Görev sırasında memurların giyim ve kuşamları, 2413 sayılı ve 02.09.1925 yürürlük tarihli Bilumum Devlet Memurlarının Kıyafetleri Hakkında Kararname ile düzenlenmiştir.

Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik, bu Kararname esas alınmak suretiyle çıkarılmıştır. Yönetmeliğin 17. maddesinde, 2413 sayılı Bilumum Devlet Memurlarının Kıyafetleri ile İlgili Kararname’nin esas alındığı net bir şekilde ifade edilmiştir.

2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun’da, kamu görevlileri ve yargı görevlilerinin kılık ve kıyafeti ile ilgili düzenleme bulunmamaktadır.

02.09.1925 tarihli Kararname halen yürürlükte olup, 2413 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının Bilumum Devlet Memurlarının Kıyafetleri Hakkında Kararnameye ilişkin bölümünün 2 numaralı bendinde değişikliğe gidilmiştir.

Memurlarla ilgili Kararnameyi içine alan Bakanlar Kurulu kararı üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümünde, tekke ve zaviyeler hakkında 6 maddeden ibaret düzenleme (kararname) öngörülmüştür. İkinci bölümünde, “İlmiye Sınıfı ve İlmiye Kisvesi” başlığı ile din mensuplarının kılık ve kıyafeti hakkında düzenlemeye (kararnameye) yer verilmiştir. Bu bölüm de 6 maddeden ibarettir. Üçüncü ve son bölümde ise, tüm devlet memurlarının (kamu görevlilerinin) kıyafetleri hakkında bir kararnameye yer verildiği ve bu kararnamenin de dört maddeden ibaret olduğu görülmektedir.

Bilumum Devlet Memurlarının Kıyafetleri Hakkında Kararname:

1- Ordu ve donanma mensublariyle ilmiye sınıfına mensub olanlardan ve hükkam (hakimler) gibi kıyafetleri devletçe suret-i mahsusada (özel olarak) tayin edilmiş bulunanlardan maada (başka) bilumum devlet memurlarının kıyafetleri dünya yüzündeki medeni milletlerin müşterek ve umumi kıyafetlerinin aynıdır. Yani gündüz ve gecenin muhtelif vaziyetlerine ve resmi merasime göre giyilmek üzere muhtelif elbiseler ve şapkalardır.

2- Binalar dahilinde başı açık bulunmak kaidedir. Selam teatisi baş işaretiyle olur.

3- Binalar haricinde selam teatisi şapka ile olur.

4- Alelumum (genel olarak) halk, ordu ve donanma ve ilmiye sınıfına mahsus veya hükkam (hakimler) için olduğu gibi kanunu mahsus ile tayin edilmiş elbiseleri giyemezler. Fakat devlet memurlarının kıyafetleri bilumum sınıf-ı ve halk tarafından aynen veya hal ve mesailerine mutabık surette kabul olunabilir”.

Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin dayanağı olan 2413 sayılı Nizamnamenin baş açıklığını öngören yukarıda yer verdiğimiz 2. bendinin 1. cümlesi, Bakanlar Kurulu’nun 2013/5443 sayılı kararı ile yürürlükten kaldırılmıştır.

Nizamnamenin yürürlük tarihinin 2 Eylül 1925 olduğu dikkate alındığında, o tarihte çıkarılan bu Nizamnamenin sadece erkekleri kapsadığı, çünkü henüz kadınların devlet memuru olmadığı, Nizamnamede “şapka selamı” kavramına yer verildiği ileri sürülebilir. Ancak belirtmeliyiz ki, Nizamnamenin başlığı “Bilumum Devlet Memurlarının Kıyafetleri Hakkında Kararname” olup, kadın-erkek arasında herhangi bir ayırım yapmamıştır. Kaldı ki, şapka kadınlar için de geçerlidir. Dolayısıyla, kamu binaları içinde başın açık olması zorunluluğunun herkes için geçerli olduğu sonucuna varılabilecektir. Ancak yapılan değişiklikle; baş açıklığı konusunda yaşanan tartışmalara son verilerek, kadın ve erkek kamu görevlilerinin başlarının açık olması zorunluluğu ortadan kaldırılmıştır. 

Yine, 08.10.2013 tarihinde 28789 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmak suretiyle yürürlüğe giren Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelikle; 16.07.1982 kabul tarihli Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik’te değişikliğe gidilmiş, Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin birinci paragrafında yer alan “Kadınlar” ibaresinden sonra gelen “Elbise, pantolon, etek temiz, düzgün, ütülü ve sade, ayakkabılar ve/veya çizmeler sade ve normal topuklu, boyalı, görev mahallinde baş daima açık, saçlar düzgün taranmış veya toplanmış, tırnaklar normal kesilmiş olur.” cümlesi yürürlükten kaldırılmış, aynı paragrafta yer alan “Ancak bazı hizmetler için özel iş kıyafetleri varsa görev sırasında kurum amirinin izni ile bu kıyafet kullanılır.” şeklindeki ikinci cümle (a) bendinden çıkarılarak maddenin sonuna (c) bendi olarak ilave edilmiştir.

Yukarıda yer verdiğimiz iki değişiklikle, kadın kamu görevlilerinin başlarının açık olma zorunluluğunu öngören hukuk kuralının kaldırıldığı görülmektedir.

Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin ilk cümlesinde erkekler için öngörülen, “Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur.” hükmü ise yürürlüktedir.

