Uyuşturucu ve uyarıcı maddeler kapsamındaki suçlar, özellikle uyuşturucuların içerdikleri etkin maddeler itibari ile kullanımından sonra başka bir çok suçun da işlenmesine kolaylık sağladığı düşünüldüğünde mutlaka etkin olarak mücadele edilmesi gereken suçların başında gelmektedir. Dünyada çokça üretildiği ve kullanıldığı bilinen uyuşturucu maddelerin yaygınlaşması sağlıklı bir toplum inşa edilmesinin önünde büyük bir engel olarak durmaktadır. Yine uyuşturucu ve uyarıcı maddeler yasa dışı bir çok örgütün de başlıca gelir kaynağı olmakta, bu bakımdan satılması ve kullanılmasının yaygınlaşması suç dünyasıyla mücadele edilmesini zorlaştırmaktadır.

Gerek medyaya yansıdığı üzere gerekse adli makamlarda mevcut  uyuşturucu madde suçlarındaki dosya sayısının giderek artmasından da görüleceği üzere uyuşturucu madde kullanımı giderek artmaktadır. Kimi zaman kamu görevlilerinin dahi uyuşturucu madde suçlarında fail olarak göründüğü göz önüne alındığında özellikle suçtan elde edilen gelirin çoğu zaman insanları cezbettiği de anlaşılmaktadır. Öyle ki son zamanlarda ülkemizde adli emanetteki uyuşturucuların dahi ''bir şekilde'' piyasaya sürüldüğü ve bu durumun ortaya çıkması neticesinde soruşturma başlatılıp kamu görevlilerin tutuklandığı medyaya sık yansıyan vakalardan olmuştur. Hemen hemen her gün medyaya yansıyan uyuşturucu kullanımı veya satılmasına ilişkin haberlerden de anlaşılacağı üzere uyuşturucu madde suçlarının önlenmesi açısından gecikmeden etkili ve köklü tedbirlerin alınması gerekmektedir. Her ne kadar zaman zaman uyuşturucu madde suçlarının Türk Ceza Kanunundaki belirtilen cezalarında artırım yapılarak caydırıcılık sağlanmaya çalışılsa da bu tedbirin yeterli ve etkisiz olduğunun altını çizmekte fayda vardır. Zira uyuşturucu madde ticareti suçunu işleyecek veya uyuşturucu madde kullanacak olan failin bu maddeyi satarken veya kullanırken suçun cezasını düşünerek suç işlemekten vazgeçeceğini beklemek hayatın olağan akışına da uymamaktadır. Bu bakımdan cezaların artırılması yerine uyuşturucu madde suçları sosyal olarak incelenmeli ve kişileri uyuşturucu madde suçlarına iten sebepler bulunmalıdır. Akabinde bu sebeplerin üzerine gidilerek kişilerin uyuşturucu madde suçlarını işlemesinin önüne geçilmelidir. Kaldı ki son yıllarda sürekli olarak uyuşturucu veya uyarıcı madde kapsamındaki suçların cezaları artırılmışsa da işlenen suç sayısı azalmamış aksine sürekli olarak artış göstermiştir.

Bununla birlikte uyuşturucu madde suçlarına ilişkin etkin pişmanlık hükümleri, suçun tamamlanmasından sonra suça ilişkin kanun maddesinde özel olarak düzenlenmiş olması şartı ile uygulama alanı bulan ve cezayı azaltan ya da ortadan kaldıran bir şahsi sebeptir. Etkin pişmanlık kurumu ile fiil suç olmaktan çıkmamakta, fiil için öngörülen ceza ortadan kalkmakta veya azalmaktadır.  Ceza Genel Kurulunun 2014/523 E. ,  2015/28 K. Sayılı ilamda da belirtildiği gibi ''..5237 sayılı TCK’da “etkin pişmanlık” başlığı altında yapılan düzenlemede, eylem suç olmaktan çıkmamakta, duyulan pişmanlık ve eylemin sonuçlarının bir kısmının bertaraf edilmesi nedeniyle faile ceza verilmemek veya verilecek cezadan indirim yapılmak suretiyle cezayı kaldıran ya da azaltan bir durum sözkonusu olmaktadır..''

Ceza Genel Kurulunun 12.06.2012 gün ve 670-226 ile 20.12.1993 gün ve 301-338 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, uyuşturucu madde ticareti suçları ile korunan hukuki yarar genel kamu esenliği olduğundan, iştirakçilerin kimliklerinin veya uyuşturucu maddelerin saklandığı yerin bu suçu işleyen failler tarafından bildirilmesi halinde, suça konu maddelerin ele geçirilmesine dolayısıyla genel kamu esenliğini korumaya yönelik olarak uyuşturucu madde temini suçuyla mücadeleye katkıda bulunan bu suç faillerine tayin edilecek cezadan indirim yapılması öngörülmektedir.

Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin imalinin, ticaretinin ve kullanımının, genel sağlığı bozmanın ötesinde kullanıcısının sağlığını, kişiliğini, toplumsal ilişkilerini tahrip etmesi, genel ahlakı etkilemesi, şiddet içeren birçok suçun kaynağı ve öncüsü, yarattığı ulusal ve uluslararası pazar ağları nedeniyle zorunlu ve öncelikle mücadele edilmesi gereken tehlike suçlarından olması ile bu suçların önlenmesi ve ortaya çıkartılmasındaki zorlukları da gözeten kanun koyucu, söz konusu suçlarla daha iyi mücadele edilebilmesi ve daha fazla başarı sağlanabilmesi amacıyla, suç ortaklarını ele veren veya suçun delillerinin ele geçirilmesini sağlayan faili ödüllendirmiştir. Bu kapsamda, gerek “cezasızlık” nedeni gerekse “cezadan indirim” sebebi olarak TCK'nın 192. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümleri, daha fazla bir zararı önleyebilmek için daha az bir zarara katlanılması şeklinde ortaya çıkan, bu suçlarla mücadele edilmesi sırasında karşılaşılan zorlukları aşmaya yönelik bir tercihtir.

Uyuşturucu madde suçlarıyla mücadele kapsamında bu şekilde bir tercihte bulunan kanun koyucu, TCK'nın 192. maddesinin 1. fıkrasında; uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişinin, diğer suç ortaklarını veya suç konusu maddenin saklandığı ya da imal edildiği yerleri merciine haber vermesini, diğer bir anlatımla bu suçların failini, aynı suça katılan veya söz konusu suçu bağımsız olarak işleyen diğer bir faili ya da kendi suçunu ortaya çıkarmasını, aynı maddenin 2. fıkrasında; kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişinin, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vermesi veya kendi suçuna konu uyuşturucu maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırmasını, diğer bir ifadeyle uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun failini ortaya çıkarmasını ya da kendi suçuna konu uyuşturucu maddenin ele geçirilmesini sağlamasını bir cezasızlık nedeni, aynı maddesinin 1 ve 2. fıkralarından yalnızca zaman itibarıyla ayrılan 3. fıkrasında ise; kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma ya da uyuşturucu madde imal veya ticareti suçlarını işleyen kişilerin, kendi suçlarının ya da diğer suç ortakları veya söz konusu suçları bağımsız olarak işleyen diğer bir failin suçunun ortaya çıkarılmasına hizmet ve yardım edilmesini cezadan indirim nedeni olarak düzenleme yoluna gitmiştir. (Ceza Genel Kurulu 2018/294 E., 2020/72 K.)  

