5275 sayılı İnfaz Kanununa eklenen suç tarihi yerine hükümlü olunan tarihi esas alan, işbu tarihin esas alınması ile "31 Temmuz 2023 tarihi itibarıyla kapalı ceza infaz kurumunda bulunan ve cezasının belirli bir süresini bu kurumlarda geçiren hükümlüler" için ayrı bir uygulama, hakkında verilmiş olan hapis cezası sonraki tarihli olarak kesinleşen ve infaz edilen kişiler yönünden ayrı bir uygulama getiren Geçici Madde 10'un 6. fıkrası Anayasa'ya açıkça aykırıdır. Kişilerin çoğu durumda kendi ellerinde olmayan, uzayan soruşturma, kovuşturma ve kanun yolları aşamalarından kaynaklanan ve makûl sürede yargılanma haklarını da ihlâl eden yargısal işleyişlerden ötürü aleyhe uygulamaya tabi tutulmalarının hakkaniyete uygun bir tarafı da bulunmamaktadır.

Suç tarihi Yasa'nın yürürlük tarihinden önce olan ancak hapis cezasının kesinleşme tarihi 31.07.2023 tarihi sonrasında gerçekleşen kişiler, aleyhe belirlenecek açığa ayrılma ve denetimli serbestlik sürelerine ilişkin mutlaka yetkili İnfaz Hâkimliği nezdinde başvuruda bulunmalı ve İnfaz Hâkimliğince bahse konu yasa maddesinin somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesince iptali için başvuruda bulunulması talebiyle dilekçe vermelidir.

Aynı tarihte suç işleyen kişilerin hükümlü statüsüne geçilen tarihler esas alınarak şartla salıverilme, ceza ve davaların ertelenmesine ilişkin farklı uygulamalara tabi tutulmalarının infazda adalet ve eşitlik ilkesine aykırı olduğundan bahisle verilen Anayasa Mahkemesi’nin 15.10.2003 tarihli ve 2003/84 E., 2003/89 K. sayılı 4616 sayılı iptal kararı bu hususta yol göstericidir.

Anayasa Mahkemesi’nin 15.10.2003 tarihli ve 2003/84 E., 2003/89 K. sayılı 4616 sayılı iptal kararı ile; "Aynı tarihte suç işleyen iki kişiden biri hakkındaki yargılamanın soruşturmayı yapan organlar tarafından kısa sürede sonuçlandırılarak kesin hükümle bitirilmesi ve sanığın hükümlü statüsüne geçmesi halinde indirimin bir kez yapılması, ikinci kişinin kaçması ya da kimi nedenlerle yargılamayı güçleştirecek gayretler içerisinde olması veya yargılayanların çeşitli nedenlerle yargılamayı sonuçlandıramaması durumunda ise her dava için ayrı erteleme imkanı getirilmesi, Yasa'nın uygulanmasında adîl olmayan farklı sonuçlar oluşturabilecektir.

Öte yandan, 2. bentte infaz yasasına göre çekmeleri gereken toplam cezaları on yıldan az olan hükümlülerin cezaları infaz edilmeden şartla salıverilip ceza süresi kadar deneme süresine tabi tutulacakları belirtilirken, itiraz konusu kuralla, davanın açılması veya kesin hükme bağlanması ertelenenlerin, suçun istilzam ettiği cezanın veya aşağı ve yukarı sınırları içeren cezalarda ise cezanın üst sınırı esas alınarak suç için Türk Ceza Kanunu'nda belirlenen dava zamanaşımı süresi kadar deneme süresine bağlı olacaklarının öngörülmesi, infazda adalet anlayışı ile bağdaşmayan farklılıklar yaratabilecektir.

Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural, Anayasa'nın 2. maddesindeki "hukuk devleti" ilkesi ile 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırıdır. İptali gerekir." şeklinde 21.12.2000 günlü, 4616 sayılı "23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun"un 1. maddesinin 21.5.2002 günlü, 4758 sayılı Yasa ile yeniden düzenlenen 4. bendinin birinci paragrafının, "... haklarında ... son soruşturma aşamasına geçilmiş olmakla beraber henüz hüküm verilmemiş ..."ler yönünden Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE karar vermiştir. İptal kararında, aynı tarihte suç işleyen kişilerin koşullu salıverilme ve erteleme süreleri açısından farklı hukuki sonuçlar ile karşılaşmalarının infazda adalet ve eşitlik ilkesine tamamen aykırı olduğu ifade edilmiştir. Sonuç olarak 5275 sayılı İnfaz Kanununa Geçici Madde 10’nun Anayasa’ya, eşitlik ve infazda adalet ilkesine aykırı olduğu açık olup bu süreçte Yasanın olumsuz uygulamalarına maruz kalacak bireylerin hukuki yolları sonuna kadar kullanmaları ve tüketmeleri gerekmektedir.