1- Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK’nın) 24.02.2018 tarihli ve 2401(2018) sayılı kararı bağlayıcı mıdır?

BM'nin tüm üyeleri üzerinde bağlayıcı olup, bağlayıcı niteliği BM Sözleşmesi'nin 25. maddesine yapılan atıftan ve Konseyin kararda BM Sözleşmesi’nin 7. Bölümünde düzenlenen yetkilerini kullanmasından anlaşılmaktadır ki, BMGK tavsiye kararlarında benimsediği “davet eder” ve benzeri kalıpların aksine, “buyurur” ve “talep eder” ibarelerine yer vermiştir.

BM Sözleşmesi’nin 25. maddesine göre; “Birleşmiş Milletler üyeleri, işbu Antlaşma uyarınca, Güvenlik Konseyi’nin kararlarını kabul etme ve uygulama konusunda görüş birliğine varmışlardır”.

Karara uyulmaması halinde; BMGK’nin BM Sözleşmesi m.41 ve 42 uyarınca kademeli olarak diplomatik, iktisadi ve askeri tedbirler alma imkanı bulunmaktadır.

2- Kararın içeriği nedir?

BMGK Kararın 1. maddesinde; tarafların derhal ve en az 30 kesintisiz gün boyunca çatışmalara “insancıl bir ara” verilmesi için ateşkes ilan etmelerini, ateşkesin yerine getirilmesi için haberleşmelerini, bu yolla güvenli, engelsiz ve aralıksız insancıl yardım ve hizmetin sağlanmasını, ağır hasta ve yaralıların tahliye edilmesini ve ateşkesin yerine getirilmesini talep etmektedir.

Kararın Giriş/Başlangıç bölümünde Doğu Guta, Şam ve İdlib’de artan şiddete, Doğu Guta, Yarmuk, Kefrata ve Foua’da sivillerin yaşadıkları sorunlara, Rukban’da bulunan ülke içi mültecilerin durumuna vurgu yapılmışsa da, ateşkes kararı, bütün Suriye’yi kapsamaktadır ki, BMGK karar metninde bu bölgeleri yinelememiş, “throughout Syria”  yani “Suriye genelinde” ateşkes ilan edilmesini talep etmiştir.

Ateşkes talebinin istisnası, Kararın 2. maddesinde ifade edilmiştir. Maddeye göre; ateşkes kararı, IŞİD/DEAŞ, El Kaide, El Nusra ile El Kaide veya IŞİD ve BMGK tarafından belirlenen diğer terör örgütlerine mensup bireyler, gruplar ve oluşumlara karşı yapılan askeri operasyonları kapsamayacaktır[1].

Kararın 10. maddesinde ise; çatışmanın taraflarından sivil halkın yaşadığı şehirlere tatbik edilen kuşatmaların kaldırılması, şehre insancıl yardımın girişine müsaade edilmesi, sivillere gıda ve ilaç yardımının engellenmemesi ve şehirden ayrılmak isteyen sivillerin tahliye edilmesi talep edilmektedir.

3- Karar Zeytin Dalı Harekatı’nı engeller mi?

Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılan resmi açıklamalara bakıldığında, Zeytin Dalı Operasyonu’nun IŞİD/DEAŞ ile PKK/YPG’ye karşı yürütülen askeri bir operasyon olduğu net bir şekilde anlaşılmaktadır. Kararın 2. maddesinde ateşkesin IŞİD/DEAŞ’a karşı yürütülen askeri operasyonları kapsamadığı açıkça belirtildiğinden, Zeytin Dalı Harekatı’nın istisnaya dahil olduğu ve askeri operasyonun sekteye uğramadan devam edeceği görülmektedir.

