Mahkemelerin kararları insanları neden tatmin etmiyor?
Neden Mahkeme çıkışlarında kavgalar eksik olmuyor?
İki tarafın da mahkemenin kararından şikâyet etmesi nasıl açıklanabilir?
İnsanların Yargıya olan güveni her geçen gün neden azalıyor?
Yargıda yaşanan sorunlara çözüm bulabilmek için yargının ne durumda olduğunu her yönüyle bilmek zorundayız. 
Yargımızın içler acısı haline bu nedenle dikkat çekiyorum. 
Bir ümitsizlik ve yılgınlık değil, adaletin tahammülü kalmayan sorunları için bir çözüm bulunmasıdır amacım. 
Aslında her kesimden ilgilinin dikkat çektiği hususlar bunlar. 
Yargımız adalet dağıtmaktan çok uzak..! 
Ve bu sebepledir ki toplumun yargıya olan güveni iyice yok oluşa gitmektedir. 
Geçtiğimiz günlerde İzmir Barosunun ev sahipliğinde yapılan Ege ve Marmara Bölgesi Baro Başkanları toplantısında bu konuya dikkat çekilerek, “Toplumun Yargıya olan güveninin giderek azaldığı” tespiti yapılmıştır. 
Bu tehlikeli gidişe dikkat çeken bildiride, “Temelinde hukukun üstünlüğü ve adaletin bulunmadığı hiçbir toplumun varlığını sürdüremeyeceği” ifade edilerek sorunun esasen ne kadar acil bir çözüm gerektirdiği ortaya konulmaktadır.
Bildirinin devamında “avukatların adalet sisteminin aktörü değil asli bir unsuru” olduğuna ve daha birçok hususa değinilmiştir.
Son derece isabetli tespitler bunlar ancak çözüm için atılan adımlar maalesef bu kadar isabetli olamıyor. Yargı paketleri birbirini kovalıyor ama somut olarak değişen, gelişen hiçbir şey yok. 
Açıklanan yargı paketleri toplumumuzun kanayan yarası olan mahkemelerin daha adaletli kararlar vermesini sağlamıyor ne yazık ki..! 
Kanunlar çıkarılıyor değiştiriliyor ancak Yerel Mahkemeler ve Yargıtay bildiklerini okuyor. 
Böyle şey nasıl olur? Haklısınız olmaz, olmamalı, olamaz, ama oluyor..! 
Yargıtay son karar mercii, daha ötesi yok. 
Nereye kime ne anlatabilirsiniz..! 
6100 sayılı bir Hukuk Muhakemeleri Kanunumuz çıktı biliyorsunuz. 
Sizi temin ederek söyleyebilirim ki doğru düzgün uygulanan tek maddesi “gider avansı” düzenlemesidir. .! Kanun var ama fiili olarak yürürlüğe girmiş değil, düşünebiliyor musunuz..!
Yalap şalap, adet yerini bulsun tarzında bir geveleme ile “eski tas eski hamam” tarzında devam ediyor. Yürürlüğe giren ve doğru dürüst uygulanan tek maddesi var HMK’nın, o da gider avansı ile ilgili olan maddesi! 
Uygulanan o maddenin de vatandaşın aleyhine bir madde olduğunu bu arada söylemiş olayım. 
“Parası olana adalet”,” zenginin adaleti” gibi şeyleri daha önce çok söyledik ama ne çare..! 
Söyleyeni çok dinleyeni yok bir durum..!
Aynı kanunun, açmak istediği davanın harcına yetecek maddi gücü olmayan vatandaşlar için getirdiği “adli müzaheret” düzenlemesi de mevcuttur ama bu maddenin uygulanması için resmen ve fiilen aç olmanız gerekiyor..! 
Asgari ücretli çalışan bir işçi-memur olabilirsiniz ama maaşınız açmanız gereken bir tazminat davasına yetmeyebilir. Bu durumda kanuna göre harç yatırmaksızın dava açabilirsiniz. 
