KARARLAR

AYM'nin 2021/4819 başvuru numaralı kararı

Anayasa Mahkemesi'nin 14/10/2025 tarihli ve 2021/4819 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

M. A. A. BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2021/4819)

Karar Tarihi: 14/10/2025

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

İrfan FİDAN

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Şeyda Nur ÜN

Başvurucu

:

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun bir dergiye abonelik talebinin reddedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, başvuru tarihinde hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından hükümlü olarak İzmir 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.

3. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumuna bedeli emanet para hesabından karşılanmak üzere "Halk Okulu" isimli dergiye abone olmak istediğine dair talepte bulunmuştur. Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurulu Başkanlığı (Eğitim Kurulu) 19/10/2020 tarihinde "Halk Okulu adlı derginin 9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,20,21,22,23,24,25, 26,27,28,29,30,31,32,ve 33. sayıları hakkında İstanbul 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 7/9/2020 tarihli ve 2020/3749 D.İş sayılı kararı ile 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7/2 ve 5187 Sayılı Basın Kanunu'nun 25/2 maddesi kapsamında 'Basım, Dağıtım ve Satış Yasağı Getirilmesine, Elde Edilen (piyasaya Sunulan) Dergiye El Konulmasına (toplatılmasına)' kararı verildiği" gerekçesiyle "terörü/terör eylemlerini övücü içerikte yayın ve terör örgütü propagandası yaptığı mahkeme kararıyla sabit olan dergi ile ilgili olarak ilgili mahkeme kararına referansla talebin reddine" karar vermiştir.

4. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumunun kararına itiraz etmiş; itirazı inceleyen Karşıyaka 1. İnfaz Hâkimliği (İnfaz Hâkimliği) 11/11/2020 tarihinde Eğitim Kurulu kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle başvurucunun itirazını reddetmiştir.

5. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin kararına da itiraz etmiş; itirazı inceleyen Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi 30/11/2020 tarihinde kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle başvurucunun itirazını kesin olarak reddetmiştir.

6. Başvurucu, nihai kararı 16/12/2020 tarihinde öğrendikten sonra 8/1/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

7. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

9. Başvurucu; daha önce posta/kargo yoluyla gelen "Halk Okulu" dergisinin değişen mevzuat uyarınca bu şekliyle kabulünün yapılmadığını, akabinde Ceza İnfaz Kurumundan söz konusu derginin dış kantin aracılığıyla satın alınmasını istediğini ancak idarece derginin bayide olmadığı için satın alınamayacağının bildirildiğini, son olarak bedeli emanet para hesabından karşılanmak üzere bu dergiye abone olmak istediğini ancak bu kez de önceki sayılar hakkında toplatılma kararı bulunduğundan bahisle talebinin reddedildiğini belirtmiştir. Başvurucu; bir derginin önceki sayıları hakkında verilen toplatılma kararının sonraki sayılar için geçerli olamayacağını, her bir dergi sayısının ayrıca incelenmesi gerektiğini, bu hâliyle idare ve mahkeme kararlarının ilgili ve yeterli bir gerekçe içermediğini belirterek ifade özgürlüğü ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

10. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; mevcut başvuruda başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken görüş yazısında yer verilen Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı; genel hatlarıyla bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.

11. Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği birçok kararında, hükümlü ve tutuklulara posta/kargo yoluyla gelen, ziyaretçilerin getirdiği veya hükümlü ve tutukluların satın aldıkları süreli ya da süresiz yayınların ceza infaz kurumlarına kabul edilmemesini ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmiştir (ilgili kararlar için bkz. İbrahim Kaptan (2) [2. B.], B. No: 2017/30723, 12/9/2018, § 23; Recep Bekik ve diğerleri [GK], B. No: 2016/12936, 27/3/2019, § 24; Ahmet Sil ve Taner Yay [2. B.], B. No: 2017/35227, 30/9/2020, § 31). Bu nedenle başvurucunun bir dergiye abone olma talebinin reddedilmesine yönelik iddialarının bir bütün hâlinde ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. Tutuklu ve hükümlüler, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri [2. B.], B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65). Bu bağlamda tutuklu ve hükümlülerin ifade özgürlüğü de Anayasa ve Sözleşme kapsamında koruma altındadır (Murat Karayel (5) [2. B.], B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27).

14. Tutuklu ve hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlara ulaşabilmesi de bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğünün somut yansıması olarak ifade özgürlüğünün koruması altındadır (İbrahim Bilmez [1. B.], B. No: 2013/434, 26/2/2015, § 74; Kamuran Reşit Bekir [GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015, § 43; Hüseyin Sürensoy [1. B.], B. No: 2013/749, 6/10/2015, § 44; Ahmet Temiz (6) [2. B.], B. No: 2014/10213, 1/2/2017, § 34). Bu doğrultuda bir ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucunun bir dergiye abonelikle ulaşmak istemesinin kabul edilmemesinin haber veya fikir alma özgürlüğüne, dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmiştir.

