Av. Mehmet UÇUM

I.                   BÖLÜM : AVRUPA BİRLİĞİNE GÖTÜREN SÜREÇ

1.      Avrupa Birliğinin Kuruluşuna Yol Açan Gelişmeler

 

2.      Avrupa Toplulukları

-          Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu

-          Avrupa Ekonomik Topluluğu

-          Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu

 

3.      Avrupa Topluluklarının Gelişimi ve Genişleme Süreci

a.       Onbeşlerin Avrupası

b.      Beşinci Kuşak Genişleme

i-                    Avrupa Anlaşmaları ve Ortaklık Anlaşmaları

- Orta Avrupa Ülkeleri ile Avrupa Anlaşmaları

                                    - Kıbrıs, Malta ve Türkiye ile Ortaklık Anlaşmaları

ii-                  Üyelik başvuruları

iii-                Katılım kriterleri

iv-                Genişleme Süreci

v-                  Müzakereler : Mevcut durum

vi-                Katılım Ortaklıkları

 

 

II.                BÖLÜM : AVRUPA BİRLİĞİNİN YAPISI

1.      AT Kurucu Antlaşmalarında Yapılan Temel Değişiklikler

 

2.      Birlik (Topluluk) Hukukunun Kaynakları

a.       Birincil (Asli) Kaynaklar

b.      İkincil Kaynaklar

c.       Uluslararası Anlaşmalar

 

3.      Avrupa Birliğinin Organları

a.       Parlamento

b.      Doruk

c.       Konsey

d.      Komisyon

e.       Adalet Divanı ve Bidayet Mahkemesi

f.       Diğer Organlar

 

 

EK : Temel Terimler Sözlüğü

 

 

 

AVRUPA BİRLİĞİNİN DOĞUŞU 

GELİŞİMİ VE YAPISI

 

I.                   BÖLÜM : AVRUPA BİRLİĞİNE GÖTÜREN SÜREÇ

 

 

1.      Avrupa Birliğinin Kuruluşuna Yol Açan Gelişmeler

 

Avrupa Birliği’nin oluşum süreci,  (İkinci Dünya Savaşından sonra) Marshall yardımı adı altında Avrupa’ya akan ABD sermayesinin kendilerini giderek ABD’ye bağımlı kılacağını gören Batı Avrupa ülkelerinin, Avrupa menşeli yeni bir sermaye piyasası oluşturmak istemeleriyle başlamıştır. Bu amaçlarına bireysel olarak ulaşmaları mümkün olmadığından, bu ülkelerin ekonomik potansiyellerinin bir araya getirilmesi ve böylece güçlü bir Avrupa Ortak Pazarı oluşturulması planlanmıştır. Entegrasyonun Pazar genişlemesine, bunun da sermaye ve teknolojinin hızlı gelişimine yol açacağı düşünülmüştür. Avrupa Topluluğu’nun kuruluşundaki temel “ekonomik” neden budur.

 

Ancak Avrupa Birliği perspektifi sadece ekonomik nedene dayanmamaktadır. İkinci dünya savaşından sonra Avrupa, yüzyıllardan beri sürdürdüğü “dünyanın merkezi” olma özelliğini yitirmişti. Bunun başlıca nedeni Avrupa ülkeleri arasındaki anlaşmazlıklar ve uzun süren savaşlardır. Avrupa’nın yerini ABD ve Sovyetler Birliği’nden oluşan iki süper güç almıştı. Avrupa’nın bu iki blok arasında üçüncü bir süper güç oluşturabilmesi için tek yol ekonomik ve siyasal birleşme idi.

 

Diğer bir neden Avrupa’da bir daha savaşların ortaya çıkmasını engellemekti. Özellikle Fransa ve Almanya arasında “Yüzyıl Savaşları” gibi uzun süreli düşmanlıklar yaşanmıştı. 

Sonra gerek Birinci, gerekse İkinci Dünya Savaşı, Avrupa kıtası üzerinde ortaya çıkmıştı. O bakımdan Avrupa’da sürekli bir barış sağlanmasına büyük özlem duyuluyordu.

 

Son olarak, Avrupa’daki birleşmenin, tüm uluslararası ilişkilerde düzenli, dengeli ve istikrarlı gelişmelere katkıda bulunacağı inancı vardı.

 

Tüm bu nedenler başlangıçta iktisadi hedefler, sonra sosyal hedefler ve nihayet siyasi hedefler içeren Avrupa Birliği perspektifinin adım adım yaşama  geçirilmesini ve bu sürecin zaman içinde ortaya çıkan yeni gelişmelerinde katılımıyla halen devam etmesini sağlamıştır.

 

 

2.      Avrupa Toplulukları

 

Avrupa Topluluklarının kuruluş süreci 9 Mayıs 1950’de başlamıştır. Bu tarihte Fransız Planlama Örgütü Başkanı Jean Monnet’nin görüşlerinden de etkilenen zamanın Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman, Ruhr bölgesindeki zengin kömür ve demir madenlerinin Almanya ile birlikte ve bir “uluslarüstü” örgüt aracılığıyla işletileceğini, aynı ideale sahip diğer demokratik Avrupa ülkelerinin de bu örgüte katılabileceklerini açıklamıştır. Planın arakasındaki motif ise, savaş sanayiinin ana maddeleri olan demir ve çeliğin üretim ve kullanım yetkisinin  uluslarüstü bir organa verilmesi ve gelecekte olası bir Fransa-Almanya çatışmasının önlenmesi için yeni bir ekonomik ve politik çerçevenin gerekliliğine olan inançtır. Bu çerçevenin uzun vadede hayata geçirilecek bir Avrupa Birliği perspektifi olacağı öngörülmektedir. Yapılan çağrıya Almanya’nın yanı sıra  İtalya ve Benelüx ülkelerinin de (Belçika, Hollanda, Lüksemburg)  olumlu yanıt vermesi üzerine; Fransa, Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg’dan oluşan altılar, 18 Nisan 1951 tarihli Paris Antlaşması ile Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nu (AKÇT) kurmuştur.

 

AKÇT’nin başarısı ve yukarda belirtilen yaklaşımlardan hareketle kömür ve çelik gibi sınırlı endüstrilerden ekonominin tüm sektörlerini kapsayacak bir entegrasyon aşamasına geçilmesine karar verilmiş ve 25 Mart 1957 yılında yine altılar tarafından Roma Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile hem Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET), hem de Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu(EURATOM) kurulmuştur.

 

İsimlerinden de anlaşılacağı gibi, AKÇT ve EURATOM, üye ülkelerin yalnız adı geçen sektörlerindeki faaliyetlerini düzenler. AET ise bunların dışında kalan geniş bir ekonomik alanı kapsamaktadır. O nedenle bu isim yakın tarihe kadar yaygın olarak tüm Topluluğu ifade için kullanılmıştır. Ayrıca mal akımlarının yanı sıra  faktör akımlarının da serbestleştirilmesi öngörüldüğünden Avrupa Ortak Pazarı deyimi de sık sık kullanılmıştır. Yukarda bahsedilen üç topluluk 1 Temmuz 1967 tarihinden itibaren birleşerek Avrupa Topluluğu şeklinde faaliyetlerine devam etmiştir.

 

Başlangıçta Avrupa’da oluşturulmaya çalışılan bu yeni yapılanmanın temelinde gümrük birliği vardır. Antlaşmaya imza koyan ülkeler kendi aralarındaki tüm gümrük engellerini ve diğer kısıtlamaları terk etmeyi; fiyat ve teslim koşulları, ulaşım masrafları, üreticilerin seçimi vb. açılardan üreticiler, tüketiciler ve kullanıcılar arasındaki tüm farklı uygulamaları kaldırmayı; devlet süvbansiyonlarına veya bağış şeklindeki yardımlara son vermeyi ve piyasaların işleyişine müdahale eden tüm uygulamaları kaldırmayı kabul etmişlerdir.

 

Topluluğun faaliyeti geliştikçe önce iktisadi açıdan Tek Pazar hedefi öne konmuş, sonra antlaşmalarda yer alan Avrupa Sosyal Birliği hedefine yönelik uygulamalar yapılmış ve son olarak Avrupa Siyasi Birliği hedefi şekillendirilmiştir. Bu süreç altılara yeni üyelerin katılmasıyla Topluluğun coğrafi sınırlarını genişleten süreçle paralel gelişmiştir. Bir başka deyişle Avrupa Topluluğu kurulduğu tarihten bu yana hem coğrafi sınırlarını hem de hedeflerini genişleten bir gelişme ve genişleme süreci yaşamaktadır.

 

3.      Avrupa Topluluklarının Gelişimi ve Genişleme Süreci

 

a.      Onbeşlerin Avrupası

 

AB, şimdiden başarılı bir genişleme geçmişine sahiptir. Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu'nun (AKÇT) kurulmasına ilişkin Paris Anlaşması (1951) ile Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun (AET) ve EURATOM'un kurulmasına ilişkin Roma Anlaşması (1957) altı kurucu üye tarafından imzalanmıştır: Belçika, Fransa, Almanya, İtalya, Lüksemburg ve Hollanda. AB bundan sonra art arda dört genişleme sürecinden geçmiştir:

1973 Danimarka, İrlanda ve Birleşik Krallık (İngiltere,Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda),

1981 Yunanistan,

1986 Portekiz ve İspanya,

1995 Avusturya, Finlandiya ve İsveç  Avrupa Birliği’ne tam üye olmuştur.

 

 

 

b.      Beşinci Kuşak Genişleme

 

Avrupa Konseyi Aralık 1997'de Lüksemburg Zirvesi'nde, beşinci kuşak genişlemeyi olası kılan süreci başlatmıştır. Bu süreç aşağıda belirtilen on üç ülkeyi içine almaktadır: Bulgaristan, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Latvia, Litvanya, Malta, Polonya, Romanya, Slovak Cumhuriyeti, Slovenya ve Türkiye.

 

Avrupa Konseyi Lüksemburg'da genişleme sürecinin özellikle aşağıdaki ülkeleri içermesini kararlaştırmıştır:

 

12 Mart 1998'de başlatılmış olup, on orta Avrupa ülkesini, Kıbrıs ve Türkiye'yi bir araya getiren, çok taraflı bir çerçeve olan Avrupa Konferansı; 30 Mart 1998'de başlatılmış olup, on orta Avrupa ülkesini ve Kıbrıs'ı kapsayan katılım süreci; Avrupa Komisyonu'nun tavsiyesi üzerine 31 Mart 1998'de altı ülke ile açılmış olan katılım müzakereleri: Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Polonya ve Slovenya.

Malta 1996'da 'dondurmuş' olduğu üyelik başvurusunu Ekim 1998'de tekrar yürürlüğe koymuştur. Avrupa Konseyi Aralık 1999'da Helsinki'deki Zirvesinde katılım sürecinin kapsamlı niteliğini teyit etmiş ve Avrupa Komisyonu'nun tavsiyesine dayanarak altı aday ülkeyle daha resmi katılım müzakerelerini başlatmaya karar vermiştir: Bulgaristan, Latvia, Litvanya, Malta, Romanya ve Slovak Cumhuriyeti. Bu altı ülke ile katılım müzakereleri 15 Şubat 2000'de resmen açılmıştır. Avrupa Konseyi Helsinki'de, Türkiye'nin diğer aday ülkelere uygulanan aynı kriterlere göre Birliğe katılma yolunda bir aday olduğunu da teyit etmiştir.

 

i-                    Avrupa Anlaşmaları ve Ortaklık Anlaşmaları

 

Avrupa Birliği ve Üye Devletleri 1990’larda kademeli olarak, on orta Avrupa ülkesiyle 'Avrupa Anlaşmaları' olarak anılan Ortaklık Anlaşmaları imzalamışlardır. Avrupa Anlaşmaları bu ülkelerle AB arasındaki ikili ilişkilerin hukuksal temelini oluşturmaktadır. Avrupa Topluluğu Türkiye (1963), Malta (1970) ve Kıbrıs (1972) ile benzer Ortaklık Anlaşmaları imzalamıştır. Türkiye ile Gümrük Birliği Aralık 1995'de yürürlüğe girmiştir.

 

Avrupa Anlaşmaları ticaretle ilgili konuları, siyasi diyalogu, yasaların yakınlaştırılmasını ve endüstri, çevre, taşımacılık ve gümrükler dahil olmak üzere diğer işbirliği alanlarını kapsar. Bu anlaşmalar, asimetrik bir tarzda uygulanan karşılıklılık esasına göre (bir başka deyişle, AB tarafında ortak ülkelerde olduğundan daha hızlı liberalleşme), belli bir süre içinde AB ile ortak ülkeler arasında kademeli olarak bir serbest ticaret bölgesi kurmayı amaçlar. Kıbrıs, Malta ve Türkiye ile imzalanmış olan Ortaklık Anlaşmaları (siyasi diyalog dışında) benzer alanları kapsamakta olup, kademeli olarak gümrük birliğini gerçekleştirmeyi amaçlar.

