BOŞANMA DAVASI SIRASINDA ORTAK KONUTUN TAHSİSİ: HUKUKİ SÜREÇ VE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Abone Ol

Evlilik birliğinin sona ermesi süreci olan boşanma davaları, eşler arasında birçok hukuki ve pratik sorunu beraberinde getirir. Bu sorunların başında, eşlerin ve varsa çocukların barınma ihtiyacını doğrudan etkileyen "ortak konutun tahsisi" meselesi gelmektedir. Boşanma davası devam ederken, tarafların ayrı yaşamaya başlaması veya birinin diğerini ortak konuttan uzaklaştırma ihtiyacı duyması sıkça karşılaşılan durumlardır. Bu makale, boşanma davası sırasında ortak konutun tahsisinin hukuki çerçevesini, hangi durumlarda yapılabileceğini, sürecin nasıl işlediğini ve dikkat edilmesi gereken önemli noktaları detaylı bir şekilde inceleyecektir.

Yasal Çerçeve: Geçici Tedbirlerin Önemi

Türk Medeni Kanunu (TMK), boşanma veya ayrılık davası açıldığında, davanın devamı süresince eşlerin ve çocukların menfaatlerini korumak amacıyla hâkime geniş yetkiler tanımıştır. Bu yetkiler kapsamında, hâkim, "geçici önlemler" alarak tarafların mağduriyetini engellemeyi amaçlar. Ortak konutun tahsisi de bu geçici önlemlerden biridir.

TMK hâkimin, boşanma davası süresince eşlerin barınma ihtiyacını karşılamak üzere ortak konutun tahsisine karar verebileceğini açıkça belirtmektedir. Bu karar, davanın kesinleşmesine kadar geçerli olan, geçici nitelikte bir tedbirdir.

Ayrıca, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve bu Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliği, özellikle şiddet mağduru eşin korunması amacıyla ortak konutun tahsisine ilişkin özel düzenlemeler içermektedir.

Özellikle, şiddet mağduru eşin güvenliğini sağlamak amacıyla, şiddet uygulayanın ortak konuttan uzaklaştırılması ve konutun mağdur eşe tahsis edilmesini mümkün kılmaktadır. Bu tür bir tahsis, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kolluk amirleri tarafından da alınabilir ve hâkim onayına sunulur.

Ortak Konutun Tahsisi Nasıl Yapılır?

Ortak konutun tahsisi, boşanma davası sürecinde aşağıdaki adımlarla gerçekleştirilir:

1. Talep veya Re'sen Karar:

Eşlerden biri, boşanma davası dilekçesinde veya davanın herhangi bir aşamasında, ortak konutun kendisine tahsis edilmesini talep edebilir. Bu talep, genellikle çocukların velayetinin talep edilmesiyle birlikte veya eşin barınma ihtiyacının aciliyeti nedeniyle yapılır.

Hâkim, tarafların talebi olmasa bile, özellikle ortak çocukların menfaatini göz önünde bulundurarak veya eşlerden birinin barınma ihtiyacının açıkça ortada olması durumunda, TMK Madde 169 uyarınca re'sen ortak konutun tahsisine karar verebilir.

2. Delillerin Sunulması:

Talepte bulunan eş, barınma ihtiyacını, çocukların durumunu, diğer eşin konut dışı barınma imkanlarını ve konutun tahsisini gerektiren diğer haklı nedenleri mahkemeye sunacağı delillerle desteklemelidir. Bu deliller arasında kira sözleşmeleri, tapu kayıtları, gelir durumunu gösteren belgeler, çocukların okul kayıtları gibi evraklar yer alabilir.

Şiddet iddiası varsa, darp raporları, tanık beyanları, kolluk tutanakları gibi deliller 6284 sayılı Kanun kapsamında tahsis kararı alınmasında etkili olacaktır.

3. Hâkimin Değerlendirmesi:

Hâkim, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını, varsa çocukların yaşını, eğitim durumunu ve menfaatlerini, konutun mülkiyet durumunu (eşlerden birine mi ait, ortak mülkiyet mi, kira mı) ve diğer tüm somut koşulları değerlendirerek bir karar verir.

