MAKALE

FOREX YATIRIM DOLANDIRICILIĞI

Abone Ol

GİRİŞ

Forex (Foreign Exchange) piyasası, küresel ölçekte döviz, emtia ve çeşitli finansal araçların alınıp satıldığı, işlem hacmi ve likiditesi bakımından dünyanın en büyük piyasasıdır. Teknolojik gelişmelerin sağladığı kolay erişim imkânları, bireysel yatırımcıların bu piyasada daha aktif rol almasını mümkün kılmış; ancak aynı zamanda kötü niyetli kişi ve yapılar için de yeni istismar alanları yaratmıştır. Bu bağlamda, forex yatırım dolandırıcılığı, yatırımcılara gerçek dışı ve çoğu zaman olağanüstü kazanç vaatlerinde bulunarak onları aldatma ve haksız kazanç sağlama amacıyla işlenen, nitelikli bir ekonomik suç olarak karşımıza çıkmaktadır.

Söz konusu faaliyetler, yalnızca mağdurlar açısından ciddi mali kayıplara yol açmakla kalmamakta; aynı zamanda finansal piyasalara ve sermaye piyasası araçlarına duyulan güvenin sarsılmasına da sebep olmaktadır. Forex piyasasının bireysel ve kurumsal yatırımcılar nezdinde yüksek kazanç potansiyeli, kaldıraç imkânı ve 24 saat işlem yapılabilmesine olanak tanıyan yapısı, dünya genelinde büyük bir ilgi görmesine neden olmuştur. Ancak bu yoğun ilgi, özellikle lisanssız aracı kurumlar ve sahte forex platformları tarafından istismar edilmekte; yatırımcılar gerçekte mevcut olmayan kazanç vaatleriyle cezbedilerek ciddi maddi zararlara uğratılmaktadır.

Son yıllarda Türkiye’de de forex dolandırıcılığına ilişkin vaka sayısında belirgin bir artış gözlenmekte olup, bu durum hem bireysel yatırımcıların korunması hem de finansal sistemin bütünlüğünün sağlanması bakımından dikkatle üzerinde durulması gereken bir sorun alanı haline gelmiştir.

FOREX YATIRIM DOLANDIRICILIĞI NEDİR?

Forex (Foreign Exchange) piyasası, döviz, emtia, hisse senedi ve endeksler gibi farklı finansal araçların alım satımına imkân tanıyan, küresel ölçekte işleyen en büyük finansal piyasalardan biridir. Yasal ve düzenlenmiş forex işlemleri, yatırımcılara yüksek likidite ve çeşitli yatırım fırsatları sunmakta; ancak bu piyasanın karmaşık yapısı ve yüksek risk barındıran doğası, dolandırıcılık faaliyetleri için de elverişli bir zemin oluşturmaktadır. Özellikle teknolojinin sağladığı erişim kolaylığı, bireysel yatırımcıların bu piyasaya ilgisini artırırken, aynı zamanda yetkisiz ve denetimsiz yapılar tarafından istismar edilme ihtimalini de büyütmektedir.

Bu bağlamda forex yatırım dolandırıcılığı, yatırımcılara gerçeğe aykırı vaatlerde bulunarak veya yanıltıcı yöntemler kullanarak onların maddi varlıklarını ele geçirmeyi hedefleyen hukuka aykırı faaliyetler bütünü olarak tanımlanabilir. Söz konusu faaliyetlerde dolandırıcıların en sık kullandığı yöntemler; yatırımcılara “garanti edilmiş” yüksek kazanç vaat etmek, başlangıçta küçük miktarlarda kazanç göstererek güven telkin etmek ve yatırımcıyı daha fazla sermaye yatırmaya teşvik etmektir. Bu yöntemler sonucunda yatırımcıların ana paralarını veya kazançlarını geri çekmek istedikleri durumlarda çeşitli bahanelerle ödemeler engellenmekte, hatta hesaplar tamamen sıfırlanabilmektedir.

Yasal forex faaliyetleri ile dolandırıcılık amaçlı işlemler arasındaki ayrım, hukuki ve iktisadi açıdan kritik bir öneme sahiptir. Lisanslı aracı kurumlar Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) gibi yetkili otoritelerce denetlenirken, sahte platformların çoğu offshore merkezlerde faaliyet göstermekte ve herhangi bir hukuki güvence sunmamaktadır. Dolandırıcı yapıların temel stratejileri; yatırımcıya şeffaf olmayan bilgi sunma, para çekim taleplerini reddetme, yatırımcı üzerinde yoğun psikolojik baskı kurma ve farklı sektörlerde faaliyet gösteren paravan şirketler aracılığıyla fon transferi yapmaktır.

Forex yatırım dolandırıcılığı yalnızca bireylerin maddi kayıplarına yol açmakla kalmamakta; aynı zamanda finansal piyasalara olan güveni de ciddi şekilde zedelemektedir. Bu nedenle, literatürde de vurgulandığı üzere, yatırımcıların korunmasına yönelik denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi, yatırımcıların bilinçlendirilmesi ve uluslararası işbirliğinin artırılması, bu alanda temel öncelikler arasında yer almaktadır.

