MAKALE

TRAFİK KAZALARINDA MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEPLERİNİN HUKUKİ DAYANAKLARI

Abone Ol

Trafik kazaları, günümüzde hem can hem de mal güvenliğini tehdit eden en önemli toplumsal sorunlardan biridir. Bu kazalar çoğu zaman ölüm, yaralanma veya malvarlığında ciddi zararlara yol açmaktadır. Meydana gelen zararların giderilmesi, hem mağdurların adalet duygusunun tatmini hem de toplumsal barışın sağlanması açısından büyük önem taşır. Bu noktada, trafik kazası nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davaları, mağdurların uğradıkları zararların hukuki yollarla giderilmesini sağlayan en temel araçlardan biridir.

Trafik kazaları hukuki açıdan haksız fiil kapsamında değerlendirilir. Bu nedenle, haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler trafik kazalarına da uygulanmaktadır. Kazanın meydana geldiği andan itibaren zarar görenlerin, kusurlu olan kişilere karşı tazminat talep etme hakları doğar. Tazminat davalarının açılabilmesi için en önemli hususlardan biri zamanaşımı süreleridir. Kural olarak zarar gören, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren iki yıl içinde dava açabilir. Bununla birlikte, her hâlükârda kazanın meydana geldiği tarihten itibaren on yıl geçmesiyle dava açma hakkı sona erer. Eğer trafik kazası aynı zamanda bir suç teşkil ediyorsa, ceza kanunundaki dava zamanaşımı süreleri de uygulanabilir ve ceza davası sürdüğü müddetçe tazminat davası açmak mümkündür.

Tazminat davası açma hakkı, doğrudan zarar gören kişiye aittir. Yaralanan kişi, maddi tazminat kapsamında tedavi giderleri, kazanç kaybı ve iş gücü kaybını; manevi tazminat kapsamında ise yaşadığı acı ve elem nedeniyle tazminat talep edebilir. Ağır bedensel yaralanma halinde yaralının yakınları da manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. Ölümlü trafik kazalarında ise ölenin desteğinden yoksun kalan yakınları, hem maddi hem de manevi tazminat talebinde bulunabilirler.

Dava yalnızca kusurlu sürücüye karşı değil; aracın sahibine, işletenine ve aracın sigorta şirketine karşı da açılabilir. Bu durum trafik kazalarının niteliği gereği sorumluluk alanının geniş tutulmasından kaynaklanır. Yetki bakımından ise davacıya seçimlik hak tanınmıştır. Dava, davalılardan herhangi birinin ikametgahında, kazanın meydana geldiği yerde, davacının ikametgahında veya sigorta şirketinin merkezinin bulunduğu yerde açılabilir. Görevli mahkeme, genel kural olarak Asliye Hukuk Mahkemesi olmakla birlikte, sigorta şirketine karşı açılacak davalarda Asliye Ticaret Mahkemesi’dir.

Trafik kazalarında talep edilebilecek zarar kalemleri, kazanın ölümle veya yaralanma ile sonuçlanmasına göre farklılık gösterir. Ölümlü kazalarda cenaze giderleri, ölümden önce yapılan tedavi masrafları, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talep edilebilir. Yaralamalı kazalarda ise tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar gündeme gelir. Manevi tazminat ise mağdurda bir huzur ve denge duygusu yaratmayı amaçlar; kişiyi zenginleştirmeye yönelik bir araç olarak değerlendirilemez. Hakim, manevi tazminat miktarını belirlerken olayın meydana geliş şekli, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusur oranı ve hakkaniyet ilkelerini göz önünde bulundurur.

Trafik kazaları, bireylerin ve toplumun yaşamını derinden etkileyen ciddi olaylardır. Bu kazaların doğurduğu zararların giderilmesi amacıyla açılan tazminat davaları, hem mağdurların haklarının korunması hem de kusurlu kişilerin sorumluluklarının yerine getirilmesi bakımından önemlidir. Trafik kazası nedeniyle tazminat davasında, hukuki dayanakların doğru belirlenmesi, zamanaşımı sürelerine dikkat edilmesi, talep edilecek zarar kalemlerinin somut olaya göre açıkça ortaya konulması ve görevli mahkemenin doğru tespit edilmesi, davanın sağlıklı şekilde yürütülmesi için gereklidir. Böylece hem mağdurların adalet duygusu tatmin edilmekte hem de trafik güvenliğine ilişkin toplumsal bilinç güçlenmektedir.

Av. Ömer AKSAKAL