Uygulamada genellikle, stajyer avukatlar, bunun önemini idrak edememekte ve devam zorunluluğu istemeyen adliyelerde staj yapabilmek için çaba göstermektedirler. Oysa, mesleğe başladığınızda kurmanız gereken ilişkilerinizin temellerini staj zamanı atmanız pekala mümkündür. Şöyle ki; 

Daha önceki makalelerimizde,  avukatlığa başladıktan sonra, mahkeme kalemleri ile olan ilişkilerin ne kadar önemli olduğunu, iyi ilişkiler kurabilmek adına nelerin yapılması gerektiğini ifade etmeye çalışmıştık.

Mahkeme kalemlerinde, icra müdürlüklerinde görevli memurlarla iyi ilişkiler kurmak, kendini sevdirmek, mesleğe başladığında bir avukata oldukça büyük yararlar sağlar. İnsanlar, doğası gereği, tanıdıklarının işlerine öncelik verirler. Görevli memurların sizi tanıyıp sevmesi halinde, kalemdeki işlerinizi, sıradan birine göre çok daha hızlı bir şekilde, çok daha az zahmetle yaptırmanız mümkün olur.

Avukatlık stajının ilk altı aylık dönemi de, size bunun için sunulmuş güzel bir fırsattır. İstisnai de olsa, bazı mahkeme kalemlerinde, stajyere ayak işleri yaptırıldığı gözlemlenmekte ise de, kendinizi sevdirebilmeniz için, bazen bunları da yapmanız gerekir. Bu söylediklerimizden, (gururlu) bazı kıdemli meslektaşlarımız rahatsızlık duyabilir, stajyer avukatın görevinin, kalem personelinin ayak işlerini yapmak olmadığını söyleyebilirler. İnsanı kibir öldürürmüş. Her ne kadar stajyer avukat ünvanını almış olsanız da, niyahetinde kalem personelinden insan olarak hiç bir farkınız yoktur unutmayın. Nasıl ki evde anne babanıza su getirerek, çay koyarak bir tarafınız eksilmeyecekse, kalem personelinde bunu yaptığınızda da bir tarafınız eksilmez.

Mahkeme kalemine su, çay dağıtın, yerleri süpürün de demiyoruz elbet. Ancak size verilen işi, çok fazla detaya girmeden, sorgulamadan yapın ki bu işi görev bilinciyle yaptığınızı ve iş yapmaktan gocunmadığınızı görsünler. Örneğin kendinize bir şey alacağınızda, söyleyeceğinizde, kalem personeline de sorun. Bencilce davranmayın.

Sizin bu iyi niyetinizi sömürmeye çalışanlar da elbette olacaktır. Onlara da prim vermemeniz gerektiğini herhalde söylememize gerek yok.

Askere gittiğimde 30  yaşındaydım ve kısa dönem çıkmıştı. O yaştan sonra er olarak askerlik yapıp, benden yaşça küçük ancak rütbeli askerlerden emir alacak olma düşüncesi rahatsız etmiyor değildi. Ancak madem ki 6 ay bu işe katlanılacaktı, eğlence haline getirmek, askercilik oynamak en mantıklı yol olacaktı benim için. Öyle de yaptım. Komutanın biri, ” Avukat gel bakalım, burada senin borun ötmez, şu molozları taşıyıp kamyona yükle” dediğinde, tebessüm ederek, ciddiyeti de elden bırakmadan ” Emredersiniz komutanım” diye bağırıp , “biz avukat doğmadık, daha önceden yapmadığımız iş değil” deyip, ilk zamanlar bu ve bunun gibi bazı işler yapmadım değil. Farkettim ki ne kadar iş yapmaktan kaçan asker varsa, komutanlar özellikle onları buluyor ve onlara iş veriyorlardı. Ben de bir iş verileceği zaman, komutanların gözünün içine bakarak işi yapmaya hazır olduğumu düşünmelerini sağlıyordum. Ancak beni hep transit geçiyor ve saklananları, işten kaçanları bulup işleri onlara veriyorlardı. Tabi bu taktiğin yemediği zamanlar da olmadı değil. Öyle zamanlarda da komutanlar nedense kendini mahçup hissediyordu. Askerliği hiç zorlanmadan bu şekilde bitirmiştim.

