MAKALE

LİMİTED ŞİRKETLERDE MÜDÜRLERİN AMME BORÇLARINDAN SORUMLULUĞU

Abone Ol

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda limited şirketlerin yönetim ve temsilinin şirket sözleşmesiyle düzenleneceği, bu sözleşmeyle yönetim ve temsilin müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa ya da tüm ortaklara veya üçüncü kişilere verilebileceği düzenlenmiştir.

"Müdürler, kanunla veya şirket sözleşmesi ile genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya ve bu kararları yürütmeye yetkilidirler."

Limited şirketlerde müdürlerin sorumluluğunu 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10’uncu maddesi ile 6183 sayılı AATUHK’un mükerrer 35’inci maddesi kapsamında inceleyeceğiz.

213 sayılı VUK’un 10’uncu maddesinde: "Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatlar gibi tüzel kişiliği olmıyan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir.

Yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır."

6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35’inci maddesinde: "Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir."

6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesinden anlaşılacağı üzere müdürler limited şirketin kamu borçlarından ikinci derecede sorumludur. Müdüre başvurabilmek için kamu borcunun asıl borçlu şirketin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması şarttır.

Limited şirketlerde ortakların sorumluluğu sermaye payı ile sınırlı sorumluluk olarak düzenlenmişken müdürlerin sorumluluğu tüm mal varlıklarıyla sınırsız sorumluluktur. Ortakların sorumluluğu kusursuz sorumluluk olarak düzenlenmişken müdürlerin sorumluluğu kusur sorumluluğudur. Yani şirket ortağı sadece ortak olması sebebiyle tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borçlarından sorumludur. Müdürün sorumlu tutulabilmesi için ise kast veya ihmalle kanuni ödevlerini yerine getirmemesi gerekir. Müdür vergiye ilişkin ödevlerin yerine getirilmemesinde herhangi bir kusuru olmadığını ispat ettiği takdirde sorumluluktan kurtulabilmektedir.

Şirketin tasfiye sürecine girmiş veya tasfiye edilmiş olması müdürlerin tasfiyeden önceki sorumluluğunu kaldırmaz.

Müdür, şirkette temsilci olduğu dönemde doğan vergilerden sorumludur. Yönetim görevinden ayrılan müdürün görevde bulunduğu dönemde kastı veya ihmaliyle sebep olduğu kamu borçlarından sorumluluğu da devam eder.

Vergiyi doğuran olay müdürün görev yaptığı dönemden önce veya sonra gerçekleşirse müdür vergi borcundan sorumlu tutulamaz. Aşağıda yer verdiğimiz yargı kararında da görüleceği üzere örneğin sahte fatura düzenleme fiili açısından müdürün fiilin işlendiği sırada şirkette temsilcilik yapıp yapmadığı hususu önem arz etmektedir.

Danıştay Dokuzuncu Daire E.2023/6877 K.2025/1820 sayılı kararında:

"Borçlu ... Güvenlik Sistemleri Elektrik Elektronik Servis Savunma Sanayi İmalat Nakliye İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlenen ... tarih ve ... sayılı vergi tekniği raporu ve ... tarih ve ... sayılı vergi inceleme raporu ile anılan şirketin 2010 ve 2011 yıllarında sahte belge kullandığının tespiti üzerine 2010 ve 2011 yıllarının muhtelif dönemleri için yapılan re'sen tarhiyatlara ilişkin vergi/ceza ihbarnamelerinin 17/07/2016 ve 22/08/2016 tarihlerinde e-tebligat yoluyla tebliğ edildiği, vergi/ceza ihbarnameleri içeriği borçların ödenmemesi üzerine asıl borçlu şirket adına söz konusu 2016 yılı vadeli borçların tahsili için ödeme emirleri düzenlenerek 01/06/2017 ve 03/06/2017 tarihlerinde e-tebligat yoluyla tebliğ edildiği, alacağın tahsiline yönelik olarak asıl borçlu şirketin hesaplarına haciz işlemlerinin uygulandığı, amme alacaklarının asıl borçlu şirketten tahsil edilememesi üzerine dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği, davacının ise anılan şirkette 14/05/2013-10/04/2017 tarihleri arasında olarak görev yaptığı anlaşılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Kanuni Temsilcilerin Ödevi" başlıklı 10. maddesinde şirketlerin kanuni temsilcileri için öngörülen sorumluluğun kusur sorumluluğu olduğu, olayda, dava konusu amme alacaklarının kaynağının, asıl borçlu şirketçe, davacının kanuni temsilci olarak görev yaptığı dönemden önce sahte fatura kullanılması fiili olduğu, sahte fatura kullanması neticesinde vergiyi doğuran olayların gerçekleştiği vergilendirme dönemlerinde davacının anılan şirkette kanuni temsilcilik görevinin bulunmadığı ve davacıya bu bakımdan bir kusur atfedilemeyeceğinden, tahakkuk ettirilip ödenmeyen vergi borcundan sorumlu tutulamayacağı sonucuna ulaşılmış olup, yukarıda belirtilen gerekçeyle davanın reddine karar veren Vergi Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunu reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

Müdürlerin ödedikleri borçlardan dolayı asıl borçlu mükellefe rücu hakkı da kanunda düzenlenmiştir. Müdür ödemiş olduğu borcun tamamını asıl mükellef şirkete rücu edebilir, şirketten tahsil edemediği durumda şirket ortağına ortağın sermaye payı oranında rücu imkanı bulunmaktadır."

Değinmemiz gereken bir diğer husus da asıl mükellef şirketten tahsil edilemeyen kamu alacağı için önce müdüre mi yoksa ortağa mı gidileceği konusudur. Bu konuyla alakalı Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun E.2013/1 ve K.2018/1 sayılı kararında gerek 6183 sayılı Kanun’da gerekse 213 sayılı Kanun’da önce ortağa mı yoksa kanuni temsilciye mi gidileceğinin düzenlenmediği "kanuni temsilci ile ortak arasında bir öncelik sırası bulunmadığından, limited şirketin vergi borcunun tahsilinde ortağın takibine başlanabilmesi için kanuni temsilcinin takibinin gerekli olmadığı" yönünde oyçokluğuyla karar verilmiştir. Dolayısıyla bu karar doğrultusunda şirketten tahsil edilemeyen vergi borcu için kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilmeksizin ortağın sorumluluğuna da gidilebilmektedir.

Sonuç olarak limited şirketlerde müdürlük görevi temsil göreviyle birlikte riskli bir sorumluluğu da beraberinde getirmektedir. Bu sorumluluk müdürlerin görevlerini yerine getirirken basiretli davranmalarını zorunlu kılmaktadır. Bu sebeple müdürlerin şirketin mali yükümlülüklerini yakından takip etmeleri, şirketin kamu borçlarından şahsi sorumlulukları olması sebebiyle büyük önem taşımaktadır.

Av. Bilge UĞRAŞKAN