Tüm yapraklarıyla renk ahenk bir hale büründü yine,

Yeşilden sarıya,

Sarıdan turuncuya,

Turuncudan kızıla,

Kızıldan kum rengine,

Kum renginden toprak rengine döndü,

Birer birer kendisine veda edeceklerdi yakında.

Yapraklarının güzelliğiyle büyülendi adeta.

Göz alıcı bir renk cümbüşü vardı solan her yaprağında…

Meltemler poyraza,

Poyraz lodosa döndüğünde, 

Yine  toprağa döndü tüm yaprakları.

Güz kışa kavuşmak üzereydi,

Elinde parlayarak hırıldayan bir testere ile çıkageldi bahçıvan yine.

Gövdesi iyi tanıyordu, testereyi de onu elinde tutanı da.

Ama dalları farkında değildi henüz olacakların.

Derken bir bir yapraklarıyla buluştu dalları da.

Yine budanmıştı kolu kanadı.

Sarsılarak düşen dalların dilsiz haykırışları inleyen gözyaşlarıyla kavuştu.

Derken yerdeki dallarını da parçaladı testere hem de ayak ucunda.

Giderek daha da küçülen dalları yığıldıkça yığıldı…

Soluğu kesildikçe kesildi, testerenin her homurtusunda can verdi adeta.

Dayanılacak gibi değil, mecalim kalmadı devrilip düşeceğim şimdi dallarımın yanına,

Kanıyor yüreğim, 

Her bir parçam gibi tekrar tekrar yanıp kül olacak bu kış yüreğim de dedi toprak anaya

Gövdesi kasıldı, kasıldıkça daha bir sıkı tutundu kökleri ona.

Üzülme dedi toprak ana, üzülme seninleyim seni asla bırakmayacağım,

Sağlam dur, ayakta kal, seni hayatta tutacağım emin ol,

Baharda budanan her bir dalından yine yeniden nice dallar vereceksin unutma…

Yine serçeler yuva yapacak, güvercinler kumrular sevişecek,

Nice kuşlar cıvıldaşacak yine dallarında,

Sen yeter ki köklerini sağlam sal bağrıma…

Olsundu kökleri ana kucağındaydı ya.

Gelsindi bahar çabucak…

Gülü neredeyse dibinden budamıştı bahçıvan.

Güzelim kızıl kadife gül, ne haldesin sen?

Daha bir boynu bükük ve mahsun gördü onu sanki,

Zar zor seçebildi onu bir kaç dikeni kalmış sadece toprağa değen!

Kendi derdimden gülü unuttum diye hayıflandı.

Ama gülün neşesinden giden bir şey yok,

Bülbülüm hep şuracığımda dedi gül;

Toprağın bağrındaki yüreğini göstererek…

Utandı çınar, 

Sana da bülbüle de kurban olurum ben diyerek; 

Toprak ananın sıcacık bağrından sıkıca sarıldı gülün gönlüne…

Baharın müjdecisi kar taneleri eşliğinde…


FARZ-I MUHAL PAŞA