15. Anayasa Mahkemesi Recep Bekik ve diğerleri kararında, benzer müdahalelerin hukuki dayanağı olan 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfaz Hakkında Kanun'un 62. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı ve başvuruya konu süreli yayınların ceza infaz kurumlarının düzeninin ve güvenliğinin sağlanması, suçun önlemesi ve mahkûmun ıslahı amaçlarıyla başvuruculara verilmemesi şeklindeki müdahalelerin Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen kamu düzeni ve kamu güvenliği kapsamında meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varmıştır (Recep Bekik ve diğerleri, §§ 32, 33). Mevcut başvuruda da anılan tespitten ayrılmayı gerektiren bir yön bulunmamaktadır. Bundan sonra yapılması gereken, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığını değerlendirmektir.

16. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72; AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007). Müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli olması, başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak kendini göstermesi gerekmektedir (bazı farklılıklarla birlikte bkz. Bekir Coşkun, § 51; Mehmet Ali Aydın, § 68; Tansel Çölaşan [1. B.], B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51).

17. Somut olayda başvurucu, bedeli emanet para hesabından karşılanmak üzere "Halk Okulu" isimli dergiye abone olma talebinde bulunmuş ancak başvurucunun talebi kabul edilmemiştir. Ceza İnfaz Kurumu önceki sayıları hakkında mahkemece verilmiş toplatma kararı bulunduğu gerekçesiyle ve anılan karardaki mahkeme gerekçesine atıfla adı geçen süreli yayına başvurucunun abone olma talebini kabul etmemiştir. İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi de benzer gerekçelerle başvurucunun itirazını reddetmiştir.

18. Anayasa Mahkemesi, daha önce verdiği birçok kararda tutuklu ya da hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma yöntemlerini sıralamıştır. Bu yöntemlerden biri, kanunun açık hükmünün de emrettiği gibi bedelinin hükümlü ve tutuklularca karşılanması şartıyla herhangi bir yayının kurumca satın alınmasıdır (İbrahim Kaptan (2) [2. B.], § 31; Recep Bekik ve diğerleri, § 38; Ahmet Sil ve Taner Yay, § 45). Somut olayda başvurucunun talebinin de bahse konu yöntem kapsamında olduğu açıktır.

19. Anayasa Mahkemesi Sinan İyit ([GK], B. No: 2013/1495, 30/11/2017) kararında, hakkında toplatma kararı bulunan yayınların ya da bu yayınlardan alıntı içeren dokümanların 5275 sayılı Kanun'un 3. ve 62. maddeleri uyarınca tutuklu ya da hükümlülere verilmemesi şeklindeki müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olduğu sonucuna varmıştır. Anılan kararda, bireylerin ifade özgürlüğüne toplatma ve elkoyma kararlarıyla müdahale edilen hâllerde mevcut olan zorunlu toplumsal ihtiyacın özellikle terörle mücadelenin söz konusu olduğu durumlarda tutuklu ve hükümlüler yönünden de mevcut olduğunda şüphe bulunmadığı belirtilmiştir. Bu doğrultuda kararda, hakkında toplatma kararı bulunan yayınların ya da bu yayınlardan alıntı içeren dokümanların tutuklu ve hükümlülere verilmemesi şeklindeki müdahalenin ceza infaz kurumunun güvenliği, düzeni ve disiplininin sağlanması ile mahpusun ıslahı amaçlarının gerçekleştirilmesi için gerekli olmadığından bahsedilemeyeceği ifade edilmiştir (Sinan İyit, §§ 51, 52).

20. Somut olayda ise başvurucunun abone olmak istediği derginin önceki sayıları hakkında verilmiş bir toplatma kararı bulunmakla birlikte aboneliğe konu sayılar hakkında verilen bir toplatma kararının bulunup bulunmadığına yönelik bir tespit mevcut değildir. Bu durumda ceza infaz kurumunda bulunan mahpusların süreli ve süresiz yayınlara erişimine ilişkin Anayasa Mahkemesi içtihadının hatırlatılmasında fayda bulunmaktadır.

