KARARLAR

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 2021/14687 E., 2022/13926 K. sayılı kararı

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 07.11.2022 tarihli, 2021/14687 E., 2022/13926 K. sayılı kararı

Abone Ol

T.C.

Yargıtay

4. Hukuk Dairesi

2021/14687 E., 2022/13926 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ: Ordu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)

Davacılar ..., ..., ..., ... vekili Av. ... tarafından, davalılar ..., ..., HDI Sigorta A.Ş aleyhine 19/10/2012 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09/12/2019 günlü karara karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince verilen 30/12/2020 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hâkiminin raporu ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

K A R A R

Davacılar vekili; 19.10.2007 tarihinde müvekkili ...’nun yolcu konumunda olduğu ve davalıların zorunlu mali sorumluluk sigortası, işleteni ve sürücüsü olduğu aracın karıştığı tek taraflı trafik kazası sonucu, davacı ...’in tam felç ve yatağa bağımlı hale geldiğini, davalı ... şirketine Noter kanalıyla gönderilen 16.10.2008 tarihli ihtarnameye cevap verilmediğini belirterek; belirsiz alacak davası olarak davacı ... için 40.000,00 TL maddi tazminatın davalı işleten ve sürücüden olay, davalı ... şirketinden poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere temerrüt tarihinden itibaren temerrüt faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini, davacı ... için 40.000,00 TL, davacı anne ..., davacı baba ... ve davacı abi ... için 7.500,00’er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalı sürücü ve işletenden müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; 17.06.2019 tarihli dilekçesinde davacı ... için davalıların hesaplanan toplam 1.259.320,37 TL tazminattan sorumlu oldukları, buna göre fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 40.000,00 TL olarak talep ettikleri maddi tazminat talebini 205.000,00 TL'ye yükselterek, sigorta şirketinin sorumluluğunun kaza tarihindeki sakatlık ve tedavi limitleri dahilinde olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

Davalılar ... ve ... vekili; asıl kusurun davacı ...’e ait olduğunu, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.

Davalı ... vekili; kusur ve maluliyet oranlarının tespiti gerektiğini, davacının ortak kusuru bulunması nedeniyle hesaplanacak tazminattan indirim yapılmasını, dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceğini, ödemeye esas teşkil edecek tüm belgelerle müvekkiline yapılmış bir başvuru bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince; hükme esas alınan raporda davalı sürücünün %85, davacının %15 kusurlu bulunduğu, davacının meslekte kazanma gücünü %100 oranında kaybettiği, 625.002,15 TL sürekli maluliyet ve 634.318,22 TL bakıcı giderinden kaynaklı zararının oluştuğu, ancak davacının 40.000,00 TL olan maddi tazminat talebini 205.000,00 TL olarak ıslah ettiği, davacının talebiyle bağlı kalındığı ve bu tazminattan davalı ... şirketinin sorumluluğu poliçe limiti olan 80.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği, ödeme talebine dayanak tüm bilgi ve belgelerle davalıya uygun şekilde başvuru yapılmadığı, davalı ... şirketine yapılan bildirimin temerrüde düşürür nitelikte olmayıp sigorta şirketinin dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, oluşan zarardan daha azı talep edilmiş olduğundan hatır taşıması yönünden indirim yapılması cihetine gidilmediği, davacı kardeş ... yönünden manevi tazminatın anne baba yararına hükmedilen tazminattan daha düşük tutulduğu belirtilerek; davanın kısmen kabulü ile davacı ... yönünden 205.000,00 TL maddi tazminatın, davalı ... bakımından dava, davalı sürücü ve işleten bakımından kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, (80.000,00 TL sinden davalı ... şirketinin poliçe limiti sorumluluğu dahilinde) müştereken ve müteselsilen ve 125.000,00 TL'sinin davalı ... ve ...’den müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı ... için 40.000,00 TL, davacı ... için 7.500,00 TL, davacı ... için 7.500,00 TL ve davacı ... için 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19/10/2007 tarihinden itibaren davalılar ... ve ...’dan tahsiline, davacı ...’in fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiş; karara karşı davacılar vekili istinaf isteminde bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince; davacılar vekilinin bilirkişi raporlarıyla hesaplanan maddi tazminattan ıslah dilekçesiyle daha azını talep ettiği, hüküm altına alınan maddi tazminata davalı ... yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasının somut olaya uygun olduğu, davacı ... dışında iki kişinin daha aynı kazada yaralandığı ve kaza tarihi itibariyle poliçe limitinin kaza başına 300.000,00 TL olduğu, davacı ... için hükmedilen tazminatın somut olaya uygun olduğu gerekçesiyle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.

1) Davacı ...’nun temyiz isteminin incelenmesinde,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362-1/a maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle HMK’ya eklenen Ek-Madde 1’de öngörülen yeniden değerleme oranı dikkate alındığında 2020 yılı için 72.070,00 TL'dir.

