KARARLAR

Hukuk Genel Kurulu'nun 2024/279 E., 2025/606 K. sayılı kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08.10.2025 tarihli, 2024/279 E., 2025/606 K. sayılı kararı

Abone Ol

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2024/279 E., 2025/606 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/448 E., 2023/834 K.

ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 15.11.2022 tarihli ve

2021/8325 Esas, 2022/14188 Karar sayılı BOZMA kararı

1. Taraflar arasındaki manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

2. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

3. Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

4. Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararının davacılar ve davalı...İnş. Turizm Enerji San. ve Tic. Ltd. Şti. (... Ltd. Şti.) vekilleri tarafından temyiz edilmekle; yapılan inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

5. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) "İhtiyari dava arkadaşlığı" başlığını taşıyan 57. maddesinde; “Birden çok kişi, aşağıdaki hâllerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir:

a)Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması,

b)Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri,

c)Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması”.

6. " İhtiyari dava arkadaşlarının davadaki durumu" başlığını taşıyan HMK'nın 58. maddesinde ise; "İhtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsızdır. Dava arkadaşlarından her biri, diğerinden bağımsız olarak hareket eder." hükmü yer almaktadır.

7. Bu düzenlemelere göre maddede açıkça sayılan dava konusu hak ve borcun ortak olması, birden fazla kişinin ortak bir işlem (örneğin sözleşme) ile borç altına girmiş olması, davanın birden fazla kişi hakkında aynı (veya benzer) sebepten doğmuş olması hâllerinde birden çok kimsenin birlikte dava açması olanaklı olduğu gibi birlikte aleyhlerine dava açılabilir. HMK'nın yukarıda içeriğine yer verilen maddesinde sayılan hâller dışında ihtiyari dava arkadaşlığından söz etmek mümkün değildir.

8. Birlikte dava açma hakkına sahip olanlar davalarını birlikte açmak zorunda değildirler. Bu kişilerden her biri ayrı ayrı dava açabilecekleri gibi isterlerse birlikte de dava açabilirler. İşte bu son hâlde davacılar arasında dava arkadaşlığı doğar, fakat bu, ihtiyari (isteğe bağlı) bir dava arkadaşlığıdır.

9. Davalılar arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı bakımından da durum böyledir. Örneğin alacaklı, müteselsil borçlulardan her birine karşı ayrı ayrı dava açabileceği gibi isterse müteselsil borçluların bir kaçına veya tümüne karşı birlikte dava açabilir. Bu son hâlde, davalı tarafta bulunan müteselsil borçlular ihtiyari dava arkadaşı durumundadır yani bunlara karşı birlikte dava açılması zorunlu değildir.

10. İhtiyari dava arkadaşlığında, dava arkadaşı sayısı kadar dava vardır; bu davalar mahkemece birlikte görülür. Bu ise zaman, emek ve masraftan tasarruf sağlar, tahkikat ve yargılamayı kolaylaştırır ve basitleştirir ve nihayet çelişik hükümler verilmesini önler (Baki Kuru, Medenî Usul Hukuku El Kitabı, C.1, 2. Baskı, Ankara 2021, s. 956).

11. Öte yandan HMK'nın 341. maddesinde istinaf yoluna başvurulabilen kararlar; 3 61... . maddelerinde ise temyiz edilebilen ve temyiz edilemeyen kararlar hüküm altına alınmıştır. HMK'nın 362. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca, “Miktar veya değeri kırkbin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” hakkında temyiz yoluna başvurulmaz. Hemen belirtilmelidir ki kesinlik sınırı kamu düzeninden olup bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı, karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, Özel Daire bozmasına karşı verilen direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.

12. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.02.2025 tarihli ve 2023/1-1084 Esas, 2025/4 Karar ile 02.10.2024 tarihli ve 2023/1-265 Esas, 2024/493 Karar sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.

