Gül, AA muhabirine, AP'de önceki gün kabul edilen karara yönelik açıklamalarda bulundu.

Kararın, Türkiye'ye yönelik gizlenemez bir hal alan ön yargıların ötesinde siyasi art niyetin izlerini taşıdığına işaret eden Gül, kararın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Afrin'de yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı'ndan güncel yargılamalara, olağanüstü halden (OHAL) TBMM'nin yasama tasarruflarına kadar farklı konularda temelsiz iddialarla, maksatlı yorumlarla dolu olduğunu vurguladı.

Gül, karardaki temel tutarsızlığın AP'nin terörle mücadeledeki seçiciliği olduğunu ifade etti.

Adalet Bakanı Gül, "Terör örgütlerinin ürettiği yalan ve kara propagandanın taşıyıcılığını üstlenmek, Türkiye’ye zarar vermez, Avrupa Parlamentosunun saygınlığını ortadan kaldırır. DEAŞ ile mücadele söz konusu olduğunda, seyahat özgürlüğü, konut dokunulmazlığı, ifade hürriyeti ve kişisel veri mahremiyeti gibi pek çok konuda ezber bozan Avrupa devletlerine sesi çıkmayan AP, Türkiye'nin terörle mücadelesi söz konusu olduğunda bizzat terör odaklarının ürettiği yalanlara sığınıyor. Sivil ölümleri ve işkence gibi yalanlarla Türkiye'nin mücadelesini itibarsızlaştırmaya kalkıyor. Şehirlerimize atılan roketlere, bombalara söyleyecek sözü olmayanlar, terör örgütlerinin algı operasyonlarının esiri oluyor." diye konuştu.

Türkiye'nin FETÖ, PKK, DEAŞ başta olmak üzere güvenliğine tehdit oluşturan bütün terör örgütlerine karşı kararlı ve samimi şekilde mücadele ettiğinin altını çizen Gül, bu mücadelenin de hukuk içinde yapıldığını vurguladı.

Zeytin Dalı Harekatı’nın uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru savunma hakkına dayandığını belirten Gül, karardaki bir diğer çelişkinin, Türkiye'deki yargılamalarla ilgili olduğunu söyledi.

"Türk yargısı hiçbir makamın emir eri değildir" 

Gül, politik bir seçicilikle bazı davalardaki tutuklu sanıkların isimlerinin zikredildiğini ve hükümetin, bu isimleri serbest bırakmaya davet edildiğini bildirdi.

"Daha açık söyleyeyim, Avrupa Parlamentosu, Türk hükümetine 'Şu, şu, şu isimleri derhal serbest bırakın' diyor." ifadesini kullanan Adalet Bakanı Gül, şöyle devam etti:

"Hukukun üstünlüğüne ve yargı bağımsızlığına namütenahi serenatlar yapan bir kurumun, Türkiye'deki bazı yargılamalar söz konusu olduğunda hükümetimize açıkça müdahale çağrısı yapması derin bir çelişki değil midir? Avrupa'da mahkemeler hükümetlerin talimatıyla mı iş görmektedir? Yargı bağımsızlığına açık bir saldırı niteliğindeki bu çağrıyı kabul etmek mümkün değildir. Türk yargısı, Avrupa Parlamentosu da dahil olmak üzere hiçbir makamın emir eri değildir. Yargı kendi kural ve sistemi içinde işlemektedir. Tutuklama kararlarını da tıpkı tahliye kararları gibi bağımsız yargı mercileri verir. Tutuklunun tahliyesine itiraz üzerine verilen kararlar da böyledir. Gülünç olan şey, sistemin nasıl işlediğini bilmeden, muhakeme kurallarını hiç gözetmeden yorum yapma cüretidir."

"Siyasi küstahlıktan başka bir şey değil"

Kararda, TBMM'nin ve milletin iradesine de dil uzatıldığını aktaran Gül, AP'nin hızını alamayarak 2016'da yasama dokunulmazlıkların kaldırılmasını da kınadığını belirtti.

Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasının AP tarafından Anayasa'ya aykırı olduğunun iddia edildiğine işaret eden Gül, söz konusu kararın üç partinin oyuyla TBMM'den geçen meşru bir anayasa değişikliği olduğunu ifade etti.

Anayasa'yı değiştiren bir normun Anayasa'ya uygunluğunu veya aykırılığını iddia etmenin cahilce olduğunun altını çizen Gül, şunları kaydetti:

"Görülüyor ki, Avrupa Parlamentosu bu değişikliklerle ilgili Türkiye’deki politik bazı tartışmaları, bu tartışmalardaki çürük argümanları hiçbir muhakeme süzgecinden geçirmeden kararına taşımıştır. Ancak karardaki vehamet bu mantıksal çelişkiyle sınırlı değildir. Egemen bir ülkenin parlamentosuna ait bir karara bu üslupla saldırmak, Avrupa Parlamentosunun haddi değildir. Karardaki bu tür siyasi yerindelik değerlendirmeleri, siyasi küstahlıktan başka bir şey değildir."

Kararı, "Avrupa'daki asıl irade olan sessiz çoğunluktan ziyade Türkiye aleyhindeki grupların sesi" olarak nitelendiren Adalet Bakanı Gül, 26 Mart'ta Bulgaristan'ın Varna kentinde yapılacak üst düzey zirve öncesinde bu tür kararların Avrupa Birliği (AB)-Türkiye ilişkilerine hiçbir olumlu katkı yapmayacağını sözlerine ekledi.(AA)