HMK 362/1-a ve 362/2. maddeleri gereğince temyiz edenin sıfatına göre hükmedilen ya da mahkemece kabul edilmeyen bölümünün miktar veya değeri 72.070,00 TL'yi geçmeyen davalara ilişkin bölge adliye mahkeme kararlarının temyizi kabil değildir. Kesin olan kararların temyizinin istenilmesi halinde Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi tarafından bu konuda temyiz dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, verilmemiş olması halinde Yargıtayca da temyiz isteminin reddine karar verilebilecektir.

Somut olayda; ihtiyari dava arkadaşı olan davacı ... 7.500,00 TL manevi tazminat isteminde bulunmuş, ilk derece mahkemesince istemin kısmen kabulüne karar verilerek davacı kardeş yönünden 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş, davacının istinaf başvurusu bölge adliye mahkemesince esastan reddedilmiş, bu karara karşı davacı ... temyiz yoluna başvurmuştur. İhtiyari dava arkadaşı olan davacılar yönünden temyiz sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenecektir. Şu halde, davacı ... lehine ve aleyhine hükmedilen tazminat miktarları yönünden bölge adliye mahkemesi kararının temyiz tabiliyeti olmayıp, davacı ...’in temyiz dilekçesinin HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.

2) Davacı ...’in maddi tazminata yönelik temyiz itirazlarına gelince,

a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerekçeye ve HMK’nın 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına, dava şartları, delillerin toplanması ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün bozulmasını gerektirir bir neden bulunmamasına göre davacı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

b) Davacı ...’in diğer temyiz itirazına gelince;

Dava, trafik kazasından kaynaklanan daimi maluliyet ve sürekli bakıcı gideri zararı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.

Uyuşmazlık, davacının sürekli bakıcı gideri zararının davalı ... tarafından düzenlenen zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesindeki “sakatlık teminatı” kapsamında mı, yoksa “tedavi gideri teminatı” kapsamında mı olduğu noktasında toplamaktadır.

İlk derece mahkemesince, davacının %100 oranında sürekli bedensel güç kaybına uğradığı ve sürekli bakıcıya ihtiyacı olduğu belirlenerek, davacının talep miktarıyla bağlı kalınarak hüküm kurulmuş, ancak hükmedilen miktardan davalı ... şirketinin poliçe limiti olan 80.000,00 TL ile sınırlı olarak sorumlu tutulmasına karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf istemi bölge adliye mahkemesince esastan reddedilmiştir.

Davaya dayanak zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinde tedavi gideri ve sakatlık olarak iki ayrı teminat limiti bulunmakta olup, limit kişi başına ölüm/sakatlanma bakımından 80.000,00 TL, tedavi gideri bakımından 80.000,00 TL'dir.

Kaza tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 46. maddesinde, cismani zarara uğrayan kişinin tamamen ve kısmen çalışma gücü kaybından doğan zararını talep edebileceği düzenlenmiştir.

Kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Genel Şartları'nın B.2/b maddesi de; "Yaralanan kimselerin ilk yardım, muayene ve kontrol veya bu yaralanmadan ötürü ayakta hastane, klinik ve diğer yerlerdeki tedavi giderleri ile tedavinin gerektirdiği diğer giderleri, belgeleri ile birlikte kendisine başvurma tarihinden itibaren, sekiz iş günü içinde sigorta teminat limitleri dahilinde öder" şeklinde düzenlenmiştir.

Daimi sakatlık tazminatında mağdurun meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre elde edeceği gelirdeki azalma hesaplanırken, yaşam boyu bakıcı gideri tazminatında, mağdurun bakımı, hastaneye gidip gelmesi, ilaçları, gerektiğinde sürekli yanı başında bulunması gereken hasta bakıcı-yardımcı maaş ve ücretleri hesaplanmaktadır. Daimi iş gücü kaybı tazminatı ile yaşam boyu bakım giderleri farklı tazminat kalemleri olup, yaşam boyu bakıcı giderlerinin sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.

Bakıcı giderleri de tedavi giderleri kapsamındadır. Limitler dahilinde davalı trafik sigortacısı tedavi giderlerinden de sorumludur. Somut olayda; sürekli bakıma muhtaç kalacak derecede yaralanan davacı, bakıcı masraflarını da talep etmiştir. Bakıcı gideri sakatlanma tazminatı kapsamında değerlendirilemez, ancak kişinin yaralanması nedeni ile bakıma ihtiyaç duyduğu dönem içinde yapacağı bakıcı gideri, tedavi gideri olarak hükmedilebilir. Bu nedenle davalı ... şirketinin maluliyet nedeni ile tazminata mahkum edilmesi, bakım ihtiyacı nedeniyle yapılacak gider yönünden sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

Şu durumda; davaya konu edilen sürekli bakıcı gideri zararından, davalı ... şirketinin sorumlu olduğu ve zararın limit dahilinde poliçedeki tedavi giderleri teminatından karşılanması gerektiği gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, açıklanan nedenlerle bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davacılardan ...’nun temyiz dilekçesinin HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince REDDİNE, (2-a) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2-b) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı ... vekilinin temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 371. maddesi uyarınca davacı ... yararına BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 07.11.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.