SERİ MUHAKEME USULÜNDE AYM'NİN İPTAL KARARI ÇERÇEVESİNDE ŞÜPHELİYE TEBLİGATIN YAPILMASI

Abone Ol

SERİ MUHAKEME USULÜNDE AYM’NİN 10.09.2025 TARİHLİ VE 2025/184 SAYILI İPTAL KARARI ÇERÇEVESİNDE ŞÜPHELİYE TEBLİGATIN YAPILMASI

Alternatif çözüm yolu olarak “Seri Muhakeme Usulü”, ilk kez 5271 sayılı Kanun’un 250. Maddesinin 7188 sayılı Kanun ile yeniden düzenlenmesiyle 01/01/2020 tarihi itibarıyla ceza usul hukukumuzda yürürlüğe girmiştir.

Yeterli şüpheye ulaşılmasına rağmen kamu davası açılmaksızın yargılama sürecinin yürütülmesini öngören özel bir yargılama usulü olan ve Kanunda sınırlı olarak sayılan suçlar bakımından uygulanabilecek seri muhakeme usulüne ilişkin 250. maddenin 13. Fıkrasının “ya da başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması” ifadesi, Anayasa Mahkemesinin 10.09.2025 tarihli ve 2025/184 sayılı kararıyla iptal edilmiştir.

SERİ MUHAKEME USULÜ NEDİR VE UYGULAMASI NASILDIR?

Seri Muhakeme Usulü, kamu davası açmak için yeterli şüphe olmasına rağmen dava açılmadan yargılama yapılmasını sağlayan özel bir usul yoludur. Bu usul yolu, seri muhakeme usulünün uygulanmasını kabul eden şüphelinin, mahkeme önünde yargılanmaksızın mahkûm edilerek cezalandırılmasını sağlamaktadır.

Cumhuriyet savcısı, kamu davası açılması için yeterli şüphe bulunduğuna kanaat getirir ve işlenen suçun seri muhakeme usulü kapsamına girdiğini tespit ederse seri muhakeme usulünün uygulanabilmesi amacıyla soruşturmanın şüphelisini bilgilendirmek ve seri muhakeme teklifinde bulunmak amacıyla davet eder.

Şüpheliye davet usulü; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim araçlarından yararlanmak suretiyle de yapılabilir. CMK m.250 fıkra 13 “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması hâlinde, seri muhakeme usulü uygulanmaz.” hükmü ile, herhangi bir şekilde şüpheliye ulaşılamadığı takdirde seri muhakeme usulünün uygulanamayacağını, bu aşamada soruşturmaya genel hükümlere göre devam olunacağını düzenlemiştir.

Şüpheliye seri muhakeme usulü hakkında bilgilendirme yapıldıktan sonra teklifte bulunulur. Şüphelinin, müdafi huzurunda bu teklifi kabul etmesi hâlinde usulün uygulanmasını kabul eden şüpheli hakkında Cumhuriyet savcısı, suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında tespit edeceği temel cezadan yarı oranında indirim uygulamak suretiyle yaptırımı belirler.

Tahdidi olarak sayılan suçlarda, şüpheli müdafi huzurunda teklifi kabul etmişse akabinde Cumhuriyet savcısı tarafından yazılı olarak mahkemeden, şüpheli hakkında seri muhakeme usulü uygulanması talep edilir.

Bu aşamadan sonra mahkeme denetim makamı olarak değerlendirmeye geçmektedir. Mahkeme, şüpheliyi müdafi huzurunda dinledikten sonra seri muhakeme usulünün şartlarının oluştuğunu, eylemin seri muhakeme kapsamına girdiğini ve dosyadaki mevcut delillere göre mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiği kanaatine varırsa talep yazısında belirtilen yaptırımdan daha ağır olmamak üzere hüküm kurar. Aksi kanaatte ise talebi reddeder ve soruşturmanın genel hükümlere göre sonuçlanması amacıyla Cumhuriyet Başsavcılığına dosyayı geri gönderir.

Seri muhakeme usulünün herhangi bir nedenle tamamlanamaması veya mahkemece genel hükümlere göre yargılamaya devam edilmesi yönünde karar verilmesi hâlinde; şüphelinin kabul beyanı ile usule ilişkin tüm belgeler sonraki soruşturma ve kovuşturma aşamalarında delil olarak kullanılamaz.

SERİ MUHAKEME USULÜ MEVZUATIMIZA NE ZAMAN GİRDİ?

Seri Muhakeme Usulü, Adalet Bakanlığının “Yargı Reformu Strateji Belgesi” doğrultusunda yaptığı çalışmalar akabinde 1 Ocak 2020’den itibaren yargı sisteminde yerini almıştır.

İşbu usul yolu ile savcılık makamının işlevselliğinin artırılması, mahkemelerin iş yükünün azaltılması, ayrıca hükmün açıklanmasının geri bırakılması, erteleme veya seçenek yaptırıma çevirme gibi imkânların daha etkin kullanılabilmesi hedeflenmiştir.

Dolayısıyla yargıya yeni kazandırılan bu usul yöntemiyle yargı sisteminin sadeleştirilmesi hizmetlerin kolaylaştırılması ve hızlanması amaçlanmıştır.