Sonuç olarak, forex yatırım dolandırıcılığı günümüz finansal piyasalarının en önemli sorun alanlarından birini oluşturmaktadır. Hem bireysel yatırımcıların hem de finansal sistemin bütünlüğünün korunabilmesi açısından, bu tür hukuka aykırı faaliyetlerin kapsamlı bir biçimde ele alınması akademik ve pratik düzeyde büyük önem arz etmektedir.

FOREX YATIRIM DOLANDIRICILIĞININ HUKUKİ BOYUTU VE CEZASI

Finansal piyasaların küreselleşmesi ve teknolojik gelişmeler, yatırımcıların forex gibi karmaşık ve riskli piyasalara erişimini kolaylaştırırken, aynı zamanda dolandırıcılık fiilleri için de elverişli bir ortam yaratmaktadır. Özellikle son yıllarda Türkiye’de de artan forex yatırım dolandırıcılığı vakaları, yalnızca bireysel yatırımcıların değil, finansal sistemin bütünlüğünün de tehdit altına girdiğini göstermektedir. Bu bağlamda, söz konusu eylemlerin hukuki nitelendirilmesi hem ceza hukuku hem de sermaye piyasası hukuku bakımından ayrı bir önem arz etmektedir.

Türk Ceza Kanunu (TCK) çerçevesinde, forex yatırım dolandırıcılığı fiilleri çoğunlukla nitelikli dolandırıcılık kapsamında değerlendirilmekte olup, özellikle TCK m.158/1-f bendi (“bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık”) bu tür fiillerin tipik görünümünü oluşturmaktadır. Yargı kararlarında da görüldüğü üzere, çevrimiçi platformlar aracılığıyla gerçekleştirilen dolandırıcılık faaliyetlerinde bilişim sistemlerinin kullanılması, suçun nitelikli halini gündeme getirmekte; bu durumda ceza alt sınırı yükselmekte ve suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olmamak üzere adli para cezası uygulanmaktadır. Bununla birlikte, somut olayın özelliklerine göre TCK m.157’de düzenlenen basit dolandırıcılık suçu ya da TCK m.155 kapsamında güveni kötüye kullanma suçunun da uygulanma imkânı bulunmaktadır.

Öte yandan, forex işlemlerine ilişkin bir diğer önemli boyut Sermaye Piyasası Kanunu (SPKn) kapsamında ortaya çıkmaktadır. Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) gerekli izinler alınmaksızın yürütülen forex faaliyetleri, SPKn m.109/2’de düzenlenen “izinsiz sermaye piyasası faaliyeti” suçunu oluşturmaktadır. Bu fiil, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin günden on bin güne kadar adli para cezası ile yaptırıma bağlanmıştır. Ayrıca, SPK tarafından bu tür kuruluşlara yönelik ağır idari para cezaları ve faaliyet yasakları da uygulanabilmektedir.

Dolayısıyla, forex yatırım dolandırıcılığı fiillerinin hukuki değerlendirmesi çok boyutlu bir yaklaşım gerektirmektedir. Hem TCK hem de SPKn kapsamında yaptırımlar öngörülmüş olması, bu alandaki düzenlemelerin yatırımcıyı koruma ve piyasalara olan güveni sağlama işlevini güçlendirmektedir. Literatürde de vurgulandığı üzere, forex piyasasında dolandırıcılık eylemlerinin artışı, yalnızca bireysel mağduriyetleri değil, aynı zamanda sermaye piyasalarının güvenilirliğini de zedelemekte; bu nedenle hukuki çerçevenin titizlikle uygulanması büyük önem arz etmektedir.

ŞİKAYET VE HUKUKİ SÜREÇ

Finansal piyasaların dijitalleşmesiyle birlikte artan forex dolandırıcılığı vakaları, bireysel yatırımcıların malvarlıkları üzerinde ciddi tehditler oluşturmaktadır. Özellikle sahte aracı kurumlar, manipüle edilmiş işlem platformları ve gerçek dışı kazanç vaatleri, yatırımcıların kısa sürede büyük kayıplar yaşamasına sebep olmaktadır. Bu durum yalnızca bireysel mağduriyetleri artırmakla kalmamakta, aynı zamanda finansal piyasalara duyulan güveni de zedelemektedir. Bu nedenle, mağdurların haklarını etkili biçimde koruyabilmeleri için hukuki ve idari yolların eş zamanlı ve hızlı bir şekilde işletilmesi büyük önem taşımaktadır.

Mağdurların ilk yapması gereken adım, dolandırıcılık fiiline ilişkin tüm delilleri eksiksiz biçimde toplamak ve muhafaza etmek olmalıdır. Banka dekontları, dijital yazışma kayıtları (e-posta, WhatsApp, Telegram vb.), sahte lisans belgeleri, sözleşmeler ve ilgili platformlara ait işlem geçmişi, hem ceza soruşturmasında hem de olası hukuk davalarında delil niteliği taşımaktadır.

