Prof. Dr. Ali ULUSOY
Danıştay Üyesi 

Bu hesaba göre, Danıştay dava dairelerine hiç yeni dosya gelmese ve sadece önlerinde bekleyen dosyalara baksalar, en az 3 yılda sadece bu dosyaları eritebilecekler. Mevcut durum böyle gider ve etkin bir çözüm bulunamazsa, yeni gelecek dosyalarla birlikte, bir davanın sadece Danıştay aşaması bile ortalama 5 yıldan önce sonuçlanamayacak. İlk derece mahkemesi aşaması da dahil edildiğinde bir davanın toplamda çözümlenme süreci rahatlıkla 7 yılı bulacak ve halen uygulamada bulmaktadır da. Bu tablo Danıştay'ın idari davalardaki en üst ve nihai karar mercii olan İDDK için daha da vahim. Halen bu Kurul önünde bekleyen 7500 dolayında dosya var. Haftada bir gün toplanan Kurul ayda 200, yılda ise yaklaşık 2000 dosyaya bakabiliyor. Hiç yeni dosya gelmese bile Kurulun önünde bekleyenleri eritmesi 4 yıla yaklaşacak. Kurula her ay en az baktığı kadar yeni dosya geldiğinden, çözüm bulunmazsa bu vahim tablo daha da ağırlaşacak.

Bir yüksek mahkeme heyetinin bir günde 20'den fazla dosyaya bakması bu seviyedeki bir yargılama için sağlıklı olmuyor. Yargılamanın gereken titizlikle yapılmadığı kuşkusu doğuruyor. Tecrübeyle sabittir ki heyet günlerinde 20. dosyadan sonra üyelerin konsantrasyonu kayboluyor. Dosyadaki maddi ve hukuki olguların algılanması son derece zayıflıyor. Buna göre bir Danıştay heyeti sağlıklı bir yargılama yapacaksa, günde 20, haftada 100, ayda ise 400 dosyadan fazlasına bakmamalı; bakacağı dosya sayısı yılda 5000'i geçmemeli. Aksi halde yapılan yargılama tatmin edici olmadığı gibi evrensel standartlara da uymaz. Buna karşın bakılacak dosya sayısı bu seviyelere inerse, bakılan dosyaların gerçekten 'hakkı verilmeli'. Değerlendirmeler 'kılı kırk yararak' yapılmalı.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Konusu 50 bin liraya kadar para borcu veya alacağı olan idari davalar, aylıktan kesmeye kadar disiplin cezaları gibi nispeten 'hafif' uyuşmazlıklar 'itiraz' yoluyla bölge idare mahkemelerinde (BİM) sonuçlanmalı. Asıl fonksiyonu temyiz mercii olan Danıştay, Bakanlar Kurulu kararları ve ülke çapında uygulanacak yönetmelikler dışında hiçbir davaya ilk derece mahkemesi olarak bakmamalı. Tabii bu durumda BİM'leri kadro yönünden güçlendirmek zorunlu. Buna karşın BİM'lerin nihai kararlarından çok önemliler doğrudan, diğerleri ise bir 'süzgeç' mekanizması sonrasında Danıştay temyizine açılmalı. Böylece içtihat birliği sağlanmalı. Bu 'süzgeç' ise Danıştay savcılarından oluşacak üçer kişilik temyiz ön inceleme komisyonları tarafından yapılmalı.

Danıştay'da uygulamada hiçbir fonksiyonu kalmayan ve neredeyse tamamen formaliteden ibaret görülen 'savcı görüşü' tamamen kaldırılmalı. Ayrıca yargılama sürecinin gereksiz uzamasına yol açan 'karar düzeltme' yolunun terk edilmesi daha uygun.

İDDK, 3 yıllık geçici bir süre için sabit heyet şeklinde çalışmalı. Her daireden Genel Kurul'ca seçilecek belli sayıdaki üyeler daha yoğun çalışarak bu süre zarfında sadece bu Kurul önündeki işlere bakmalı.

Bu öneriler acil biçimde yasalaştırılmazsa, korkarım yargı sistemi en azından idari yargı yönünden kısa sürede tıkanacak. Unutulmasın ki yargının hızlı ve düzgün çalışamadığı bir ülkede hiç kimse geceleri yatağında huzur içinde uyuyamaz!