Uyuşturucu madde suçlarına ilişkin etkin pişmanlık hükümleri yürürlükteki 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 192. Maddesinde belirtilmiştir. İlgili 192. Madde ''(1) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(2) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(3) Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.

(4) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmi makamlara veya sağlık kuruluşlarına başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/16 md.) Bu durumda kamu görevlileri ile sağlık mesleği mensuplarının 279 uncu ve 280 inci maddeler uyarınca suçu bildirme yükümlülüğü doğmaz.'' şeklinde belirtilmiştir.

Görüldüğü üzere maddenin bir ve ikinci fıkrasında suçun resmi makamlar tarafından haber alınmadan önceki hallerine ilişkin etkin pişmanlık hükümleri tanımlanmışken üçüncü fıkrasında suçun haber alındıktan sonraki haline ilişkin etkin pişmanlığın şartları belirtilmiştir. Dördüncü fıkrada ise yine kullanmak için uyuşturucu madde kullanan kişilerin suçun resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce resmi makamlara veya sağlık kuruluşlarına başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmayacağı açıklanmıştır. Yine dördüncü fıkraya 2016 tarihinde eklenen cümle uyarınca sağlık mensupları bakımından suçu bildirmeme yükümlülüğünün doğmayacağının açıklanmasındaki temel amaç kanaatimizce oluşabilecek tereddütleri gidererek uyuşturucu madde suçlarına karşı yürütülen mücadeleyi etkin kılmaktır. Nitekim 9. Ceza Dairesi  2015/15092 E.  ,  2016/1604 K. Sayılı ilamında ''..Kullanmak amacı ile uyuşturucu madde bulundurduğuna ve uyuşturucu madde kullandığına dair hiçbir bilgi ve delil bulunmadığı aşamada, kendi iradesi ile tedavi amaçlı sağlık kuruluşuna başvuran sanık hakkında etkin pişmanlık nedeniyle TCK'nın 192. maddesinin 4. fıkrası uyarınca cezaya hükmolunamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması..'' bozma nedeni yapılmıştır.

Yine 9. Ceza Dairesinin 2015/2373 E.  ,  2016/6823 K. Sayılı ilamında ''..Uyuşturucu madde kullandığına ilişkin hiçbir bilgi ve delil bulunmadığı aşamada, kendiliğinden emniyet müdürlüğüne giderek beyanı ile uyuşturucu madde kullanma suçunu ortaya çıkaran ve suça konu kokain maddesini görevlilere teslim eden sanık hakkında etkin pişmanlık nedeniyle TCK'nın 192. maddesinin 2. fıkrası ile CMK'nın 223. maddesinin 4. fıkrası uyarınca bu suçtan dolayı "ceza verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,..'' bozma nedeni yapılmıştır.

Her ne kadar kanun maddesinde uyuşturucu madde suçlarına ilişkin etkin pişmanlığın oluşması için şartlar belirtilmişse de somut olaylarda etkin pişmanlık hükümlerinin hangi durumlarda uygulanıp hangi durumlarda uygulanmayacağına ilişkin kıstaslar Yargıtay Ceza Dairelerinin kararlarında belirtilmiş olup bu kararlar aynı nitelikteki somut olaylar bakımından da emsal olarak görülmüştür.

Öyle ki başta Ceza Genel Kurulu  2012/10-1531 E.  ,  2013/254 K. Sayılı ilamı olmak üzere, birçok Yargıtay Ceza Genel Kurul kararlarında bu şartlar belirtilmiş olup doktrinde de kabul edilen görüşe göre uyuşturucu madde suçlarında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartlar gerekmektedir:

1- Fail 5237 sayılı TCK'nun 188 ve 191. maddesinde düzenlenen suçlardan birini işlemiş olmalıdır. Diğer bir anlatımla etkin pişmanlıkta bulunan, uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi veya uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamakla birlikte, uyuşturucu ve uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve ithal ve imali resmi makamların iznine bağlı olan maddeyi ruhsatsız ve ruhsata aykırı olarak imal, ithal, ihraç, ülke içinde satma, satışa arzetme, başkalarına verme, sevketme, nakletme, depolama, satın alma, kabul etme veya bulundurma ya da 191. maddede düzenlenen kullanmak amacıyla uyuşturucu ve uyarıcı madde satın alma, kabul etme ve bulundurma suçlarından birinin faili olmalıdır.

2- Hizmet ve yardım bizzat fail tarafından yapılmalıdır.

3- Hizmet ve yardım soruşturma ya da kovuşturma makamlarına yapılmalıdır.

4- Hizmet ve yardım, suçun resmi makamlar tarafından haber alınmasından sonra, ancak mahkemece hüküm verilmeden önce gerçekleşmelidir. 5271 sayılı CMK’nun 158. maddesinde gösterilen, bir suç hakkında soruşturma yapmakla yetkili olan adli ve idari merciler, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları, savcılıklar, emniyet ve jandarma teşkilatı, suçları savcılıklara iletmekle yükümlü olan vali ve kaymakamlıklar, elçilikler ve konsolosluklar resmi makamlar kapsamında değerlendirilmelidir.

5- Fail kendi suçunun ya da bir başkasının suçunun ortaya çıkmasına önemli ölçüde katkı sağlamalı, bilgi aktarımı ile suçun meydana çıkmasına ya da diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmelidir.

6- Failin verdiği bilgiler doğru, yapılan hizmet ve yardım sonuca etkili ve yararlı olmalıdır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yine  2017/220 E., 2018/605 K. Sayılı ilamında belirtildiği gibi ''Failin etkin pişmanlık nedeniyle indirimden yararlanabilmesi için kendi suçunun ortaya çıkmasına ya da suç ortaklarının yakalanmasına yardım ve hizmet etmiş olması gerekmektedir. Suç ortakları kavramı uyuşturucu madde suçuna katılan ya da başka bir uyuşturucu madde ile ilgili suç işleyen kimse olarak anlaşılmalı; "yakalanması" sözcüğü de, "suç ortaklarının yakalanması ya da kim olduğunun belirlenmesi" olarak kabul edilmelidir. Fail suç ortağının, uyuşturucu maddeyi satın aldığı veya sattığı kişinin ya da başka bir uyuşturucu madde suçu işleyen kişinin yakalanmasına ya da kim olduğunun belirlenmesine katkıda bulunduğunda indirimden yararlanacaktır. Failin kendi suçunun ya da suç ortaklarının ortaya çıkmasına yönelik olarak verdiği bilginin yardım ve hizmet niteliğinde kabul edilebilmesi için, hizmet ve yardımın konusu olan bilgilerin doğru olmasının yanında, hizmet ve yardımın sonuca etkili ve yararlı olması da gerekmektedir.