 

Orta Avrupa Ülkeleri ile Avrupa Anlaşmaları

 

Avrupa Anlaşmaları, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Romanya ve Slovak Cumhuriyeti için on yıl, Litvanya ve Slovenya için altı yıl ve Latvia için dört yıl sürecek olan azami süre içinde, AB ile ortak ülkeler arasında serbest ticareti kurmayı amaçlar. Estonya ile 1 Ocak 1995 tarihinden başlayarak serbest ticaret gerçekleştirilmiştir. Her Avrupa Anlaşmasının yürürlüğe giriş tarihinden başlayarak, Avrupa Topluluğu ile ortak ülkeler arasındaki ticarette yeni herhangi bir gümrük vergisi veya nicel kısıtlama uygulanmayacaktır. Ortaklık diğer alanlarda aşağıda belirtilen azami geçiş dönemlerini içerir: Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Romanya ve Slovak Cumhuriyeti için bu süre on yılla; Slovenya için altı yılla; Latvia ve Litvanya için en geç 31 Aralık 1999 tarihiyle sınırlıdır. Estonya için geçiş dönemi öngörülmemiştir. Avrupa Anlaşmalarında Topluluk kurallarıyla ve sermayenin dolaşımı, rekabet kuralları, fikri ve endüstriyel mülkiyet hakları ve kamu alımları gibi alanlarda bazı özel hükümlerle kademeli olarak aynı düzeye gelinmesi öngörülmektedir.

 

Ülke Avrupa Anlaşmasının imza tarihi / Avrupa Anlaşmasının yürürlüğe giriş tarihi

Macaristan                 Aralık 1991                                         Şubat 1994

Polonya                      Aralık 1991                                         Şubat 1994

Bulgaristan                 Mart 1993                                           Şubat 1995

Çek Cumhuriyeti        Ekim 1993                                          Şubat 1995

Romanya                     Şubat 1993                                         Şubat 1995

Slovak Cumhuriyeti    Ekim 1993                                          Şubat 1995

Estonya                        Haziran 1995                                      Şubat 1998

Latvia                           Haziran 1995                                      Şubat 1998

Litvanya                       Haziran 1995                                      Şubat 1998

Slovenya                       Haziran 1996                                      Şubat 1998

 

Kıbrıs, Malta ve Türkiye ile Ortaklık Anlaşmaları

 

Avrupa Topluluğu ile Kıbrıs, Malta ve Türkiye arasındaki ilişkinin hukuki çerçevesini çizen Ortaklık Anlaşmaları altmışlı ve yetmişli yılların başına uzanmaktadır. Bu Anlaşmalar ticaretle ilgili konuları ve diğer işbirliği alanlarını kapsamakta olup, Avrupa Topluluğu ile bu ilgili üç ülkenin her biri arasında kademeli olarak gümrük birliğini gerçekleştirmeyi amaçlar. Gümrük Birliği Anlaşmasının yürürlüğe girmesiyle birlikte, Türkiye ile bu hedefe 1995 yılında ulaşılmıştır. Kıbrıs'la gümrük birliğine yönelik gelişmenin 2002 yılına kadar tamamlanması gerekmektedir. Malta ile yeterince gelişme kaydedilmemiş ve henüz gümrük birliği için hedef tarih üzerinde anlaşmaya varılmamıştır.

 

Daha yeni Avrupa Anlaşmalarının aksine, bu ilk Ortaklık Anlaşmalarında siyasi diyaloga yer verilmemiştir. Bu diyalog Kıbrıs ve Malta ile, Genel İşler Konseyi'nin özel bir kararı esas alınarak ve Türkiye ile Ortaklık Konseyi'nin özel kararları ve Helsinki Avrupa Konseyi'nin sonuçları esas alınarak gerçekleştirilmektedir. Türkiye AB ile siyasi diyalogunu 1997 yılında tek taraflı olarak askıya almış, ancak 1999 sonunda süreci yeniden başlatmıştır.

 

Ülke Ortaklık Anlaşmasının imza tarihi / Ortaklık Anlaşmasının yürürlüğe giriş tarihi

Türkiye                    Eylül 1963                                           Aralık 1964 

Malta                       Aralık 1970                                          Nisan 1971 

Kıbrıs                      Aralık 1972                                          Haziran 1973                                           

 

 

ii-                  Üyelik başvuruları

 

Avrupa Anlaşmalarında, ortak ülkelerin Avrupa Birliği üyesi olma niyeti tanınmış olup, bu amaç daha sonra bu ülkelerin ayrı ayrı yaptıkları üyelik başvurusunda teyit edilmiştir.

 

Genişlemenin temel şartları Roma Anlaşması'nda  (şimdi Amsterdam Anlaşması'nın 49. maddesi) yer almaktadır: "Her Avrupa devleti Birliğe üye olmak için başvurabilir. Başvuru Konsey'e yapılır; Konsey, Komisyon'a danıştıktan ve üyelerinin salt çoğunluğu ile karar veren Avrupa Parlamentosu'nun uygun görüşünü aldıktan sonra oybirliği ile karar verir."

 

       AB üyeliği için başvuru tarihleri

 

Türkiye                               14 Nisan 1987

Kıbrıs                                  3 Temmuz 1990

Malta                                   16 Temmuz 1990

Macaristan                           31 Mart 1994

Polonya                                5 Nisan 1994

Romanya                              22 Haziran 1995

Slovak Cumhuriyeti             27 Haziran 1995

Latvia                                   13 Ekim 1995

Estonya                                24 Kasım 1995

Litvanya                               8 Aralık 1995

Bulgaristan                           14 Aralık 1995

Çek Cumhuriyeti                  17 Ocak 1996

Slovenya                               10 Haziran 1996

 

iii-                Katılım kriterleri

 

Üye Devletler 1993 yılında Kopenhag Avrupa Konseyi'nde "orta ve doğu Avrupa'daki ortak ülkeler istedikleri takdirde Avrupa Birliği'ne üye olurlar" ifadesini kabul ederek halihazırdaki genişlemeye yönelik kesin adımı atmışlardır. Böylelikle, büyüme 'eğer' konusu olmaktan çıkarak 'ne zaman' konusu haline gelmiştir. Avrupa Konseyi buna da açıklık getirmiştir: "Ortak ülke gerekli ekonomik ve siyasi koşulları yerine getirerek üyelik yükümlülüklerini üstlenecek yetkinlikte olur olmaz katılım gerçekleşecektir." Üye Devletler aynı zamanda, genellikle 'Kopenhag kriterleri' olarak anılan üyelik kriterlerini de tasarlamışlardır.

 

 

Kopenhag Avrupa Konseyi

 

Kopenhag'da belirtildiği gibi, üyelik aday ülkenin aşağıda belirtilen hususları yerine getirmesini gerektirir:

 

demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını, azınlıklara saygıyı ve azınlıkların korunmasını garanti eden kurumların istikrarı;

 

işleyen bir piyasa ekonomisinin varlığı ve Birlik içinde rekabetçi baskı ve piyasa güçleriyle başa çıkma kapasitesi;

 

siyasi, ekonomik ve parasal birlik amaçlarına bağlılık dahil olmak üzere, üyelik yükümlülüklerini üstlenme yeteneği.

 

Madrid Avrupa Konseyi

Aralık 1995'de Madrid Avrupa Konseyi'nde önemle belirtildiği gibi, üyelik ayrıca, aday ülkenin idari yapılarını ayarlayarak bütünleşme koşullarını yaratmış olmasını da gerektirir. Avrupa Topluluğu mevzuatının ulusal mevzuata aktarılması önemli olmakla birlikte, mevzuatın uygun idari ve adli yapılar aracılığıyla etkin biçimde uygulanması daha da önemlidir. Bu, AB üyeliğinin gerektirdiği karşılıklı güvenin ön koşuludur.

 

 

Lüksemburg Avrupa Konseyi

Lüksemburg Avrupa Konseyi de (Aralık 1997) "Birliğin genişlemesinin ön koşulu olarak, Amsterdam Anlaşması'nın kurumsal hükümlerine uymak için kurumların işleyişinin güçlendirilmesi ve iyileştirilmesi gerektiği"nin altını çizmiştir.

 

Helsinki Avrupa Konseyi

 

Avrupa Konseyi Helsinki'de (Aralık 1999), tüm Kopenhag kriterlerine uygunluğun Birliğe katılımın temelini oluşturduğunu teyit ederek aday ülkelerin "Avrupa Birliği'nin Anlaşmalarda öngörülen değerlerini ve amaçlarını paylaşmaları gerektiğini" ilave etmiştir. Avrupa Konseyi özellikle siyasi Kopenhag kriterlerine uygunluğun katılım müzakerelerinin açılması için ön koşul olduğunu anımsatarak, aday ülkelerin sınır uyuşmazlıklarını ve ilgili diğer sorunları çözümlemek için her türlü çabayı göstermelerini ısrarla ifade etmiştir. Helsinki Avrupa Konseyi ayrıca, nükleer güvenlikle ilgili yüksek standartların önemini de vurgulamıştır.

 

iv-                Genişleme Süreci

 

 

Lüksemburg Avrupa Konseyi, Avrupa Komisyonu'nun tavsiyelerini esas alarak (Aralık 1997), AB'ye katılmak isteyen tüm ülkeler için, aşağıdakileri içeren ‘genel bir genişleme sürecinin’ başlatılmasına karar vermiştir:

AB'ye katılmayı amaçlayan on aday orta Avrupa ülkesi ile Kıbrıs, Malta ve Türkiye'yi bir araya getiren bir Avrupa Konferansı yapılacak ve sürekli hale getirilecektir. Konferans, dış politika ve güvenlik politikası, adalet ve içişleri, bölgesel işbirliği veya ekonomik konular gibi, ortak çıkarları ilgilendiren konuların görüşüldüğü çok taraflı bir forumdur. Bu konferans ilk kez 12 Mart 1998 tarihinde Londra'da toplanmıştır. İkinci toplantı 6 Ekim 1998 tarihinde Lüksemburg'da ve üçüncüsü dışişleri bakanları düzeyinde 19 Temmuz 1999 tarihinde Brüksel'de düzenlenmiştir. Türkiye bu ilk üç toplantı davetini geri çevirmiştir. Aralık 1999'da Helsinki Avrupa Konseyi, gelişen durumu dikkate alabilmek için, Avrupa Konferansı'nın geleceğine ilişkin bir inceleme yapılacağını duyurmuştur. Dördüncü toplantı 2000 yılının ikinci yarısında düzenlenmiştir.

 

On aday orta Avrupa ülkesi ve Kıbrıs için 30 Mart 1998 tarihinde Brüksel'de başlatılmış olan ve şimdi Malta ve Türkiye'yi de içine alan katılım süreci, bu ülkelerinin tümünün aynı kriterlere dayalı olarak AB'ye katılma yolunda olmaları anlamında bir süreçtir. Bu süreç katılım-öncesi stratejiyi, katılım müzakerelerini, Avrupa Topluluğu mevzuatının 'taranması' olarak adlandırılan işlemi ve bir inceleme usulünü içerir. Müzakereler özellikle aday ülkelerin topluluk müktesebatını kabul etme, uygulama ve yürütme şartları üzerinde odaklanır. Belirli durumlarda geçiş dönemi düzenlemelerine olanak sağlanması mümkün olmakla birlikte, bu düzenlemelerin kapsam ve süre açısından sınırlı olması gerekmektedir.

 

 

 

 

 

 

 

v-                  Müzakereler : Mevcut durum

 

 

31 Mart 1998 tarihinde altı ülke ile katılım müzakereleri resmen açılmıştır: Çek Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Polonya, Slovenya ve Kıbrıs. Bundan sonra 15 Şubat 2000 tarihinde altı aday ülke ile daha katılım müzakereleri resmen başlatılmıştır: Bulgaristan, Latvia, Litvanya, Malta, Romanya ve Slovak Cumhuriyeti. Bir grup ülke ile eşzamanlı olarak müzakerelere başlama kararının alınmış olması, bu müzakerelerin aynı zamanda sonuçlanacağı anlamına gelmemektedir. Aday ülkelerle müzakereler ayrı ayrı yapılmakta olup, her müzakerenin hızı ilgili aday ülkenin ne ölçüde hazır olduğuna ve çözümlenecek sorunların karmaşıklığın bağlıdır. Helsinki Avrupa Konseyi Aralık 1999'da ikinci grup ülke ile müzakerelerin açılmasına karar verdiğinde, "şimdi müzakere sürecine giren aday Devletlerin, hazırlıklarında yeterli gelişme kaydetmeleri durumunda, halihazırda müzakere süreci devam eden Devletlere makul bir süre içinde yetişme olanağına sahip olacaklarını" öngörmüştür. Böylece her adayın kendi değerine göre bir yargıya varılmaktadır. Bu nedenle, müzakerelerden her birinin uzunluğunu önceden tahmin etmek olanaksızdır.

 

Müzakerelere Mart 1998'de başlamış olan ülke grubu için otuz bir bölümden yirmi üçü açılmış ve 1999 yılı sonunda - ülkeye bağlı olarak - sekiz ile on bir bölüm koşullu olarak kapatılmıştır. Bu ülkelerle, geri kalan bölümlerin tamamına yakını, bir başka deyişle, tarım, bölgesel politika, kişilerin serbest dolaşımı, adalet ve içişleri, mali kontrol, mali hükümler ve bütçe hükümleri, 2000 yılının birinci yarısında açılmıştır. Böylelikle, 2000 yılı ortasında, sorunlu alanlar ve talep edilen geçiş dönemleri ile ilgili olanlar da dahil olmak üzere, bu altı ülkenin durumu ile ilgili genel bir ön bilgi edinmek mümkün olmuştur.

