TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

TASFİYE HALİNDE TÜRKOĞLU DEMİR MAKİNA VE PRES SANAYİ TİCARET LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/36873)

 

Karar Tarihi: 8/2/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Osman KODAL

Başvurucu

:

Tasfiye Hâlinde Türkoğlu Demir

 

 

Makina ve Pres Sanayi Ticaret Ltd. Şti.

Temsilcisi

:

Arif TÜRKOĞLU

Vekili

:

Av. Sedat AYDIN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru sermaye şirketinin adli yardım talebinin reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu Şirket yargılama harç ve giderlerini karşılama gücünden yoksun olduğunu belirterek adli yardım talebiyle açtığı alacak davasında Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi (Mahkeme) 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 334. maddesi uyarınca kamuya yararlı dernek ve vakıflar dışında diğer tüzel kişilerin adli yardım talep etme haklarının bulunmadığı gerekçesiyle başvurucunun adli yardım talebini reddetmiştir. Mahkemece verilen yasal süre içinde yargılama harç ve giderlerinin ödenmemesi nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmasının ardından üç aylık sürede de gerekli harç ve giderler ödenmek suretiyle yenilenmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Başvurucu Şirket adli yardım talepli olarak kararı temyiz etmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de aynı Kanun hükmünü dayanak göstererek şirketlerin adli yardımdan yararlanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle 28/9/2020 tarihinde başvurucunun temyiz aşamasına ilişkin adli yardım talebini reddetmiş, bu karara karşı yapılan itiraz da Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 31/5/2021 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.

3. Anılan karar 18/9/2021 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu ise kararın tebliğinden önce 14/9/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

4. Başvurucu Şirket mali açıdan zor durumda olduğunu ve yargılama giderlerini ödeyemeyecek durumda bulunduğunu belirterek adli yardım talep etmiştir.

5. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (2) numaralı fıkrasında bireysel başvuruların harca tabi olduğu belirtilmiş; 49. maddesinin (7) numaralı fıkrasında ise bireysel başvuruların incelenmesinde bu Kanun ve İçtüzükte hüküm bulunmayan hâllerde ilgili usul kanunlarının bireysel başvurunun niteliğine uygun hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün “Bireysel başvuru harcı ve adlî yardım” kenar başlığını taşıyan 62. maddesinin (2) numaralı fıkrasında ise “Adli yardım talepleri, genel hükümlere göre başvuruların kabul edilebilirliği hakkında karar verecek Bölüm veya Komisyonlar tarafından hükme bağlanır.” düzenlemesine yer verilmiştir.

6. Yargılama giderleri ve bu kapsamda harçlardan geçici muafiyete ilişkin adli yardım hükümleri 6100 sayılı Kanun'un 334. ila 340. maddelerinde düzenlenmiştir. Dolayısıyla 6216 sayılı Kanun ile İçtüzük’ün yukarıda belirtilen hükümleri uyarınca adli yardım talepleri hakkında -bireysel başvurunun niteliğine uygun düştüğü ölçüde- söz konusu hükümlerin dikkate alınması gerekir.

7. Adli yardımdan yararlanacak kişiler 6100 sayılı Kanun'un 334. maddesinde belirtilmiştir. Anılan Kanun hükmüne göre ancak gerçek kişiler adli yardımdan yararlanabilecek, tüzel kişilerden ise yalnızca kamuya yararlı dernek ve vakıflar adli yardım talebinde bulunabilecektir.

8. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi Kemtaş Tekstil İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. ([GK], B. No: 2020/22192, 17/5/2023) kararında, başvurucunun bireysel durumu değerlendirilmeden sırf tüzel kişi olması nedeniyle adli yardım müessesesinden yararlanamayacağına ilişkin olarak kanundan kaynaklanan yaklaşımın meşru amacı bulunmadığı gibi yapılan müdahalenin başvurucunun mahkemeye erişimini aşırı derecede zorlaştırdığı hatta imkânsız hâle getirdiğini belirterek mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

9. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkının ihlaline yol açılmaması bakımından anılan kararda konulan ilkeler çerçevesinde başvurucunun adli yardım talebinin değerlendirilmesi gerekir.

10. Bu itibarla adli yardım talebinin kabul edilebilmesi için öncelikle başvurucunun başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Bunun için ise adli yardım talebinde bulunan tüzel kişi başvurucunun gerçek kişilerde olduğu gibi başvuru giderlerini kısmen veya tamamen karşılayamadığına ilişkin bilgi ve belgeleri ortaya koyması zorunludur. Adli yardım talebinin haklı olduğunu gösteren yeterli bilgi ve belgelerin sunulması yükümlülüğü başvurucuya düşmektedir.

11. Bu çerçevede belirtmek gerekir ki ödeme gücünden yoksunluk, şirketlerin yıllık ve ara dönem finansal tablolarından, denetime tabi şirketlerde denetim raporlarından, erken teşhis komitesinin raporlarından, yönetim organının tespitlerinden objektif olarak belirlenebilir (bkz. Kemtaş Tekstil İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş., § 71).

12. Yukarıdaki açıklama ve ilkeler çerçevesinde sermaye şirketlerinin bireysel başvuruda bulunurken de adli yardım talebinde bulunabilecekleri açık olup bununla birlikte adli yardım talebinin kabul edilebilmesi için şirketin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olma durumunun yukarıda belirtilen nitelikteki belgelerden biriyle ortaya konulmuş olması, başka bir ifadeyle talebin dayanaksız olmaması gerekmektedir.

