Faruk YÜCE / DİYARBAKIR (AHT)

İHD, Türkiye'nin doğusunda 1990'lı yıllarda yaşanan kanlı süreçte akıbetinden haber alınamayanların kimlik tespiti için yaptığı araştırmayı raporlaştırdı.

İnsan Haklar Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Türkiye'nin 'toplu mezar' raporunu hazırladı. Rapora göre Türkiye'nin doğusunda toplam 88 toplu mezarda bin 469 kişiye ait olduğu tahmin edilen kemik tespit edildi. İHD'nin raporuna göre Siirt'teki 15 mezarda 206 kişi, Bitlis'teki 13 mezarda 251 kişi, Diyarbakır'daki 19 mezarda 216 kişi, Van'da 9 mezarda 149 kişi, Batman'da 8 mezarda 102 kişi, Hakkari'de 6 mezarda 68 kişi, Bingöl'de 5 mezarda 57 kişi, Şırnak'ta 4 mezarda 80 kişi, Mardin'de 4 mezarda 35 kişi, Elazığ'da 1 mezarda 50 kişi, Ağrı'da 1 mezarda 41 kişi, Tunceli'de 1 mezarda 19 kişi, Iğdır'da 1 mezarda 14 kişi, Gaziantep'te 1 mezarda 10 kişiye ait kemiklerin tespit edildiği tahmin ediliyor.

Raporu açıklayan İHD Onur Kurulu Üyesi Avukat Reyhan Yalçındağ Baydemir, Türkiye'nin Cenevre Sözleşmesi'ni sistematik bir şekilde ihlal ettiğini öne sürdü. Yalçındağ, "Bu rapordaki veriler karşısında sözcükler yetersiz kalıyor. Bizler bir dağ başındaki cenazelerle yüzleştik yıllarca. Bu cenazelerin birçoğu derin olmayan çukurlara gömülü olduğu için işkence izlerini tespit edebildik. 30 yıl boyunca bu coğrafyada, Kürt coğrafyasında insancıl hukuk kaidelerinin tamamı çiğnenmiştir. Bu Türkiye'nin hem iş hukukunun ihlali, hem de Cenevre Sözleşmesi'nin ihlalidir. Türkiye zorla kaybettirmelere karşı Birleşmiş Milletler sözleşmesini de ihlal etmiştir. Savcılıkların gizlilik kararları vermeleri nedeniyle gerçeklere erişmemiz de engellenmektedir" dedi.

"DEVLET NEDEN CENAZELERİ GİZLEME GEREĞİ DUYDU"
Devletin tüm bu ihlalleri neden gerçekleştirdiğine ilişkin çarpıcı sonuçlara ulaşılabileceğini vurgulayan Yalçındağ, "Soru bir; insanların öldürüldükten sonra toplu gömülerek cenazelerinin ailelerine verilmemesinin nedeni kimyasal silah kullanımı başta olmak üzere savaş hukuku dışı silahların kullanımı gizlenmek mi istenmiştir? Soru iki; cenazelerin sıcağı sıcağına ailelerine verilmemesinin nedeni üzerlerindeki işkence izlerinin gizlenmek istenmesi midir? Soru üç; sivil katliamlar bu vesileyle gizlenmek mi istenmiştir? Soru dört; çocukların öldürüldüğü de gizlenmek istenmiş midir? Dolayısıyla bu soruları yanıtlamak zorunda olan başta AKP hükümeti olmak üzere, son 30 sene içerisinde bölgede görev yapan idari ve askeri bürokrasisi ve devlet yetkilileridir" diye konuştu.

"Bugün açıklanan raporda gözler önüne serilen toplu mezarların ortaya çıkmasında devletin hiçbir çabası olmadığını, bunların tamamen insan hakları savunucularının çabaları sonucu ortaya çıktığını" söyleyen Yalçındağ, ancak daha sağlıklı bir sonucun ortaya çıkması için hükümet ve devlet yetkililerinin artık bu tavrından vazgeçmesi gerektiğini ifade etti.

26 MEZAR AÇILDI
Güneydoğu'da 1990'lı yıllarda yaşanan çatışmalı süreçte faili meçhul cinayetlere kurban giden kişilerin cesetlerine ulaşmak için ilk kazı çalışması 2009 yılında Şırnak'ın Silopi ilçesinde bulunan BOTAŞ tesislerinde yapılmıştı. Kayıp yakınlarının yaptığı başvurularının ardından özel yetkili cumhuriyet savcılarının talimatıyla Şırnak'ın ardından Diyarbakır, Bingöl, Batman ve Bitlis'te açılan 26 mezarda 171 kişinin kemiklerine ulaşılmıştı.