Peki bir avukatın gerçekten davayı satması mümkün olabilir mi?

Avukatlık mesleği, güven esasına dayanır. Müvekkil, verdiği / vereceği vekaletname ile, avukatın, vekaletnamede belirtilen yetkileri kendisi adına kullanmasına imkan tanır. Elbette ki avukat, bunu meslek olarak icra ettiğinden, yapacağı iş karşılığı vekalet ücreti adı altında kazanç elde edecektir.

Avukat, başarılı olursa, hem müvekkilinden, hem de karşı taraftan olmak üzere, iki taraftan vekalet ücreti alır. Örneğin bir davada, işi yürütme hususunda müvekkiliyle anlaşan avukat, bunun için ücret sözleşmesi düzenler ve bu sözleşmede belirlenecek olan ücret, davanın sonucu ne olursa olsun, müvekkilin, avukatına ödemesi kararlaştırılan ücrettir. Müvekkil, bunu istisnalar hariç her halükarda öder. İstisnadan kastımız, davanın aleyhe sonuçlanması durumunda farklı, lehe sonuçlanması durumunda farklı vekalet ücreti kararlaştırılması gibi. Bu tutar, yasal sınırlar  içinde kalmak kaydı ile, avukat ile müvekkili arasında özgür bir şekilde belirlenebilir. Bir de avukatın, dava lehine sonuçlandığında, mahkemece hükmedilecek vekalet ücreti vardır. Bu ise, karşı vekalet ücreti olarak adlandırılır. Avukat buna, davanın kısmen veya tamamen müvekkili lehine sonuçlanması durumunda hak kazanır. Yargılama türüne göre değişmekle birlikte bu vekalet ücretinin sorumlusu ve tutarı, mahkemece belirlenmektedir.
Buna bir de, davanın başarılı sonuçlanması durumunda verilecek mahkeme ilamının icraya konulmasından elde edilecek vekalet ücretini eklediğinizde, bir avukatın, başarıyla sonuçlandırdığı bir dava dosyası için, üç ayrı vekalet ücreti alması söz konusu olacaktır. Başarısızlıkta ise, sadece müvekkili ile yapmış olduğu sözleşmeden kaynaklanan vekalet ücretine hak kazanacaktır.
Peki üç katı (belki de daha fazlasını) kazanmak varken, bir avukatın, karşı tarafla anlaşıp, davayı satması sizce hala mümkün müdür?

Yukarıda anlatılanları biraz daha somutlaştıracak olursak, Örneğin;

100.000,00 TL ‘lik bir alacak davasında, avukatın işi 5.000,00 TL’ye kabul ettiğini varsayalım. Dava lehe sonuçlandığında, 100.000,00 TL için 2015 yılı tarifesine göre avukat lehine hükmedilecek karşı taraf vekalet ücreti, 10.400,00 TL’dir.

Bunun adi bir alacak olduğunu, genellikle dava tarihinden itibaren faiz işleyeceğini ve yargılamaların da yaklaşık 1,5 sene sürdüğünü varsayarsak, 100.000,00 TL’ye işleyecek yasal faiz, 13.500,00 TL olacak, vekalet ücreti ve yargılama giderleri de eklenerek ilamlı icra takibi başlatıldığında, yaklaşık takip tutarı 125.000,00 TL’yi bulacaktır. (Eğer itirazın iptali davası ile ve icra inkar tazminatına hükmedilmişse, bu alacak kalemlerini hiç hesaba katmıyoruz bile)

İlamı icraya koyduğunuzda, 125.000,00 TL’lik icra takibi için avukatın alacağı icra vekalet ücreti 12.400,00 TL olacaktır.

Özetle, Bir avukatın, 100.000,00 TL’lik bir alacak davasında, davanın lehe sonuçlanması halinde vekalet ücreti olarak hakedeceği tutar;

Müvekkilden alınacak 5.000,00 TL + Karşı taraf vekalet ücreti 10.400,00 TL + İcra vekalet ücreti 12.400,00 TL olmak üzere az 27.800,00 TL olacaktır.

Peki şimdi size soruyoruz;

Lehe sonuçlanması durumunda 28-30.000 TL vekalet ücretine hak kazanabilecek bir avukatın, dava ve icra vekalet ücretinden vazgeçip, karşı tarafla anlaşması ve müvekkilini satması sizce hala mümkün müdür? Bizce kesinlikle mümkün değildir.

Bir avukatın davayı satması için;

1- Hesap kitaptan anlamıyor olması,

2- Kesenin ağzını açacak bir karşı taraf bulması

3- Meslekten olma riskini göze alabilecek kadar gözünü karartması

4- Onursuz, şahsiyetsiz ve kişiliksiz olması gerekir.

Avukat görevini ihmal edebilir. Süre ya da duruşma kaçırabilir. Ancak tüm bunlar, avukatın davayı sattığı, satacağı anlamına gelmez.Onca yıllık meslek hayatımda dava satan avukata rastlamadım. Umarım rastlamam da.

Avukatın davayı satmış olabileceği düşüncesine biraz da bazı avukatlar sebebiyet vermektedirler. Avukatın olaya taraf olmadığı, karşı tarafın, avukatın düşmanı olmadığı düşüncesini abartıp, karşı taraf ile müvekkili rahatsız edecek şekilde diyaloğa giren avukatlar vardır. Avukat elbette ki taraf değildir. Aynı şekilde ne karşı tarafın, ne de vekilinin düşmanı olmamalıdır. Ancak araya koyulması gereken mesafenin konulmaması, karşı tarafla samimi sohbetler, müvekkilin bilgisi dışında yapılan görüşmeler, olumsuz bir sonuç alındığında, avukatın karşı tarafla anlaşmış olabileceği ihtimalini müvekkilin aklına ister istemez sokmaktadır.

İşini iyi takip eden, üzerine düşen yükümlülükleri yerine getiren bir avukat, duruşma da kaçırmaz, kesin süreleri de. Müvekkiline de % 100 başarı garantisi vermeyip, risklerden ve olası kötü senaryolardan bahsederek müvekkilini hazırlayan avukat, bilgilendirme yükümlülüğünü de yerine getirdiği müddetçe, davayı kaybetse de, böyle ağır bir ithamla karşılaşmaz.

Allah, davayı sattı diyebilecek kadar kendini bilmez müvekkillerden de, davasını satmayı aklından geçirebilecek derecede kişiliksiz avukatlardan da hepinizi korusun.

Kaynak: Hukuki Tavsiyeler