Buna göre, yakalanan kimsenin uyuşturucu maddeyi açık kimliğini bilmediği bir şahıstan aldığını söylemesi ya da hayalî isimler vermesi veya daha önceden uyuşturucu işine karıştığını bildiği kişinin adını vermesi etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması için yeterli görülmemeli, failin bildirdiği kişi yakalanmış ise mahkûm edilmiş olması ya da yakalanamamışsa kimliği ve varlığının belirlenmesi, failin bildirdiği kişiye suç atması için bir neden bulunmadığının anlaşılması, mevcut delillerin o kişinin suçluluğunu kabule yeterli bulunması ve verilen bilginin daha önce görevliler tarafından öğrenilmemiş olması durumlarında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmalıdır. Değinilen bu hâllerin dışında, failin üzerinde kullanım miktarı içerisinde uyuşturucu ve uyarıcı madde ile yakalanmış olması hâlinde başka bir şekilde satış için hazırlandığı anlaşılmayan maddeyi satmak için bulundurduğunu bildirmesinde de, uyuşturucu ve uyarıcı madde satmak suçundan etkin pişmanlık koşullarının gerçekleştiği kabul edilmelidir.''

Uygulamada genellikle karşılaşılan durum failin uyuşturucu madde suçlarına ilişkin resmi makamlarca haber alınmasından sonra etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma isteği doğrultusunda ya bir suç ortağı ismi ya da uyuşturucu madde yakalanmasına yardımcı olma halidir. Bu hal yukarıda da belirttiğimiz gibi Türk Ceza Kanununun 192/3 maddesi kapsamına denk gelmektedir. Bu halde dahi yerleşmiş Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere failin etkin pişmanlıktan yararlanması için belirteceği suç ortaklarının hayali bir karakter olmaması gerektiği gibi, hizmet ve yardımın sonuca etkili ve yararlı olması da gerekmektedir. Bu kapsamda etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen failin beyanlarının samimi olması beklenmektedir. Öyle ki yukarıda belirtilen kıstaslar Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/470 E., 2018/657 K. sayılı ilamında da aynı şekilde belirtilmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurul kararlarında belirtilen uyuşturucu madde suçlarında etkin pişmanlıktan faydalanılabilmesi için somut olaylarda gerekli şartların sağlanıp sağlanılmadığı bir çok kararda incelenmiş, etkin pişmanlık şartlarının oluştuğu durumlarda etkin pişmanlık hükümlerinin değerlendirilmemesi birçok kararda bozma sebebi yapılmıştır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/523 E., 2015/28 K. Sayılı ilamında somut olayda ''..ihbarın sanık Mehmet hakkında olduğu, kolluk görevlilerince arama öncesi yapılan araştırmalarda da sadece sanık Mehmet'in kenevir ektiğine ilişkin bilgi elde edilebildiği, suç konusu esrarın sanık Mehmet'in dam evinde ele geçirildiği, sanığın kolluk görevlilerine; hakkında herhangi bir ihbar ve bilgi olmayan diğer sanık Ali'nin esrarı getirdiğini söyleyip, HTS kayıtları ve arama sırasındaki kamera çekimine ilişkin CD içeriğindeki konuşmalardan da anlaşılacağı üzere, telefonla Ali'yi arama yapılan yere çağırdığı, sanık Ali'nin de arama mahalline gelerek suçlamayı kabul edip, kolluk görevlilerine ormanlık alanda bulunan esrarın kalan kısmını gösterdiği ve uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkumiyetine hükmolunduğu anlaşıldığından; sanık Mehmet'in yakalandıktan sonra verdiği bilgiler olmasa, diğer sanık Ali'nin ele geçen uyuşturucu madde ile bağlantısı belirlenemeyeceğinden; Ali'nin yakalanmasına ve suçunun ortaya çıkmasına etkili olan yardım ve hizmet niteliğindeki açıklamaları nedeniyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık şartlarının oluştuğu kabul edilmelidir.

Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün sanık M.. U.. hakkında 5237 sayılı TCK'nun 192/3. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir..'' denilerek suçun veya suçlunun ortaya çıkmasına yardım eden fail hakkında etkin pişmanlık şartlarının oluşmasına rağmen bu hususun gözetilmemesini bozma sebebi yapmıştır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/10-1531 E., 2013/254 K. İlamında ise ''..Sanık Ahmet’in araç içinde yapılan arama sırasında uyuşturucu maddenin ortaya çıkarılmasında emniyet görevlilerine yardımcı olmadığı gibi yakalandıktan sonra da esrar maddesini kullanmak için tanımadığı bir şahıstan aldığını beyan etmesi suçun ortaya çıkmasında etkili olmayıp, bilakis sanığın bu beyanıyla sabit görülen uyuşturucu ticareti suçunu gizleyemeye çalıştığı, bu nedenle TCK'nun 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık şartlarının oluşmadığı kabul edilmelidir...'' şeklinde hüküm vererek belirttiğimiz gibi etkin pişmanlıktan faydalanmak isteyen faillerin suçun veya suçlunun ortaya çıkmasında vermiş olduğu beyanların uyuşturucu madde suçu işleyen kişinin yakalanmasına ya da kim olduğunun belirlenmesine katkıda bulunmadığına değinerek etkin pişmanlık şartlarının oluşmadığına karar vermiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurul yine 2017/220 E., 2018/605 K. Sayılı ilamında ise ''Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Kolluk görevlilerinin yapmış oldukları kontroller sırasında, mesleki tecrübelerine ve içinde bulundukları durumdan çıkardıkları izlenimden kaynaklanan makul sebebe dayalı olarak, sanık ile inceleme dışı sanıkların içerisinde bulunduğu ve durumundan şüphelendikleri aracı PVSK'nın 4/A maddesinin verdiği yetkiye istinaden durdurduklarının, bu aşamada görevlilerce aracın dışarıdan bakıldığında içerisi görünen yerlerinin mutlak suretle kontrol edileceğinin ve yapılacak kontrol sonucunda esrarın bulunacağının anlaşılması karşısında; içerisinde bulunduğu aracın el freninin yanında, açıkta ve görünür şekilde olan suç konusu esrarın ele geçirileceğini anlayan ve esrarı görevlilere teslim eden sanık hakkında, TCK'nın 192. maddesinin 2. fıkrasının uygulanma koşullarının bulunmadığı, ancak sanığın içerisinden esrarı alıp getirdiği araçta kendisinin yanı sıra inceleme dışı sanıklar.... ve 'ın da olduğu gözetildiğinde, araçta bulunduğu yer itibarıyla esrarın kime ait olduğunun bilinmediği aşamada sanığın kendisine ait olduğunu söyleyip esrarı görevlilere teslim etmek suretiyle kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardımda bulunduğu dikkate alındığında, sanık hakkında TCK'nın 192. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiği kabul edilmelidir..'' denilmiştir.

Görüldüğü üzere Yargıtay Ceza Genel Kurul arama esnasında kolluk görevlilerinin kendiliğinden göreceği yerde bırakılan uyuşturucu maddenin yine kolluk görevlilerince fark edilmesinin akabinde maddenin kendisine ait olduğunun kabul edilmesinin suçun ortaya çıkmasına yardımcı olmayacağından bahisle etkin pişmanlık hükümlerinden faydalandırılmaması gerektiğine karar vermiştir. Kararın devamında ise görüldüğü üzere birden fazla sanık bulunması durumunda maddenin kime ait olacağının anlaşılmayacağı durumda sanığın maddenin kendisine ait olduğunu söyleyerek kendi suçunun ortaya çıkmasında hizmet ve yardımda bulunduğundan bahisle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına karar vererek emsal bir karar oluşturmuştur.

