Kentin çeşitli noktalarına özellikle kadına şiddet ve kadın cinayetlerine yönelik vatandaşları uyarıcı afişler asan Samsun Barosu tüm dikkatleri üzerine çekti. Türkiye’de ilk kez yapılan bu uygulamanın 8 Mart Dünya Kadınlar gününde hayata geçirilmesi ise projeye daha fazla anlam yükledi. Biz de projenin fikir babası olan Samsun Barosu Başkanı Av. Kerami Gürbüz’le gerçekleştirdiğimiz görüşmede kendisini hem tebrik ettik, hem de diğer gelişmeler üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.

MEHMET ALİ AY / HUKUKİ HABER - SAMSUN

Kadına şiddetin sosyal sebeplerinin, çok çok derinlerde aranması gerektiğine dikkat Gürbüz, "Özellikle genç insanların rol model alacağı insanların sayısı çok azaldı. Gençler, rol model olarak dizi ve sinema filmlerindeki mafya babalarını örnek alıyorlar" dedi.

İşte Samsun Barosu Başkanı Av. Kerami Gürbüz  ile gerçekleştirdiğimi o röportajın tamamı;

VATANDAŞ OYUNA GELMESİN…

Son günlerde vatandaşın telefonuna esrarengiz arama ya da SMS’ler geliyor. Ve birçok vatandaş bu yolla dolandırılıyor. Bunun önüne nasıl geçilebilir?

Kayıp kaçak bedeli, kredi dosya masrafları gibi konularda vatandaşların alacaklarını tüketici hakem heyetleri nezdinde takip edileceğini beyan eden kişiler ortaya çıktı. Vatandaşlara ya SMS yoluyla ya da telefon yoluyla ulaşılıyor. Ve vatandaşın bu hakkını savunulacağının taahhüdünü veriyorlar. Kim bunlar? Hiçbiri hukukçu olamayan yani avukat olmayan çeşitli şahıs ve kurumlardır. Şimdi her işi uzmanına bırakmak gerekiyor. Hukuk sahasından bir hakkın, alacağın takibiyle alakalı işi en iyi ve yetkin şekilde takip ederek sonuçlandıracak meslek mensupları avukatlardır.

BÜYÜK YANKI UYANDIRDI

Bu bakımdan bir kere bu noktada vatandaşın dikkatini çekmek ve avukatlar adına farkındalık yaratmak adına için bir çalışma yapmamız gerekiyordu. Daha önce bir basın açıklaması yapmıştık. Ardından büyük yankı bulan bir afiş çalışmamız oldu. Bu afiş çalışmamızı yaygınlaştırarak, tüm seneye yayacağız.  Esnaf ve sanatkâr odaları, sanayi ve ticaret odaları, tüketici dernekleri gibi vatandaşa ulaşabileceğimiz sivil toplum örgütleri ile seminer ve panel çalışmalarımız devam edecektir. 

BU TÜR ÇALIŞMALARIMIZ DEVAM EDECEK

Billboardlara ücret ödedik ama ticari seviyede değil. Bu panolar reklam şirketi tarafından kiraya veriliyor. Valiliğimiz, kaymakamlıklar, tapu müdürlüklerinden, noterlerden ve insanların yoğun işlem yaptığı resmi kurumlardan da bizim bu afişlerimizi insanların görebileceği yerlere asmalarını talep edeceğiz. Bir çalışma ayağımızda bu olacak. Diğer barolara da örnek olmak istiyoruz. 

Barolar Birliği’nden kamu spotu şeklinde farkındalık yaratacak projelerin geliştirilmesi hususunda bir talebimiz de oldu. İnşallah bu da hayata geçtiği zaman televizyonlarda da yayınlar gündeme gelecek. 

TRAFİK KAZALARI…

Maalesef kanunları bilmeyen bir toplumuz, bunu belki de kanunların hızla değişiyor olmasına bağlayabiliriz. Başımızdan geçen bir olayda 'hak arama' noktasında muhakkak bir avukatla mı çalışmak gerekiyor?

Vatandaşların, özellikle trafik kazalarından sonra ‘hak edilen ödemeler’  ile alakalı pek bilgi sahibi olmadığını sıkça görüyoruz. Bu hususta vatandaşın ciddi derecede bir mağduriyeti söz konusudur. Sigorta şirketlerinden çekilen paraların bir kısmı ‘komisyon’ adı altından vatandaştan alınıyor. 

