Bankaların 2006 yılında, tüketicileri düşük faizli Japon Yeni ve İsviçre Frangı kullanımına teşvik ettiklerini dile getiren Yılmaz, şunları söyledi: "2006 yılı sonu itibariyle 46,2 milyar TL olan tüketici kredisi içinde konut kredilerinin payı 22.2 milyar TL, döviz cinsinden alınan kredilerin toplamı ise 1.4 milyar TL dolayındaydı. Bu oranlar 2007 yılından itibaren artarak devam etmiştir. 2008 yılının ikinci yarısında yaşanan krizle tüketici; taksitlerini ödeyemez duruma düşmüş, ciddi mağduriyetler yaşamış ve BDDK'dan müdahale talebinde bulunmuştu. Bugün, durum dünden daha ciddi görünmektedir. Yine bir küresel kriz ile karşı karşıyayız. Döviz hızla yükselmektedir, yüzünü elektrik ve doğalgazda gösterdi. Hiç kimsenin yarını güvencede değildir. Bugünden ciddi tedbirler alınmadığı takdirde döviz cinsinden borçlanan tüketici hem evinden hem de parasından olacaktır. Bari canına mal olmadan acil tedbirler alınmalıdır."

Ocak 2006'da 45 bin 836 TL'ye alınan 4 milyon Japon Yeni kredisinin, Ekim 2011'de 97 bin 88 TL'ye yükseldiğini ifade eden Yılmaz, "Yine Ocak 2006'da 51 bin 450 TL'ye alınan İsviçre Frangı kredisi 102 bin 475 TL'ye yükselmiştir. Faizi hesaba katmadan bile 10 yıllığına döviz cinsinden konut kredisi alan tüketici yarı yolda iki katından fazla taksit ödemeye mecbur kalmıştır. Bu gelinen noktada artık tüketicinin ne BDDK'ya ne de AKP'nin uyguladığı ekonomik politikalara güveni kalmamıştır." diye konuştu.

Taraflar arasında sözleşmenin imzalandığı dönemin şartları ile bugün arasında olağanüstü değişiklikler yaşandığının altını çizen Sıtkı Yılmaz, şöyle devam etti: "İfa sırasında ortaya çıkan değişken şartlar sebebiyle edimler arasında denge aşırı derecede ve açık bir biçimde bozulmuş ise o takdirde hakimin sözleşmeye müdahalesini (Uyarlama) talep edilebilir. 4077 Sayılı yasanın 23. maddesi, 'bu kanunun uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemesinde bakılır' hükmü bulunmaktadır.

Bu hükme dayanarak tüketici, değişen ve gittikçe zorlaşan bu koşullar nedeniyle mutlaka tüketici mahkemesine başvurarak sözleşmenin değişen şartlara uyarlamasını talep edebilir. Bazı bankalar ileride karşılaşacağı her türlü riski kurum adına güvence altına almak adına sözleşmelerine, kriz dönemlerinde tüketicinin yargı yoluna başvuramayacaklarına dair sözleşmelerine şart koyduklarına dair şikayetler almaktayız.

Sözleşmeye konan bu şartlar 'haksız şart' olup tüketici yasasının 6. maddesinin 2. fıkrasına göre, 'taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu ve her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı değildir' demektedir. Yasalarla tüketiciye verilen bir hakkın sözleşmeyle ortadan kaldırılması söz konusu bile olamaz. Tüketicinin, yargıya başvurması halinde bu yükten kurtulabileceğine inanıyoruz. Bu konuda tüketicilerimize derneklerimiz tarafından her türlü destek verilecektir."

CİHAN