MİRAS HUKUKUNDA ZÜMRE SİSTEMİ VE KANUNİ MİRAS PAYLARI

Abone Ol

1. MİRAS HUKUKUNDA ZÜMRE SİSTEMİ VE KÖK İÇİNDE HALEFİYET KURALI

Türk ve İsviçre hukuk sistemlerinde kanuni mirasçılığın belirlenmesinde zümre sistemi kabul edilmiştir.

Zümre, bir şahıstan üreyenlerin o şahısla birlikte meydana getirdikleri hısımlardan oluşur. Bir zümre başı ve onun altsoyunun oluşturduğu topluluk söz konusudur. Her zümrede zümre başından gelen asıllar ile bunların altsoylarının oluşturduğu bütüne ise kök adı verilir.

Kök içinde halefiyet kuralına göre ise, bir zümre içinde mirasbırakandan önce ölen yasal mirasçının miras hakkı kendi altsoyuna geçer. Ancak eşin üçüncü zümreyle birlikte mirasçı olması durumunda, üçüncü zümre mirasçılarının birinin ölmesi durumunda sadece çocukları onların yerine geçer.

Örneğin, mirasbırakanın kendisinden önce ölen üç çocuğu var ise, miras ilkin üçe bölünür ve ölen mirasçıların çocuklarına geçer. Yani önce ölen çocuklarından birinin bir çocuğu var ise, alacağı miras payı 1/3’tür. İki çocuğu olan diğer ölen çocuğun mirasçılarının her birinin alacakları pay ise 1/6’dır. Mirasbırakandan önce ölen üçüncü çocuğunun ise sağ olan üç çocuğu var ise bu çocukların her birinin alacağı pay ise 1/9’dur. Eğer bu mirasçılarından birinin altsoyu yoksa payı, zümre içindeki diğer kanuni mirasçılara geçer.

Zümre sisteminde mirasçıların belirlenmesinde gözetilmesi gereken kurallar:

a)-Türk Medeni Kanunu’ndaki siteme göre, mirasın bir sonraki zümreye geçebilmesi için daha önceki zümrede hiç bir mirasçının bulunmaması gerekir. Yani yakın bir zümreden olan mirasçılar, daha sonraki zümrede olan mirasçıları miras dışı bırakır.

b)-Aynı kural zümrenin kendisi için de geçerli olup, zümre içinde mirasbırakana daha yakın olan mirasçı, uzak olan mirasçıyı miras dışı bırakır. Örneğin, mirasbırakan öldüğünde çocuk hayatta ise torunların miras hakkı olmadığı gibi; çocuksuz ölen mirasbırakana mirasçı olacaklar sağ olan anne ve babadır. Kardeşler, anne ve baba sağ iken miras payı alamazlar.

c)-Her zümredeki mirasçılar mirasbırakana eşit paylarla mirasçıdırlar.

d)-Mirasbırakandan önce ölen veya başka bir nedenle (mirastan ıskat, mirastan yoksunluk gibi) mirasçı olamayan hısımların yerine onların altsoyları ölen veya başka bir nedenle mirasçı olamayanın payı kadar mirasa hak kazanırlar.

e)-Mirasbırakandan önce ölen veya başka bir nedenle (mirastan ıskat, mirastan yoksunluk gibi) mirasçı olamayan hısımların mirasçısı yoksa miras payı yanındaki mirasçıya geçer. Örneğin mirasbırakandan önce ölmüş olan çocuğun miras payı mirasbırakanın diğer çocuklarına geçer.

…743 Sayılı Türk Kanunu Medenisinde mirasçılar üç zümre ile sınırlandırılmış olup…

Bu durumda alt soyu olmayan murisin mirasçısı ana ve babasıdır. Ana veya babası kendisinden evvel vefat etmiş ise, vefat etmiş olan ana veya babaya intikal edecek miras bu ana veya babanın alt soyuna ait olur. Muristen önce ölmüş olan ana veya babanın alt soyu olmadığı takdirde onun hissesi de sağ kalan ana veya babaya veya onlar ölmüş ise onların alt soyuna geçer, ölmüş olan ana veya babanın ana ve babasına yani 3. zümreye geçmez. Önce gelen zümrede mirasçı varsa sonra gelen zümredekiler mirasçı olamazlar, bir zümre içinde bir mirasçı muristen önce ölmüşse, miras onun alt soyuna geçer.