Benzer bir kararda Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2015/12637 E.  ,  2019/530 K. Sayılı ilamında ''..Sanığın kardeşi ... hakkında yapılan ihbar üzerine birlikte ikamet ettikleri evde ele geçirilmesinden sonra ele geçen esrarın kime ait olduğunun bilinmediği aşamada ikrarı ile kendi suçunun ortaya çıkmasını sağlayan sanık hakkında etkin pişmanlığa ilişkin TCK'nın 192. maddesinin 3. fıkrasından öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş,..'' diyerek yine kime ait olunduğu bilinmeyen uyuşturucu maddenin kabulünü kedi suçunu ortaya çıkarma bakımından etkin pişmanlık hükümleri kapsamında değerlendirmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu  2013/732 E., 2014/270 K. Sayılı ilamında yine uyuşturucu madde suçlarında etkin pişmanlık hükümlerine dair  ''..failin verdiği bilgiler daha önce görevliler tarafından öğrenilmişse, zaten bilinen bir bilginin açıklanması yardım ve hizmet kapsamında değerlendirilmemelidir. Aynı şekilde görevliler tarafından bilinmese dahi, verilen bilginin suçun ortaya çıkmasına ya da suç ortağının yakalanmasına ya da belirlenmesine etkisinin olmaması halinde de etkin pişmanlık şartlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir...

Suç tarihinde arama ve tarama faaliyeti yürüten kolluk görevlilerince sanıkların yakalandığı eve beş metre mesafede kurutulmak üzerine sera naylonu üzerine kenevir bitkisinin serili olduğunun bizzat görülmesi, Cumhuriyet savcısının talimatıyla yapılan aramada uyuşturucuların ele geçmesi, sanığın da uyuşturucu ile birlikte yakalanması, suça konu kenevir bitkisinin bulunduğu evin çevresinde başka bir yerleşim yerinin bulunmaması karşısında, sanığın yapılan arama işlemi sırasında birlikte yakalandığı uyuşturucunun kendisine ait olduğunu ifade etmesinin suçun ortaya çıkmasında sonuca etkili bir bilgi açıklaması niteliğinde olmadığı, bu nedenle TCK'nun 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık şartlarının maddi olayda oluşmadığı kabul edilmelidir..'' diyerek etkin pişmanlık kapsamında suçun ortaya çıkarılması bakımında verilecek bilginin daha önce görevliler tarafından öğrenilmesinin veya zaten ortada olan bir duruma yönelik olması halinde etkin pişmanlık kapsamında dikkate alınamayacağını belirtmiştir.

Aynı şekilde Yargıtay 10. Ceza Dairesi  2014/6763 E., 2017/144 K. Sayılı kararında ''..olay tutanağı ve dosya içeriğine göre, narkotik dedektif köpeklerin aracın depo ve muhtelif yerlerine tepki vermesi ve depoyu tutan vidaların tam sıkılmadığının görülmesi nedeniyle, sanık söylemese de detaylı arama ile aracın deposunda gizlenen uyuşturucu maddeler bulunabileceğinden, TCK'nın 192/3.maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma şartları oluşmadığı halde sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır...'' diyerek somut olayda uyuşturucu maddenin bulunmasının aşikar olduğu durumlarda sanığın salt kabulünün etkin pişmanlık kapsamında değerlendirilmemesi gerektiğini belirtmiştir.

Yine Yargıtay Ceza Genel Kurul 2017/2 E., 2019/42 K. Sayılı ilamında ''..Olay tutanağında, yurt dışından gelen kişilere yönelik kolluk görevlilerince yapılmakta olan profilleme çalışmalarının, "midesinde" uyuşturucu madde taşıması muhtemel kuryelere yönelik olarak gerçekleştirildiğinin özellikle belirtilmesi, tutanakta yer alan bu ibarenin yurt dışından gelen yolculara yönelik yapılan çalışmanın mutad bir uygulama olduğunu göstermesi, görevlilerce sanığın "gözlerinde kızarıklık olduğunun, aşırı terlediğinin ve sürekli sağa sola bakınarak tedirgin hareketlerle hızlı bir şekilde ilerlediğinin" görülmesi üzerine durdurulması, yapılan mülakatta sanığın midesinde uyuşturucu madde getirdiğini söylediğinin anlaşılması karşısında; sanık midesinde uyuşturucu madde getirdiğini söylememiş olsa dahi, yurt dışından gelen kişilere yönelik yapılan profilleme çalışmalarının "midesinde" uyuşturucu madde taşıması muhtemel kuryelere yönelik olarak gerçekleştirildiği ve gözlerinde kızarıklık, aşırı terleme ve tedirgin hareketleri gözlemlenen sanığın, bu yönde oluşan şüphe nedeniyle iç beden muayenesi kararı alınarak midesinde uyuşturucu madde bulunup bulunmadığının zaten belirleneceği dikkate alındığında, sanığın kolluk görevlilerine midesinde uyuşturucu madde taşıdığını söylemesinin sonuca etkisinin bulunmadığı, dolayısıyla sanık hakkında etkin pişmanlık hükmünün uygulanma koşullarının oluşmadığı kabul edilmelidir..'' diyerek 10. Ceza Dairesinin kararına benzer bir karar vermiştir.

Kanaatimce  Ceza Genel Kurul 2017/2 E., 2019/42 K. Sayılı bu ilamı tartışmalı olup burada ikili bir ayrıma gitmekte fayda olacaktır. Zira uyuşturucu madde suçlarına ilişkin operasyon kapsamında adli arama kararı alınarak örneğin bir aracın gözle görülmeyen yerlerinde uyuşturucu madde araması yapılacak ve nihayetinde aramada uyuşturucu madde bulunacak ise bu durumda sanığın önceden araçta uyuşturucu madde bulunmasını söylemesinin suçun ortaya çıkmasına etki etmeyeceği gözetildiğinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmaması gerektiği pekala söylenebilir. Diğer durumda ise salt uyuşturucu madde suçuna ilişkin olmayan aramalar başta olmak üzere somut olayda gelişen duruma göre adli arama kararı alındığı veya önleme araması sırasında resen uyuşturucu maddenin yerinin gösterilmesi veya teslim edilmesi halinde de mutlak suretle etkin pişmanlık hükümleri uygulanmalıdır. Bu halde kanaatimizce suçun ortaya çıkması bizzat fail tarafından ortaya çıkarılmaktadır. Ülkemizde çoğu zaman kolluk mensuplarınca adli arama kararı olmaksızın şüphelilerin üzeri veya aracının gözle görünmeyen yerlerinde arama yapılmakta ve arama sırasında da şüphelilere herhangi bir suç unsurunun olup olmadığı sorulmaktadır. Kaldı ki kolluk kuvvetlerince yapılacak olan aramada uyuşturucu maddenin bulunmama ihtimali de göz ardı edilmemelidir.

Hal böyle iken salt adli arama yapılacak olması neticesinde kesin bir karara varmaktansa aramadaki amaç unsuruna göre hareket edilmesi kanaatimizce daha hakkaniyetli olacaktır. Zira Ceza Hukukunun amacının sanığın mutlak suretle cezalandırılması veya daha fazla cezaya hükmolunması olmadığı aşikardır.

