ANALİZ
 
14 Şubat Sevgililer Günü’nde başlayan şike davası, Türkiyeşartlarında rekor bir zaman diliminde karar aşamasına geldi. Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci’nin de tabiriyle büyük bir aksilik olmazsa bugün karar çıkacak. Böylece 3 Temmuz 2011’de başlayan süreç, yıldönümüne 3 gün kala nihayetlenecek. Elbette Yargıtay safhası hariç…

Lafı fazla dolandırmaya hacet yok. Herkes bugün nasıl bir karar çıkacağını merak ediyor. Davanın temellerini gayri hukuki bulanlar, beraat çıkması gerektiğini savunurken, bir yılda olan bitene bakıp ‘realist’ yaklaşanlar ise bugün birtakım cezaların çıkacağını tahmin ediyor. Radikal olarak bugün çıkması muhtemel kararları esasen 3 Haziran tarihli analizde dile getirdik. Değişen çok fazla bir şey yok. Bugün çıkması kuvvetle muhtemel karar ‘hükümle birlikte tahliye’. Buna göre başta Aziz Yıldırım olmak üzere, bazı sanıklar (özellikle de uzun süre tutuklu kalanlar) hakkında bir ceza verilecek ancak Yargıtay sürecinin uzun süreceği ihtimali ve yatılan süre de dikkate alınarak tahliye karar verilecek. Yani “Suçlusun ama serbestsin” denilecek. Yargıtay, cezaları onarsa sanıkların yatmaları gereken bir ceza varsa bu da infaz edilecek. Yargıtay’ın cezaları onamasıyla birlikte hüküm kesinleşeceği için Yıldırım’ın başkanlığı düşecek.
 
Ne kadar ceza gelebilir?
Peki cezalar nereden gelecek? Büyük ihtimalle şike ve teşvikten. Aziz Yıldırım ve onunla bağlantılı yargılananlara ‘örgüt’ten ceza gelmesi ise beklenmiyor. Yıldırım’a örgütten ceza verilirse zaten hükümle tahliye şansı da kalmayacak ve tutukluluk hali devam edecek. Beraat kararına olanak tanıyanlar çok az zira “Bir yıl tutuklu yargılanan bir sanığa beraat zor” görüşü ağırlığını koruyor.

Yıldırım’a şike ve teşvikten en alt sınırdan ceza verilirse Yargıtay’ın onayından sonra bir yıl daha yatacak. Şayet örgütten de ceza alırsa yatacağı ekstra süre 3 yılı bulabilir.

Bu noktada mahkeme heyetini kızdıran Yıldırım’ın “Nasılsa ceza vereceksiniz” sözlerinin kararın Fenerbahçe Başkanı’nın düşündüğü gibi çıkması halinde yeniden gündeme geleceği de aşikâr. Diğer yandan mahkeme başkanı Mehmet Ekinci’nin de bu tür savunmalara pek prim vermediği belirtiliyor.
 
Yıldırım ile Ekşioğlu ayrıştı

Hazır söz savunmalara gelmişken… Aziz Yıldırım , başından itibaren davada verilecek kararın belli olduğunu zira bunun bir şike davası olmadığını söyleyip durdu. Nedenlerine dair o ‘esas konuşmayı’ yapmaktansa hep vazgeçti. Salı günü de “Devlet suça teşvik ediyor” diyen Yıldırım, önceki gün ise devleti değil, onun içindeki ‘derin devlet’i kastettiğini belirterek, bir ‘düzeltme ihtiyacı’ duydu. Daha önce davanın arkasında oluşturulan ‘cemaat algısı’ 90’lardan aşina olduğumuz ‘derin devlet’e evrilmiş oldu finalde. Elbette soru bu ‘derin devlet’in tonunun ne olduğu. 3 Temmuz’dan bu yana yaşananların ‘siyasi’ olduğunu en çok; hatta bir tek Aziz Yıldırım dillendirdi. Olgun Peker de zaten olayın organize şubenin kendisine olan husumetinden kaynaklandığını savundu. Yıldırım’ın yaklaşımı zaman zaman kendisini mahkeme heyetiyle de karşı karşıya getirdi. Buna mukabil İlhan Ekşioğlu başta olmak üzere diğer sanıklar, mahkeme heyetini süreçten ayrıştırmaya sürekli özen gösterdiler. Yani onlar “Hakkımızda karar vermişsiniz zaten” demediler.

Sonuçta ceza yargısında çıkması yıllar sürebilir denilen karar, 4.5 aya sığdırılan 22 duruşma sonunda bugün açıklanacak. ‘ Futbol asla sadece futbol olmadığını’ yargıda da gösterdi! Hızlı yargılamalar konusunda darısı diğer davaların başına diyelim..

DAVANIN ‘ÜÇ REİS’İ
Yargı jargonunda mahkeme başkanı için genellikle ‘reis’ ifadesi kullanılıyor. Şike davasının reisi Mehmet Ekinci. Yardımcıları Hikmet Şen ile Seyfettin Mermerci de daha önceki görevlerinde reislik yapmış isimler. Şen, Düzce’de, Mermerci ise Van’da reis olarak görev yapmış yargı adamları. Kamuoyunun özel ilgisini çeken ‘büyük davalar’da heyetteki isimlerin kariyerleri önemli oluyor. Bu açıdan bakılınca şike davasının kıdem açısından ‘lüks bir kadro’ya sahip olduğu söylenebilir.



KENAN BAŞARAN/RADİKAL