ANAYASA MAHKEMESİNİN 10.09.2025 TARİHLİ 2025/184 SAYILI İPTAL KARARI

Ceza Muhakemesi Kanununun 250. maddesinin 13.fıkrasında yer alan “ya da başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması” ibaresi Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş ve kararın Resmî Gazete’ de yayımlanmasından itibaren 9 ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.

Yalova 7. Asliye Ceza Mahkemesi, yargılamasına baktığı bir davada, CMK’ nun 250. maddesinin 13. fıkrasının bir bölümünün iptali için Yüksek Mahkemeye başvurmuştur. Başvuruda ilgili fıkrada bir açıklığın bulunmadığı, şüpheliye yapılan davetin; yazılı bildirimin yanı sıra telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim araçlarıyla da yapılabildiği fakat şüpheliye bu araçlarla da ulaşılamadığı takdirde genel hükümlere göre yargılamaya devam olunmasının şüphelinin daha az ceza almasını sağlayacak imkandan yararlanamamasına neden olacağı, dolayısıyla bu durumun hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayacağı ileri sürülmüş ve ilgili fıkranın iptali talep edilmiştir.

AYM, kararında seri muhakeme usulü uygulanmaksızın soruşturmanın sonuçlandırılacağı hallerin sınırlı olarak sayılmamış olmasını “belirsizlik” olarak görmemiş, bu durumun kanun yapma tekniğinin doğasından kaynaklı olduğunu ve bu nedenle kanun hükmünün belirlilik şartı taşıdığını, ayrıca belirli bir önemin altındaki suçlarda seri muhakeme usulünün uygulanmasının suça etkili ve hızlı bir çözümle yaklaşılmasını sağladığını dolayısıyla kuralın kamu yararı amacı taşıdığını ifade etmiştir.

Yine AYM, kararında anayasal ilkelere bağlı kalmak koşuluyla kanun koyucunun cezai uyuşmazlıklarda alternatif çözüm yolları öngörebileceğini, bunun şartları ve kapsamını belirleme konusunda takdir yetkisi olduğunu fakat kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında düzenleme yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesi ile bağlı kalması gerektiğini ifade etmiştir.

Elverişlilik, gereklilik, orantılılık olmak üzere 3 alt ilkeden oluşan ölçülülük ilkesi kapsamında “şüpheliye herhangi bir nedenle ulaşılamaması hâlinde yargılamanın genel hükümlere göre sürdürülmesini” öngören kanun hükmünün ‘gereklilik’ ve ‘elverişlilik’ alt ilkelerine uygun olduğunu belirten AYM, düzenlemenin yargılamanın gereksiz şekilde uzamasını engelleyerek hızlı ve etkili bir sonuca ulaşılmasını sağladığını vurgulamıştır.

Fakat AYM, iptal kararının gerekçesinde; kanunda şüpheliyi “teklife davet etme” aşamasına ilişkin sınırlayıcı bir düzenleme bulunmadığını, Cumhuriyet savcısının şüpheliyi her türlü yolla davet etme imkânına sahip olmakla birlikte bu konuda herhangi bir zorunluluk öngörülmediğini belirtmiştir. Bu nedenle AYM, “şüpheliye ulaşılamaması” konusunun mahkeme denetimine elverişli olmadığı kanaatindedir. Dolayısıyla usulün uygulanmasına yönelik teklifin, şüpheliye iletilmesi amacıyla uygulanan yöntemlerin, şüphelinin yargılama sürecinden haberdar edilmesini ve sürece etkin biçimde katılımını güvence altına almada yetersiz kaldığı; şüpheliye ulaşılamadığı takdirde yargılamaya genel hükümlere göre devam edilmesinin meşru amaç bakımından ‘orantılılık’ ilkesi ile bağdaşmadığı sonucuna varmıştır.

AYM, kuralın söz konusu usule ilişkin şüphelinin haklarını dengeleyici mekanizmalar içermemesi nedeniyle seri muhakeme usulünün uygulanamamasından kaynaklanan olumsuz sonuçların, tamamen şüpheli üzerinde bırakıldığı ve bu durumun şüpheliye katlanamayacağı bir külfet yüklediği ve Anayasaya aykırı sonuçlar doğurduğu sonucuna varmıştır.

Sonuç olarak;

Ceza yargılamasında hızlı ve etkin bir çözüm yolu sunması nedeniyle özel ve önemli bir usul yolu olan seri muhakemenin uygulanmasında şüphelinin teklife erişiminin güvence altına alınması, hem adil yargılanma hakkının hem de hukuk devleti ilkesinin gereğidir.

Anayasa Mahkemesinin 250. maddenin 13. fıkrasındaki “başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması” ibaresini iptali, şüphelinin teklife erişiminin güvence altına alınması hususunda önemli bir müdahale niteliğindedir.

Bu yönüyle söz konusu durumun elverişlilik ve gereklilik ilkelerine uygun düştüğü fakat orantılılık ilkesini ihlal ettiği, akabinde kuralın hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı sonucuna varılmış olup “başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması” ibaresi iptal edilmiştir.

İptal kararıyla; seri muhakeme usulünde, şüphelinin seri muhakeme hakkından haberdar edilmesinin mutlak surette sağlanması amaçlanmış; böylece şüphelinin seri muhakeme usulünden yararlanma iradesini ortaya koyması sağlanmıştır.