 

Müzakerelere 2000 yılının Şubat ayında başlamış olan ülkeler, bir başka deyişle, Bulgaristan, Latvia, Litvanya, Malta, Romanya ve Slovak Cumhuriyeti için, AB, müzakere konusu bölümlerin ilk listesinin 28 Mart 2000 tarihinde açılmasını kabul etmiştir. Bu listeler ilgili ülkelere göre değişmektedir. Her ülke için müzakere kapsamına alınan bölümlerin sayısı ve niteliği o ülkenin hazırlık düzeyi esas alınarak belirlenmiştir.

 

 

vi-                Katılım Ortaklıkları

 

 

Avrupa Komisyonu Gündem 2000'de, her aday ülkeye, görüşlerde belirtilen özel sorunların üstesinden gelmesinde destek sağlayarak, yardımı her birinin özel ihtiyaçlarına yönlendirme ihtiyacını vurgulamıştır.

 

Katılım Ortaklıkları bu ihtiyaca cevap verir ve güçlendirilmiş ön-katılım stratejisinin temel direğini oluştururlar. Bu Ortaklıklar AB üyesi olmaya hazırlanan adaylar için öncelikleri belirler ve değişik biçimlerdeki tüm AB desteğini tek bir çerçeve içinde bir araya getirirler. Avrupa Konseyi Aralık 1997'de, Lüksemburg'da Katılım Ortaklıklarının ön-katılım stratejisini güçlendirmenin anahtar aracı olduğunu onaylamıştır. Konsey daha sonra, orta Avrupa'daki on aday ülkenin her biri için ilk kez 1998'de ve ikinci kez 1999'da Konsey Kararlarında yaptığı gibi, kendisini her Katılım Ortaklığının ilkeleri, öncelikleri ve genel şartları hakkında karar almaya yetkili kılan düzenlemeyi Mart 1998'de kabul etmiştir. Komisyon bu esasa göre, her ülke için ayrıntılı Katılım Ortaklığı Belgelerini kabul etmiştir. Ayrı bir Konsey düzenlemesine dayanılarak, Kıbrıs ve Malta için de Katılım Ortaklıkları belirlenmektedir. Türkiye için de bir Katılım Ortaklığı Belgesi hazırlanmıştır.

 Her ülkenin Katılım Ortaklığı Belgesinde kısa ve orta vadeli öncelikler yer almaktadır. Katılım Ortaklığı belgesi, etkin biçimde hedefe yönelmek için azami düzeye çıkarılması gereken kullanılabilir tüm mali kaynakları ve temel araçları vurgular. Katılım Ortaklıkları böylelikle, Avrupa Topluluğu yardımı için tek programlama çerçevesi haline gelmiştir. Katılım Ortaklığı Belgeleri, öncelikleri ayarlamak ve kullanılabilir tüm ön-katılım yardımını kapsamak üzere düzenli olarak güncel hale getirilir.

 

Türkiye için de hazırlanan Katılım Ortaklığı üzerine, 4-5 Aralık 2000 tarihinde Genel İşler Konseyinde siyasi bir anlaşma sağlanmıştır.

 

Türkiye dışında tüm aday ülkeler Müktesebatın Kabulü için Ulusal bir Programı (NPAA) 2000 yılına kadar hazırlamıştır. Türkiye bu Programı 2001 yılı içinde hazırlamış ve sunmuştur. NPAA'da söz konusu aday ülkenin Katılım Ortaklığı önceliklerini yerine getirmeyi ve AB ile bütünleşmeye hazırlanmayı ne şekilde tasarladığı ayrıntılı biçimde yer alır. NPAA bu şekilde Katılım Ortaklığını tamamlar; öncelikleri ve amaçları yerine getirmek için bir zaman cetveli içerir; mümkün ve ilgili olduğunda tahsis edilecek insan kaynaklarını ve mali kaynakları belirtir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

II.                BÖLÜM : AVRUPA BİRLİĞİNİN YAPISI

 

1.      AT Kurucu Antlaşmalarında Yapılan Temel Değişiklikler

 

Roma antlaşmasından sonra Avrupa Topluluğunun hukuksal temelini geliştiren ve Avrupa Birliği hedefini öne koyan üç önemli antlaşma yapılmıştır. Bunlar 1 Temmuz 1987 yürürlük tarihli Tek Avrupa Senedi, resmi adı Avrupa Birliği Antlaşması olan 1 Kasım 1993 yürürlük tarihli Maastricht Antlaşması ve 1 Mayıs 1999 yürürlük tarihli Amsterdam Antlaşmasıdır.

Bu antlaşmalar ile Roma Antlaşmasında önemli değişiklikler yapılmış ve yeni düzenlemeler eklenmiştir.  Tek Avrupa Senedi ile Roma Antlaşmasının 8a maddesi Tek Pazar amacını kapsayacak şekilde değiştirilmiş (from common market to single market)  ve bu amaca bağlı olarak kişilerin serbest dolaşımının önündeki tüm engellerin kaldırılması hedefi vurgulanmıştır. Burada “kişilerin (persons)” kavramının kullanılması önemli bir gelişmedir. Daha önceki hükümde işçiler veya çalışanlar (workers) kavramı kullanılmıştır.   Yine “Tek Pazarın 31 Aralık 1992 tarihine kadar aşamalı olarak tesisini sağlamak” Tek Avrupa Senedi ile öne konan hedeflerdendir.

 

Maastricht’le birlikte AET- Antlaşması,  resmi olarak Avrupa Topluluğu Antlaşması olarak anılmaya başlanmıştır. Böylelikle üye devletlerin sadece ekonomik bir ortaklığı hedeflemedikleri sosyal ve siyasal bütünleşme hedeflerine yöneldikleri pozitif düzenlemeyle vurgulanmıştır.

 

Avrupa Siyasi Birliği hedefi bakımından  temel değişiklikler ve yeni düzenlemeler Maastricht ve Amsterdam Antlaşmaları ile getirilmiştir. Maastricht Antlaşması “Avrupa Vatandaşlığı” kavramını Avrupa Hukukuna sokarak ulusal üstü bir vatandaşlık statüsü oluşturmuştur. Avrupa vatandaşlığı, bir üye ülke vatandaşlığını taşıyan tüm kişileri kapsamakta ve belirli haklar getirmektedir: Bunlar; tüm üye ülkelerde oturma ve serbest dolaşma hakkı, Avrupa Parlamentosu ve yerel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı (Bu hakkın kullanılabilmesi için altı aydan beri o ülkede oturuyor olmak, kendi ülkesinde yerel seçimlerde oy vermemiş olmak gerekir. Ayrıca karşılıklılık ilkesi de saklıdır.) , üçüncü ülkelerde diplomatik temsilcilikleri bulunmayan AB üyesi ülke vatandaşlarının diğer üye ülke büyükelçilikleri ve konsoloslukları nezdinde korumdan yararlanma hakkıdır. Bunun yanı sıra üye ülke vatandaşlarına Topluluk ile ilgili konularda Avrupa Parlamentosuna ve yine Maastricht Anlaşması ile oluşturulan (138e maddesi) Ombudsman’a dilekçe verme ve şikayette bulunma hakkı sağlanmıştır.

Amsterdam Antlaşması ile “Avrupa Birliği vatandaşlığının tamamlayıcı nitelikte olduğu ve ulusal vatandaşlığa helal getirmeyeceği” hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla Avrupa Birliği vatandaşlığının ulusal vatandaşlığının bir alternatifi olmadığı ancak onunla birlikte varlık kazanabileceği teyit edilmiştir. Amsterdam Antlaşması ile getirilen bireysel haklar ise    şunlardır : Avrupa vatandaşı olan herkes temel haklarını ihlal ettiğini düşündüğü Avrupa Kurumları aleyhine Adalet Divanında doğrudan dava açabilir. Tüm üye ülkeler bu tip ihlallerin azaltılması için her türlü ayrımcılığa karşı mücadele etme yükümlülüğündedir.

İkinci olarak tüketici hakları ve insan sağlığının korunmasına ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Burada da ulusal vatandaşlık bir ayrımcılık nedeni olarak kullanılamayacaktır. Üçüncüsü tüm Avrupa vatandaşlarına ve ayrıca bir üye devlette merkezi veya kayıtlı bürosu bulunan tüm tüzel kişilere Topluluğun 12 resmi dilinden herhangi birini kullanarak Topluluk kurum ve organlarıyla yazışma ve aynı dilde cevap alma hakkı ile Avrupa Parlâmentosu, Konsey ve Komisyondan çıkan tüm belgeler hakkında (bu hakkı düzenleyen koşullar ve genel ilkeler saklı kalmak koşuluyla) bilgi edinme hakkı getirilmiştir.

 

Tüm bu düzenlemeler Avrupa Birliğinin birincil mevzuatında yani kurucu antlaşmalar ile bu antlaşmaların eklerinde ve protokollerinde yer almaktadır. Bu temel hükümleri ayrıntılı olarak düzenleyen ve uygulama açısından açıklık getiren ikincil mevzuat ise tüzükler, yönergeler, idari kararlar ile çeşitli organların görüşlerinden oluşmaktadır. Bunların yanında Avrupa Birliği Adalet Divanının konuyla ilgili kararları her iki mevzuatın yorum ilkelerini, sınırlarını ve uygulama koşullarını ortaya koymaktadır.

 

2.      Birlik (Topluluk) Hukukunun Kaynakları

 

a.      Birincil (Asli) Kaynaklar

 

Kurucu antlaşmalar, AB hukukunun asıl kaynaklarını oluşturmaktadır. Avrupa Kömür Çelik Topluluğu’nu kuran 1951 tarihli Paris antlaşması ile Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu’nu kuran 1957 tarihli Roma antlaşması, topluluk hukukunun asli metinleridir. Bunlara ilave olarak yapılan sözleşmeler ve 17 Nisan 1957’de Brüksel’de imzalanan ayrıcalık ve bağışıklıklara ilişkin protokol ve ATAD’ın statüsü de asli kaynaklar arasındadır. Ayrıca bugüne kadar aralarında Tek Avrupa Senedi, Maastricht Antlaşması ve Amsterdam Antlaşmasının da bulunduğu ve kurucu antlaşmalarda değişiklik yaratan düzenlemeler, topluluk hukukunun asli kaynakları arasında sayılmaktadır.

 

Kurucu antlaşmalar ihtiva ettiği maddi nitelikli hükümler dolayısıyla yasaya benzediğinden yasa-antlaşma olarak nitelendirilmiştir. Kurucu antlaşmalar topluluk hukukunun asli kaynakları olarak birbirlerinden bağımsız olarak varlıklarını sürdürmekte ve aynı hiyerarşik sırayı paylaşmaktadırlar. Topluluk kurumları da yetkilerini bu  antlaşmalara ve bu antlaşmalarda değişiklik yaratan düzenlemelere dayanarak kullanmaktadır. Antlaşmaların dışında içtihatla yaratılan hukukun genel ilkeleri, temel insan hakları metinleri ve Divan kararları da asli kaynaklar arasında kabul edilmektedir.

 

b.      İkincil Kaynaklar

 

AB hukukunun ikincil kaynakları ise tüzük, yönerge, karar ve tavsiyelerden oluşmaktadır:

AB hukuk düzeni içinde iç hukuktaki yasa işlevi gören tüzüğü Konsey yapar. Avrupa Parlamentosu da danışma ve işbirliği çerçevesinde bu aşamada görüşünü belirtir. Tüzükler, topluluk resmi gazetesinde yayınlanarak belirlenen günde, eğer gün belirtilmemişse 20 gün sonra yürürlüğe girer.

 

Yönergeler Roma Antlaşmasının 189. maddesine göre tüm üye devletleri bağlar. Üye devletler yönergenin amacına ulaşması için gereken şekil ve araçları seçmekte serbest bırakılmıştır. Yönergelerin yürürlüğe konması Komisyon tarafından denetlenmektedir.

 

Kararlar kişilere, şirketlere veya devletlere yöneltilmiş olarak, anlaşma hükümlerinin özel durumlarda uygulanmasını sağlamak için çıkarılır. ATAD kararlarının genel, emredici, şarta bağlı olmayan, yeterince açık ve kesin olmaları halinde, üye devletler ve özel kişiler arasında doğrudan yürürlüğe gireceği karara bağlanmıştır.

