayken, bazıları oldukça vakit alacaktır. Örneğin boşanma hukukunda uzmanlaşmak isteyen bir avukatla, ceza hukukunda uzmanlaşmak isteyecek bir avukatın, öğrenmesi, takip etmesi, incelemesi gereken konu sayısı, yasa değişikliği, içtihat birbirinden sayı olarak oldukça farklılık gösterir.

Kimi avukatlar, “Ceza avukatı” yada “İş avukatı” gibi nitelendirmelere karşı çıkmakta, ruhsatı olan her avukatın bu tür davalara girebileceğini, böyle bir ayrımın hatalı olduğunu iddia etmektedirler. Yargılama usulü, duruşmaların seyri, mevzuata hakimiyet, usul farklılığı gibi bir çok husus göz önüne alındığında, biz bu ayırımın yerinde olduğu kanatindeyiz. Müvekkiller de bu durumun farkındadırlar zaten. O yüzdendir ki işi 3 liraya almayı kabul eden avukata değil, 10 liraya alan ve konusunda gerçek anlamda uzman olan bir avukatla çalışmayı tercih ederler.

Bir kısım avukatlar da kendilerini, örneğin “Anlaşmalı boşanma avukatı”  olarak tanıtırlar. Böyle bir avukata denk gelirseniz, bırakın kendisine iş vermeyi, yanından koşarak uzaklaşın. Medeni Kanun’daki 3 maddeden ibaret bilgisini kendisine “uzman” ünvanı vermeye yeterli gören bir avukatın, özgüvenine şüphe yoktur. Ancak hukuki bilgisi tartışılır.

Marka Patent vekilliği, Spor Hukuku, Basın Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, Aile Hukuku, İş Hukuku, Ceza Hukuku, İdare Hukuku, Vergi Hukuku, İcra Hukuku (Borçlu vekilliği), Ticaret Hukuku ve buna benzer saymayı unuttuğumuz bir çok dal, uzmanlık gerektirmektedir. Avukatlık ruhsatı olan ve baroya kayıtlı her bağımsız avukat, bu dallarada dava alabilir. Ancak mesele davayı almak değil, alınan işin hakkını vermektedir.

Devam eden makalelerimizde, uzmanlık konusunda seçim yapmak isteyen meslektaşlarımıza, ileride hayal kırıklığı uğramamaları adına, fikir sahibi olduğumuz dallarla ilgili olarak, uygulama konusunda bilgiler aktarmaya çalışacağız.



hukukitavsiyeler.com