13. 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (6763 sayılı Kanun) 44. maddesiyle HMK'ya eklenen "Parasal sınırların artırılması" başlıklı Ek 1. madde ile aynı Kanun'un 362/1-(a) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, o yıl için 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle belirlenmektedir. Anılan Ek 1. maddenin 2. fıkrasının 04.06.2025 tarihli ve 7550 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki düzenlemesine göre, "... 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır". Buna göre direnme kararının verildiği 12.10.2023 tarihinde HMK'nın 362/1-(a) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 238.730,00 TL’dir.

14. Yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davacılar vekili iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahipleri lehine açtığı manevi tazminat davasında davacı ... için 150.000,00 TL, ... için 100.000,00 TL, ... için 100.000,00 TL, ... için 25.000,00 TL, ... için 25.000,00 TL, ... için 10.000,00 TL, ... için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 420.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

15. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda davalı ... yönünden davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine, davalı şirketler yönünden davanın kısmen kabulüne yönelik verilen kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalılar vekillerinin istinaf başvurularının yerinde olmadığından reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın Özel Dairece bozulmasından sonra yapılan yargılamada Bölge Adliye Mahkemesi tarafından manevi tazminat miktarlarına ilişkin bozmanın yerinde olduğu ancak karar ve ilâm harcına yönelik yapılan bozmanın yerinde olmadığı gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davacılardan ... için 75.000,00 TL, ... için 25.000,00 TL, ... için 25.000,00 TL, ... için 10.000,00 TL, ... için 10.000,00 TL, ... için 5.000,00 TL, ... için 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı şirketlerden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilerek önceki hükümde kısmen direnilmiş, karar davacılar ile davalı...Ltd. Şti. vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

16. Şu hâlde davada davacılardan ... için 75.000,00 TL, ... için 25.000,00 TL, ... için 25.000,00 TL, ... için 10.000,00 TL, ... için 10.000,00 TL, ... için 5.000,00 TL, ... için 5.000,00 TL manevi tazminat kabul edilmiş, talep edilen miktarlar dikkate alındığında ise davacılardan ... yönünden 75.000,00 TL, ... yönünden 75.000,00 TL, ... yönünden 75.000,00 TL, ... yönünden 15.000,00 TL, ... yönünden 15.000,00 TL, ...yönünden 5.000,00 TL, ... yönünden 5.000,00 TL manevi tazminat reddedilmiştir.

17. Dava konusu taleplerin niteliğine göre eldeki davada gerek davacılar gerekse davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu ve bu nedenle ihtiyari dava arkadaşı sayısı kadar dava olduğu gözetildiğinde, dava değerinin de her bir dava, bir başka ifadeyle her bir dava arkadaşı yönünden ayrı ayrı belirlenmesi ve belirlenen bu değerlerin kesinlik sınırı altında kalıp kalmadığının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği ortadadır.

18. Bu çerçevede ihtiyari dava arkadaşı durumunda olan davacıların davalılar aleyhine açtığı manevi tazminat davasında hükmedilen ve reddedilen tazminat miktarlarının HMK'nın 362/1-a ve Ek 1. maddelerindeki hükümler kapsamında direnme kararının verildiği 12.10.2023 tarihinde geçerli olan 238.730,00 TL tutarındaki temyiz kesinlik sınırının altığında kaldığından anılan karara karşı davacılar ve davalı...Ltd. Şti. vekillerinin temyiz yoluna başvurması miktar itibarıyla mümkün değildir.

19. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.06.2025 tarihli ve 2024/10-275 Esas ve 2025/401 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir.

20. Hâl böyle olunca davacılar ve davalı...Ltd. Şti. vekillerinin temyiz başvurularının ayrı ayrı miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar ve davalı...İnş. Turizm Enerji San. ve Tic. Ltd. Şti. vekillerinin temyiz başvurularının ayrı ayrı miktardan REDDİNE,

İstek hâlinde temyiz peşin harçlarının yatıranlara geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.10.2025 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.