 

Roma Antlaşması 189. maddesi tavsiye ve görüşleri düzenlemektedir. Buna göre tavsiye ve görüşler bağlayıcı nitelikte değildir. Tavsiyeler özellikle rekabet gibi alanları düzenler ve uyumsuzlukların giderilmesi için yol gösterici olur. Bunların hukuki bir etki yaratmaya yönelik olmaları ve yükümlülük doğurmaları halinde iptal davasına konu olabileceği kabul edilmiştir.

c.       Uluslararası Anlaşmalar

 

AB hukukunun bir kaynağı da uluslararası anlaşmalardır. Bunlar iki gruba ayrılırlar. Birinci kategoride devletler tarafından yapılanlar, diğerinde ise Topluluk tarafından akdedilen anlaşmalar yer alır. Üye devletlerin AB’yi kuran antlaşmalardan önce akdettiği anlaşmalar Roma Antlaşmasının 234.maddesinde yer alan hükme göre, Roma Antlaşmasından etkilenmeyecektir. Bu maddeye göre, üye devletlerin önceden yaptıkları anlaşma ile AB’yi kuran antlaşma arasında çelişki olması halinde üye devlet, bu durumu gidermek için gereken önlemleri almak ve tüm yolları denemek zorundadır. Roma anlaşmasının 228. maddesine göre AB’nin yaptığı anlaşmalar üye devletler bakımından bağlayıcı nitelik taşımaktadır.

 

Özetle belirtmek gerekirse, uluslararası anlaşmalar, topluluk hukukunun kaynaklarından biri olarak, birincil kaynakların altında, türev kaynaklar olarak adlandırılanların üstünde yer almaktadır. Öte yandan uluslararası anlaşmaların Roma Antlaşması bakımından niteliğini tayin için Roma Antlaşması’nın 228. maddesi ön denetim mekanizması öngörmektedir. Konsey, Komisyon ve üye devletler bir anlaşmanın niteliğinin ve asli kaynaklara uygunluğunun belirlenmesi için Adalet Divanı’na başvuruda bulunabilirler.

 

 

3.      Avrupa Birliğinin Organları

 

Avrupa Birliğinin kurumasal yapısını incelediğimizde farklı işlevler gören bir çok kurum ve kuruluş görmekteyiz. Bu kurum ve kuruluşları çeşitli sınıflandırmalar altında incelemek olanaklıdır. Biz burada işlevsel bir yaklaşımla Avrupa Birliği kurum ve kuruluşların yaptıkları görevlere ve sahip oldukları yetkilere göre bir ayrım yapmaktayız. Birliği yöneten kurumlar şunlardır: Demokratik yollarla seçilen Parlamento, Üye Devletleri temsil eden ve Bakanlardan oluşan Konsey, Avrupa Devlet ve Hükümet Başkanları Doruğu, Antlaşmalar'ın koruyucusu olan Komisyon, Topluluk Hukukuna uyulmasını sağlayan Adalet Divanı ve Birliğin Mali yönetimini izleyen Sayıştay. Ayrıca ekonomik, sosyal ve bölgesel çıkar gruplarını temsil eden çeşitli danışma kurulları vardır. Birliğin dengeli gelişimine katkıda bulunan projelerin finansmanını kolaylaştırmak amacıyla kurulmuş olan bir Avrupa Yatırım Bankası bulunmaktadır. Buna göre Avrupa Birliğinin organlarını aşıdaki gibi sınıflandırmak mümkündür.

 

a.      Parlamento

1979'dan bu yana tek dereceli genel seçimle iş başına gelen Avrupa Parlamentosu 626 üyeden oluşur. (Parlamentoda Almanya 99, Fransa, İtalya ve Birleşik Krallık 87'şer, İspanya 64, Hollanda 31, Belçika, Yunanistan ve Portekiz 25'er, İsveç 22, Avusturya 21, Danimarka ve Finlandiya 16'şar, İrlanda 15 ve Lüksemburg 6 üye ile temsil eder). Parlamento genel kurulu Strasbourg'da toplanır. Her ayın bir haftası genel kurul oturumlarına ayrılmıştır. Bazı kısmi oturumlar ile komisyon toplantıları, Konsey ve Komisyon'la ilişkileri kolaylaştırmak amacıyla Brüksel'de yapılır. Sekreterya ise Lüksemburg'da bulunur.

 

Avrupa Parlamentosu'ndaki siyasi gruplar Birlik düzeyinde oluşur. 370 milyon nüfusu temsil eden Parlamentonun başlıca işlevi, siyasi itici güç olarak Topluluk politikalarının hazırlanması için gereken çeşitli inisiyatifleri üretmektir.

 

Parlamento, aynı zamanda, Avrupa Komisyonu üyelerinin tayinlerini onaylama ve üçte iki oy çokluğuyla Komisyon'u görevden alma yetkisine sahip bir denetim organıdır. Parlamento, Komisyon'un programını oylar ve özellikle Komisyon ve Konsey'e sözlü ve yazılı sorular yönelterek Avrupa politikalarının gündelik işleyişini izler. 1994'te 3.900'den fazla yazılı soru önergesi verilmiştir. Parlamento araştırma komisyonları kurabilir ve Birlik vatandaşlarının dilekçelerini inceler. Birlik Antlaşması'na göre Parlamento, Birlik kurumlarının faaliyetlerini gerçekleştirmesi sırasında ortaya çıkan görevi kötüye kullanma olaylarıyla ilgili olarak vatandaşların şikayetleriyle ilgilenmekle görevli bir ombudsman atama yetkisine sahiptir.

 

Parlamento ve Konsey bütçe konusundaki yetkileri paylaşırlar. Parlamento yıllık bütçeyi oylar ve bütçe uygulamasını izler. Böylece Birliğe verdiği politika önceliklerini yansıtır.

 

Birlik mevzuatı üçlü bir süreç içinde hazırlanır: Mevzuat önerilerini Komisyon hazırlar, Parlamento ve Konsey ise bu mevzuatı yürürlüğe koyma yetkisini paylaşırlar.

 

1986'da kabul edilen Avrupa Tek Senedi, mevzuat önerilerinin Komisyon'un aktif katılımıyla Parlamento ve Konsey tarafından iki kez görüşülmesini içeren bir işbirliği usulü getirerek Parlamento'nun mevzuata ilişkin yetkilerini arttırmıştır. Birlik Antlaşması ile bir adım daha ileri gidilerek Parlamento'ya daha geniş kapsamlı yasama yetkileri verilmiştir. Antlaşma çerçevesinde kabul edilen yeni ortak karar usulüne göre Parlamento birçok önemli alandaki yönetmeliklerin ve yönergelerin kabulü konusunda Konsey'le eşit statüye sahip kılınmıştır.

 

Bu usul tek pazar, sosyal politika, ekonomik ve sosyal kaynaşma, araştırma ve Birlik Antlaşmasının kapsadığı yeni alanlara (trans-Avrupa ağlar, tüketicilerin korunması, eğitim, kültür ve sağlık) uygulanır. Parlamento ortak karar usulünün özellikle tarım ürünleri fiyatları ile Birliğin bütçe kaynaklarını tanımlanmasını da kapsayacak şekilde genişletilmesini istemektedir.

 

Son olarak, büyük önem taşıyan bazı kararlar (bazı uluslararası antlaşmalar, yeni üyelerin katılımı, Parlamento seçimlerinde her ülkede aynı usulün uygulanması, birlik vatandaşlarının ikamet hakkı, vs.) için Konsey'in, Parlamento'nun onayını alması gerekir.

 

b.      Doruk

1974'te kurulan Avrupa Doruğu, Devlet ve Hükümet Başkanları ile Komisyon Başkanı'ndan oluşur. Dış işleri Bakanları ile Komisyonun bir üyesi onlara yardımcı olur. Yılda iki kez toplanan doruk gelecekte girişilecek eylemler için gerekli ivmeyi sağlar ve faaliyetlerin ana hatlarını çizer.

 

c.       Konsey

Konsey her Üye Devletin kendi hükümetini taahhüt altına sokmaya yetkili bakanlar düzeyindeki temsilcilerinden oluşur. Gündemin içeriğine göre toplantılara farklı bakanlar katılır. Örneğin, Tarım Bakanları tarım ürünleri fiyatlarını ele alırlar; istihdamla ilgili konular Çalışma ve Sosyal İşler Bakanları tarafından görüşülür; genel politika sorunları, dışişleri ve Birliği ilgilendiren temel konular Dışişleri Bakanları'nın yetkisi kapsamındadır.

 

Konsey'in merkezi Brüksel'dedir; ancak bazı toplantılar Lüksemburg'da yapılır. Konsey başkanlığını her Üye Devlet altı aylık dönemler için sırayla üstlenir.

 

Üye Devletlerin Birlik nezdindeki Büyükelçileri'nden oluşan Daimi Temsilciler Komitesi (Coreper) Konsey'in çalışmaları için gerekli hazırlıkları yapar ve belirli hazırlıkları yapmak veya özel konuları incelemekle görevli komiteler oluşturarak Konseyin talimatlarını yerine getirir.

 

Avrupa Birliği Antlaşması'nda Birliğin faaliyetleri üç grupta toplanır (Topluluk faaliyetleri, ortak dış politika ve güvenlik politikası, adalet ve içişleri). Topluluk bağlamında Konsey'in bir görevi de Üye Devletler'in genel ekonomik politikalarını koordine ederek ve Komisyon'un sunduğu tekliflerden hareketle Parlamento'yu da şu veya bu ölçüde sürece katan usullere uygun biçimde ortak politikalara ilişkin temel kararları alarak Antlaşma'da belirlenmiş olan hedeflere ulaşılmasını sağlamaktır. Konsey hükümetler arası işbirliğine dayalı iki alanda daha birincil rol oynar: Ortak dış politika ve güvenlik politikası çerçevesinde ortak konumları tanımlar ve ortak kararları alır. Bu önlemlerin uygulanmasından da Birliğin temsilcisi sıfatıyla Konsey Başkanlığı sorumludur. Konsey'in adalet ve içişleri alanındaki esas işlevi ortak eylemler belirlemek ve Üye Devletler'in imzalayacağı sözleşmeleri hazırlamak ve önermektir.

 

Avrupa Topluluğu'nun faaliyetlerine ilişkin olarak son zamanlardaki bazı gelişmeler (Tek Senet, Birlik Antlaşması) sonucunda şartlı çoğunluk esasına dayalı oylama ilkesinin kullanımı yaygınlaşmışsa da vergilendirme gibi bazı konularda hala oybirliğiyle karar alınması gerekmektedir. Şartlı çoğunluk için 87 oydan 62'sinin karar lehinde olması ve bu 62 oyun en az 10 devlet tarafından verilmiş olması gerekir. Şartlı çoğunluk ilkesine göre yapılan oylamalarda Almanya, Fransa, İtalya ve Birleşik Krallığın onar oyu, İspanya'nın sekiz oyu, Belçika, Yunanistan, Hollanda ve Portekiz'in beşer oyu, Avusturya ve İsveç'in dörder oyu, Danimarka, İrlanda ve Finlandiya'nın üçer oyu, Lüksemburg'un ise iki oyu vardır. Ancak Konsey'in Komisyon tekliflerini değiştirebilmesi ya da Parlamento'nun yaptığı ve Komisyon'un kabul ettiği değişiklikleri geri çevirebilmesi için oybirliği gerekir.

 

Ortak dış politika ve güvenlik politikası ile adalet ve içişleri alanlarında, Antlaşma'da Konsey'e bu konuda aksine karar alma yetkisi tanınmadığı durumlarda oybirliği zorunludur.

 

d.      Komisyon

Avrupa Komisyonu'nun 20 üyesi vardır. Fransa, Almanya, İtalya, İspanya ve Birleşik krallık ikişer, diğer Topluluk üyeleri ise birer üyeyle temsil edilirler. Komisyon'un görev süresi Avrupa Parlamentosu gibi beş yıldır. Komisyon Başkanı Üye Devletler tarafından Avrupa Parlamentosu'nun görüşü alındıktan sonra atanır. Komisyon'un tüm üyeleri ancak Parlamento tarafından onaylandıktan sonra resmen göreve atanmış olurlar.

 

Komisyon üyeleri görevlerini yerine getirirken kendi ulusal hükümetlerinden tamamen bağımsız olarak davranmak ve sadece Avrupa Birliği'nin çıkarlarını gözetmekle yükümlüdürler. Komisyon'u görevden alabilecek tek organ Avrupa Parlamentosu'dur. Komisyon'un her üyesinin bir veya birkaç politika alanında özel sorumluluğu vardır. Ancak kararlar kollektif sorumluluk ilkesi temelinde alınır.

 

Komisyon öncelikle ve her şeyin üstünde Antlaşmalar'ın korunması ve gözetilmesiyle yükümlüdür. Görevini yerine getirirken tarafsız davranır ve Antlaşma hükümleri ile Antlaşmalar temelinde alınan kararların doğru biçimde uygulanmasını gözetir. Üye Devletler'den herhangi birine karşı Antlaşma ihlali soruşturması başlatabilir ve gerekli gördüğünde konuyu Avrupa Adalet Divanı'na götürür. Bunların yanı sıra özellikle Avrupa Birliği'nin rekabet kurallarını ihlal etmeleri durumunda kişilere ve şirketlere para cezası verebilir.

Komisyon ayrıca Birliği harekete geçiren organdır. Yasama sürecini başlatmada tek yetkilidir ve yeni bir 'Avrupa yasasının kabulü sürecinin her aşamasında etkide bulunma güç ve yetkisine sahiptir. Hükümetler arası işbirliği alanında tıpkı Üye Devletler gibi teklifte bulunma hakkına sahiptir.

