Kanun tasarı ve taslakları hazırlanması çalışmalarının herkesin katılımına ve görüş bildirmesine açık olduğu sanılır; ama gerçek hiç öyle değildir. Taslaklar bürokratlar tarafından ve onların istek ve arzuları doğrultusunda hazırlanarak son anda formalite icabı topluma dikte edilir; çok azı ciddi olarak tartışılır ve tartışmalar sonrasında kamuoyunun isteğine göre düzeltilir; çoğu tartışmaya sunulan hali ile kanunlaştırılır.

Kapalı kapılar ardında hazırlanan yüzlerce maddelik taslaklar hakkında son anda ve bir iki gün içinde görüş verilmesi istenir. Bir çok taslaktan dolayı biliyorum: onlarca insan gece gündüz çalışarak bir iki gün içinde kapsamlı görüş hazırlarlar; ama, verilen görüşler sadece dosyalanır; hiç dikkate alınmaz, neden dikkate alınmadığı veya kabul edilmediği açıklanmaz. Bir bürokratın veya köşeyi tutmuş olan bir siyasinin kişisel tercihi onlarca vatandaşın haklı görüşününün önüne geçer. Diyeceğim vatandaşa boşuna kürek çektirilir, boşa emek harcattırılır.

Gücü yeten bazıları on binlerce lira ücret ödeyerek lobiciler tutarlar ve adeta yalvararak meramlarını anlatmaya çalışırlar.

Meclis Komisyonlarında da bakanlık bürokratlarına itimat edilir; vatandaşların ve uzmanların görüşleri nadiren itibar görür.

Dahil olduğum onca çalışmadan iyi bilirim ki, bu dikte etme ve dikkate alınmama meselesi yüzünden "görüş verenler" taslaklar hakkında görüş isteyenlere ve görüş isteme süreçlerine pek itibar etmez; zaten görüş verenler görüş isteyenlere göre yok hükmündedirler. Dolayısıyla düzenleyici durumundaki bürokratların çoğu zaman tek yanlı görüşleri kanunları belirler.

Oysa, ortak akıl bireysel akıl ve öngörüden her zaman daha ileridedir. Sadece ortak akıldan yararlaran devletler ve bireyler diğerlerinden daha ileriye gidebilirler. Devlet yönetiminde bürokratların akıl, yetenek ve vizyonları elbette önemlidir. Ancak, toplumun ortak aklı bürokratları çok daha ileridedir. Ayrıca fertleri arasındaki ilişkileri düzenleyen kanunların toplumun ortak arzu, istek ve tercihlerini, ortak aklı ve toplumsal mutabakatı hayata geçirmesi kanunları çok daha başarılı ve etkili yapacaktır. Nitekim kendi toplumlarının ortak aklını harekete geçirebilen devletler ve bürokratlar digerlerinden daha üstün olmuşlar, daha kapsamlı ve iyi kanunlar yaparak diğer toplumların önüne geçmişle, örnek alınmışlardır.

Ülkemizin toplumun ortak aklını ihmal edilerek oluşturulan mevzuattan dolayı çektikleri ve kaybettikleri ortada. 80 Milyonluk nüfusumuzla Avrupa'nın nüfusça büyük devletleri arasındayız; ama kişi başı milli gelirimiz onların dörtte biri civarında. Bu farkın en önemli sebeplerinden birisi o ülkelere toplumun ortak aklı ve ekip çalışması egemen olmasıdır. Oysa bizim onlardan hiç bir eksiğimiz olmayıp, belki fazlalarımız mevcuttur.

Devletimizin mevzuat hazırlama alışkanlıklarının ve mevzuatının toplumsal ortak akıl yoluyla düzenlenmesinin zamanı çoktan geldi de geçiyor bile!...



"Yazarın izni ile Facebook/Mehmet Gün sayfasından aynen alınmıştır."