Yargıtay 10. Ceza Dairesi  2017/7326 E., 2021/5366 K. Sayılı ilamında ''..Olay tutanağı, ifade tutanakları ve tüm dosya içeriğine göre; aleyhinde temyiz dışı diğer sanıkların soyut beyanları dışında, yeterli ve kesin delil bulunmayan ve kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçirilemeyen sanığın, sakladığı uyuşturucu maddeleri kendi rızasıyla teslim edip, diğer sanıklara uyuşturucu maddeyi kendisinin temin ettiğini beyan ederek kendi suçunun ortaya çıkmasına yardım ve hizmet etmek suretiyle etkin pişmanlık gösterdiği anlaşılmakla, sanık hakkında TCK'nın 192/3. maddesindeki etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,..'' diyerek rıza ile madde teslim edilmesine değinmiştir. Uygulamada uyuşturucu madde suçlarında etkin pişmanlığa en fazla rastlanılan durum da faillerin kolluk görevlilerince henüz uyuşturucu madde bulunmadan üzerinde, evi veya aracındaki maddeyi rızaen teslim etme durumudur. Nitekim bu durum görüldüğü üzere Yargıtay kararlarında da çokça açıklanmış ve uyuşturucu madde suçlarında etkin pişmanlığın klasik bir örneği haline gelmiştir.

Öyle ki rızaen teslime ilişkin 10. Ceza Dairesi 2022/6304 E., 2022/9692 K. Sayılı ilamında ''..Suç tarihinde ikametinde satışa hazır uyuşturucu maddelerden bonzai maddesinin bulunduğu yönünde bilgiler elde edilmesi üzerine, adresine gidildiğinde kapıyı açması üzerine kimlik tespiti sonrası üstünde uyuşturucu madde bulunup bulunmadığı sorulduğunda, sanığın görevlileri ikametinin yanında bulunan kömürlüğe getirerek suça konu uyuşturucu maddeleri rızaen teslim etmesi karşısında, aleyhinde delil bulunmadığı aşamada uyuşturucu maddelerin yerini göstererek kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım eden sanık hakkında TCK'nın 192/3. maddesindeki etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,..'' diyerek aleyhinde delil bulunmayan durumlarda rızaen uyuşturucu madde tesliminin sanığın kendi suçunun ortaya çıkaracağından bahisle etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğine dair karar vermiştir.

Yine 10. Ceza Dairesi 2015/1578 E., 2015/31210 K. Sayılı ilamında benzer şekilde ''..Şüphe üzerine durdurulan sanığın üzerinde ve valizinde yapılan aramada herhangi bir uyuşturucu madde ele geçirilemediği, kolluk görevlileri tarafından yapılan mülakatta midesinde uyuşturucu madde taşıdığını belirterek kendi suçunun ortaya çıkmasını sağladığı anlaşıldığından; hakkında TCK’nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,..''ni bozma nedeni yapılmıştır. Görüldüğü üzere Yargıtay başka bir delil bulunmaması durumunda rızaen teslime değer vermekte ve etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına karar vermektedir.

Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2015/13249 E., 2019/32 K. Sayılı ilamında benzer olarak ''..Uyuşturucu maddenin sanığın oturduğu apartman girişindeki yangın kutusunda ele geçirilmesinden sonra, hakkında hiçbir delil bulunmadığı aşamada, ele geçirilen uyuşturucu maddenin kendisine ait olduğunu kabul ederek kendi suçunun ortaya çıkmasına yardım ve hizmet eden sanık hakkında TCK'nın 192/3. maddesindeki etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA..'' şeklindeki kararıyla delil bulunmayan aşamada yapılan ikrarı suçunun ortaya çıkması bakımından sanık lehine etkin pişmanlık kapsamında kaldığını belirtmiştir.

Benzer bir kararda 10. Ceza Dairesi 2009/13832 E., 2010/6426 K. ''..Y... F... mahallesi S... sokakta uyuşturucu madde ticareti yapıldığı yönündeki çok sayıda ihbar üzerine bu sokakta bulunan evlere ilişkin alınan arama kararına dayanılarak sanık Afife'nin evinde yapılan aramada 71 adet poşet içinde net 39,8 gram esrar maddesi ile 2 adet extacy hap ele geçirilmesinden sonra sanık Afife'nin, evinde bulunan uyuşturucu maddelerin kardeşi diğer sanık Ramazan'a ait olduğunu söyleyip, kalmış olduğu evi de göstererek bu sanığın yakalanmasını ve suçunun ortaya çıkmasını sağladığı; yine evinde ve üzerinde herhangi bir uyuşturucu madde ele geçirilemeyen sanık Ramazan'ın, sanık Afife'nin evinde bulunan uyuşturucu maddelerin kendisine ait olduğunu söyleyerek, hakkında sanık Afife'nin soyut beyanı dışında delil bulunmadığı bir aşamada ikrarı ile kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet ettiği anlaşıldığından, her iki sanık hakkında TCK'nın 192/3. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,..''ni bozma nedeni yapmış ve soyut beyan bulunmadığı durumlarda ikrarın etkin pişmanlık bakımından önemi vurgulanmıştır.

Yargıtay 20. Ceza Dairesi  2016/2625 E., 2017/1822 K. İlamında ise ''..1-Sanık ...’nin soruşturma aşamasında olay tarihinde temin ettiği uyuşturucu maddeleri sanık ...’dan aldığını söyleyerek adı geçenin "uyuşturucu madde ticareti yapma" suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım etmesi nedeniyle, hakkında 5237 sayılı TCK'nın 192. maddesinin 3. fıkrasında öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

2-Sanık ...’nın sanık ...’nin kendisi hakkındaki soyut beyanından başka bir delil bulunmadığı durumda konu uyuşturucu maddeleri Sanık ...’a verdiğini kabul ederek kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım ettiği anlaşıldığından, hakkında 5237 sayılı TCK'nın 192. maddesinin 3. fıkrasında öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmekle, hükmün BOZULMASINA,..'' diyerek aynı kararında hem uyuşturucu maddeyi satın aldığı kişiyi söyleyerek devamında o kişinin yargılanma neticesinde suçu ortaya çıkarılan sanığın adını veren kişiye verilen cezada etkin pişmanlık hükümlerinin gözetilmemesini hem de kendisi aleyhine soyut beyan dışında başka delil bulunmayan durumda uyuşturucu madde verdiğini kabul ederek kendi suçunu ortaya çıkaran sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmamasını sanıklar bakımından ayrı ayrı bozma sebebi yaparak kanaatimizce emsal bir karar oluşturmuştur.

Uyuşturucu madde suçlarından yargılanan sanıkların uyuşturucu maddeyi aldıkları kişiyi belirtmesine rağmen çoğu zaman mahkemelerce eksik inceleme yapılarak etkin pişmanlık şartlarının oluşup oluşmadığı durumu göz ardı edilebilmektedir. Bu durum da birçok Yargıtay kararında bozma sebebi yapılmaktadır. Öyle ki Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2016/1275 E., 2016/7520 K. Sayılı ilamında belirtildiği gibi ''..Sabit olan eylemi "uyuşturucu madde ticareti yapma" suçunu oluşturan sanığın savunmasında, ele geçirilen uyuşturucu maddeyi telefon bilgisini verdiği Yahya isimli şahıstan aldığını beyan etmesi karşısında, Yahya isimli şahıs hakkında herhangi bir soruşturma veya kovuşturma bulunup bulunmadığı araştırılarak, şayet soruşturma veya kovuşturma bulunuyor ise dosyası getirtilip incelenmek, bulunmuyor ise anılan şahıs hakkında suç duyurusunda bulunmak suretiyle sonucuna göre sanık hakkında TCK'nın 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı karar yerinde tartışılmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, sanık ve müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden, re'sen de temyize tabi olan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA..'' denilerek etkin pişmanlık hükümleri kapsamında eksik inceleme yapılmasını bozma sebebi yapmıştır.