Kanun, davanın harcına yetecek maddi gücün olmamasını yeterli görürken yargıçlarımız yeterli görmüyor. Neden, çünkü yüce yargıçlarımızın yorumu bu yönde..! 
Bizim ülkemizde kanunların yorum ile nasıl uygulanamaz hale getirildiği konusu, yeminle ifade ederim ki, tam bir doktora tezi konusudur. 
Yasanın yürürlüğe girdiği tarihlerde bir Yargıtay üyesi hakim yasayı hazırlayan hocalardan birine aynen şunu söylüyor, “hocam bu yasa bizim içtihatlarımıza aykırı”..! 
İşte bam teli burası, bu diyalog doktora tezine konu olabilecek bir sözdür. 
Kararlarını kanuna uyduracağı yerde kanunun kararlarına uyması gerektiğini düşünen Patolojik bir vaka, patolojik bir zihin..!
Fazla söze ne hacet..! 
Bildiğini okuyan bu zihniyet kararlarında gerekçeye ihtiyaç duymaz tabi. 
Yasa, “mahkeme kararları gerekçeli olmak zorundadır” demesine rağmen yüce mahkemelerimiz tarafların iddia ve savunmalarını ayrıntılı şekilde özetledikten sonra “tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere” diyerek klişe bir cümleyle davayı karara bağlamaktadır..! 
Birde bu kararın başına “gerekçeli karar” yazıyorlar..! 
Kararın başlığına bari gerekçeli karar yazmayın. 
Yazmayın ki en azından kendi içinizde tutarlı olun..!
Delillerin tartışılması, hangi delilin neden diğerine üstün tutulduğunu bilmek mümkün değil. Zannediyorum yargıçlarımız tanrıdan aldıkları ilham ile karar veriyorlar..! 
Hikmetinden sual etmek amacıyla Yargıtay’a yazdığınız sayfalarca “gerekçeli temyiz dilekçemizi” ise gereksiz bulan Yargıtay haddinizi bildiricesine "dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir" diyerek, tek cümleyle, bu gerekçesiz hükmü gerekçesiz bir hükümle noktalamaktadır. 
Fakat görüldüğü üzere, burada taraf iddialarını tartışan, irdeleyen, hukuka uygunluğun dayanaklarını açıklayan bir cümle dahi bulamazsınız. 
Bırakın eksik ve yetersiz gerekçeyi, "gerekçe" diyebileceğimiz tek kelime dahi yoktur burada. 
Haa siz şimdi bana diyeceksiniz ki "yahu olur mu öyle şey, kararlar gerekçeli olmalıdır. 
Bu anayasa hükmüdür. Bunun yanı sıra davanın tarafları, argümanlarının neden reddedildiğini bilecekler ki beğenseler de beğenmeseler de o karara saygı duysunlar.”
Bende size derim ki mahkemelerin ve Yargıtay'ın kararlarından kendiniz gerekçeyi bulmaya çalışın, her şeyi de devletten beklemeyin... derim... 
Daha fazlasını ne yapacaksınız? Arif olan anlar...“Yok yok olmaz öyle şey, anayasa hükmü var...olmamalı... olmaaaaaz”, diyorsanız hadi Adalet Bakanlığına hep birlikte buradan seslenelim; 
- Açık bir kanun hükmü olmasına rağmen Mahkemelerin ve Yargıtay’ın yıllardır çiğnediği bu durum için, verdikleri gerekçesiz kararlar için, nasıl bir yargı paketi düşünüyorsunuz?
- Toplumumuzun Yargıya olan güvenini tekrar kazanmayı düşünüyor musunuz?
      Yargıya olmayan bu güven” umurunuzda mı bilmiyoruz ama şunu bilin ki bu      
      gerekçesiz kararlar, “umursuz” yargıçlar toplumu artık çileden çıkarıyor haberiniz 
      olsun..!”
Adım “hakim düşmanına” çıkacak ona yanıyorum..!



(Bu köşe yazısı, sayın Av. Zafer KAZAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)