Yönetmeliğin yürürlükte olan 5. maddesine göre; 2 nci maddede sözü edilen personelin kılık ve kıyafette uyacakları hususlar:

a. Kadınlar;

Kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise ile strech, kot ve benzeri pantolonlar giyilmez. Etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olamaz. Terlik tipi (sandalet) ayakkabı giyilmez.

b. Erkekler;

Elbiseler temiz, düzgün, ütülü ve sade; ayakkabılar kapalı, temiz ve boyalı giyilir. Sandalet veya atkılı ayakkabı giyilmez. Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur. Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı ve taranmış olur. Hergün sakal tıraşı olunur ve sakal bırakılmaz. Bıyık tabii olarak bırakılır, uzunluğu üst dudak boyunu geçemez. Üstten alınmaz, yanlar üst dudak hizasında olur, alt uçları dudak hizasından kesilir. Kravat takılır, kravatı örtecek şekilde balıkçı yaka veya benzeri süveterler giyilmez. Hizmet gereğine uygun olarak verilmişse tek tip elbise giyilir.

Bina içinde gömleksiz, kravatsız ve çorapsız dolaşılmaz.

c. Ancak bazı hizmetler için özel iş kıyafetleri varsa görev sırasında kurum amirinin izni ile bu kıyafet kullanılır”.

Hakim ve savcıların cübbeleri ile cübbe altına giyecekleri kıyafetlerde hangi hukuk kuralı uygulanacaktır?

Hakim ve savcılar açısından; Nizamnamenin 1. ve 4. maddelerinde hakimlerin kıyafetlerinin hariç tutulduğu görülmektedir.

Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun “Mesleki kıyafet, kitap ve bilgisayar yardımı” başlıklı 112. maddesinin ilk iki fıkrasına göre; Hakim ve savcıların resmi kıyafetlerinin şekli, bunların giyilme zaman ve yerleri ile yenilenme süreleri, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.

Bu kıyafetler Adalet Bakanlığınca sağlanır”.

Ancak bu hüküm, hakim ve savcıların cübbeleri ile ilgili olup, cübbe altına giyilecek kıyafeti kapsamamaktadır.

2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 112. maddesinde; hakim ve savcının görevi sırasında giyim ve kuşamı ile değil, “resmi kıyafet” olarak nitelendirilen cübbeden bahsedildiği, bu kıyafetin giyilme zaman ve yerleri ile yenilenme süreleri Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun çıkarılacağı bir yönetmelikle belirleneceği ve Adalet Bakanlığı tarafından sağlanacağı, yani hakim ve savcılara verileceği ifade edilmiştir.

Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 6. maddesine göre; “Emniyet Hizmetleri Sınıfına mensup olanlar, hakimler, savcılar, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapanlar ilgili kurum ve kuruluşun özel yönetmeliklerinde belirtilen usul ve esaslara tabidirler”.

Bu hükümde, hakim ve savcıların kılık ve kıyafetinin özel yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.

Hakim ve savcının resmi kıyafeti ile görev sırasında giyim ve kuşamının özel yönetmeliğe bırakıldığı anlaşılmakla;

29.03.1988 günlü ve 23301 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle yürürlüğe giren toplam 11 maddeden ibaret Hakim ve Savcıların Resmi Kıyafet Yönetmeliği, adli ve idari yargıda görevli hakim ve savcıların giymek zorunda oldukları resmi kıyafete (cübbeye) ilişkin usul ve esaslar düzenlemiştir. Bu Yönetmeliğin 4, 5, 6 ile 8. maddelerinde; cübbelerle ilgili şekil, giyilecekleri yer ve zamanlar ile kullanma süreleri hakkında açıklama ve tespitler yapılmış ve 7. maddesinde de ise, “Cübbenin Altına Giyilecek Kıyafet” başlıklı hükme yer verilmiştir.

Hakim ve Savcıların Resmi Kıyafet Yönetmeliği’nin “Cübbe Altına Giyilecek Kıyafet” başlıklı 7. maddesine göre; “Bu Yönetmelikte yazılı cübbeler, ‘Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 5. maddesinde belirtilen kıyafetin üzerine giyilir”.

Hakim ve savcıların giyim ve kuşamı hakkında, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmeliğin 5. maddesinin dikkate alınacağı, kadınlar ve erkekler için burada öngörülen hükümlere göre hareket edilmesi gerektiği sonucuna varılmalıdır.

Konu ile ilgili Danıştay Kıyafet Yönetmeliği’nin 6. maddesinde de; cübbelerin, Kamu ve Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik kurallarına uygun kıyafet üzerine giyileceği öngörülmüştür.

Hakim ve savcılarla ilgili Yönetmelikte kılık ve kıyafetle ilgili hükme yer verilmeyip, konunun özel yönetmelikle düzenleneceğini açıklayan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 5. maddesine atıf yapılmakla yetinildiği görülmektedir. Yargı mesleğinin özellik arz ettiği, bu mesleği icra edenlerin bağlı olduğu ilke ve esasları dikkate alan ayrı düzenlemeye gidilmesi isabetli olacaktır.

Sonuç olarak; kamu görevlileri ile hakim ve savcıların görev sırasında giyim ve kuşamlarına ilişkin düzenlemelerin kanunla değil, Bakanlar Kurulu kararı ve yönetmeliklerle düzenlendiği, konunun yasal çerçevede ele alınmasına ihtiyaç olduğu, dağınıklığın, yanlış uygulama ve anlaşılmaların önüne geçilmesi gerektiği, konunun kişi hak ve hürriyetleri kapsamında değerlendirilmesi halinde “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı Anayasa m.13’ün ve yargı mensupları açısından “tarafsızlık” ilkesinin gözetilmesi isabetli olacaktır.