Yargıtay içtihatları da hâkimin bu konudaki takdir yetkisinin geniş olduğunu ve her somut olayın kendi özelliklerine göre değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılıp sarsılmadığı, tarafların davalarının kabulü ile boşanmalarına karar verilmesinin yerinde olup olmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda hangi eşin kusurlu olduğu, kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kadın lehine tazminatlara hükmedilmesinin ve erkeğin tazminat taleplerinin reddinin yerinde olup olmadığı, kadının yoksulluk nafakası talebinin süresinde olup olmadığı, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararlarına uygun olup olmadığı ve boşanmanın fer'îlerine hükmedilmesinin yasal koşulları bulunuyorsa tazminat ve nafaka miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2. Hukuk Dairesi 2023/1115 E. , 2023/1993 K.

Bu içtihat, hâkimin boşanmanın fer'ileri (tazminat, nafaka, velayet, konut tahsisi gibi) hakkında karar verirken geniş bir değerlendirme yapması gerektiğini göstermektedir.

Hangi Durumlarda Ortak Konut Tahsis Edilir?

Ortak konutun tahsisi, genellikle aşağıdaki durumlarda gündeme gelir:

- Çocukların Menfaati: Ortak çocukların velayetinin talep edildiği veya geçici velayetinin bir eşe verildiği durumlarda, çocukların alışık oldukları ortamdan kopmamaları ve yaşam düzenlerinin bozulmaması amacıyla konutun velayeti alan eşe tahsisi sıkça görülür.

- Ekonomik Durum: Eşlerden birinin, özellikle kadın eşin, boşanma sürecinde ayrı bir konut temin etme imkanının olmaması veya ekonomik olarak zor durumda bulunması halinde, barınma ihtiyacının karşılanması amacıyla konut tahsis edilebilir.

- Şiddet Riski: Eşlerden birinin diğerine karşı şiddet uyguladığı veya şiddet uygulama riski taşıdığı durumlarda, 6284 sayılı Kanun kapsamında şiddet mağduru eşin korunması amacıyla konutun tahsisi zorunlu hale gelebilir.

- Sağlık Durumu: Eşlerden birinin veya çocukların özel bir sağlık durumu olması ve mevcut konutun bu duruma daha uygun olması halinde de tahsis kararı verilebilir.

- Ortak Konutun Aile Konutu Niteliği: Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesi uyarınca "aile konutu" olarak özgülenen taşınmazlar üzerinde eşlerin tasarruf yetkisi sınırlıdır. Bu durum, tahsis kararının alınmasında önemli bir faktördür.

İlgili Süreçte Nelere Dikkat Edilmeli?

Ortak konutun tahsisi sürecinde hem talepte bulunan eşin hem de diğer eşin dikkat etmesi gereken önemli noktalar bulunmaktadır:

1. Dilekçenin Doğru Hazırlanması:

Ortak konutun tahsisi talebi, boşanma davası dilekçesinde açıkça belirtilmeli veya ayrı bir dilekçe ile mahkemeye sunulmalıdır.

Talep dilekçesinde, konutun tahsisini gerektiren nedenler (çocukların menfaati, ekonomik zorluk, şiddet vb.) detaylı bir şekilde açıklanmalı ve ilgili deliller eklenmelidir.

2. Delillerin Eksiksiz Sunulması:

Mahkemenin doğru karar verebilmesi için, tarafların ekonomik durumlarını (gelir belgeleri, banka hesap dökümleri), konutun mülkiyet durumunu gösteren belgeleri (tapu kaydı, kira sözleşmesi), çocukların velayetine ilişkin talepleri ve varsa şiddet iddialarını destekleyen tüm delilleri eksiksiz sunmaları önemlidir.

3. Geçici Nitelik ve Süre:

Ortak konutun tahsisi kararının geçici nitelikte olduğu unutulmamalıdır. Bu karar, boşanma davasının kesinleşmesiyle birlikte sona erer. Boşanma kesinleştikten sonra, aile konutunun akıbeti TMK Madde 254 hükümlerine göre yeniden değerlendirilir.

Yargıtay, boşanma kararı kesinleştikten sonra ortak konutun tahsisine devam edilemeyeceğini açıkça belirtmektedir.