Benzer bir kararda 20. Ceza Dairesi  2015/16256 E., 2016/1238 K. Sayılı ilamında ''..Sanığın suç konusu uyuşturucu maddeyi Hassa İlçesi ... Köyünde oturan ... isimli şahıstan temin ettiğini söylediği anlaşılmakla; böyle bir şahsın var olup olmadığı araştırılarak, olması durumunda tanık olarak dinlendikten sonra sanık hakkında TCK'nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması..''nı bozma nedeni yapmıştır.

Yargıtay 20. Ceza Dairesi (kapatılan)  2018/4346 E., 2018/4768 K. İlamında ise ''..Sanığın uyuşturucu maddeyi satın aldığını söylediği ...’ın 16.09.2015 tarihli başka bir eylemi nedeniyle Mersin 6.Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı ve mahkumiyetine karar verildiği gerekçesiyle sanık hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmış ise de; ...’ın duruşmada tanık olarak dinlendiği ve sanığın beyanını kabul etmediği, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için “…suçun meydan çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmesi” gerektiği, somut olayda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma koşullarının oluşmadığı gözetilmeden sanık hakkında TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasının uygulanması suretiyle eksik ceza verilmesi,..''ni bozma sebebi yapmıştır.

Görüldüğü üzere uyuşturucu madde suçlarında etkin pişmanlık hükümleri kapsamında uygulamada her ne kadar en çok karşılaşılan durum rızaen teslim ve adli makamlarca haber alındıktan sonra uyuşturucu maddenin satın alındığı kişinin belirtilmesi olsa da Yargıtaya göre salt sanık beyanı neticesinde ismi verilen kişinin başka bir eylemi dolayısıyla yargılandığı dosyadan ceza almış olmasının iki eylem bakımından nedensellik bağının olmaması ve sanıkça bir kabul beyanının da bulunmaması gözetilerek etkin pişmanlık hükümleri kapsamında yeterli olmayacağının altı çizilmiştir.

 Bu duruma ilişkin Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/10-1284 E., 2012/1836 K. Sayılı ilamında yine ''..Olay yakalama ve el koyma tutanağı içeriğine göre, ayrıntısına yukarıda yer verildiği şekilde görevlilerin bilgi ve gözetiminde olay yerine gelen kullanıcı E.'a satış yaparken yakalanan sanığın, E.'a verdiği üç paket ile üzerinde bulunan ve satış için hazırlandığı anlaşılan yedi paket kokainin ..ve ...numaralı telefonları kullanan ve daha önce çay bahçesinde beraber çalıştığı sanık R.'a ait olduğunu, bu şahsın kısa saçlı, 170-175 boylarında esmer ve gri takım elbiseli olup, halen U. Caddesi üzerinde olduğunu beyan etmesi üzerinde belirtilen yerde sanık R.’ın yakalandığının anlaşılması karşısında; sanık Yılmaz’ın yakalandıktan sonra verdiği bilgiler olmasa, diğer sanık Ramazan’a ulaşılamayacağından ve sanık R.’ın da ele geçen uyuşturucu madde ile bağlantılı olduğu, fikir ve irade birliği içinde uyuşturucu maddeyi diğer sanık Y. ile birlikte sattıkları hususu belirlenemeyeceğinden, sanık Y.'ın suç ortağı olan sanık Ramazan'ın yakalanmasında veya belirlenmesinde etkili olan yardım ve hizmet niteliğindeki açıklamaları nedeniyle hakkında 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık koşullarının oluştuğu kabul edilmelidir..'' diyerek sanığın verdiği bilgiler neticesinde diğer sanığın yine bağlantılı sayılabilecek uyuşturucu madde ile yakalanması ve aynı dosyadan beraber yargılanıp ceza almasını diğer sanık açısından suçun veya suç ortağının ortaya çıkarılması bakımından etkin pişmanlık hükümleri kapsamında kaldığına hükmetmiştir.

Söz konusu iki Yargıtay Ceza Genel Kurul kararlarından da anlaşıldığı gibi faillerin salt uyuşturucu maddeyi satın aldıkları kişi veya kişilerin ismini bildirmesi etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmaları açısından yeterli olmayıp bahsi geçen kişilerin de söz konusu uyuşturucu madde ile bağlantılı sayılabilecek maddeler ile yakalanması ve yakalanması akabinde yargılanıp mahkumiyetine hükmedilmesi gerekmektedir. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurul 2018/294 E., 2020/72 K. Sayılı ilamında da açıkça belirtildiği gibi ''..Failin kendi suçunun ya da suç ortaklarının ortaya çıkmasına yönelik olarak verdiği bilginin yardım ve hizmet niteliğinde kabul edilebilmesi için, hizmet ve yardımın konusu olan bilgilerin doğru olmasının yanında, hizmet ve yardımın sonuca etkili ve yararlı olması da gerekmektedir. Buna göre, yakalanan kimsenin uyuşturucu maddeyi açık kimliğini bilmediği bir şahıstan aldığını söylemesi ya da hayalî isimler vermesi veya daha önceden uyuşturucu işine karıştığını bildiği kişinin adını vermesi etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması için yeterli görülmemeli, failin bildirdiği kişi yakalanmış ise mahkûm edilmiş olması ya da yakalanamamışsa kimliği ve varlığının belirlenmesi, failin bildirdiği kişiye suç atması için bir neden bulunmadığının anlaşılması, mevcut delillerin o kişinin suçluluğunu kabule yeterli bulunması ve verilen bilginin daha önce görevliler tarafından öğrenilmemiş olması durumlarında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmalıdır. Değinilen bu hâllerin dışında, failin üzerinde kullanım miktarı içerisinde uyuşturucu ve uyarıcı madde ile yakalanmış olması hâlinde başka bir şekilde satış için hazırlandığı anlaşılmayan maddeyi satmak için bulundurduğunu bildirmesinde de, uyuşturucu ve uyarıcı madde satmak suçundan etkin pişmanlık koşullarının gerçekleştiği kabul edilmelidir...''

Bununla birlikte zaten bir miktar uyuşturucu madde ile yakalanan sanığın kendisine ait daha fazla uyuşturucu maddeyi yakalatarak etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanması da mümkün görünmemektedir. Nitekim Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2021/18524 E., 2022/5585 K. İlamında ''.. Sanığın 21/01/2020 tarihinde ...'a uyuşturucu madde temin ettiği sabit olduğu gibi, 20/02/2020 tarihinde yapılan fiziki takip ve yakalama neticesinde içinde bulunduğu araçtan attığı uyuşturucu maddenin ele geçirildiği, yakalama sonrası sanığın kalan uyuşturucu maddenin saklandığı yeri kolluk görevlilerine tarif ettiği, yapılan aramada bu yerde de uyuşturucu madde bulunduğu..sanığın içinde bulunduğu araçtan attığı fazla miktarda uyuşturucu madde ile yakalandıktan sonra bir miktar daha maddenin yerini söylemesinin TCK'nın 192/3. maddesinin uygulanmasını gerektirmeyeceği, üzerinde uyuşturucu madde ele geçmesiyle suçun ortaya çıktığı, her iki olayda da etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma koşullarının oluşmadığı..'' şeklinde açıkça uyuşturucu madde ile yakalanan sanığın kendisine ait daha fazla madde yakalatmasının etkin pişmanlık hükümleri kapsamında kalmayacağını belirtmiştir.

 Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2014/1115 E., 2014/1950 K. Sayılı ilamında ise ''..Suç konusu uyuşturucu maddelerin ele geçirildiği ve sanığın yakalandığı metruk bina ile binanın bulunduğu sokakta uyuşturucu madde satışı yapıldığına ilişkin ihbarlar üzerine, mahkemeden arama kararı alınarak, bahsi geçen yere gelindiği, içeri girildiğinde sanık ve tanık H.. K..'nın oda içerisinde görüldüğü, bu sırada odanın penceresinden dışarıya siyah bir poşet atıldığının görevlilerce fark edildiği, ancak poşeti atanın kim olduğunun görülemediği, bunun üzerine tanık Hasan'a poşeti atanın kim olduğu sorulduğunda sanık tarafından atıldığının beyan edildiği...suç konusu uyuşturucu maddelerin bulunduğu materyallerden siyah renkli naylon ve kağıt üzerinde tespit edilen 3 adet parmak izinin sanığa ait olduğunun tespit edildiği olayda, sanığın olay yerinde yakalanması, suç konusu uyuşturucu paketleri üzerinde sanığa ait parmak izlerinin bulunması karşısında, sanığın ikrarının sonuca etkili olmadığı ve hakkında TCK'nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanamayacağının gözetilmemesi,..'' diyerek zaten sanığa ait olduğu anlaşılacak olan uyuşturucu maddeye ilişkin ikrarın etkin pişmanlık hükümleri kapsamında uygulanmaması gerektiğine hükmetmiştir. Görüldüğü üzere somut olaya göre salt ikrar dahi tek başına etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına yetmemekte, Yargıtay suçun veya suçlunun ortaya çıkarılması konusunda adli makamlara sanıklarca daha etkin bir fayda sağlanması gerektiğini ifade etmektedir.

Ceza Genel Kurulun 2015/1068 E., 2017/295 K. Sayılı ilamında ise ''..Kolluk görevlilerinin sanığın evinin olduğu bahçeye geldiklerinde, sanığı yalın ayak halde evinin yan tarafından eve doğru gelirken görmeleri, sanığın yakalandığında telaşlı hareketler sergilemesi, çuvallara konulan esrarın sanığın yer göstermesi olmaksızın sanığın ayak izlerinin takip edilmesi sonucunda bulunması karşısında; suça konu uyuşturucu maddenin sanık ...'e ait olup onun tarafından saklandığının, seralarda dikili halde bulunan 370 kök kenevir ile birlikte değerlendirildiğinde de ele geçirilen 741,76 gram esrarın kullanma dışında bir amaçla bulundurulduğunun ve buna bağlı olarak sanık ...'in üzerine atılı suçun sabit olduğunun hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık ve kesin şekilde ispatlanmış olduğu anlaşılmaktadır. Belirtilen nedenlerle, esrarı bahçe dışına taşıyarak gizlemeye çalışan sanık ...'in, yapılan arama sırasında uyuşturucu maddenin ortaya çıkarılmasında kolluk görevlilerine yardımcı olmadığı gibi, suç konusu esrarın kendisine ait olduğuna ve satmak amacıyla sökerek çuvallara koyduğuna dair ikrarının da kendi suçunun ortaya çıkması ve suç niteliğinin tespiti açısından etkili olmadığı, bu nedenle TCK'nun 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık şartlarının oluşmadığı kabul edilmelidir..'' diyerek sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının sanığın katkısı olmaksızın kesin olarak oluştuğu gözetilen hallerde sanığın sonradan ikrarının suçu ortaya çıkarmadığına karar vererek etkin pişmanlık şartlarının oluşmadığına karar vermiştir. Nitekim Ceza Genel Kurulu 2017/379 E., 2018/81 K. Sayılı ilamında da aynı hususa değinilmiştir. Bu kararlardan da anlaşıldığı üzere Yargıtay, ikrarın daha ziyade suçu ortaya çıkarılması bakımından sanıkların aleyhine somut başka bir delil bulunmadığı durumlarda etkin pişmanlık kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmektedir.

Uyuşturucu madde suçlarına ilişkin etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına dair dikkat edilecek bir diğer husus ise zincirleme olarak işlenen suçlarda etkin pişmanlığın nasıl takdir edileceği konusudur. Yargıtayın bu husustaki yerleşik içtihatları zincirleme suça dahil olan tüm suçlarda TCK 192/3. maddesinin uygulanması şartların mevcut olması halinde ancak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabileceği yönündedir. Nitekim 10. Ceza Dairesi 2022/5934 E., 2022/8654 K. Sayılı ilamında da belirtildiği gibi ''..Zincirleme suçlarda zincire dahil tüm suçlar yönünden TCK'nın 192/3. maddesinin uygulanması şartlarının mevcut olması halinde etkin pişmanlık hükümleri uyarınca ceza indirimi uygulanabileceğinden, sanığın 09/01/2015 tarihli eylemi dışında zincirleme suç kapsamındaki diğer eylemleri için ayrı ayrı etkin pişmanlık şartlarının oluşmaması nedeniyle hakkında TCK'nın 192/3. maddesinin uygulanma şartları bulunmadığı halde, TCK'nın 43. maddesinin uygulanması sonucu belirlenen cezadan etkin pişmanlık hükümleri tatbik edilerek indirim yapılması suretiyle eksik ceza tayini,..'' denilerek bozma nedeni yapılmıştır. Nitekim 10. Ceza Dairesi 2015/3817 E., 2020/1772 K. Sayılı ilamı da aynı niteliktedir.

Yargıtay kararlarında zaman zaman uyuşturucu madde yakalanan araç veya evin sanıklar adına kayıtlı olup olmaması veya sanık tarafından kiralanıp kiralanmaması gibi durumlar da etkin pişmanlık kapsamında diğer hususlarla birlikte göz önüne alınmaktadır. Öyle ki 20. Ceza Dairesi 2016/2300 E., 2017/2213 K. Sayılı ilamında belirtildiği gibi ''..uyuşturucu maddelerin ele geçirildiği evin, hakkındaki dava tefrik edilen sanık ... tarafından kiralandığına ilişkin kira kontratı, evi kiralayan emlakçı olan tanık...’ın evi sanık ...’a kiraladığına ilişkin beyanı ve olaya ilişkin ihbarın da sanık ... hakkında yapılması göz önünde bulundurulduğunda, sanık ...’ün beyanlarının sanık ...’ın ya da kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım niteliğinde sayılamayacağı ve etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma koşullarının oluşmadığı gözetilmeden, sanık hakkında TCK'nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması,..'' bozma nedeni yapılmıştır.