13. Somut başvuruda başvurucu Şirket adli yardım talebine dayanak bilgi ve belge olarak, 2020 yılına ait defter ve belgelerinin incelenmesi suretiyle düzenlenen ve mali durumunu gösteren 5/1/2021 tarihli ve 188/2021-01 sayılı Yeminli Mali Müşavirlik Raporunu (rapor) bireysel başvuru dosyasına sunmuştur. Anılan raporda Şirketin banka hacizleri nedeniyle gayrifaal hâle geldiği, 31/12/2020 tarihli gelir tablosuna göre hiçbir gelir/hasılatının olmadığı, ticari zararda olduğu, aynı tarihli bilançosuna göre geçmiş yıllar zararlarının (-) 40.498.132,52 TL olduğu yönünde tespitlere yer verildiği görülmüştür.

14. Bu itibarla mali açıdan zor duruma düşmeden gerekli yargılama giderlerini ödeyemeyecek durumda olduğu anlaşılan başvurucu Şirketin açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

15. Başvurucu Şirket; mali durumunun iyi olmadığını, adli yardım talebine ilişkin olarak mahkemelerin farklı kararlarının bulunduğunu, bu konuda lafzi yorum yapılmasının mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

17. Yukarıda da ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesi Kemtaş Tekstil İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. kararında ticari şirketlerin adli yardım talebinin kabul edilmemesini mahkemeye erişim hakkı yönünden incelemiş ve uygulanacak ilkeleri belirlemiştir.

18. Anılan kararda kanun koyucunun adli yardım talebinden kimin yararlanacağını ve buna ilişkin şartları belirlemede takdir yetkisinin bulunduğu ancak kanun koyucunun bu takdir yetkisini anayasal ilkelere bağlı kalarak kullanması gerektiği, ekonomik durumuna bakılmaksızın ticari şirketler açısından adli yardımdan yararlanamayacaklarına ilişkin kategorik yasağın objektif ve makul gerekçelerinin ortaya konulması gerektiği belirtilmiştir. Söz konusu kararda adli yardım talebinin kabul edilmesi için gerekli olan yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olma kriterinin sadece gerçek kişiler için geçerli bir kavram olmadığı, borca batık durumda olan yani aktifleri borçlarını karşılayamayan ticari şirketlerin de bu kapsamda değerlendirileceği, ödeme gücünden yoksunluğun ise şirketlerin yıllık ve ara dönem finansal tablolarından, denetime tabi şirketlerde denetim raporlarından, erken teşhis komitesinin raporlarından, yönetim organının tespitlerinden objektif olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu ifade edilmiştir. Başvurucunun bireysel durumu değerlendirilmeden sırf tüzel kişi olması nedeniyle adli yardım müessesesinden yararlanamayacağına ilişkin olarak kanundan kaynaklanan yaklaşımın meşru amacının bulunmadığı tespitinde bulunulan kararda, yapılan müdahalenin başvurucunun mahkemeye erişimini aşırı derecede zorlaştırdığı hatta imkânsız hâle getirdiğinden başvurucu üzerinde ağır bir külfet oluşturduğu, bu sebeple ölçülü olmadığı sonucuna varılmıştır (Kemtaş Tekstil İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş., §§ 70-74).

19. Somut olayda başvurucunun adli yardım talebi, ticari şirket olması ve 6100 sayılı Kanun'da adli yardımdan yararlanacak kişiler arasında gösterilmemesi nedeniyle reddedilmiştir. Ticari şirketlerin, diğer bir ifadeyle sermaye şirketlerinin mali durumlarının iyi olmaması durumunda adli yardım ihtiyacı içinde bulunabilecekleri gözetildiğinde ticari şirket olan başvurucunun ödeme gücünden yoksun olup olmadığı yönünden bir değerlendirme yapılmaksızın bu bağlamda başvurucu Şirketin finansal tabloları, denetleme raporları varsa iflas, konkordato ve tasfiye kararları incelenmeden kategorik olarak adli yardım talebinin reddedilmesinin Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararında açıklanan ilkelere göre mahkemeye erişim hakkına yönelik ölçüsüz bir müdahale teşkil ettiği sonucuna varılmıştır. Bu itibarla Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

20. Başvurucu mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğinin tespitini talep etmiştir.

21. Anayasa Mahkemesi ihlalin kanundan kaynaklandığı hâllerde giderimin ne şekilde yapılacağı ile ilgili olarak Hulusi Yılmaz ([GK], B. No: 2017/17428, 1/12/2022) kararında ilkeleri tespit etmiştir. Buna göre ihlal, idari makamların veya derece mahkemelerinin Anayasa’ya uygun yorum yapmalarına imkân vermeyecek açıklıkta bir kanun hükmünü uygulamaları veya kanundaki belirsizlikler sebebiyle ortaya çıkmışsa bu ihlal, kanunun uygulanmasından değil doğrudan kanundan kaynaklanmaktadır. Bu durumda ancak ihlale yol açan kanun hükmünün ortadan kaldırılması veya ilgili hükmün yeni ihlallere yol açılmayacak bir şekilde değiştirilmesi ya da yeni ihlallere yol açılmasının önüne geçilmesi için belirsizliğin ortadan kaldırılması hâlinde söz konusu ihlalin bütün sonuçlarıyla giderilebildiğinden söz edilebilir (anılan kararda bkz. § 56).

22. Anayasa Mahkemesinin Hulusi Yılmaz kararında benimsendiği üzere kanundan kaynaklanan ihlal durumunda ihlalin giderimini sağlayabilecek yöntemlerden biri de ihlale neden kanuni düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle ilgili mahkemesince itiraz yoluna başvurulmasıdır. Bu bağlamda somut başvuruda Anayasa'nın 152. maddesi uyarınca ilgili kanun hükmünün iptali için Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla başvurulmasının sağlanması amacıyla yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğu sonucuna varılmıştır.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesine (E.2013/719, K.2015/922) GÖNDERİLMESİNE,

E. 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 8/2/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.