4. Kira ve Gider Sorumluluğu:

Konutun tahsis edildiği eşin kira bedeli ödeme yükümlülüğü genellikle yoktur. Ancak, konutun mülkiyeti diğer eşe aitse veya ortak mülkiyette ise, hâkim, tahsis edilen eşin diğer eşe bir kullanım bedeli ödemesine karar verebilir. Konutun elektrik, su, doğalgaz gibi giderleri ile aidat gibi ortak giderlerin kim tarafından karşılanacağı da hâkim tarafından belirlenir. 6284 sayılı Kanun kapsamında tahsis edilen konutlarda, şiddet uygulayanın kira, elektrik, su, telefon, doğalgaz ve benzeri giderleri karşılamaya devam etmesine engel teşkil etmez.

5. Aile Konutu Şerhi:

Ortak konutun tapu kaydına "aile konutu şerhi" işlenmesi, konutun üçüncü kişilere devrini veya üzerinde hak sınırlaması yapılmasını engeller. Bu şerh, boşanma davası devam ederken de talep edilebilir ve tahsis edilen eşin haklarını korumak açısından büyük önem taşır.

6. Uzlaşma ve Arabuluculuk:

1. Tarafların ortak konutun tahsisi konusunda uzlaşmaya varmaları, hem sürecin hızlanmasını sağlar hem de taraflar arasındaki gerilimi azaltır. Uzlaşma sağlanamaması durumunda, mahkeme kararı beklenmelidir.

Boşanma Davasının Devamında Ortak Konutun Statüsü

Boşanma davasının açılmasıyla birlikte, eşlerin birlikte oturdukları konutun "aile konutu" niteliği devam eder. Yani, boşanma davası açılmış olması, konutun aile konutu olmaktan çıktığı anlamına gelmez. Eşler, boşanma davasına rağmen bu konutu birlikte kullanmaya devam edebilirler.

Aralarında çıkan olaylar nedeni ile davacı kadın eldeki boşanma davasını açmıştır. Boşanma davasının açılması ile birlikte tarafların birlikte oturdukları konut ortak konut olmaktan, diğer bir anlatımla aile konutu olmaktan çıkmamaktadır. Taraflar boşanma davasına karşın bu konutu birlikte kullanmaya devam edebilirler. Aile konutunun boşanma davasının varlığına rağmen birlikte kullanılması davacının boşanmaya neden olan ve evlilik birliğini temelinden sarsan olaylara onay verdiği ve evlilik birliğini devam ettirmek niyetinde olduğunun kanıtı değildir. Bu düşünce kabul edildiği taktirde her boşanma davasının açılmasından sonra eşlerden birinin davadan önceki olaylara dayanabilmesi için ortak konutu terk etmesi gerektiği gibi bir sonuç çıkar ki bu yasanın temel ilkesine aykırıdır. Boşanma davasının açılması ile birlikte taraflardan birisi aile konutunu terk etme hakkına kavuşur, ancak bu muhakkak terk etmesi gerektiği biçiminde anlaşılmamalıdır, aksine isterse terk edebilir biçiminde yorumlanmalıdır. Özel Dairenin genel uygulaması da bu yoldadır. Hukuk Genel Kurulu 2010/2-343 E., 2010/361 K.

Bu içtihat, boşanma davasının açılmasının aile konutu niteliğini ortadan kaldırmadığını ve eşlerin isterlerse konutu kullanmaya devam edebileceklerini açıkça belirtmektedir. Ancak, bu durum, eşlerden birinin ortak konutu terk etme hakkına sahip olduğu gerçeğini değiştirmez.

Sonuç

Boşanma davası sırasında ortak konutun tahsisi, eşlerin ve özellikle çocukların barınma hakkını güvence altına alan önemli bir hukuki tedbirdir. Türk Medeni Kanunu'nun 169. maddesi ve 6284 sayılı Kanun hükümleri, hâkime bu konuda geniş takdir yetkisi tanımaktadır. Süreç, talep üzerine veya hâkimin re'sen kararıyla başlayabilir ve tarafların ekonomik durumları, çocukların menfaatleri, şiddet riski gibi birçok faktör göz önünde bulundurularak yürütülür. Bu kararlar geçici nitelikte olup, boşanma davasının kesinleşmesiyle birlikte sona erer ve aile konutunun nihai paylaşımı TMK Madde 254 hükümlerine göre yapılır. Bu hassas süreçte hak kayıplarının önüne geçmek ve en doğru kararın alınmasını sağlamak için uzman bir avukattan hukuki destek almak büyük önem taşımaktadır.