Stajyer avukatım.. Banka dosyaları olan bir büroda çalışıyorum..

Genelde alacaklar ufak rakamlar.. Ev haczine gidiyoruz.. Üzerimizde masraf da yok.. Mal kaldırmak gibi bir niyetimiz de yok zaten.. Amaç haciz baskısı ile borçluyu ödemeye zorlamak..

Neyse geliyoruz adrese.. Borçlu gariban belli.. Eşi evde. Giriyoruz içeri, hacze kabil mal da yok.. 52 ekran tüplü bir televizyon var, usulen onu yazıyoruz. O esnada borçlu geliyor elinde bidonla..

Ne yapıyorsunuz diye soruyor, diyoruz banka adına buradayız.. Elindeki bidonu başlıyor başından aşağı dökmeye..

Önce uyanamıyoruz, su zannediyorum ben, "Ne yapıyor bu deli" diyorum içimden.. Sonra kokusu geliyor benzinin..

Adam başlıyor isyana; " Yakarım kendimi de haciz yaptırmam burada!!" diye bağırıyor.. 

Aman hocam ne yapıyorsun, yapma etme derken adamı zor ikna ediyoruz.. Yüzünü gözünü yıkıyoruz, "Ödeme gücün yoksa ödeme, biz haciz falan yapmıyoruz, seni ziyarete gelmiştik.." diyoruz..

İnsan daha başlamadan meslekten soğuyor bu tür olaylar yaşayınca.. 

İİK'da yapılan değişiklikle haczedilemeyen mal ve haklara ilişkin getirilen düzenlemeye bir avukat sevinir mi? Ben şahsen sevindim.. Bir malın hacze kabil olup olmadığına dair takdir yetkisi icra memuruna verilince, bizim üzerimizdeki yük de kalktı. Araç, gayrimenkul, SGK varsa, alacağı tahsil etmek mümkün olabiliyor. Ama en lüks evde bile 10.000 TL'lik hacze kabil mal bulmak mümkün mü?