İkinci olarak, Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık kapsamında Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulması, sürecin en kritik aşamasını teşkil etmektedir. Delillerin eksiksiz sunulması, soruşturmanın etkin yürütülmesini kolaylaştıracaktır. Buna paralel olarak, izinsiz sermaye piyasası faaliyeti şüphesinin varlığı halinde Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) yapılacak başvurular da büyük önem arz eder. SPK, gerekli durumlarda faaliyeti durdurabilir ve suç duyurusunda bulunabilir.

Üçüncü olarak, yapılan ödemeler bakımından bankalarla iletişime geçilmesi önemlidir. Kredi kartı ile yapılan ödemelerde “chargeback” (ters ibraz) mekanizması işletilebilirken, havale ve EFT yoluyla yapılan işlemlerde ise bankaya şüpheli işlem bildirimi yapılması mümkündür. Ayrıca, BTK’ya erişim engeli talebi, Ticaret Bakanlığı’na aldatıcı reklam şikayeti ve MASAK’a şüpheli işlem bildirimi gibi yolların da devreye sokulması, mağduriyetin derinleşmesini önleyebilecek tamamlayıcı adımlar olarak literatürde önerilmektedir.

Son olarak, sürecin teknik ve hukuki boyutlarının karmaşıklığı dikkate alındığında, uzman bir avukattan hukuki destek alınması hayati bir unsurdur. Avukat desteği, hem ceza soruşturmasının hem de olası tazminat davalarının etkin yönetimini sağlamaktadır. Literatürde de vurgulandığı üzere (Kara, 2021), finansal dolandırıcılık mağdurlarının profesyonel hukuki yardım almaksızın hak arama sürecini etkili biçimde yürütebilmeleri oldukça güçtür.

Dolayısıyla, forex dolandırıcılığı mağdurlarının izlemesi gereken hukuki ve idari yol haritası, yalnızca bireysel kayıpların telafisi açısından değil, aynı zamanda piyasalara olan güvenin yeniden tesis edilmesi bakımından da kritik öneme sahiptir.

FOREX DOLANDIRICILIĞI SEBEBİYLE KAYBEDİLEN PARALARIN GERİ ALINMASI

Forex dolandırıcılığı mağdurlarının kayıplarını telafi etmesi güç bir süreçtir. Ancak hukuken başvurulabilecek yollar mevcuttur:

1. Ceza Davası Yoluyla

o Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusu yapılabilir.

o Fail hakkında açılacak ceza davasında mahkeme, zararın giderilmesine de hükmedebilir.

o Soruşturma aşamasında şüphelilerin banka hesaplarına bloke konulması talep edilebilir.

2. İcra Takibi

o Failin Türkiye’de tespit edilebilen malvarlığı varsa ilamsız icra takibi yapılabilir.

o Borçlunun itirazı halinde itirazın iptali/kaldırılması davası açılabilir.

3. Alacak Davası

o Asliye Hukuk veya Tüketici Mahkemelerinde alacak davası açılarak tazminat talep edilebilir.

o Banka dekontları, yazışmalar, sahte lisans belgeleri gibi deliller kullanılabilir.

4. İhtiyati Haciz

o Dolandırıcının malvarlığını kaçırmasını önlemek için dava açılmadan önce veya dava ile birlikte ihtiyati haciz talep edilebilir.

o Yargıtay, forex dolandırıcılığına ilişkin belgeleri yaklaşık ispat için yeterli görmektedir.

Kaybedilen paranın geri alınması zor olsa da, ceza soruşturması ve özel hukuk yollarının birlikte işletilmesi, alacağın tahsili ihtimalini artırmaktadır.

SONUÇ

Forex yatırım dolandırıcılığı, yalnızca bireysel yatırımcıların malvarlığına zarar vermekle kalmayıp, finansal piyasalara olan güveni de zedeleyen ciddi bir ekonomik suç niteliğindedir. Bu nedenle yatırımcıların, sermaye piyasası otoriteleri tarafından yetkilendirilmiş aracı kurumlarla çalışmaları, gerçekçi olmayan kazanç vaatlerine karşı ihtiyatlı olmaları ve yatırım kararı öncesinde kapsamlı araştırma yapmaları büyük önem taşımaktadır.

Mağduriyetlerin ortaya çıkması halinde ise; ceza yargılaması yoluyla faillerin cezalandırılması ve zararların giderilmesi, icra takibi ve alacak davalarıyla zararın tazmini, ihtiyati haciz gibi önlemlerle alacağın güvence altına alınması mümkündür. Bununla birlikte, sürecin uluslararası boyutu, delillerin toplanması ve malvarlığına ulaşma güçlükleri dikkate alındığında, bu yollara başvurulması teknik bilgi ve uzmanlık gerektirmektedir.

Dolayısıyla, forex yatırım dolandırıcılığına maruz kalan kişilerin hak kaybına uğramamaları için zaman kaybetmeden hukuki süreci başlatmaları ve profesyonel destek almaları, hem bireysel hakların korunması hem de finansal sistemin güvenilirliğinin sürdürülmesi açısından kritik bir zorunluluk arz etmektedir.

Av. Hatice KUŞAKSIZ