Bunun stajla ne alakası var, adam işi askerlik anılarına bağlamış dediğinizi duyar gibiyim.  Bu örneği, kalem ilişkilerinizi nasıl kurmanız gerektiği konusunda sizi fikir sahibi yapmak için anlattım. Stajyer avukat etiketini alıp, bir çok stajyer gibi havaya girerseniz, diğerlerinden hiç bir farkınız kalmaz. Sizin mütevazi ve sıcak yönünüzü onlara göstermeniz gerek ki, stajınız bittiğinde de arkanızdan iyi konuşsunlar, Orada staj yapan en iyi stajyerin siz olduğunu söyleyebilsinler. Bunu dedirtmeyi başarabiliyorsanız, zaten insan ilişkilerinde işi biliyorsunuz demektir.

Zarfları mühürlemek, mübaşire dosya dizerken yardımcı olmak gibi şeyler, size angarya gibi gelebilir. Ancak mesleğe başladığınızda bunları bizzat yaptığınız zamanlar olacak. Mührün nereye vurulacağını bile öğrenmeden staj bitirenler yok değil.

Eğer siz kaleme kendinizi sevdirir,  işi öğrenmek adına istekli olduğunuzu da hissettirirseniz, daha siz sormadan, size işi öğretmeye başlayacaklardır zaten.

Kalem personeline ara ara küçük jestlerde bulunmak, (tatlı yaptırmak, çay ısmarlamak gibi), kendinizi sevdirmenizde etkili olacaktır.

Özellikle büyük şehirlerde, adliyelerin, mahkeme kalemlerinin çokluğu nedeniyle, o kaleme bir daha yolum bile düşmeyecek belki diye düşünmeyin. Eğer mümkünse, mesleğe başladığınızda  ağırlıklı olarak çalışacağınız adliyede stajınızı başlatın. O kalemde işiniz olmasa da, teknik anlamda bilgiye ihtiyaç duyduğunuz bir konuda, en azından arayabileceğiniz, bilgi alabileceğiniz birilerini kazanacağınızı unutmayın.

Staj bittikten sonra o mahkeme kalemine, işiniz olmasa da hal hatır sormak için gidin. Kendinizi gösterin ki ilişkileriniz sıcak kalmaya devam etsin. Memurlar tayin usulü çalıştıklarından, o kalemdekilerin farklı kalemlere tayini ihtimali de mevcut. Eğer ziyaretinizde içlerinden tayin olan olduğunu görürseniz, telefon açın ve tebrik edin (ya da moral verin).

Stajı aktif yapmanın, duruşmalara katılmanın bir diğer faydasını, uygulama konusunda fikir sahibi olmakta görürsünüz. Avukatların mahkeme kalemlerinde ve duruşma salonlarında nasıl hareket edip nasıl konuştuklarını, hangi avukatlara neden farklı davranıldığını, hakimlerin duruşmada nelere dikkat ettiğini düzenin nasıl işlediğini, adliye stajınızı aktif yaptığınız taktirde iyi bir gözlemci olursanız rahatlıkla öğrenebilirsiniz.

Çoğu stajyer, staj zamanı hiçbir şey öğretilmediğinden şikayetçi olmaktadır. Kusura bakmasınlar ama kimse özel ilgi beklemesin. Gerekli ortam kendisine sağlandığında, öğrenme işi size düşer. Dilerseniz siz alacağınızı alır, dilerseniz bu süreyi katlanılması gereken bir eziyet gibi görerek gün sayarsınız. Ancak şunu özelikle belirtmek isterim ki, bu çabayı staj zamanında göstermezseniz, avukat olarak mesleğe başladığınızda, size birden bütün bu bilgiler vahiy gelmeyecektir. Sadece stajyerlikten avukatlığa terfi edersiniz. Ancak içerik bomboş durur.

İyi avukat, ünvanına yakışır şekilde bilgisiyle, görgüsüyle bu ünvanın içini dolduran ve mesleği hakkıyla yapana denir. Bilmeyen stajyer avukat olmak ayıp değildir ancak öğrenmemiş avukat olmak ayıptır. (hukukitavsiyeler)