Bütün bu iş ve işlemlerin avukat tarafından takip edilmesi gerekiyor. Avukatların bu anlamda sürekli denetlenen, sürekli kendilerini yenilemek durumunda olan meslek mensubu olduğunu unutmamak gerekir. 

Vatandaşın alacaklarını takip eden şahıs ve kurumlara bir süre sonra ulaşamama riski var. Örnekleri sıkça yaşanıyor.  Ama avukatlar bir baroya kayıtlı olarak görev ifa ettikleri için, böyle bir riskten söz etmek mümkün değildir. Dolayısıyla vatandaşın dikkatini bu hususlara çekmeye çalışıyoruz. En önemlisi vatandaşın mağdur olmamasıdır. Vatandaşın, sudan yere hak kaybına uğramaması için çalışmalarımız devam edecek. 

‘ROL MOEDEL SAYISI ÇOK AZALDI’

Kadına şiddet ve kadın cinayetleri, tüm toplumun kanayan yarası olduğu halde önüne geçilemiyor? Bunun nedenini siz neye bağlıyorsunuz? 

Evet, cezalar caydırıcı değil. Ancak, işin çok daha geri planında toplumsal yapımız, öne çıkan üslup maalesef kadına şiddeti teşvik ediyor ve özendiriyor. Bu nasıl oluyor? Özellikle genç insanların rol model alacağı insanların sayısı çok azaldı. Gençler, rol model olarak dizi ve sinema filmlerindeki mafya babalarını örnek alıyorlar. Maalesef böyle örnekler gençliğe sunuluyor. Yarışma programı adı altında yapılan programlarda bile yarışmak yerine birbirine laf sokuşturmak önde gidiyor. Seviye, üslup yerlerde sürünüyor. Böyle bir yapı, böyle çirkinleşme ve çürüme maalesef beraberinde de kötü sonuçlar doğuruyor. 

ACİLEN HAREKETE GEÇİLMELİDİR

Burada işi sadece yasalara ve bazı maddelere bağlamamak lazımdır. Çok çok daha derinlerde sosyal sebepleri var, bunların üzerinde durmak gerekiyor. Pek çok kurum bu anlamda acilen harekete geçmelidir. Aile Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Kültür Bakanlığı,  Milli Eğitim Bakanlığı’nın devrede olması lazımdır. Üniversiteler ve çeşitli sivil toplum kuruluşları bir araya gelmelidir. İnsan yetiştirmeyle alakalı; bu toplumun nerede hata yaptığını ciddi manada gözden geçirmelidir. Diğer türlü biz bu acıları maalesef sürekli yaşamaya devam ederiz. 

2015’TE 56 KADIN CİNAYETİ…

Neredeyse her gün bir kadın cinayetiyle karşı karşıya kalıyoruz. Geldiğimiz nokta çok vahimdir. 2015 yılının ilk 70 gününde Türkiye’de 56 kadın öldürüldü.  Her şeyi bir tarafa bırakıp bu problemi kesinlikle çözmemiz gerekiyor. Ne oluyor da böyle oluyor? Nice canlar, nice Özgecan’lar hırs, kompleks ve kişiliksizlik uğruna nice canlar kayıp gidiyor. Yine son olmasını diliyoruz ama bununla kalamayız. Bu cinayetlerin önüne geçmemiz için her türlü tedbiri düşünüp almamız gerekiyor. 

‘DİNİ ARGÜMANLAR KULLANILABİLİR’

İlk olarak erkek çocukların eğitiminden başlamalıyız. Sorun çok daha derinlerde…  ‘Zararın neresinden dönülürse kardır’ deyip bugün başlamalıyız. Yani burada dini argümanlar da kullanılabilir. Önemli olan kadın da olsa erkek de olsa bunun insan olduğunu vurgulamalıyız. Toplum olarak, her erkeğin bir kadınla bağı olduğunun bilincine varmalıyız. Bu eş, kardeş veya annedir. Empati yapabilmeyi bilmek gerekiyor. Bu konuda empati kültürümüz maalesef gelişmiş değil. 

(Hukukihaber.net)