Somut olayda murisin ana bir baba ayrı kardeşleri mevcut olup muristen önce ölen alt soyu bulunmayan babasının kardeşlerine ve onların çocuklarına yani murisin 2. zümre mirasçıları varken 3. zümre olan muristen önce ölen büyük ana ve büyük babasının alt soyuna miras kalmaz. Mirasın tamamı 2. zümre olan ana bir kardeşlerine kalır…”[1]

2. MİRAS HUKUKUNDA KANUNİ MİRASÇILAR

2.1. Mirasçı Olabilme Koşulları

Mirasçı, mirasbırakanın terekesinden pay alan gerçek veya tüzel kişilerdir. TMK’nın 577/1. maddesine göre “Bu Kanuna göre mirasa ehil olmayanlar dışındaki herkes mirasçı olabileceği gibi, vasiyet alacaklısı da olabilir.” Düzenlemedeki ehliyet, TMK’nın 8. maddesinde düzenlenen hak ehliyetidir. TMK’nın 8. maddesine göre ise “Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil olmada eşittirler.” Hak ehliyeti ise, kişilikle başlar, kişilik de tam ve sağ doğumla oluşur.

Mirasbırakanın ölümü ile açılan miras üzerinde mirasçılık sıfatının bulunması, mirasın geçişi için zorunludur.

Kanunumuzda iki tür mirasçılık şekli düzenlenmiş olup, bunlar kanuni mirasçı ve atanmış (iradi) mirasçıdır.

Kanuni (yasal) mirasçılar kanundan doğarlar.

Atanmış (iradi, mansup) mirasçılar ise, mirasbırakanın iradesine dayanırlar.

Kanuni ya da atanmış bir mirasçı olarak miras hakkını elde etme için:

-TMK’nın 580. ve devamı maddelerinde düzenlenen anlamda mirasbırakanın ölümü anında sağ olmak gerekir. Mirasbırakanın ölümü anında sağ olmak koşulunun ilk istisnası cenindir. TMK’nın 582. maddesine göre “Cenin, sağ doğmak koşuluyla mirasçı olur. Ölü doğan çocuk mirasçı olamaz.” Cenin tam ve sağ doğmak koşuluyla mirasçı olur. Bu koşulun gerçekleşmesi ile birlikte ana rahmine düştüğü andan itibaren cenin mirasçıdır. İkinci istisnası gaipliktir. TMK’nın 586/1. Maddesine göre “Ortada bulunmayan ve mirasın açıldığı anda sağ olup olmadığı ispat edilemeyen mirasçının miras payı resmen yönetilir.” Gaiplik kararı alındığında ise, gaip mirasçının miras hissesi, bu kimse ölmüş gibi kendi mirasçılarına geçer.

-TMK’nın 578. maddesinde düzenlenen mirastan yoksunluk nedenlerinin bulunmaması gerekir. Mirastan yoksunluk ile mirastan çıkarma (ıskat) farklı kavramlardır.

-Son olarak TMK’nın 577/1. maddesinde düzenlenen şekli ile mirasçı olabilme ehliyeti taşıması gerekir.

“...Mirasçı, miras bırakanın ölümü ile terekesinin bir bütün olarak intikal ettiği şahıs veya şahıslardır. Gerçek kişiler mirasçı olabileceği gibi tüzel kişiler de mirasçı olabilirler. Medeni Kanun, kanuni ve iradi mirasçılık olmak üzere iki türlü mirasçı kabul etmiştir. Kanuni mirasçı, kanun gereği mirasçı olan ve kanunda sayılan kimselerdir. İradi veya mansup mirasçı ise miras bırakanın iradesi sonucu vasiyetname veya miras sözleşmesi ile belirlenir. İradi mirasçılığın kaynağı da temelde yine kanundur. Kanun miras bırakanın bu şekilde açıklanan iradesine ölüme bağlı tasarruf demektedir...”[2]

“… Türk Medeni Kanunu'nun 580. maddesi uyarınca “mirasçı olabilmek için mirasbırakanın ölümü anında mirasa ehil olarak sağ olmak şarttır.” Başka bir koşul söz konusu olamaz. Yine aynı kanunun 599. maddesinde ”mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın ayni haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar” hükmü getirilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun değinilen açık hükümleri karşısında bir mirasçının daha önce değil, murisin ölüm tarihinde (mirasın açılma tarihinde) mirasçılığa ehil ve sağ olması esastır. İstikrar kazanmış Yargıtay İçtihatlarında murisin muvazaalı temliki yaptığı tarihteki çocukları ile bundan sonra ana rahmine düşen çocukları arasında dava hakkı yönünden hiç bir fark gözetilmemiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 500. maddesinin “evlatlık ve altsoyu, evlât edinene kan hısımı gibi mirasçı olurlar“ hükmü gereğince füruu ve evlâtlık arasında bir ayırım yapmak da olanaksızdır…”[3]

2.2. Zümre Sistemine Göre Kanuni Mirasçılar ve Miras Payları

4721 s. TMK kan hısımlarından gelen kanuni mirasçıları üç zümrede toplamıştır.

