Son birkaç yıl içerisinde adalet mekanizması içerisindeki atama ve yetkilendirmelerin sistemi ne hale getirdiği bu sistemin içerisinde bulunan ve bulunmayan herkesin malumu. Bir takım haklı olabilecek ama çoğu kez ele avuca gelmez nedenlerden dolayı adalet sistemindeki görevlilerin yer değişiklikleri zaman kaybının yanı sıra verimliliği de düşürmekte daha başka ciddi sıkıntılara da davetiye çıkaracak boyuttadır. Özellikle hâkimlerimiz ve diğer mahkeme görevlileri arasında baş gösteren bu sorun son zamanlarda hızlandırılması amaç edinen adalet sistemimizi tıkamakta ve adaletin gecikmesindeki engeller ortadan kaldırılmaya çalışılırken, adaletin gecikmesine neden olabilecek yeni nedenler bilerek veya bilmeyerek icat edilmektedir. 

HSYK tarafından hâkimlerin ve adalet komisyonları tarafından diğer görevlilerin yerleri değiştirilirken en azından yapılan değişikliklerin bir ihtiyacı giderme amacı olması yanında bir başka ihtiyaca neden olmamasına dikkat edilmesi gerekir ki, yapılan değişiklik amacına ulaşmış olsun. Düşünün yıllardır Ağır Ceza, Asliye Ceza veya Sulh Ceza mahkemesi hâkimliği yapmış bir hâkimini getiriyorsunuz kadastro veya iş mahkemesine. Tamamen farklı bir alan. Tekrar mevzuatın ve mahkeme işleyişinin gözden geçirilmesi gerekliliği falan. Aylar geçiyor bir hâkimin bu tür bir görev değişikliğine adapte olup, mahkemeyi seri halde işleyişi geçirebilmesi için. Aldığı eğitim ve karakter yapısı elbette ki bu görev değişikliğini kaldırabilir ama hem adalet sistemi hem de bu sistemin vazgeçilmez diğer unsurları gelişmekten ziyade bu tür duraklama dönemleri nedeni ile ilerleyememektedir. Alanında uzman hâkimlerin yaşanılan sorunlara daha hızlı ve adil çözüm bulacağı göz önünde bulundurulmalı, bu kadar basit önlemler dururken de daha zor olan mevzuat değişiklikleri ile sorunlara çözüm aranmamalıdır. Zira her yeni düzenleme başka bir sorunu ortaya çıkarmakta ve teorinin uygulamaya geçmesi uzun zamanlar alabilmektedir.    

Bu sorun adalet sisteminin diğer görevlileri olan mübaşir, zabıt kâtibi ve icra kâtipleri içinde geçerlidir. Mesleğinin çoğunu ceza mahkemelerinde zabıt kâtibi olarak geçirmiş bir görevlinin icra dairelerinde görevlendirilmesi bu sitemin içerisindeki ve sistemden adalet bekleyen herkese yapılmış çok büyük bir haksızlıktır. Benzer örnekleri çoğaltabiliriz. Düşünün bir mahkeme veya icra dairesindeki kâtiplerin tümünün aynı anda değiştiğini. Nasıl işlerlik kazandırılacak bu yerlere. Böyle bir durum bu değişikliğin muhatabı olan herkese kolaylıktan ziyade zorluk çıkardığı gibi adalet bekleyen insanların adalet beklentileri zaman zaman boşa çıkarmakla birlikte beklenilen adaletin gecikmesinin en büyük nedenidir.

Bunlar bir avukat olarak sorunun bize yansıyan boyutu. Bu tür değişikliklere muhatap olan görevlilerin yaşayabileceği başkaca sorunlar olması da kaçınılmazdır. O yüzden bırakın adalet sisteminin görevlileri alanlarında uzmanlaşsınlar ve görev yeri değişikliklerinin kaçınılmaz olduğu durumlarda da bu kıstasa özellikle dikkat edilerek öncelikle buna göre hareket edilsin. 

Adaletin en hızlı şekilde yerine getirilmesi için avukatlar arasında da bu tür uzmanlaşma gerekli ve kaçınılmaz ise avukatlar arasında uzmanlaşma sağlansın. Uygulanabilirliği her ne kadar avukatların ifa ettiği görev ve yasal statü boşluğu nedeni ile zor olsa da bu tür bir uzmanlaşma değişik şekillerde sağlanabilir.

Nasıl ki; Tıp Fakültesinden yeni mezun olmuş bir doktora beyin cerrahisi veya diğer alanlarda muayenelere ve tedavilere müsaade edilmeyip uzmanlaşması sağlanıyorsa adalet sistemindeki uzmanlaşmanın önündeki tüm engeller de kaldırılarak, hakim ve diğer görevlilerin uzmanlaşması sağlanmalıdır. Netice de tıp alanında insanların canı söz konusu ise, adalette de o canın acımaması ve hakkın teslimi söz konusudur ki, bana göre her iki durum arasına bir fark yoktur.   


(Bu köşe yazısı, sayın Av. Yusuf DALMAZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)