ELIF AKDENIZ

‘Karadayı’, ‘20 Dakika’ ve ‘İntikam’ adlı diziler temasına ‘yargı’ kavramını yerleştiren yapımlardan sadece birkaçı. Başrollerini Kenan İmirzalıoğlu ve Bergüzar Korel’in paylaştığı Karadayı’da, işlemediği bir cinayet yüzünden idama mahkûm olan babası Nazif Kara’yı kurtarmak için sahte avukatlık yapan Mahir Kara’nın hikâyesi anlatılıyor. 20 Dakika’da ise mutlu bir evlilik sürerken, adam öldürmeye teşebbüs suçlamasıyla 20 yıla mahkûm olan Melek’i hapishaneden kaçırma planı yapan Ali’nin serüveni anlatılıyor. İntikam’ın konusu ise yıllar sonra babasının uğradığı haksızlığı öğrenen ve hayatını intikam almaya adayan Yağmur’un hikâyesi üzerine kurulu.
 
Dizilerde hukukun mağdur ettiği insanların kendi kendine hak arama mücadeleleri ekrana yansıtılıyor gibi gösterilse de, insanların gözünde adalet inancını kaybettirdiği gerekçesiyle eleştirilerin odağında. Avukat Hulusi Üstün, hukuk temalı dizilerin yargı sistemini gerçekçi ve eksiksiz bir şekilde ele almadığını söylüyor. Üstün’e göre bu diziler, mutlak iyi ya da mutlak kötü kahramanların şahsında suçu meşrulaştıran, mesleki onuru çiğneyen yapımlar.
 
Hukukun üstünlüğü vurgulanmalı
 
Televizyon eleştirmeni Tuna Serim de birçoğu yabancı yapımlardan alıntı olan bu dizilerin hukuk hatalarıyla dolu olduğu ve Türk yargı sistemini yansıtmadığı görüşünde. Serim, “Zaten gazete sayfalarında adaletsizlikten dem vuruluyor. Bir de diziler bunu yapar ve insanların adalete güveni kalmazsa ne olur?” diye soruyor. Dahası insanların birbirleriyle sıkıntılı ve kavgalı olabileceğine değinen eleştirmen, ‘Adaleti bırakın, kendi hakkınızı arayın, intikam alın’ gibi mesajlar verilmesini hiç onaylamadığını dile getiriyor.
 
Bir gencin idam cezası alan babasını kurtarmak için sahte avukat kılığına girmesini eleştiren Avukat Hulusi Üstün, “Hem sahte avukat hem onurlu bir insan... Yanlışlıklar erdem gibi sunuluyor. Dolayısıyla meslek onuru hiçe sayılıyor.” diyor. Geniş kitleler tarafından izlenmesinin o yapımların başarılı olduğu anlamına gelmeyeceğine vurgu yapan Üstün, eğitici, eğlendirici ya da sanat kaygısı gütmeyen yapımların insanları sadece meşgul ettiğini, sakil ve hastalıklı ilişkilerin allanıp pullanıp sunulmasının toplumu yaraladığını düşünüyor.
 
Hukukçular Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Bilal Çoban, insanların bilgilendirilebileceği gerekçesiyle dizilerdeki hukuk atağını olumlu bir gelişme olarak görüyor. “Doğru aktarmak şart.” diyen Çoban’a göre bu yapımlar, vatandaşları hukuka uygun bir şekilde davranmaya sevk etmeli ve hukukun üstünlüğüne vurgu yapmalı.
 
Senaristler: Seyredilme kaygısı, mesaj endişesi önüne geçiyor
 
Başrollerini Tuba Büyüküstün ile İlker Aksum’un üstlendiği 20 Dakika’nın senaristlerinden Kerem Deren, diziler üstünden farkındalık oluşturma ve sosyal bir mesaj vermenin mümkün olmadığını söylüyor. Çoğu zaman seyredilme kaygısı ile mesaj kaygısının çakışabildiğine işaret eden Deren’e göre, ilki her zaman kazanan taraf oluyor. Ancak öncelikli olmasa da bazı duyarlılıklar taşıdıklarını dile getiren Deren, “Seyirciler, dizimizi izlerken bir taraftan da şunları sorgulasın isteriz tabii ki: Adalet dediğimiz şey, vicdandan yola çıkılan bir ahlaki denge mi, yoksa bir karar mekanizmasının dikte ettiği, tartışılamaz bir sonuç mu? Sisteme karşı bireyin söz hakkı nedir? Resmi adaletle gerçek adalet arasındaki farklar neler?” diye konuşuyor. Dizinin diğer senaristi Pınar Bulut ise dizilerin kuvvetle gerçek hayattan beslendiği kanaatinde. Dizinin başlangıç noktasıyla ilgili konuşan Bulut, “Sevdiğimiz bir hikâyenin Türkiye’ye uyarlanabileceğini düşünmüştük sadece. Ama başka bir zaman bu kadar uyacağını düşünür müydük, muhtemelen hayır.” ifadelerini kullanıyor.