TÖF adına Fuat Engin tarafından İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi Başkanlığı eliyle Danıştay ilgili hukuk dairesi başkanlığına gönderilmek üzere verilen dilekçede, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi Hakkında Tebliğ hükümlerinin, 30 Eylül 2011 tarih ve 28070 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girdiği hatırlatıldı.

Dilekçede, tebliğ ile açılan davalarda mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansı miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin düzenlenen usul ve esasların, özellikle 4. maddede belirtilen hükümlerin, tüketicilere önemli yükler getirdiği ve hak aramayı caydırıcı hale getirerek “neredeyse olanaksız” kıldığı kaydedilerek, “Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunla düzenlenen ve hak aramayı kolaylaştıran hükümleri işlevsiz kılan tebliğ hükümlerini, yaşadığı uyuşmazlıklar karşısında tüketicileri hak arama imkanından yoksun bırakmakta ve tüketiciler açısından telafisi güç sonuçların doğmasına neden olmaktadır. Tebliğ hükümleri yasa ve hukuk hükümlerini ihlal etmiş, kamu yararı yok sayılmış ve bu davanın açılması gereği doğmuştur” denildi.

Tebliğin, Anayasa'nın 5. maddesi ile düzenlenen “Devletin Temel Amaç ve Görevleri” ilkesine, Anayasa'nın 172. maddesinde belirtilen “Devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder” hükmüne aykırılık oluşturduğu savunuldu.

4822 sayılı Kanunla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 23. maddesi ile tüketici uyuşmazlıklarında basit usulde yargılama yapılması ilkesi temel alındığından, tüketici mahkemeleri nezdinde tüketicilerin, tüketici örgütleri ve bakanlıkça açılacak davaların her türlü resim ve harçtan muaf tutulduğuna işaret edilerek, “Bu şekilde, 1 Ekim 2011 tarihinden önce tüketiciler tarafından 12-18 TL ödeyerek dava açabilirken, bu gün tebliğ hükümlerine göre tüketiciler en az 450-500 TL ödemek zorundadır. Bu durumda tüketici yurttaşa 'paran varsa hak arayabilirsin' denilerek, ülkemizde sosyal hukuk devleti anlayışı ortadan kaldırılmaktadır” ifadesine yer verildi.

“Kamu yararına uygunluk ilkesi yok sayılmıştır”

TKHK'nın 22. maddesi ile düzenlenen “Değeri 1.031,87 TL'nin (2011 yılı) altında bulunan uyuşmazlıklarda tüketici sorunları hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu uyuşmazlıklarda heyetin vereceği kararlar tarafları bağlar. Bu kararlar İcra ve İflas Kanununun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirilir. Taraflar bu kararlara karşı 15 gün içinde tüketici mahkemesine itiraz edebilirler” hükmünün, tebliğ hükümleri tarafından ihlal edildiği ileri sürüldü.

Herhangi bir ücret ödemeden başvuru yapılabilen tüketici sorunları hakem heyetlerinin verdiği bir kararın iptali için, tüketici mahkemesinde dava açılmak istendiğinde en az 450-500 TL'yi bulan gider avansı talep edildiği belirtilen dilekçede, şunlar kaydedildi:

“TKHK'nın 23. maddesinde basit usulde yargılama yapılmasının temel alınması ve tüketici mahkemeleri nezdinde tüketiciler, tüketici örgütleri ve bakanlıkça açılacak davaların her türlü resim ve harçtan muaf tutulması, hak aramayı teşvik amacıyla tüketici örgütlerinin tüketicileri genel olarak ilgilendiren konularda açtıkları davalarda bilirkişi ücretlerinin bakanlık tarafından ödenmesi hükmü yer almasına rağmen, tebliğ hükümlerinin gider avansı alınmasını öngörmesi nedeniyle tüketici örgütlerinin dava açmaya ilişkin yasal hakları elinden alınarak yasanın önüne geçilmiştir.

Bilindiği üzere hiçbir hukuk hükmü makable teşmil (öncesini kapsama) edilemez ve kazanılmış hakları ihlal edemez. Oysa tebliğle gelen bu hükümler tüketicilerin kazanılmış yasal haklarının ihlali niteliğinde olup bu nedenle iptali gerekmektedir. Bakanlık, tebliğe ilişkin düzenleme yaparken Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun yürütülmesinde sorumlu Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğünün görüşlerini alma gereği bile duymamıştır.”

Dava konusu tebliğ hükümlerinde TKHK'nın 1. maddesinde belirtilen 'kamu yararına uygunluk ilkesi' de yok sayılmıştır. Neredeyse asgari ücretli çalışan ya da bu ücret üzerinden emekli olan milyonlarca tüketici olduğunu bir an düşünürsek, bir tüketiciden aylık maaşına yakın tutarda gider avansı alınması hak ve nefaset ölçülerine aykırıdır. Gider Avans Tebliği'nin 4. maddesinde keşif tutarı adlı kaleme tüketici davalarında ihtiyaç duyulmamasına karşın bu kalemin ulaşım ücreti ile birlikte alınması, diğer iş ve işlemler adı altında 50 TL olarak karşılığı olmayan bir rakam tahsil edilmesi dava sürecinde gerekip gerekmediği belli olmayan bilirkişi ücreti ile taraf sayısının beş katı tutarında tebligat gideri talep edilmesi ve yine tüketici davalarında gerek duyulmamasına karşı en az üç tanık asgari ücreti ve tebligat gideri alınması son derece haksız talepler olarak dava açılmasını imkansızlaştırdığı gerçeğini ortaya koymuştur.” (AA)