 

Son olarak, Komisyon Avrupa Birliği'nin yürütme organıdır. Buna belirli Antlaşma maddelerinin uygulanmasına ilişkin kuralların belirlenmesi ve Birlik faaliyetleri için ayrılmış bütçe ödeneklerinin idaresi de dahildir. Bunların büyük çoğunluğu ana fonların kapsamındadır: Avrupa Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu, Avrupa Sosyal Fonu, Avrupa Bölgesel Gelişme Fonu ve Kaynaşma Fonu. Komisyon yürütme görevini yerine getirirken çoğu zaman Üye Devletler'den uzmanların oluşturduğu komitelerin görüşlerine başvurma gereği duyar.

 

Avrupa Komisyonu 1994 yılında Konsey'e 558 teklif ve taslak ile 272 bildirim, muhtıra ve rapor sunmuştur. Bu belgeler siyaset, yönetim, ekonomi ve toplum kesimleriyle yoğun görüş alışverişi sonunda ortaya çıkmış ürünlerdir.

 

Komisyon'un idari personelinin çoğu (Komisyon merkezinin bulunduğu) Brüksel'de, bir kısmı ise Lüksemburg'da görev yapar. Komisyon bünyesindeki yaklaşık 30 Genel Müdürlük ve benzeri bölümde yaklaşık 15.000 görevli çalışmaktadır. Komisyon'un ve diğer kurumların faaliyet giderleri toplam Birlik bütçesinin yüzde beşini geçmez.

 

e.       Adalet Divanı ve Bidayet Mahkemesi

Adalet Divanı 15 yargıç ve onlara yardımcı olan dokuz kanun sözcüsünden oluşur. Bunun yanı sıra 1989'da 15 yargıçtan oluşan bir Bidayet Mahkemesi kurulmuştur. Bu mahkemelerin üyeleri Lüksemburg'da görev yapar ve Üye Devletler'in mutabakatıyla altı yıllık bir süre için atanırlar. Yargıçların bağımsızlıkları güvence altındadır.

 

Divan'ın görevi Avrupa Antlaşmalarının hukuka uygun biçimde yorumlanması ve uygulanmasını sağlamaktır.

 

Divan bir Üye Devlet'in Antlaşmalar'da öngörülen bir yükümlülüğü yerine getiremediğine karar verebilir. Üye Devlet bu kararın gereğini yerine getirmezse Divan para cezası uygulanmasını kararlaştırabilir. Divan, kurumların aldığı önlemlerin iptali için açılan davalarda bu önlemlerin yasallığını inceleyebileceği gibi bazı önlemlerin alınmamış olmasının Antlaşmalar'a aykırı olduğuna da karar verebilir.

 

Divan ulusal mahkemelerin başvurusu üzerine Topluluk hukukunun çeşitli hususlarının yorumlanması ya da geçerliliği hakkında ön kararlar alır. Bir hukuki işlemin bu türden tartışmalı bir husus doğurması halinde ulusal mahkemelerden herhangi biri Avrupa Adalet Divanı'ndan ön karar isteyebilir. Ancak bunun için ilgili Üye Devlet'te daha yüksek bir temyiz mercii bulunmaması gerekir. Bu durumda Divan'ın kararı bağlayıcıdır.

 

Bidayet Mahkemesi kişiler ve işletmeler tarafından açılan davalara bakar. Hukuk meseleleriyle ilgili başvurular sadece Avrupa Adalet Divanı tarafından karara bağlanır.

 

1952 ile 1994 yılları arasında Divan'ın önüne 8600'den fazla dosya gelmiş olup bunlardan 2900'ü ön karar başvurularıdır. Adalet Divanı her durumda aynı biçimde uygulanan bir Topluluk hukukunun yaratılmasına yardımcı olmuş ve böylece Avrupa'nın bütünleşme sürecini hızlandırmıştır.

 

 

 

 

 

f.       Diğer Organlar

 

i-                    Sayıştay

Sayıştay Konsey tarafından Avrupa Parlamentosu'nun görüşü alındıktan sonra oybirliğiyle atanan 15 üyeden oluşur. Sayıştay Başkanı üyeler tarafından kendi aralarından seçilir. Başkanlık süresi üç yıldır ve üç yılın sonunda ikinci bir dönem için yeniden seçilmek mümkündür. Sayıştay başkanı primus inter pares (eşitler arasında birinci) konumundadır.

 

Toplantılarını ve çalışmalarını Lüksemburg'da sürdüren Sayıştay Avrupa Birliği'nin tüm gelir ve harcamalarının hukuka uygun ve düzenli biçimde yapılıp yapılmadığını ve maliye yönetiminin tutarlı olup olmadığını denetler. Konsey ve Parlamento tarafından Avrupa Toplulukları'nın genel bütçesinin uygulamasına ilişkin olarak Komisyon'un ibrasında yardımcı olmak amacıyla yıllık raporlar hazırlar. Ayrıca diğer kurumların talebi üzerine özel raporlar hazırlar ve görüş bildirir. Sayıştay re'sen hareket ederek özel konulardaki görüşlerini her zaman açıklayabilir. Birlik Antlaşması'yla Sayıştay'a tam kurumsal statü tanınmış ve sorumluluklarının kapsamı genişletilerek hesapların güvenilirliği ve hesaplara konu olan işlemlerin hukuka uygunluğu ve düzenliliği hakkında Parlamento ve Komisyon'a güvence bildirimi sunma görevi verilmiştir.

 

ii-                  Ekonomik ve Sosyal Komite ve AKÇT Danışma Komitesi

Ekonomik ve Sosyal Komite 222 üyeden oluşur. Bu üyeler üç grubu temsil ederler: işverenler, işçiler ve diğer ekonomik gruplar (çiftçiler, esnaf ve zanaatkarlar, küçük ve orta ölçekli sanayi işletmeleri ve diğer işletmeler, beyaz yakalılar ile bilim-öğretim camiasının, kooperatiflerin, ailelerin ve ekoloji hareketlerinin temsilcileri). Komite Brüksel'de toplanır. Birçok konuda karar alınmadan önce Komite'nin görüşüne başvurulması zorunludur. Komite re'sen de görüş bildirebilir. Ekonomik ve Sosyal Komite yılda ortalama 170 görüş bildiriminde bulunmaktadır. Kömür ve çelikle ilgili konularda başka bir organa, AKÇT Danışma Komitesi'ne başvurulur. Danışma Komitesi üreticileri, işçileri, tüketicileri ve tüccarları temsil eden 108 üyeden oluşur.

 

iii-                Bölgeler Komitesi

Bölgeler Komitesi Avrupa Birliği Antlaşması'yla kurulmuştur. Yerel ve bölgesel mercileri temsil eden 222 asil, ve 222 yedek üyesi vardır. Asil ve yedek üyelerin görev süreleri dört yıldır. Komite çalışmalarını Lüksemburg'da yapar. İlk toplantısını 9-10 Mart 1994 tarihinde yapmıştır.

 

Avrupa Birliği Antlaşması Konsey ve Komisyon'un bölgesel çıkarların söz konusu olduğu eğitim, gençlik, kültür, toplum sağlığı, ekonomik ve toplumsal bütünleşme ve Avrupa çapında ulaşım, telekomünikasyon, enerji ağları gibi konularda Bölgeler Komitesi'nin görüşüne başvurmalarını hükme bağlamıştır. Bölgeler Komitesi bunun dışında re'sen de görüş bildirebilir.

 

Bölgeler Komitesi'nin faaliyetleri yılda beş kez düzenlenen genel kurul toplantıları dışında sekiz komisyon ve dört alt komisyon tarafından yürütülür. Komite'ye bağlı bir özel komisyon Avrupa Birliği'nde kurumsal reform konusunda bir rapor hazırlamaktadır.

 

 

iv-                Avrupa Yatırım Bankası

Avrupa Birliği'nin finans kurumu olan Avrupa Yatırım Bankası 1958'de Roma Antlaşması ile Birliğin hedeflerini gerçekleştirmesine yardımcı olarak yatırımları finanse etmek amacıyla kurulmuştur. AYB tüzel kişiliğe ve mali özerkliğe sahiptir. Banka üyeleri Avrupa Birliği Üyesi Devletler'dir. Bankanın merkezi Lüksemburg'dadır. Avrupa Yatırım Bankası 1994 yılı içinde 19,9 milyar ECU tutarında kredi vermiş, böylece önde gelen uluslararası finans kurumları arasındaki yerini pekiştirmiştir.

 

AYB'nin öncelikli hedefi Avrupa Birliği’nin dengeli gelişimine katkıda bulunmaktır. Bunun yanı sıra trans-Avrupa ulaşım ve telekomünikasyon ağlarının geliştirilmesine, çevrenin korunmasına, enerji kaynaklarının devamlılığının sağlanmasına ve endüstri ve küçük işletmelerin uluslararası düzeyde rekabet gücünün artırılmasına yönelik projelere finansman sağlamaktadır. Banka Avrupa Birliği haricinde de Birliğin üye olmayan ülkelere yönelik işbirliği politikasının hayata geçirilmesine yardımcı olmakta, Afrika, Karayipler ve Pasifik ülkelerinde, Akdeniz havzasında, Orta ve Doğu Avrupa'da, Latin Amerika'da ve Asya'da faaliyette bulunmaktadır.

 

AYB kaynaklarının büyük bir bölümünü sermaye piyasalarından ödünç alır. Sermaye piyasalarında AYB hisselerinin yüksek reytinge sahip olması (AAA) en uygun koşullarda çok yüksek miktarlarda kaynak bulabilmesini sağlamaktadır. Kar amacı taşımayan bir kredi kurumu olan AYB, mali piyasalarda konumunun sağladığı üstünlüklerden girişimcileri yararlandırır.

 

v-                  Avrupa Para Enstitüsü ve Avrupa Merkez Bankası

Birlik Antlaşması'nda öngörülen ekonomik ve parasal birlik sürecinin bir parçası olarak oluşturulacak tek para biriminin basılması ve yönetiminden sorumlu bir Avrupa Merkez Bankaları Sistemi tesis edilmiş  ve bir Avrupa Merkez Bankası kurulmuştur. Merkezi Frankfurt'ta bulunan Avrupa Para Enstitüsü 1994 yılından bu yana bunun zeminini hazırlamıştır.

vi-                Kuruluşlar Vakıflar Merkezler

 Avrupa Komisyonu'nun veya Avrupa Birliği Konseyi'nin bir kararıyla kurulan fakat tümüyle özerk organlar olarak çalışan Kurumlar, Vakıflar ve Merkezler çeşitli alanlarda asistan kuruluşlar olarak hizmet vermektedir:

E.M.E.A.- Tıbbi Ürünlerin Değerlendirilmesi İçin Avrupa Kurumu

EEA - Avrupa Çevre Kurumu

Avrupa Eğitim Vakfı

CEDEFOP- Mesleki Eğitimin Geliştirilmesi İçin Avrupa Merkezi

EMCDDA - Uyuşturucular ve Uyuşturucu Bağımlılığı İçin Avrupa Merkezi

Yaşama ve Çalışma Şartlarının İyileştirilmesi İçin Avrupa Vakfı

İç Pazarda Uyumlaşma Bürosu

Topluluk Bitki Tür Hakları Bürosu

İşyerinde Emniyet ve Sağlık için Avrupa Kurumu

Avrupa Birliği'ndeki Organlar İçin Çeviri Merkezi

 

 

 

 

 

 

 

EK : AVRUPA BİRLİĞİ TEMEL TERİMLER SÖZLÜĞÜ

 

-A-

 

AVRUPA BİRLİĞİ KONSEYİ (THE EUROPEAN COUNCIL)

AB'nin en üst karar alma ve yasama organıdır ve bu organa AB Zirvesi, ya da kısaca Zirve de denmektedir. Konseyin yapısını üçe ayırmak mümkündür. Bunlar; Esas Konsey, Bakanlar Konseyi ve İhtisas Konseyidir. AB Konseyi ifadesi ile Esas Konsey anlaşılmaktadır ve AB üyesi devlet başkanlarından oluşur. Yılda iki kez olağan olarak toplanır. Görevleri; yeni antlaşmalar yapmak, mevcut antlaşmaları değiştirmek, yürürlükten kaldırmak veya durdurmak, Birliğe yeni üye ülkeler almak, Birliğin genişlemesine karar vermek, diğer ülkelerle her türlü antlaşmaları imzalamak, Birliğin bütçesini yapmak, onaylamak ve yürütmek, diğer ortak politikaları (sanayi, savunma, tarım gibi) oluşturmak ve uygulamak, Birliğin geleceğine ilişkin tüm kararları almak olarak sıralanabilir.

 

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLAR KONSEYİ

Konsey kural olarak üye ülkelerin bakanlarından oluşmakta ve her hükümet bir temsilci göndermektedir. Bakanlar Konseyi, Tarım Bakanları Konseyi veya Ekonomi ve Maliye Bakanları Konseyi (ECOFIN) adları altında da toplanabilmektedir.

 

AVRUPA BİRLİĞİ İHTİSAS KONSEYİ

AB Konseyinin çalışmalarını yürütebilmesi için çeşitli komiteler kurulmuştur. Bunların başında Daimi Temsilciler Komitesi (COREPER) gelmektedir. COREPER I Daimi Temsilci Yardımcılarından oluşmakta ve teknik konuları incelemektedir. COREPER II ise Daimi Temsilcilerden oluşmakta ve siyasi konuları incelemektedir.

