Bu yazıyı “Boğaz'a karşı keyif çatarken televizyonumun karşısında alkollü içkimi yudumlarken” yazmıyorum.

Kurban bayramında kurbanını kesen biri olarak yazıyorum.

İtiraf etmeliyim ki kurban kestiğime pişman ettiler beni.

Kurbanlıkları kesmesi gereken kasap gelmediğinden orada bulunan, “benim daha önce kesmişliğim var” diyen biri tarafından kesildi kurbanımız. 

Daha önce âdetim olmadığı halde bu yıl iç dünyama yayılan merhamet duygularını dinlemek ve Kurbanın manasını hissetmek amacıyla bir süre de olsa kurbanlık kesilirken bakmak istedim. Bıçak çekildiği an yüreğim cız etti.
 
Sonra olanlar ise beni düpedüz çileden çıkardı.

Kurbanın boğazını kesmeyi beceremeyen adam baltayı eline altı ve baltayla vurmaya başladı… Adam kurbanı kesmiyor, öldürüyordu.

 O an “Allah kahretsin” diyerek bağırdım. 

“Ne yapıyor bu adam, böyle iş mi olur” diye söylenerek uzaklaştım oradan. 

Yan tarafımızda Kurban diye kesilen hayvanın karnından ise bir yavru çıktı…

Kahroldum. Bayram zehir oldu..

Akşam olunca haberlere baktım, daha neler varmış meğer.

Kurbanını kaçıran ve yakalayamayan adam eline aldığı çifteli tüfekle kurbanlığı tam kafasından vurdu ve hayvan oracıkta yere yığılıverdi. 

Kaçan kurbanlıklardan, arabaların çarptığı kurbanlıklardan bahsetmiyorum bile. 

Tabi basın iki kampa ayrılmış.
 
Biri tüm bu rezaletleri haber yapıyor, diğeri ise “bunlar din düşmanı, her yıl olduğu gibi bu yıl da Kurban ibadetine saldırıyorlar ” diyerek haber yapıyor. 

Kimse “dinimize küfrediyorlar” demesin. 

Bu olayların bir rezalet olduğunun kabul edilmesi ve Üzerinde düşünülmesi gerekiyor.

Murat Bardakçı “kurban yasaklanmalı” diyen birine, “hadi canım ordan bu millet dün Müslüman olmadı bin yıldır Müslüman ve bin yıldır da kurban kesiyor” demiş. 

Ama sorarım sizlere, bin yıldan beri Müslüman olan bir millet kurban kesmenin ruhundan neden bu kadar uzak?

Asırlardan beri Müslüman olan bir toplumun bu işin artık ehli olması gerekmez mi? 

Bu beceriksizlik ve daha da önemlisi bu merhametsizlik neden? 

Adam kurbanın başında kaç kilo et çıkar tahminleri yapıyor. 

Ruh ve mana kaybolmuş. 

Kurban et yeme bayramımıdır, mangal yapma şöleni midir?

 Bayram bu mudur, kurban bu mudur? 

“Bunlar dinimize saldırıyorlar” demeyi bırakın da bir dinleyin, başınızı çevirip bir bakın. Burada büyük bir zulüm işleniyor.. 

Kurbanlık, boynu bükük hayvanlara işkence yapılıyor, ibadet adına insanlık suçu işleniyor..

 İnsanlık mı bu, Müslümanlık mı bu mu..!? 

Nasıl oluyor da balta ile kurban kesmeyi sükûnetle izleyebildiniz, nasıl oldu da kurbanı tüfekle başından vurabildiniz..!? 

İşlediğiniz cinayete nasıl olup da “kurban” diyebildiniz ve ibadet huzuru ile etini yiyebildiniz.!?

Kurbanı ruhuyla manasıyla anlamayan,  hayvanlara merhamet duygusu kalbinde yer almayan, balta ile kesmeyi, tüfekle vurmayı bırakın, olağan ve ustalıkla kesilirken dahi yüreği “cız” etmeyen bir adam kurban kesmesin,  böyle bir adamın kurban kesmesi yasaklansın..! 

Dileğim temennim bu ama biliyorum ki çaresiz  bir dilek bu..

Zira bakıyorum her işimiz böyle. 

Beceriksizlik, işgüzarlık, merhametsizlik, adet yerini bulsun-culuk…

İşimizde merhamet yok, maharet yok, dikkat yok, itina yok.

 
Yok oğlu yok..

Nereye başımı çevirsem aynı şeyle karşılaşıyorum.

Adalet sistemine bakıyorum öyle, eğitim sistemine bakıyorum öyle, güvenlik sistemine bakıyorum aynı, bayındırlık ve şehircilik işlerine bakıyorum öyle..

Her tarafımız enkaz. 

Ruhumuz kilo ile et hesabı yaparken kalbimizin merhamet kuşu uçuvermiş..!

Bu yüzden binaların malzemesinden çalmışız demek ki. 

Bu yüzden “vicdansız” kararlar çıkmış mahkemelerimizden.

Bu yüzden şehirlerimiz kirli, çirkin ve beton yığını bizim.

Bu yüzden yollarımız eğri büğrü delik deşik, tıpkı ruhumuz gibi..

Yol verdin vermedin bahanesi ile adam öldürmeler bu yüzden, Kanalizasyon çukurları bu yüzden açık bırakılıyor ve bu yüzden bu çukurların içinde çocuklar boğuluyor.

Karıncayı dahi bu yüzen ezip geçiyoruz göz göre göre…

Merhametsizliğimizden, saygısızlığımızdan, hakkı hukuku gözetmediğimizden.

Bırakın Müslüman olmayı, insan olamayışımızdan…



(Bu köşe yazısı, sayın Av. Zafer KAZAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)