TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ABDÜLKADİR YILMAZ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU (3)

(Başvuru Numarası: 2021/9749)

 

Karar Tarihi: 8/2/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Murat İlter DEVECİ

Başvurucular

:

1. Abdülkadir YILMAZ

 

 

2. Ahmet AKDAĞ

 

 

3. Elif YILMAZ

 

 

4. Gülşen EJDAR

 

 

5. Hacer MARUL

 

 

6. Katriye YILMAZ

 

 

7. Mefaret AKDAĞ

 

 

8. Nagihan BABACAN

 

 

9. Nurcan AKDAĞ

 

 

10. Onur YILMAZ

 

 

11. Yiğit Ahmet AKDAĞ

Vekilleri

:

Av. Murat Kemal GÜNDÜZ

 

 

Av. Berrin DEMİR

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; bir yer altı maden ocağında meydana gelen ve birçok kişinin ölümü ile pek çok kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan facia çerçevesinde dile getirilen yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvurucular 2021/9749 sayılı başvuruyu 15/3/2021 tarihinde, 2022/61094 sayılı başvuruyu ise 20/5/2022 tarihinde yapmıştır. Komisyon, başvuruların birleştirilmesine ve kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:

6. Türkiye Kömür İşletmeleri adına ruhsatlı olup S... A.Ş. tarafından işletilen Manisa’nın Soma ilçesi Eynez Mahallesi Karanlıkdere mevkiindeki yer altı maden ocağında 13/5/2014 tarihinde saat 15.00 sıralarında meydana gelen faciada 301 kişi ölmüş, çok sayıda kişi de dumandan doğrudan etkilenerek yaralanmıştır.

7. Olay hakkında yürütülen soruşturma sonunda bazı şüpheliler hakkında Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi (Ceza Mahkemesi) nezdinde kamu davası açılmıştır. Yapılan yargılama sonunda bazı sanıkların beraatine karar verilmiş; bazı sanıklar bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan, bazı sanıklar ise taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan süreli hapis cezasına mahkûm edilmiştir.

8. İlk derece mahkemesi Cumhuriyet savcıları ve bazı katılanlar/müştekiler veya katılan vekilleri ile mahkûmiyetlerine karar verilen sanıklar ve/veya sanık müdafileri tarafından yapılan istinaf başvurularını inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi (İstinaf Dairesi) bazı sanıklar hakkında kurulan hükümlerde bulunan güvenlik tedbirleriyle ilgili bölümleri çıkarıp istinaf başvurusuna konu karardaki bazı ifadelerle yazım hatalarını da düzelterek istinaf başvurularını esastan oyçokluğuyla reddetmiştir.

9. İstinaf Dairesince verilen karar İzmir Bölge Adliyesi Cumhuriyet savcısı, mahkûmiyetlerine karar verilen sanıklar ve/veya sanık müdafileri ve bir kısım katılan vekilince temyiz edilmiştir.

10. Temyiz taleplerini 30/9/2020 tarihinde karara bağlayan Yargıtay 12. Ceza Dairesi (Temyiz Dairesi) oybirliğiyle bazı sanıklar yönünden kurulan hükümlerin bozulmasına, bazı sanıklar hakkında kurulan hükümlere yönelik temyiz taleplerinin ise reddine karar vermiştir. Temyiz Dairesine göre bazı sanıklar olası kasıtla öldürme suçundan 301 kez, olası kasıtla yaralama suçundan 162 kez mahkûm edilmelidir.

11. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı (Yargıtay Başsavcılığı) 8/1/2021 tarihinde, somut olayda olası kasta ilişkin koşulların oluşmadığı gerekçesiyle Temyiz Dairesince verilen karara itiraz etmiştir.