 

AVRUPA BİRLİĞİ KOMİSYONU (THE EUROPEAN COMMISSION)

Komisyon AB'nin yürütme organıdır. Üye ülkelerin hükümetleri tarafından atanan 20 üyeden (komiser) oluşmaktadır. AB Komisyonunun, Konseye sunulmak üzere yasa tasarıları hazırlamak, tüzükler, yönetmelikler ve kararlarda öngörülen hususların uygulanıp uygulanmadığını izlemek, yerine getirilmediği durumlarda Konseye bilgi vermek ve Adalet Divanında dava açmak, yapılacak çok taraflı ve uluslararası antlaşmaları inceleyip, Konseye bilgi ve görüş sunmak, yeni alınacak üyeler için yapılan başvuruları inceleyip, Konseye görüş (Avis) bildirmek, Topluluğun bütçesini hazırlamak, Topluluğu hukuken üçüncü kişilere karşı temsil etmek, hak ve menfaatlerini korumak, Topluluk ortak politikalarını oluşturmak ve yürütmek, yapısal fonları oluşturan sosyal ve bölgesel fonların yönetimini yürütmek, Toplulukta rekabet kurallarının işleyişini izlemek, damping, sübvansiyon gibi tam rekabeti bozan unsurların varlığı halinde tedbirler almak, karşı uygulamalara başvurmak, Adalet Divanı tarafından alınan kararların uygulanmasını izlemek, uygulanmadığı durumlarda ceza davaları açmak gibi birçok görevleri vardır.

 

AVRUPA BİRLİĞİ BANKACILIK FEDERASYONU (BANKING FEDERATION OF THE EUROPEAN UNION)

Topluluk amaçlarının bankacılık alanında gerçekleştirilmesine yardımcı olmak, AB çerçevesinde oluşan gelişmeler nedeniyle ortak çıkarları ilgilendiren konuların karşılıklı tartışılmasına ve görüş alış verişinde bulunulmasına olanak vermek ve AB'nin üçüncü ülkelerle bankacılık alanlarındaki ilişkilerinin ele alınmasını sağlamak amacıyla kurulmuştur. Federasyon, AB Komisyonu nezdinde merkezi Brüksel'de bulunan Sekreterya tarafından temsil edilmektedir. Avrupa bankacılık sektörünün diğer ulusal bankacılık sektörleri ile olan ilişkilerinin geliştirilmesi ve bu ülkelerin yeni ekonomik rejimlerine yardımcı olmak amacıyla belli koşulları yerine getirmek şartıyla üçüncü ülkeler için muhabir üyelik adı altında bir üyelik statüsü mevcuttur. Federasyon ayrıca AB Komisyonu tarafından bir danışma mercii mahiyetinde kurulan ve Avrupa’daki tüm kredi birliklerini içine alan Kredi Birlikleri Komitesine de üyedir. Federasyonun diğer Avrupa kredi sektörü kuruluşları ile iş birliği sonucu bankacılık sektöründe bir standardizasyona gidilmiş ve Avrupa Standartları Komitesi (CEN) ve Uluslararası Standartlar Organizasyonu ISO'ya bağlı olarak bir Avrupa Bankacılık Standartları Komitesi kurulmuştur.

 

ADALET DİVANI

Lüksemburg'da kurulan Adalet Divanı Topluluğun bağımsız yargı organıdır. Yargılama ve görüş bildirme yetkisi vardır. En yüksek adli mercidir ve kararlarının temyizi mümkün değildir. Kararları kesin ve nihaidir. Üye ülkelerin ulusal mahkeme kararlarının üstünde bulunan Adalet Divanının kararları tüm ülkeler için bağlayıcıdır.

 

ANKARA ANLAŞMASI

AB ile Türkiye arasında 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanan ve 1 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe giren ortaklık anlaşmasıdır. Anlaşmanın asıl hedefi tam üyelik olup, bunun için öncelikle gümrük birliğinin tesisini öngörmektedir.

 

ANLAŞMA (AGREEMENT)

AB'de anlaşma, iki ya da daha fazla devleti uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde bağlayan sözleşme veya diğer yazılı belgelerdir. Devletlerin veya uluslararası örgütlerin kendi aralarında ya da devletlerle uluslararası örgütler arasında yapılabilir. Milli parlamentoların onayından sonra kesinlik kazanır ve yürürlüğe girer. AB'de Birlik kurumlarının ve özellikle Konseyin Birlik üyeleri veya üçüncü ülkelerle yaptıkları anlaşmalar bu kapsamdadır.

 

ANTLAŞMA (TREATY)

Genellikle uluslararası diplomatik konferanslar sonucunda kabul edilen ve tarafları önemli yükümlülükler altına sokan hukuki metinlerdir. Roma, Paris, Maastricht Antlaşmaları gibi.

 

AR-GE

Araştırma geliştirme faaliyetlerinin teşviki ve desteklenmesinin sağlanması için yapılan devlet yardımıdır.

 

AVRUPA KONSEYİ (THE COUNCIL OF EUROPE)

Avrupa Konseyi Avrupa’da siyasi bir birlik oluşturmak üzere kurulmuş ve AB organları ile bir ilişkisi olmayan politik nitelikli bir uluslararası kuruluştur. Üye ülkeler arasında ekonomik, politik ve sosyal alanlarda iş birliği yapmak ve dayanışmayı sağlamak üzere ortak sorunları incelemek, ekonomik, sosyal, bilimsel, kültürel, hukuki ve idari alanlarda ortak davranış kabul etmek, insan haklarını korumak ve geliştirmek üzere 5 Mayıs 1949 tarihinde kurulmuştur. Şu anda 34 üyesi bulunmaktadır.

 

AVRUPA MERKEZ BANKALARI SİSTEMİ (EUROPEAN SYSTEM OF CENTRAL BANKS-ESCB)

Parasal Birliğin üçüncü aşamasında, Avrupa Merkez Bankası ve Parasal Birliğe katılan ülkelerin ulusal merkez bankalarından oluşacak federatif yapıda bağımsız bir organdır. Görevleri; Birliğin para politikasını kesin ve açık olarak belirlemek ve uygulamak, Birliğin döviz kuru rejimine uygun olarak döviz işlemlerini yönetmek, üye ülkelerin resmi döviz rezervlerini bünyesinde bulundurmak ve bunları idare etmek, ödeme sistemini etkin olarak işletmek, mali sistemin denetimini ve istikrarını sağlamaya yönelik politikaları belirlemek ve uygulamak, kamu kesimi tarafından gelecek finansman taleplerine izin vermemektir.

AVRUPA MERKEZ BANKASI (EUROPEAN CENTRAL BANK-ECB)

Avrupa Para Enstitüsü (European Monetary Institute-EMI), Parasal Birliğin üçüncü aşamasında ECB adı altında yeniden yapılanacaktır. ECB'nin, Yönetim Konseyi, Yürütme Kurulu ve Genel Konsey olmak üzere üç organı bulunacaktır. Görevleri; her türlü para politikalarını üye ülkeler merkez bankaları ile iş birliği yaparak uygulamak, Birliğin parasal istikrarını korumak, Birliğin kur politikasını tayin etmek, Tek Para euronun tedavülünü sağlamak, döviz işlemlerini sevk ve idare etmek, resmi döviz rezervlerini tutmak ve yönetmek, ödeme işlemlerini düzenlemek olarak sayılabilir.

 

AVRUPA MERKEZ BANKASI GENEL KONSEYİ

Parasal Birlik dışındaki ülkelerin ESCB ile olan işlemlerini yürütecektir.

 

AVRUPA MERKEZ BANKASI YÖNETİM KONSEYİ

Ulusal merkez bankalarının başkanları ile Yürütme Kurulu üyelerinden oluşacaktır. Topluluğun para politikasını belirleyecektir.

 

AVRUPA MERKEZ BANKASI YÜRÜTME KURULU Üye ülke hükümet ve devlet başkanları tarafından seçilen, bir başkan, bir başkan yardımcısı ve dört üyeden oluşacaktır. ECB Yönetim Konseyinin hazırlayacağı para politikasını uygulamakla görevlidir.

 

AVRUPA PARA BİRİMİ (EUROPEAN CURRENCY UNIT-ECU)

12 AB ülkesi (1995 yılında Birliğe katılan Finlandiya, İsveç ve Avusturya dışındaki üye ülkeler) para birimlerinden oluşan bir sepete dayanan ve Birlik içinde ödeme aracı ve hesap birimi olarak kullanılan ancak maddi varlığı bulunmayan bir para birimidir. ECU sepetine dahil üye ülke paralarının sepet içindeki oranları üyelerin milli geliri, dış ticareti, döviz rezervleri, kısa vadeli parasal destekleme sistemindeki payları gibi unsurlara bakılarak belirlenmektedir. ECU, Birlik üyesi ülkelerin sahip oldukları altın ve döviz rezervlerinin ayrı ayrı yüzde 20'sinin aktarılması ile oluşan fon sonucunda yaratılmaktadır. ECU resmi olarak, hesap birimi , rezerv varlık ve ödeme aracı olarak işlem görmektedir. 1979'dan beri ECU'nun özel kullanımı da yaygınlaşmıştır. ECU hem AB ulusal merkez bankaları, hem de özel şirketler tarafından rezerv olarak kullanılmaktadır. ECU sepetinin kompozisyonunun her beş yılda bir otomatik olarak gözden geçirilmesi öngörülmüştür. Bu otomatik gözden geçirmenin yanı sıra her ülke parasının sepet içindeki payının yüzde 25, ya da daha fazla değişmesi halinde o ülkenin isteği üzerine veya ECU sepetine yeni bir paranın girmesi durumunda beş yıl dolmadan da sepetin kompozisyonu gözden geçirilebilmektedir. İlk beş yıllık gözden geçirme 1984 yılında yapılmış ve Yunan drahmisi sepete dahil edilmiştir. İkinci gözden geçirme ise 1989 yılında yapılmış ve yeni üye olan İspanya ve Portekiz'in paraları da sepete dahil edilmiştir. Üçüncü beş yıllık gözden geçirmenin 1994 yılında yapılması gerekirken, 1 Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe giren Maastricht Antlaşması ile ECU sepeti 1989 yılında ikinci kez revize edilmiş hali ile dondurulmuştur. Yani şu anda ECU sepetine dahil ülkeler Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Danimarka, İrlanda, Yunanistan, İspanya ve Portekiz'dir.

 

AVRUPA PARA ENSTİTÜSÜ (EMI)

EMI 1 Ocak 1994 tarihinde Frankfurt'ta Maastricht Antlaşması hükümleri uyarınca kurulmuştur. Kurulacak olan ECB'nin öncüsü olup, Ekonomik ve Parasal Birliğin (Economic and Monetary Union-EMU) oluşumunda önemli bir rol oynamaktadır. Bir başkan, bir başkan yardımcısı ve üye ülke merkez bankalarından oluşan bir heyet tarafından yönetilmektedir. EMI, ECB kuruluncaya kadar görev yapacaktır. Görevleri; ulusal merkez bankaları arasındaki iş birliğini güçlendirmek, fiyat istikrarını sağlamak amacıyla üye ülkelerin para politikaları arasında uyum ve koordinasyonu sağlamak, ESCB çerçevesinde ulusal merkez bankalarının üstleneceği işlemlerle ilgili kuralları oluşturmak, Avrupa Para Sisteminin (European Monetary System-EMS) işleyişini gözetmek, ECU'nun kullanımını yaygınlaştırmak, Tek Para politikasının uygulanması için gerekli araç ve yöntemleri hazırlamak, üyeler arası ödeme sistemlerinin etkinliğini sağlamak, Tek Paranın teknik olarak hazırlığını yapmak, üye ülkelerin üçüncü aşamaya geçiş için yaptıkları hazırlık çalışmaları ile Tek Para için gerekli koşullara uyup uymadıkları konusunda rapor hazırlamak olarak sıralanabilir.

 

AVRUPA PARA SİSTEMİ (EMS)

Para Sistemi içinde istikrarı sağlamayı amaçlayan ve bunu Birlik üyesi ülkeler arasında, sabit fakat ayarlanabilir döviz kurları esasına bağlayan bir para sistemidir. Sistemin temel amacı, Avrupa’da döviz kurlarındaki dalgalanmalardan uzak bir parasal istikrar bölgesi yaratmaktır. Bu sistemin ECU, Döviz Kuru Mekanizması ve Mali Dayanışma Mekanizması olmak üzere üç unsuru bulunmaktadır. 13 Mart 1979 tarihinde yürürlüğe giren EMS ile EMS içindeki her ülkenin ulusal parasının merkezi kuru ECU cinsinden hesaplanmaktadır ve ulusal paranın bu merkezi kurlar etrafında en fazla yüzde 2.25'lik bir marjla dalgalanması öngörülmektedir. Sadece İspanyol pesetası için bu oran yüzde 6 olarak belirlenmiştir. Ağustos 1993 yılında mali piyasalarda yaşanan krizden sonra Brüksel'de olağanüstü toplanan AB Maliye Bakanları ile Merkez Bankaları Başkanları Hollanda florini ve Alman markı dışındaki EMS paralarının yüzde 2.25'lik dalgalanma marjını yüzde 15 olarak belirlemiş, Hollanda ve Alman ekonomilerinin birbirine çok bağlı olması nedeniyle de bu iki ülke parasının dalgalanma marjı yüzde 2.25'te tutulmuştur.

