Geçtiğimiz 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününde İstanbul Valiliği Taksim'in uygun olmadığı gerekçesiyle toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılmasını yasaklamıştır. Toplantı gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarıyla incelersek;

Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı T.C. Anayasasının 14. Maddesinde düzenlenmiştir:

"Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak,  millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir".

Anayasada toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme idari makamların iznine bağlı kılınmamıştır.2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme hakkındaki kanunun 3. Maddesine göre‘’ Herkes silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir’’. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme kanunun 10. Maddesine göre‘’ Toplantı yapılabilmesi için, düzenleme kurulu üyelerinin tamamının imzalayacakları bir bildirim, toplantının yapılmasından en az kırksekiz saat önce ve çalışma saatleri içinde, toplantının yapılacağı yerin bağlı bulunduğu valilik veya kaymakamlığa verilir’’. Fakat idari makamlara yapılacak bildirim asla gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ortadan kaldıracak veya güçleştirecek şekilde uygulanmaması gerekir. Bu husus Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları uyarınca güvence altına alınmıştır. (Oya Ataman / Türkiye, 05.12.2006, § 38).

Toplantı ve gösteri yürüyüşünde idarenin güvenliği ve düzeni sağlaması için idari makamlara bildirim yapılır. Fakat toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeden önce idareye bildirim yapılmaması gösteri yürüyüşünün düzenlenemeyeceği anlamına gelmez. Katılımcılar barışçıl davranmaya devam ettiği ve kamu düzenini bozmadığı sürece, toplantı, barışçıl kabul edilir ve suç teşkil etmez (Oya Ataman / Türkiye, 05.12.2006; Cisse / Fransa, 09.04.2002; Gafgaz Mammadov / Azerbaycan, 15.10.2015)

Şiddete teşvik unsuru olmadığı, kamu düzeni açısından açık tehlike barındırmadığı taktirde her fikirden insan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyebilir. AİHM kararlarına göre toplumun çoğuna aykırı görüşte olan kişiler dahi toplantı ve gösteri yürüyüş düzenleme hakkından faydalanabilir.

Barışçıl bir şekilde başlayan bir gösteri yürüyüşüne katılan, şiddet eğilimi olan göstericilerin varlığı, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ortadan kaldırmaz. İdarenin görevi, barışçıl şekilde bu haktan yararlananların toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını kısıtlamadan şiddet eğilimleri olan kişilere karşı koruma sağlamak ve asayişi sağlamaktır.

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününde gösteri yürüyüşünde aşırı sol örgütlerin, pkk sempatizanı provokatör kişilerin bulunması yukarıdaki duruma örnek olarak verilebilir. Bu gibi kişilerin gösteri yürüyüşünde bulunması toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ortadan kaldırmaz.

Avrupa İnsan Hakları Komisyonuna göre:“11. madde tarafından güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkından barışçıl bir gösteri düzenlemek isteyen herkes yararlanabilir. Şiddet eğilimleri olan karşıt göstericilerin varlığı, veya yine şiddet eğilimleri olan aşırıların söz konusu gösteri yürüyüşüne katılmak istemeleri bu hakkın ortadan kalkması sonucunu doğurmaz. Dolayısıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı aynı zamanda bu haktan yararlananların karşıt göstericilere karşı korunmaları gereğini de kapsar. Ancak bu koruma sağlanabildiği ölçüde toplantıya katılanlar, üzerinde tartışma olan konulardaki fikirlerini toplantı ve gösteri yürüyüşleri yoluyla ifade etme imkanı bulur ve bu hakkı etkin bir biçimde kullanma imkanına sahip olabilirler”.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü çok sınırlı hallerde ertelenip yasaklanabilir.

2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkındaki kanun Madde 17–(Değişik: 26/3/2002-4748/6 md.) Bölge valisi, vali veya kaymakam, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması hâlinde yasaklayabilir.

 1 Mayıs'ta Taksim'in sadece konumu ve gösteri yürüyüşünde provokatif örgütlerin bulunabileceği gerekçesiyle yasaklanması Anayasamıza ve taraf olduğumuz AİHM kararlarına aykırıdır. Genel meydanlardaki toplantılarda, halkın ve ulaşım araçlarının gelip geçmesini sağlamak üzere valilik ve kaymakamlıklar düzenleme yapmakla yükümlüdür.

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 12/10/2023 tarihinde, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ve diğerleri (B. No: 2016/14517, B. No: 2016/14518) başvurularında Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesi kararını verirken bu hususları göz önünde bulundurmuştur:

"Nitekim yukarıda da açıklandığı üzere hedef kitlenin ilgisini çekebilmek için toplantının belli yerlerde yapılması gerekebilir. Bu nedenle hangi mekânın toplantıya en uygun olacağını seçme serbestîsi, toplantının düzenleyicilerine tanınmalıdır(bkz.§62). Dolayısıyla kamu otoritelerinin bu yöndeki sınırlaması ve müdahalesinin somut olayın şartlarına göre demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olması gerekir.

Nitekim Anayasa Mahkemesi Şerafettin Can Atalay kararında, katılımcılarca tercih edilen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme mekânının önceden belirlenen yer ve güzergâhlardan olmadığı şeklinde ilgili ve yeterli olmayan bir gerekçeyle idarece reddedilmesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını ihlal ettiği sonucuna varmıştır (mekân tercih etme serbestîsine ve sınırlanmasına ilişkin ayrıntılı açıklamalar için bkz. Şerafettin Can Atalay §§ 36-42). Buna göre mekân yasağına ilişkin bir karar verilebilmesi ancak somut ve haklı gerekçelerin ortaya konulmasıyla mümkündür.

Dolayısıyla Taksim Meydanı'nın idarece önceden belirlenen toplantı alanlarından biri olmadığı şeklindeki gerekçe, tercih edilen mekânda toplantı yapılmasını tamamen yasaklamak için yeterli kabul edilemez".

Anayasa Mahkemesi birçok kararında kamuya açık bir alanda yapılan toplantı ve gösteriler, doğası gereği trafik de dâhil olmak üzere günlük hayatın işleyişinde bazı aksaklıklara neden olsa bile Anayasa'nın 34. maddesinde teminat altına alınan hakkın zarar görmesini engellemek amacıyla kamu gücünü kullanan yetkililerin barışçıl toplantılara sabır ve hoşgörü ile yaklaşmaları gerektiğini ifade etmiştir. (Gülşah Öztürk ve diğerleri, § 69; Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 119) Somut olayda başvurucuların eylemlerinin kamu düzenini bozdukları veya alınan güvenlik önlemlerini zaafa uğrattıkları yönünde bir değerlendirme ve tespit bulunmamaktadır. Bu sebeple de toplantının yalnızca halkın dinlenme, seyahat etme ve eğlenme gibi birtakım sosyal ve kültürel faaliyetlerinde aksaklıklara neden olması 1 Mayıs İşçi Bayramı kapsamında yapılacak bir toplantı ve gösteriye müdahaleyi tek başına haklı gösteremez.

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru, Anayasaya, taraf olunan uluslararası mahkemelerin kararlarına ve kanunlara istinasız bağlı kalıp uygulamaktır.

Av. Ali Kaan Fettah KÖK