12. Temyiz Dairesi 18/1/2021 tarihinde oyçokluğu ile Yargıtay Başsavcılığının itirazını kabul edip dört sanık hakkında verilen bozma kararını kaldırmış; bu sanıklardan üçü hakkında kurulan hükümlere yönelik temyiz taleplerini reddetmiş, taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan süreli hapis cezasına mahkûm edilen bir sanığın bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan mahkûm edilmesi gerekçesiyle bu sanık hakkındaki hükmün bozulmasına karar vermiştir. Bu karar 27/1/2021 tarihinde saat 01.47’de başvurucuları başvuruya konu yargılamada temsil eden Av. Murat Kemal Gündüz tarafından UYAP Avukat Bilgi Sistemi üzerinden okunmuştur.

13. Başvurucular 15/3/2021 tarihinde 2021/9749 sayılı başvuruyu yapmıştır.

14. Temyiz Dairesince verilen bozma kararına uyan Ceza Mahkemesi 16/6/2021 tarihinde, aleyhine bozma kararı verilen sanığı bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan süreli hapis cezasına mahkûm etmiş; 30/9/2020 tarihli bozma ilamı doğrultusunda da üç sanık hakkında yeniden hüküm kurmuştur.

15. Başvurucular Ceza Mahkemesince verilen karara karşı temyiz kanun yoluna başvurmuşlardır.

16. Temyiz Dairesi 4/4/2022 tarihinde oyçokluğuyla iki sanık hakkında kurulan hükümleri doğrudan, başka iki sanık hakkında kurulan hükümleri ise güvenlik tedbirleriyle ilgili kısımları düzelterek onamıştır. Bu karar 8/4/2022 tarihinde saat 12.48’de Av. Murat Kemal Gündüz tarafından UYAP Avukat Bilgi Sistemi üzerinden okunmuştur.

17. Başvurucular 20/5/2022 tarihinde 2022/61094 sayılı başvuruyu yapmıştır.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Anayasa Mahkemesinin 8/2/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

19. Başvurucular yaptıkları ilk başvuruda öncelikle Temyiz Dairesinin hukuk kurallarının yorumlanmasında ve uygulanmasında hata ederek 30/9/2020 tarihli kararından döndüğünü, 18/1/2021 tarihli kararın bariz takdir hatası içerdiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucular ayrıca neden belirtmeden gerekçeli karar hakkının, sanıkların birçoğunun beraatine karar verilmesi ve yönetici konumundaki sanıkların neticeden bilinçli taksirleri nedeniyle sorumlu tutulmaları sebebiyle yaşam hakkının ihlal edildiği ileri sürmüştür.

20. Başvurucular ikinci başvurularında ise özetle ve öz itibarıyla şu iddialarda bulunmuştur:

i. Madencilik tehlikeli bir faaliyettir. Buna rağmen maden ocağında iş güvenliği tedbirlerinin alınıp alınmadığı denetlenmemiş ve sonuçta söz konusu faaliyetin içinde barındırdığı risk gerçekleşmiştir. Bu sebeple yaşamı koruma yükümlülüğü ihlal edilmiştir. Nitekim soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporunda kazanın meydana geldiği ocakta işçilerin yaşamının korunması için gerekli tedbirlerin alınmadığı, yangının söz konusu tedbirler alınmadığı için çıktığı, maden kazasının pek çok ihmal ve kusurun bir araya gelmesi sonucu meydana geldiği ve kazanın önlenebilir olduğu belirtilmiştir. Olaydaki ölü ve yaralıların sayısı ihlal iddiasını ispatlamaktadır. Buna rağmen Temyiz Dairesi yaşamı koruma yükümlülüğünün ihlal edilip edilmediğini, yaşamı koruyucu tedbirlerin alınıp alınmadığını değerlendirmemiştir.

ii. Elli bir sanıklı davada yalnızca on üç sanık, iddianamede talep edilenin aksine olası kasıt hükümleri uygulanmadan oldukça düşük cezalarla mahkûm edilmiştir. Sanıklara eylemlerinin karşılığı olan cezalar verilmemiştir. Ayrıca A.G. de dâhil olayın meydana gelmesinde sorumluluğu bulunan bazı sanıklar beraat etmiştir.

iii. Temyiz Dairesinin Başkanı ile kıdemli üyesinin olası kasıt hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkin karşı görüşleri etkili bir yargılama yapılmadığını göstermektedir.

iv. Soruşturmanın başı ile kovuşturmanın nihayet erdiği tarih arasında geçen uzun süreye rağmen etkili bir yargılama yapılmamış, yargılama makul bir sürede bitirilmemiştir. Başvuruculara göre adil yargılanma hakkı ile makul sürede yargılanma hakkı ihlal edilmiştir.