21. Anayasa Mahkemesi Recep Bekik ve diğerleri kararında, ücreti emanet para hesabından karşılanmak suretiyle kurum aracılığıyla süreli yayın satın alma talepleri reddedilen hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüklerinin ihlal edildiği iddiasını incelemiştir. Anayasa Mahkemesi bu kararda Halil Bayık ([GK], B. No: 2014/20002, 30/11/2017) ve Sinan İyit ([1.B.], B. No: 2014/292, 19/7/2017) kararlarında öngörülen kriterleri karşılamayan değerlendirmeler yapıldığını, ayrıca ceza infaz kurumlarında süreli yayınlara erişime ilişkin mevcut sistemde bir yeknesaklığın sağlanamadığını tespit etmiştir (Recep Bekik ve diğerleri, §§ 50-54). Anayasa Mahkemesi sonuç olarak ceza infaz kurumlarında süreli yayınlara erişime ilişkin mevcut sistemde uygulamadan kaynaklanan bir yapısal sorun yaşandığını, idari ve hukuki tedbirler alınarak yayınların yeknesak, hakkaniyete uygun ve Anayasa Mahkemesinin öngördüğü kriterleri karşılayan bir yöntemle mahpuslara tesliminin sağlanması yönünden etkin bir düzen kurulmadığı takdirde söz konusu yapısal sorunun devam edeceğini ve bunun Anayasa'nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğünün devamlı ihlali anlamına geleceğini ifade etmiştir (Recep Bekik ve diğerleri, §§ 55-61). Yavuz Şen ve diğerleri kararında da aynı gerekçelerle, henüz tespit edilen yapısal sorunun çözümüne ilişkin olarak bir düzenleme yapılmadığı da görüldüğünden kurum aracılığıyla gazete satın alma talepleri reddedilen başvurucuların ifade özgürlüğü şikâyetlerinin bulunduğu 1.846 bireysel başvuru dosyası birleştirilmiş ve başvurucuların ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verilmiştir (Yavuz Şen ve diğerleri [1. B.], B. No: 2017/20009, 12/1/2022, §§ 42-45, 49).

22. Akabinde 14/4/2020 tarihli ve 7242 sayılı Kanun'un 32. maddesiyle 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesinin (4) numaralı fıkrası yürürlüğe girmiş ve Basın İlan Kurumu (BİK) aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı bulunmayan gazetelerin ceza infaz kurumuna kabul edilmeyeceği düzenlenmiştir.

23. Anayasa Mahkemesi de Mustafa Koca ([1. B.], B. No: 2021/38039, 26/7/2022) kararında kanuni dayanağı 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesinin (4) numaralı fıkrası olan müdahalenin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasını incelemiş ve yaptığı inceleme neticesinde "resmî ilan yayım hakkı bulunmayan gazetenin satın alınma talebinin kanuna dayanarak reddedilmesinin ifade özgürlüğü yönünden haksız bir sınırlama oluşturmadığı, kurum düzeni, disiplini, güvenliği ve mahkûmların ıslahı meşru amaçlarını gerçekleştirmek yönünden zorunlu bir sosyal ihtiyacı karşıladığı, başvurucuya katlanması gerekenden fazla bir külfet yüklemediği, dolayısıyla orantısız da olmadığı ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu" sonucuna vararak ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar vermiştir. Bu kapsamda BİK tarafından resmî ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmadığı tespit edilen gazetelerin ceza infaz kurumlarına alınmaması ifade özgürlüğünü ihlal etmemektedir.

24. Bu hâliyle hükümlülerin süreli yayınlara erişimine ilişkin olarak Anayasa Mahkemesinin Recep Bekik ve diğerleri kararında tespit ettiği yapısal soruna gazeteler yönünden çözüm üretildiği görülmüşse de -yabancı dilde yayımlananlar hariç- dergiler yönünden söz konusu yapısal sorunun devam ettiği anlaşılmaktadır.

25. Bu kapsamda somut olayda başvurucunun dergi niteliğindeki bir süreli yayına erişim talebinin reddedilmesinde Anayasa Mahkemesinin Recep Bekik ve diğerleri kararında tespit ettiği yapısal sorunun devam ettiği anlaşılmaktadır. Aynı zamanda gerek İdare gerekse de yargı mercilerince Anayasa Mahkemesinin Halil Bayık kararında yer alan ölçütlere göre bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. Nitekim bir süreli yayının önceki sayıları hakkında toplatma kararı verilmiş olmasının anılan yayının sonraki sayılarına yönelik abonelik talebinin değerlendirilmesinde doğrudan gerekçe oluşturması ilgili mevzuat hükümleri ve Anayasa Mahkemesinin yukarıda bahsi geçen içtihatları gereğince mümkün görünmemektedir.

26. Sonuç olarak; 5275 sayılı Kanun'un 3. ve 62. maddeleri ile Anayasa Mahkemesi içtihatlarında yer alan ilke ve tespitlere göre bir değerlendirmenin yapılmadığı ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarında belirtilen yapısal sorunun devam ettiği anlaşılan mevcut başvuruda; başvurucunun ifade özgürlüğünün sınırlanması yönünden ilgili ve yeterli bir gerekçe oluşturulmadığı ve bu kapsamda müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamadığı görülmüştür. Bu hâliyle müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olduğu ortaya konulamamıştır.

27. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesiyle güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

28. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması ile miktar belirtmeksizin maddi ve manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

29. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

30. Ayrıca ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Karşıyaka 1. İnfaz Hâkimliğine (E.2020/3684, K.2020/3721) GÖNDERİLMESİNE,

E. Net 10.000 TL manevi tazminatın başvurucuya ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/10/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.