Yeri gelmişken belirtmeliyiz ki; Harekatın IŞİD/DEAŞ’a karşı da yapılıyor olması, istisnadan yararlanmamıza sebep olmaktadır; zira PKK/YPG/PYD, Birleşmiş Milletler’in terör örgütleri ve terörist gerçek/tüzel kişiler listesinde yer almamaktadır. İlk silahlı terör eylemini 1984 yılında gerçekleştiren PKK’nın aradan geçen 44 seneye ve üyesi olduğumuz NATO ile aday olduğumuz Avrupa Birliği nezdinde terör örgütü olarak tanınmasına rağmen, BM listesinde yer almaması; uluslararası ilişkilerde ve diplomaside aşama kaydetmeye, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğü başta olmak üzere bölge ülkelerini de tehdit eden illegal yapıların hukuka aykırılığının uluslararası düzeyde teyidine, sadece iç hukukta değil, Uluslararası Hukukta da yaptırımlara tabi tutulmalarına, bunun için de daha yoğun bir çaba sarf etmeye ihtiyacımız olduğu tartışmasızdır.

Bir an için Zeytin Dalı Harekatı’nın IŞİD/DEAŞ’a karşı yürütülen bir askeri operasyon olmadığından bahisle Kararın 2. maddesinde yer alan istisnanın kapsamı dışında kaldığı kabul edildiğinde dahi; Harekat Türkiye Cumhuriyeti’nin BM Sözleşmesi’nin 51. maddesi uyarınca meşru savunma hakkına dayandığından ve Kararın Giriş bölümünün ikinci paragrafında Kararın BM Sözleşmesi’nin amaçlarına ve ilkelerine aykırı yorumlanamayacağı vurgusu yapıldığından, Zeytin Dalı Harekatı’nın Karardan olumsuz yönde etkilenmeyeceği açıktır. Kaldı ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi açıklamalarında; Harekatın fark gözetilmeksizin tüm terör yapılarına karşı yürütüldüğü, bunda da ulusal güvenliğin ve bölgede barışın tesisi ile göçe zorlanan insanların tekrar topraklarına dönüşünün sağlanmasının hedeflendiği net bir şekilde ortaya koyulmuştur.

4- Karar ne zaman yürürlüğe girecek?

Kararın yürürlüğe gireceği süreye dair açık kaynaklarda "72 saat içerisinde" tespiti yapılmakta ise de, BM kayıtlarına bakıldığında;

  • Kararın hazırlık çalışmalarında "72 saat içerisinde" ifadesine yer verilmesinin istendiği, ancak Rusya Federasyonu’nun bunu kabul etmediği,
  • Rusya Federasyonu BMGK’nin daimi üyelerinden birisi olup, karar taslağını veto edebileceğinden ve daha önce Suriye’de ateşkes konulu birçok taslak karar yine Rusya Federasyonu tarafından veto edildiğinden, BMGK’nın daha “gevşek” bir ifadede mutabık kaldığı,
  • Buna göre metne "derhal/mümkün olan en kısa sürede" ibaresinin işlendiği,

Görülmektedir. Kararın 12. maddesinde ise; BM Genel Sekreterinin, Kararın kabul edilmesinden 15 gün sonra Kararın uygulanması ile ilgili BMGK'ya rapor vereceği belirtilmektedir.

5- Türkiye Cumhuriyeti’nin Karardan kaynaklanan yükümlülükleri nelerdir?

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afrin kentine girdiği, haber kaynaklarına yansımıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin, Afrin’e insani yardım yapılmasına izin vermesi, şehirden ayrılmak isteyen sivilleri tahliye etmesi, ağır hasta ve yaralılara ilaç ve hizmet teminine müsaade etmesi gerekmektedir ki, zaten Türkiye Cumhuriyeti, Operasyon süresince İnsancıl Hukuktan kaynaklanan bu sorumluluklarını yerine getirmektedir.

(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)


----------------------------------
  1. İngilizce aslı: “2. Affirms that the cessation of hostilities shall not apply to military operations against the Islamic State in Iraq and the Levant (ISIL, also known as Da’esh), Al Qaeda and Al Nusra Front (ANF), and all other individuals, groups, undertakings and entities associated with Al Qaeda or ISIL, and other terrorist groups, as designated by the Security Council;",