 

AVRUPA PARASAL İŞ BİRLİĞİ FONU (EUROPEAN MONETARY CO-OPERATION FUND-EMCF)

EMS çerçevesinde gerçekleştirilen müdahaleler nedeniyle AB üyeleri Merkez Bankaları arasındaki taleplerin finansmanı ve ödenmesi (mutabakatı) gibi işlemleri yürüten organdır.

 

AVRUPA PARLAMENTOSU (EUROPEAN PARLIAMENT-EP)

Yasama ve yürütme yetkisi olmayan EP, Konsey ve Komisyonun arasında paylaştırılmış bulunan yetkilerin yerinde kullanılıp kullanılmadığını denetleyen ve görüşler bildiren bir danışma organıdır. Ayrıca, kurucu antlaşmalarda belirtilen konularda, Konseyin karar alırken, EP'nin görüşünü alması da hükme bağlanmıştır.

 

AVRUPA TEK PAZARI

AB ülkeleri dahilinde malların, hizmetlerin, sermayenin ve kişilerin serbest dolaşımı yoluyla tek bir iç pazar oluşturulmasıdır. 1987 yılında imzalanan Tek Senet ile Ortak Pazar uygulamaya geçmiştir ancak kişilerin serbest dolaşımı ile ilgili bazı kısıtlamalar halen devam etmektedir.

 

AVRUPA YATIRIM BANKASI (EUROPEAN INVESTMENT BANK-EIB)

Lüksemburg'da bulunan EIB tüzel kişiliğe sahip özerk bir kuruluştur. Bankanın görevleri sermaye piyasaları ve kendi öz kaynaklarından sağladığı kaynaklar ile Ortak Pazarın dengeli kalkınmasına yardım etmek, az gelişmiş bölgelerin kalkınmasına yönelik projeleri finanse etmek, finanse edilemeyecek projeler için teminat vererek diğer finans kurumlarından kredi sağlamaktır. Kar amacı gütmeyen banka, genellikle bölgesel kalkınma, enerji, haberleşme, ileri teknoloji, işletmelerin modernizasyonu gibi özellikle birden fazla üye ülkenin çıkarını ilgilendiren, ancak bir ülke tarafından finanse edilemeyen projelere kaynak sağlamaktadır. Azami 20 yıllık kredi veren bir mali kuruluştur.

-B-

BANKALAR AVRUPASI

Kredi Kurumlarına ait ortak bir yönetmeliktir. Tek izin belgesi alan bir banka, Toplulukta serbestçe faaliyet gösterebilecektir. AB ile anlaşma yapma koşulu ile üçüncü ülke bankaları da bu haktan yararlanabilmektedir.

 

BARRE RAPORU

1969 yılında o zamanki Fransa Başbakanı Raymond Barre tarafından Parasal Birlik üzerine hazırlanan raporlardır. Buna göre, önce kur birliği gerçekleştirilmeli, sonra ekonomi politikalarında koordinasyon sağlanmalıdır. Raporlardaki önerilerin çoğunluğu Konsey tarafından kabul edilmiştir.

 

BARSELONA BİLDİRİSİ

AB ülkeleri ve Akdeniz ülkelerinin (Cezayir, Kıbrıs, Mısır, İsrail, Ürdün, Lübnan, Malta, Fas, Suriye, Tunus, Türkiye, Filistin) Dışişleri Bakanları arasında 27-28 Kasım 1995 tarihinde İspanya'nın Barselona kentinde gerçekleştirilen Konferans sonucunda AB ve Akdeniz ülkeleri arasında barış, istikrar, ekonomik, mali, sosyal ve kültürel alanlarda iş birliği ve ortaklık öngörülmüştür.

 

BATI AVRUPA BİRLİĞİ (BAB)-THE WESTERN EUROPEAN UNION

BAB, üyeleri arasında savunma ve dış politika alanında iş birliğini sağlamak ve üye ülkelerden birisi Avrupa’da silahlı bir saldırıya uğrarsa, diğer üye ülkelerin askeri yardım yapması amaçları ile kurulmuştur. BAB, NATO içinde Batı Avrupalıların kendi aralarında yapmış oldukları bir askeri iş birliği örgütüdür.

-C-

CE UYGUNLUK İŞARETİ

AB içinde satılacak mallarda, o malın Avrupa standartlarına uygun olduğunun belirtilmesidir. CE işaretinin, satılan mamulün ya üzerinde veya etiketinde, ya da herhangi uygun bir kısmında yer alması gereklidir.

-D-

 

DÖVİZ KURU MEKANİZMASI (EXCHANGE RATE MECHANISM-ERM)

Üye ülke paralarının kurlarının piyasada günlük olarak serbestçe belirlenmesini sınırlayarak kontrol altında bulundurmak üzere meydana getirilmiş ve EMS içinde kullanılan bir mekanizmadır. Buna göre, üye ülkeler kendi paralarının değerini ECU karşısında korumayı taahhüt etmektedirler. Paritelerde uyumsuzluk olduğunda müdahalede bulunmaktadırlar. Bu mekanizmaya şu anda 12 üye ülke katılmaktadır. İngiltere, Yunanistan ve İsveç mekanizma dışında bulunmaktadır. Maastricht Antlaşmasına göre, döviz kurlarındaki istikrar açısından üye ülkelerin en az iki yıl ERM'ye katılmış olmaları zorunludur.

 

-E-

ECOFIN

AB Ekonomi ve Maliye Bakanları Konseyi. AB'nin ekonomik ve mali politikalarını belirlemektedir. Devlet veya Hükümet Başkanlarından oluşan Konsey ile birlikte tek para birimine geçişte temel karar alma organı olacaktır.

 

EKONOMİK VE PARASAL BİRLİK (EUROPEAN MONETARY UNION-EMU)

EMU ile AB üyesi ülkelerde kişilerin, malların, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımı, tek bir paranın kullanımı ve ECB ve ulusal merkez bankalarından oluşan ESCB'nin oluşturulması suretiyle Birlik içi ekonomik ve parasal entegrasyon hedeflenmektedir. 1 Ocak 1999 tarihinde başlaması planlanan üçüncü aşamada EMU'ya katılan ülkelerin tek bir parası olacaktır ve ESCB yürürlükte bulunacaktır. Maastricht Antlaşmasına göre, EMU için üç aşama öngörülmüştür.

Birinci Aşama: 1 Temmuz 1990 tarihinde başlayıp, 31 Aralık 1993 tarihinde sona eren bu dönemde üye ülkelerin iç pazarlarını tamamlamaları, kendi aralarında ve üçüncü ülkelerle sermaye hareketlerine ilişkin tüm kısıtlamaları kaldırmaları, fiyat istikrarını sağlamaları, kamu maliyesini sağlamlaştırmaları ve diğer üyelerle parasal politikalarda iş birliği yaparak eş güdüm sağlamaları öngörülmüştür.

İkinci Aşama: EMI'nin 1 Ocak 1994 tarihinde Frankfurt'ta kurulması ile başlayan ve şu anda içinde bulunulan ikinci aşama, Parasal Birliğe resmen geçiş tarihi olan 1 Ocak 1999 tarihinde sona erecektir. Bu dönemde üye ülke merkez bankalarının aşamalı olarak bağımsız hale getirilmesi için yasal değişikliklerin yapılması ve makro-ekonomik yaklaşım kriterlerine uyum sağlanması öngörülmüştür.

Üçüncü Aşama: 1 Ocak 1999 tarihinde başlayacak olan bu dönemde uyum kriterlerini sağlayan ülkeler Parasal Birliğe geçecekler, Parasal Birliğin dışında kalan ülkeler ise uyum kriterlerini yerine getirdiklerinde EMU'ya katılacaklardır. Parasal Birliğe katılan ülkelerin döviz kurları birbirlerine karşı geri dönülemez bir şekilde sabitlenecektir. EMI, ECB'ye dönüştürülecektir ve EMI özerk bir şekilde Topluluğun para politikasını yürütecektir.

 

ERM-II

ERM II sistemi, EMU'ya ilk etapta katılacak üye ülkeler (ins) ile EMU'ya daha sonra katılacak ülkeler (pre-ins) paraları arasındaki istikrarı sağlamak üzere düzenlenmiştir. ERM'ye katılmak zorunlu değildir ancak EMU'ya girmek isteyen ülkeler buna uymak zorundadırlar. Buna göre, euro ile euroya katılmayan üye ülke paraları arasındaki dalgalanma marjı yüzde 15 olarak kalacaktır. Üyeler uyum kriterlerine yaklaştıkça daha dar bir marj talebinde bulunabileceklerdir. ECB piyasaya prensip olarak sınırsız olarak müdahale ederek sisteme destek verecektir.

 

EURO

Aralık 1995 Madrid Zirvesi ile AB, ortak parasının adını euro olarak belirlemiştir ve euro banknotlarının çizimi ile ilgili bilgileri Aralık 1996 Madrid Zirvesi ile basına duyurmuştur. 1 Ocak 1999 tarihinde euro ile ECU sepeti bire bir değere sahip olacaktır. Euro, fiktif olarak 1 Ocak 1999 tarihinde var olacaktır. Ancak, 1 Ocak 1999 - 1 Ocak 2002 tarihleri arası geçiş dönemidir. En geç 1 Ocak 2002 tarihinde euro banknotlar ve madeni paralar tedavüle girecektir. 1 Ocak 2002 - 1 Temmuz 2002 tarihleri arasındaki 6 aylık dönem boyunca euronun yanı sıra ulusal paralar da tedavülde bulunacaktır. Altıncı ayın sonunda tek yasal para euro olacaktır. Euro banknotları 5, 10, 20, 50, 100, 200 ve 500'lük kupürler halinde tedavüle sokulacaktır. Euro 100 centten oluşacaktır ve madeni paralar 1, 2 euro, 1, 2, 5, 10, 20 cent olarak basılacaktır.

 

EURO LOGOSU

Aralık 1996 Dublin Zirvesi sonunda euronun logosu mavi zemin üzerine sarı renkte C harfinin içinden geçen = işareti olarak belirlenmiştir. Logo hem ABD dolarının = işaretini hem de euronun baş harfi E'yi anımsatacak şekilde hazırlanmıştır.

 

EUROSTAT

AB için istatistik toplamak ve yayımlamakla görevli AB İstatistik Ofisidir.

 

-G-

 

GERÇEK ZAMAN BRÜT ELEKTRONİK FON TRANSFER SİSTEMİ (TRANS EUROPEAN AUTOMATED REAL TIME GROSS SETTLEMENT EXPRESS TRANSFER SYSTEM-TARGET)

EMU'nun üçüncü aşamasında euro alanına katılacak ülkelerin her birinde oluşturulacak bağlantı (interlink) ile tüm katılımcıların ulusal ve sınır ötesi ödemelerini euro üzerinden gerçekleştirebilecekleri elektronik fon transfer sistemidir. Target sistemi ulusal sistemlere benzer şekil ve süratte hizmet verecek, sistem sayesinde ulusal gerçek zaman brüt elektronik fon katılımcılarının ulusal ve sınır ötesi ödemeleri euro üzerinden gerçekleşebilecektir.

-H-

 

HÜKÜMETLER ARASI KONFERANSLAR (INTERGOVERNMENTAL CONFERENCE-IGC)

AB'ye ilişkin Antlaşmalarda değişiklik yapılması ancak IGC yolu ile mümkündür. IGC hükümlerine göre IGC'ye üye ülkeler, hükümetleri tarafından temsil edilirler ve kararlar oy birliği ile alınır. 1951, 1957, 1985, 1990 ve 1991 yıllarında sonuçlanan 5 tane IGC gerçekleştirilmiştir. En son olarak 1990 ve 1991 yıllarında gerçekleşen IGC sonucunda Maastricht Antlaşması imzalanmıştır. 1995 yılı Aralık ayında Madrid'te, Avrupa Konseyince yeni bir IGC toplanması için karar alınmıştır.

 

-I,İ-

İKİLİ MERKEZİ KURLAR

Üye ülke paralarının merkezi kurları esas alınarak hesaplanan çapraz kurlardır.

 

İSTİKRAR PAKTI

14 Aralık 1996 tarihinde yapılan Dublin Zirvesinde oluşturulan ve 1997 Amsterdam Zirvesi ile yürürlüğe giren İstikrar Paktına göre, üye ülkelerin yüzde üçlük bütçe kriterini aşmaları durumunda, Maastricht Antlaşmasında belirtilen ve Konseyin bu konuda vereceği karara bağlı olarak alınabilecek ihtiyari yaptırımlara (üye devletin yeni tahvil ya da borç senedi çıkarmadan önce bunların sağlıksız olduğu yolunda ek bilgiler yayınlanması, EIB kredilerinin kullandırılmaması, Birlik nezdinde faizsiz bir hesaba para yatırılması, ve para cezası) ek olarak getirilen yaptırımlar.

 

-K-

KARAR

Sadece bir üye ülkeye, bir işletmeye ya da özel ve tüzel kişilere yönelik AB mevzuatıdır.