2.2.1. Birinci Zümre Mirasçılar

Birinci zümre mirasçıların tespiti için, mirasbırakandan aşağı doğru gidilir. Birinci zümrede birinci derecede mirasçılar mirasbırakanın çocukları olup, bunlar eşit paylı olarak mirasçıdırlar. Ancak üvey anne ve üvey babadan kanuni mirasçı olmaları mümkün değildir. Aşağıda açıklanacağı üzere, evlilik dışı çocuk ile evlatlık da birinci zümre mirasçılardır.

4721 S. TMK ile nesep yönünden sahih nesep ve gayrisahih nesep ayrımı kaldırılmıştır.

2.2.2. İkinci Zümre Mirasçılar

İkinci zümre mirasçılar mirasbırakanın ana ve babasıdır.

İkinci zümre mirasçılar, mirasbırakanın ana, baba ve onların altsoy hısımlarıdır.

Bunların mirasçı olabilmeleri için birinci zümrede hiç bir mirasçının bulunmaması gerekir.

İkinci zümre mirasçılığı gündeme geldiğinde terekenin ilk önce mutlaka ikiye bölünmesi gerekir. Çünkü ana ve baba mirasbırakana eşit paylı mirasçılardır. Ana ve baba ikinci zümrenin birinci derecede mirasçılardır. Mirasbırakandan önce ölen ana veya babanın altsoyları yoksa bütün miras sağ kalan ana veya babaya kalır. Bunlar sağ iseler, mirasbırakanın kardeşleri yasal mirasçı olamazlar.

Ana ve babanın altsoylarının mirasçı olabilmeleri için, ana veya babanın mirasbırakandan önce ölmüş olmaları gerekir.

Kök içinde halefiyet kuralı burada da uygulanır. Yani mirasbırakandan önce ölen kardeşlerin, yeğenlerin yerine altsoyları geçer.

2.2.3. Üçüncü Zümre Mirasçılar

Üçüncü zümre mirasçılar mirasbırakanın büyük ana ve büyük babasıdır.

Üçüncü zümre, mirasbırakanın büyük ana ve büyük baba ve bunların altsoylarından (amca, dayı, hala, teyze ve onların altsoyları) oluşur.

Kanuni mirasçı olabilmeleri için, birinci ve ikinci zümrede mirasçının bulunmaması gerekir.

Üçüncü zümre mirasçılığında mirasın ilk önce dörde bölünmesi gerekir. Her bir büyük ana ve büyük babanın ¼’er payı vardır. Kök içinde halefiyet kuralı gereği büyük ana veya büyük babadan biri mirasbırakandan önce ölmüşse altsoyları (yani amca, hala, dayı, teyze) kanuni mirasçı konumuna gelir. Amca, dayı, hala, teyzeden biri mirasbırakandan önce ölmüşse, bu sefer onların altsoyları kanuni mirasçı haline gelir.

Mirasbırakandan önce ölen büyük ana ve büyük babalardan birinin altsoyu yoksa onun miras payı aynı tarafta yanında yer alan mirasçıya geçer.

Aydın Tekdoğan

Avukat

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi

2. Hukuk Dairesi Emekli Başkanı

----------

*Ayrıntılı bilgi için:

Tekdoğan A., Miras İş ve İşlemleri ile Miras Davaları, 1. Baskı, Seçkin Yayınevi, Temmuz 2024, 1625 Sayfa;

Tekdoğan A., Muris Muvazaası Nedeniyle Açılan Tapu İptal ve Tescil Davaları, 8. Baskı, Seçkin Yayınevi, Haziran 2025, 616 Sayfa;

Tekdoğan A., Mirasta Denkleştirme ve Tenkis Davaları, Güncellenmiş 8. Baskı, Seçkin Yayınevi, Haziran 2025, 680 Sayfa;

Tekdoğan A., Vasiyetnamenin Tenfizi ve İptali Davaları, Güncellenmiş 6. Baskı, Seçkin Yayınevi, Şubat 2025, 688 Sayfa;

[1] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2002/2-507 K. 2003/518 T. 14.5.2003

[2] Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu E. 1994/4 K. 1994/4 T. 11.11.1994

[3] Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E. 2016/6514 K. 2019/1735 T. 11.3.2019