21. Bakanlık görüşünde maden ocağının iş sağlığı ve güvenliği yönünden gerekli denetimlerin yapıldığı ve maddi gerçeği tüm yönleri ile ortaya çıkaran bir soruşturma sonucunda elde edilen delillerin hukuki bakımdan etraflıca tahlil edilerek suç vasfının tayin edildiği belirtilmiştir.

B. Değerlendirme

1. Hukuki Vasıflandırma Yönünden

22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucular özü itibarıyla kamu makamlarının işçilerin yaşamı için yaşamsal riskler barındıran maden işletmeciliğindeki kontrol ve denetim yetkilerini kullanmamalarından ve bazı kamu görevlileri de dâhil olmak üzere bu olaydan sorumlu olduğu iddia edilen kişiler hakkında yürütülen ceza yargılamasının etkisizliğinden yakınıp kamu makamlarının hareketsiz kalması ile yakınlarının ölümü arasında bağ kurmuştur. Bu nedenle üçüncü kişinin cezalandırılmasına yönelik iddiaların adil yargılanma hakkının kapsamına girmediği de dikkate alındığında başvurunun yaşam hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerekli ve yeterlidir.

23. Anayasa’nın ihlal iddiasının değerlendirilmesinde dayanak alınacak 17. ve 5. maddelerinin ilgili kısımları şöyledir:

 “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı

Madde 17 - Herkes, yaşama … hakkına sahiptir.

Devletin temel amaç ve görevleri

Madde 5 - Devletin temel amaç ve görevleri … kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”

2. Kabul Edilebilirlik Yönünden

24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılmalıdır. Anılan düzenlemelerde başvuru yolu öngörülen durumlarda bireysel başvuru süresinin başlangıcına ilişkin olarak başvuru yollarının tüketildiği tarihten söz edilmekte ise de haberdar olunmayan bir hususta başvuru yapılamayacağı dikkate alınarak bu ibarenin nihai kararın gerekçesinin öğrenildiği tarih olarak anlaşılması gerekir (A.C. ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1827, 25/2/2016, § 25).

25. Bireysel başvuru süresinin işlemeye başlaması yönünden nihai kararın gerekçesinin tebliği, öğrenme şekillerinden biridir (Mehmet Ali Kurtuldu, B. No: 2013/5504, 28/5/2014, § 27). Bununla birlikte öğrenme, gerekçeli kararın tebliği ile sınırlı olarak gerçekleşmez; başka şekillerde de öğrenme söz konusu olabilir. Başvurucunun nihai kararın gerekçesini dava dosyasını incelemek suretiyle öğrenmesi mümkündür. Bu doğrultuda dosyadan suret alınması gibi hâllerde başvurucunun gerekçeli kararı öğrendiği kabul edilebilir. Başvurucuların nihai kararın gerekçesini öğrendiklerini beyan ettikleri tarih de bireysel başvuru süresinin başlangıcı olarak ele alınabilir (İlyas Türedi, B. No: 2013/1267, 13/6/2013, §§ 21, 22).

26. Diğer yandan somut olayın koşullarında başvurucunun nihai karardan daha erken bir tarihte haberdar olması gerektiğinin değerlendirilmesi durumunda Anayasa Mahkemesi, başvuru süresinin başlangıcı için bu tarihi de esas alabilir (Ögeday Akın, B. No: 2014/2345, 10/6/2015, § 38).

27. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi, henüz avukatına tebliğ edilmemiş olmakla birlikte nihai karar olan gerekçeli Yargıtay ilamının ilk derece mahkemesine ulaştığı, başvurucunun avukatının ise bireysel başvuru formunda bu karardan haberdar olduklarını belirttiği tarihten daha önce ilk derece mahkemesine söz konusu ilamın tebliğe çıkarılması için birden fazla talepte bulunduğunun anlaşıldığı bir bireysel başvuruda başvuru süresinin avukatın ilk yazılı talep tarihinden itibaren işlemeye başladığını kabul etmiştir. Anılan kararda Anayasa Mahkemesi, gerekçeli nihai karar ilk derece mahkemesine ulaştığından başvurucunun haberdar olduğu ve bu durumda UYAP Avukat Bilgi Sistemi’ni kullandığı görülen başvurucu vekilinin nihai karar sonucunu ve gerekçesini kesin olarak öğrenme olanağına sahip bulunduğu konusunda şüphe olmadığını ifade etmiştir (Suat Bircan [GK], B. No: 2014/16800, 1/12/2016, §§ 25-27).

28. UYAP, kullanıcıların kendilerini ilgilendiren bilgi ve belgelere ihtiyaç duymaları hâlinde hızlı ve kolay şekilde bu belgelere ulaşabilmelerini sağlamaktadır. Her türlü bilgi ve belge alışverişi de UYAP üzerinden elektronik ortamda ve anlık denebilecek kısa sürede gerçekleştirilebilmektedir (Hüseyin Aşkan, B. No: 2017/15649, 21/7/2020, § 26).

29. Yargı sisteminin parçası olarak avukatlar sistemde vekâleti bulunan dava dosyalarını internet üzerinden UYAP’tan yararlanarak inceleyebilmekte, bu dosyalardan suret alabilmekte, elektronik imza ile sistemdeki dava dosyalarına evrak ekleyebilmekte, yeni dava dosyası açabilmekte ve harç ödeyebilmektedir. Ayrıca nihai kararın gerekçesine erişmenin mümkün hâle geldiği durumlarda başvurucu avukatları bu sistemi kullanmak suretiyle nihai kararın gerekçesini kesin olarak öğrenme imkânını da elde etmektedir (Hüseyin Aşkan, § 27).

30. Tüm bu işlemler yapılırken bilgi ve belgelerin son hâli, değişmez ve güvenli bir şekilde veri tabanında saklanmakta ve belgeler üzerinde yapılan işlemler UYAP evrak işlem kütüğünde kayıt altına alınmaktadır. Evrak işlem kütüğü, evrak üzerinde yapılan işlemleri (doküman oluşturma, düzenleme, imzalama, açma, okuma ve yazdırma gibi) kayıt altına almaktadır. Kayıt altına alınan evrak üzerindeki işlemleri yapan şahsın adı, soyadı, sıfatı, birimi, yapılan işlemin niteliği, tarih ve saati sistemde saklanmaktadır (Hüseyin Aşkan, § 28).

31. Somut olayda Temyiz Dairesinin başvurucuların ilk başvurularının konusunu teşkil eden 18/1/2021 tarihli kararı 27/1/2021 tarihinde saat 01.47’de, ikinci başvurularının konusunu oluşturan nihai nitelikteki 4/4/2022 tarihli kararı ise 8/4/2022 tarihinde saat 12.48’de başvurucuları başvuruya konu yargılamada temsil eden Av. Murat Kemal Gündüz tarafından UYAP Avukat Bilgi Sistemi üzerinden okunmuştur. O hâlde bireysel başvuru sürelerinin bu paragrafta anılan kararların başvurucuların vekili tarafından okunduğu tarihten itibaren işlemeye başladığının kabul edilmesi gerekir. Nitekim bireysel başvuru yolunda başvuru süresi, ihlalin öğrenilmesi esasına bağlanmıştır.

32. Sonuç olarak başvuruya konu yargılama sürecinde verilen 18/1/2021 ve 4/4/2022 tarihli kararlara karşı otuz günlük başvuru süresinden sonra 15/3/2021 ve 20/5/2022 tarihinde başvuru yapılmıştır.

33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 8/2/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.