Yine 20. Ceza Dairesi 2015/14796 E., 2015/4505 K. Sayılı ilamda ''..Sanık R.hakkında suç ortaklarını ortaya çıkardığı gerekçesi ile etkin pişmanlık hükümleri uygulanmış ise de; uyuşturucu maddenin yakalandığı .....plakalı aracın sanık R.adına kayıtlı olduğu, araç içerisinde yakalanan uyuşturucu paketleri üzerinde sanık R.parmak izlerinin çıkmış olması karşısında, R. R.adını söylemesinin R. suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım olarak kabul edilemeyeceği ve diğer sanık C.hakkında "B" nolu bozma gerekçesine göre, C. suçunun ortaya çıkmasına yönelik sanık R. etkin pişmanlık niteliğinde bir yardımının olmadığı da gözetilerek sanık R. cezasından koşulları bulunmadığı halde etkin pişmanlık nedeniyle TCK'nın 192. maddesinin 3. fıkrası uyarınca indirim yapılması, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni sayılmamıştır...'' denilerek benzer nitelikli bir karar vermiştir.

Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2015/112 E., 2015/4392 K. İlamında ise ''..Sanığın suç işleyeceğine ilişkin bilgi alınmasından sonra adli arama kararı alınması gerekirken CMK 116 vd. maddelerine aykırı olarak önleme araması kararına istinaden arama girişiminde bulunulması üzerine sanığın üzerindeki uyuşturucu maddeleri kolluk görevlilerine teslim etmesi karşısında hakkında TCK’nın 192/3. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,..''ni bozma nedeni yapmıştır.

Görüldüğü üzere adli arama kararı gerektiren durumda adli arama kararı olmaksızın yapılan aramada elde edilen delilin hukuka aykırı delil sayılacağından ve hükme esas alınamayacağı durumda yapılan ikrarı Yargıtay hukuka uygun delil saymakta ve bu durumda en azından etkin pişmanlık hükümlerinden sanığın yararlandırılması gerektiğini belirtmekle kanaatimce emsal bir karar oluşturmaktadır. Söz konusu olayda adli arama kararı olmaksızın yapılan aramanın adli arama kararı kapsamında bir arama olması durumunda elde edilen delillerin hukuk aykırı sayılacağı aşikar olup bu durumda sanığın ikrarını yasal delil saymakta ve bu durumda elde edilen tek delilin yine sanığın katkısı ile elde edildiğinden bahisle hukuka uygun saymakta ve sanık lehine etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına karar vermektedir.

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2013/6290 E., 2017/5552 K. Sayılı ilamında ise ''..13/09/2011 tarihli olay tutanağına göre; şüphe üzerine durdurulan ve GBT sorgulamasında arandığının anlaşılarak kollukça yakalamasının yapılacağı sırada üzerinde bulunan uyuşturucu maddeyi teslim eden sanığın eyleminin etkin pişmanlık oluşturmadığı, yakalaması yapılacak sanığın üzerinin kollukça aranmasının yasal bir zorunluluk olduğu, bu aşamada TCK'nın 192/2. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurduğu sabit olduğu halde ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi,..'' bozma nedeni yapılmış ve görüldüğü üzere sanığın rızaen teslimini zaten üzerinin aranması gerektiğinden bahisle kabul etmemiş ve etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmaması gerektiğini belirtmiştir.

Burada sorulması gereken soru ise bu durumda üzerinin aranmasına rağmen bulunmayan uyuşturucu maddenin sanık tarafından daha sonra resen teslim edilmesi durumudur. Bu halde kanaatimce üst araması yapılmasına rağmen bulunmayan uyuşturucu maddenin sanıkça daha sonradan teslim edilmesi halinde aleyhinde başka bir delil bulunmayan sanığın kendi suçunu ortaya çıkarmasından bahisle etkin pişmanlık hükümlerinin mutlak suretle uygulanması gerekmektedir. Öyle ki 10. Ceza Dairesi 2014/2205 E.  ,  2015/33186 K. Sayılı ilamda da belirtildiği üzere ''..Sanığın üzerinde ele geçirilen uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin arama kararına dayanıp dayanmadığının araştırılması, varsa arama kararının aslı veya onaylı örneğinin getirtilmesi, arama kararı yok ise arama kararı olmadan sanığın üzerinde arama yapılmasının hukuka aykırı olduğu, bu arama sonucu sanığın üzerinde bulunan uyuşturucu maddenin hem "suçun maddî konusu" hem de "suçun delili" olup hukuka aykırı yöntemle elde edilmiş olacağı ve hükme esas alınamayacağı gözetilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması,..'' bozma nedeni yapılmıştır.

Nitekim 10. Ceza Dairesi 2019/4941 E.  ,  2020/2836 K. Sayılı ilamında belirtildiği gibi ''..Sanığın yapılan üst aramasında herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı halde 24.10.2020 tarihli soruşturma aşamasındaki ifadesinde evinde uyuşturucu madde ele geçirilen diğer sanık ile birlikte onun evinde uyuşturucu kullandığını beyan ederek suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım etmesi nedeniyle hakkında etkin pişmanlıkla ilgili TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,..'' bozma nedeni yapılmış ve başka bir delil olmadığı durumlarda ikrarın önemini vurgulamış ve etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmamasını bozma nedeni yapmıştır.

Benzer bir kararda da ''..07.01.2011 tarihli olay yakalama tutanağı içeriğine göre sanığın kaba üst yoklamasında suç ve suç unsuru çıkmadığı sırada uyuşturucu maddeleri rızası ile teslim ettiği ve uyuşturucu maddenin kendisine ait olduğunu belirterek ikrarı ile kendi suçunun ortaya çıkmasını sağladığı anlaşıldığı halde, hakkında TCK'nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,..'' bozma nedeni yapılmıştır. ( 10. Ceza Dairesi   2017/3770 E., 2018/9847 K.)

Tüm bu kararlarda da görüldüğü üzere Yargıtay uyuşturucu ve uyarıcı madde suçlarının ülkemiz açısından önemini bilmekte ve etkin pişmanlık hükümlerinin uyuşturucu madde suçlarının azaltılması, önlenmesi ve suçun ortaya çıkması bakımından değerli görmektedir. Yargıtay her ne kadar soyut beyan dışında başka bir delilin bulunmadığı durumlarda faillerce yeri belirtilerek teslim edilen uyuşturucu madde suçlarında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını belirtse de çoğu kararında da uyuşturucu maddenin yerini belirterek veya üzerindeki uyuşturucu maddeyi teslim ederek suçun ortaya çıkmasına katkıda bulunan faillere zaten kolluk kuvvetlerince aramanın yapılacağından ve uyuşturucu maddenin bulunacağından bahisle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmaması gerektiğini belirtmektedir.

Bilindiği üzere Ceza Hukukunda her somut olay kendi özelinde değerlendirilmektedir. Burada da yapılması gereken kanaatimce salt arama yapılacağından bahisle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmamasına karar verilmesi olmamalı, uyuşturucu maddenin yakalandığı yer gözetilerek hayatın olağan akışında kolaylıkla bulunan bir yerde olup olmadığı gibi kıstaslar belirlenmeli ve bu hususta etkin pişmanlık hükümleri gözden geçirilmelidir. Aksi halde bu uygulamanın uyuşturucu ve uyarıcı maddeler bakımından etkin pişmanlığın sıkı şekil şartlarına tabi tutulmasına neden olacağı ve amaçlanan suçun önlenmesi amacına da hizmet etmeyeceği aşikardır.

Av. Erkan AŞİKAR