 

-M-

 

MAASTRICHT ANTLAŞMASI (MA)

7 Şubat 1992 tarihinde Hollanda'nın Maastricht kentinde imzalanmış bulunan "AB Antlaşması"na aynı zamanda MA Antlaşması da denilmektedir. MA'da üye ülkelerin EMU'ya katılımı için beş kriter ön koşul olarak belirlenmektedir. Bunlar; Enflasyon Oranı: Herhangi bir üye ülkenin yıllık ortalama enflasyon oranı en düşük enflasyon oranına sahip üç üye ülke ortalamasını yüzde 1.5'den fazla geçemez. Bütçe Açığı: Üye ülke bütçe açıkları GSYİH'nin yüzde 3'ünü aşamaz. Faiz Oranları: Herhangi bir üye ülkenin uzun vadeli devlet tahvili faiz oranı ortalaması, en düşük enflasyon oranına sahip üç üye ülkenin faiz oranı ortalamasını yüzde 2'den fazla geçemez. Kamu Borçları: Üye ülkelerin kamu borçları GSYİH'nin yüzde 60'ını geçemez. Döviz Kurunun İstikrarı: Üye ülke paraları son iki yılda devalüe edilmemiş olmalı ve EMS, ERM içindeki üye ülke paralarına karşı belirlenen dalgalanma marjı ile bağlı olmalıdır.

 

MED KOMİTESİ

Topluluk üyesi olmayan Akdeniz ülkeleriyle (Mısır, Fas, Filistin, Malta, Kıbrıs, İsrail, Türkiye, Tunus, Cezayir, Lübnan, Suriye, Ürdün) ilişkiler amacıyla oluşturulmuş bir komitedir. Komitenin görevi Avrupa Komisyonuna yardımcı olmak ve Avrupa Komisyonu tarafından sunulan önerilerin hazırlanmasında danışmanlık yapmaktır. Komite sadece bir danışma organıdır ve karar sürecinde doğrudan rol almaz. Topluluk üyesi olmayan Akdeniz ülkeleriyle ilgili olarak Avrupa Komisyonunun hazırlamış olduğu tüm projeler MED Komitesine sunulmaktadır. Bu projeler Akdeniz Bölgesi açısından önemli taahhütler (teknik yardım ve iş birliği, alt yapı gelişimi gibi), çevre konularında iş birliği, yatırım ve ortaklık programlarının teşvik edilmesi, gelişme, demokrasi ve sanat gibi konulara ilişkindir.

 

MERKEZİ DÖVİZ KURU

Herhangi bir AB ülkesi parasının ECU karşısındaki paritesidir.

 

-O, Ö-

 

ÖNERİ-GÖRÜŞ

Uygulanıp uygulanmayacağı ve ne şekilde uygulanacağı üye ülkelere bırakılan kararlardır. Topluluğun daha çok tavsiye niteliğindeki mevzuatıdır.

 

OPT-IN OPSİYONU

Özel bir protokol ile İngiltere'ye Tek Paraya katılmama konusunda verilen opsiyondur. İngiltere AB Konseyine EMU'nun üçüncü aşamasına 1997 yılına kadar katılmayacağını bildirmiştir. Ancak 1999 yılı içinde Parasal Birliğe katılma konusunda net bir kararı bulunmamaktadır.

 

OPT-OUT OPSİYONU

EMU'nun üçüncü aşamasına katılma kararını bağımsız olarak verme hakkı. Danimarka EMU'nun üçüncü aşamasına katılmamaya karar verebilme opsiyonuna (opt-out) sahiptir. Ancak Danimarka bu durumunu değiştirecek kararı istediği an alıp, EMU'ya katılabilir.

 

ORTAKLIK ANLAŞMALARI

AB'ye üye olması muhtemel ülkelerle AB arasında ticari, sınai, ekonomik vs iş birliğini ve Gümrük Birliğinin tesisini öngören anlaşmalardır.

 

-P-

 

PARA POLİTİKASI

AB'nin ortak Para Politikası, ESCB merkezinde bulunan ECB tarafından yürütülecektir. ECB, Birliğin ortak para politikasını yürütebilmek için munzam karşılıklar, kredi kolaylıkları ve açık piyasa işlemleri, müdahaleci faiz oranları gibi para politikasının tüm araçları kullanılabilecektir.

 

PARA YILANI (TÜNELDEKİ YILAN-SNAKE IN THE TUNNEL)

1 Ocak 1971'de yürürlüğe giren Werner Raporu ile Tüneldeki Yılan Sistemi getirilmiştir. Bu sisteme göre, başlangıçta üye ülkelerin para birimleri arasındaki merkezi paritelerin birbirlerine karşı yüzde 1.2'lik dar bir dalgalanma marjı (yılan) içinde, daha büyük bir alanda döviz kuru istikrarını sağlamak amacıyla da ABD dolarına karşı yüzde 1.5'lik geniş bir dalgalanma marjı (tünel) içinde hareket etmeleri öngörülmüştür. Ancak, 1971 yılındaki para bunalımı sonrasında 18 Aralık 1971 tarihinde yapılan Smithsonian Anlaşması ile yılan oranı yüzde 2.25'e, tünel oranı ise yüzde 4.5'e yükseltilmiştir. Bu sistemde yılanın tünel içinde kalabilmesini sağlamak üzere ABD dolarına müdahale edilmesine, üye ülke paralarının yılan içinde kalabilmesi için de müdahalelerin Birlik parası ile yapılmasına karar verilmiştir.

 

PARİS ANTLAŞMASI

Batı Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg arasında 18 Nisan 1951 tarihinde Paris'te imzalanan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğunu (AKÇT) kuran Antlaşmadır.

 

 

-R-

 

ROMA ANTLAŞMASI

Avrupa Topluluğunu kuran 6 üye devlet (Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, İtalya, Lüksemburg) tarafından 25 Mart 1957 tarihinde imzalanan, 1 Ocak 1958 tarihinde yürürlüğe giren Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğunun (EURATOM) kuruluşuna ilişkin antlaşmadır.

 

-S-

SAYIŞTAY

Antlaşma metinlerinde denetlemeyi engelleyen açık bir hüküm bulunmadıkça, Topluluğun ve bağlı kuruluşların gelir ve harcamalarını incelemekte, bunların mali mevzuata uygunluğunu denetleyen AB'nin işlevsel organlarındandır.

 

SCHENGEN ANLAŞMASI

İlk olarak Lüksemburg'un Schengen kentinde 14 Haziran 1985 tarihinde Schengen Sözleşmesi imzalanmıştır. Ancak, uygulama açısından kısmen yürürlüğe giren Schengen Anlaşması; Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Fransa, Almanya, İspanya ve Portekiz arasında 1995 yılında imzalanmış, AB Antlaşmaları dışında bir Anlaşmadır. Ancak, Anlaşmayı imzalayan yedi ülkenin AB üyesi olmaları nedeniyle bu Anlaşmanın da AB çerçevesinde değerlendirilmesi istenmektedir. Avusturya, İtalya ve Yunanistan da daha sonra Anlaşmayı imzalamışlardır.

 

SUBSİDİARİTE İLKESİ

MA'da geçen bu prensibe göre, her konuda ve her alanda alınacak kararlar ve izlenecek politikaların vatandaşa en yakın olan, yani en küçük idari birim bazında alınmasıdır. Diğer bir ifadeyle, her türlü kararın en etkili idari birim tarafından uygulanmasını öngörmektir. Gerekli olmadığı durumlar dışında Topluluk müdahalelerinin sınırlandırılması ve bu alanda yetki ve sorumlulukların üye ülkeye bırakılmasını ifade eder.

 

-T-

 

TAM ÜYELİK BAŞVURUSUNDA BULUNAN ÜLKELER

AB'ye aday (tam üyelik için başvuruda bulunmuş) ülkelerdir. Halihazırda AB'ye üyelik için başvuruda bulunmuş 13 ülke mevcuttur. Bunlar; Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Kıbrıs Rum Kesimi, Letonya, Litvanya, Macaristan, Malta, Polonya, Romanya, Slovakya, Slovenya ve Türkiye'dir.

 

TÜRKİYE AKREDİTASYON KONSEYİ (TÜRKAK)

Türk ürünlerinin yabancı ülkeler tarafından kabul edilmek üzere, uluslararası standartlara uygun olarak üretildiğini onaylayacak kurumdur. Laboratuvarlar, belgelendirme ve muayene kuruluşlarının, üçüncü bir tarafça belirlenen teknik kriterlere göre çalıştığının bağımsız ve tarafsız bir kuruluş tarafından onaylanması işlemlerine akreditasyon denir. Özellikle ihraç ürünlerle ilgili yapılan testlere ya da belgelere itimat edilebilmesi için, test-belge kuruluşunun uluslararası kriterlere göre çalıştığının belgelenmesi gerekmektedir. AB'de bu kriterler, EN 45000 standartlar serisinde açıklanmaktadır. EN 45000 aynı zamanda test laboratuvarlarını akredite eden kuruluşların uygulaması gereken kriterlerle ilgilidir. EN 45000, ayrıca test laboratuvarlarının işletilmesi ile ürün ve kalite belgelendirmesi yapan kuruluşların temel kriterlerini ve test belgelendirme yapan kuruluş çalışanlarının özellikleriyle ilgili kriterleri de kapsar.

TÜZÜK

Üye ülkelerin uymakla yükümlü olduğu ve ulusal yasaların da üzerinde tutulan AB mevzuatlarıdır.

 

-U-

ULUSAL MERKEZ BANKALARI

EMU'ya katılan ülkelerin ulusal merkez bankaları, ESCB içinde ECB'nin koyduğu ilkeler doğrultusunda faaliyet göstereceklerdir. ESCB çatısı içinde diğer ulusal merkez bankaları ile uyumlu ve ortak faaliyette bulunacaklardır. Yapıları ECB'ye uygun ve özerk olmalı ve fiyat istikrarını sağlamalıdırlar.

-W-

WERNER RAPORU

Barre raporları ve Alman ve Hollandalı iktisatçıların görüşleri çerçevesinde Lüksemburg Başbakanı Pierre Werner başkanlığında oluşturulan komite tarafından 1970 yılında hazırlanmıştır. Öneriler arasında tek bir para birimi oluşturmak, tek bir merkez bankası kurmak, ortak bir rezerv fonu yaratmak gibi hususlar yer almaktadır.

 

-Y-

YÖNERGE

Tüzüklerle aynı yaptırım gücüne sahip olan yönergeler doğrudan doğruya değil de ilgili ülkenin hukuk düzeninde herhangi bir düzenleme ile uygulanan AB mevzuatlarıdır.

 

 

 

 

 

YARARLANILAN KAYNAKLAR

 

 

ARSAVA, Füsun :  Avrupa Toplulukları Hukuku ve Bu Hukukun Ulusal Alanda  

                                Uygulanmasından Doğan Sorunlar. Ankara : A.Ü. SBF yayınları, 1985.

 

BAŞBAKANLIK Dış Tücaret Müsteşarlığı : Avrupa Birliği ve Türkiye. Ankara : Avrupa    

                                                                         Birliği Genel Müdürlüğü, 4.Baskı, Ekim 1999.

 

BERKSÜ, Şengül : AB’de yaşayan Türk İşçilere ve Ailelerine Ortaklık Mevzuatıyla   

                                Tanınan Haklar ve ABAD Kararları. Ankara : Çalışma Bakanlığı

                                Yayını, 1999. Yayın no: 93.

BORCHARD, Klaus-Dieter : The ABC of Community Law.

                        Luxemburg: Eurapean Documentation, 1994.

 

CRAIG, Paul – Grainne, DE BURCA :   Ec Law, Text, Cases And Materials.

                                                                  New York : Oxford University Press, 1998.

 

ÇİMENTO Müstahsilleri İşverenleri Sendikası : Avrupa Birliğinin Sosyal Politikaları ve

                                                                       Türkiye Semineri. Ankara: Sendika Yayını, 1997.

 

GÜNUĞUR, Haluk :  Avrupa Topluluğu Hukuku. Ankara: Eğitim yayınları, 1993.

 

 

HEPER, Altan : Avrupa İş Hukuku ve Türkiye. Ankara: Ata Enstitüsü, 1997.

 

İNTERNET: http://www.europa.eu.int/ Avrupa Birliği web sayfası.

 

LASOK D.- J.W. BRİDGE :  Law and Institutions of the European Communities:

                                                London : Fourth edition,1987.

 

MURAT, Sedat : Bütünleşme Sürecinde Türkiye ve Avrupa Birliği’nin Karşılaştırmalı

                             Sosyal Yapısı. İstanbul: Filiz Kitabevi, 2000.

 

PAZARCI, Hüseyin:  Uluslararası Hukuk Açısından Avrupa Topluluğunun Yaptığı

                                   Anlaşmalar. Ankara : A.Ü. SBF yayınları,1978.

 

SEYİDOĞLU, Halil: Uluslararası İktisat. İstanbul: Güzem Yayınları, 1994.

 

ÜLGER, İrfan Kaya :  “Avrupa Birliği Hukukunu Ne Derece Tanıyoruz?”.

                                      Yayınlanmamış Makale. Gazi Üniversitesi.