“10. Yılında Türkiye’de Arabuluculuk Sempozyumu” Ankara’da gerçekleşti. Sempozyumda konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Arabuluculuk yargının iş yükünün azalmasına katkı sunmaktadır. Adalete olan güven artmaktadır.” dedi.

Tunç’un konuşmalarından satır başları şöyle:

“MAHKEMELERİN İŞ YÜKÜ ARTIYOR”

"Son 21 yılda sağladığımız güven ve istikrar, ülkemizi sürekli büyüyen bir ekonomi haline getirmiştir. Büyümeyle birlikte ticari ilişkiler, sosyal ve ekonomik hayat gelişirken bu gelişimin sonucunda yeni hukuki ilişkiler ve kurumlar da ortaya çıkmıştır. Bu durum mahkemelerin iş yükünü yıldan yıla arttırmaya başlamıştır. Tüm dünyada her geçen gün artan ilgiyle hukuk sistemlerinde yerini alan alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri, ülkemizde de genişleyerek yerini almaya devam etmektedir.

Çünkü uyuşmazlıkların çözümünde, adalet gayesine uygun çatışma önleme ve ihtilafların çözümü yöntemlerine ihtiyaç artmıştır.

ARABULUCULUK BARIŞÇIL YÖNTEMDİR

Arabuluculuk; tarafların dostane bir şekilde, barışçıl bir yöntemle, uzlaşarak haklarını az masrafla daha kısa sürede kavuşmasını sağlayan bir yöntemdir. Ve böylece yargının da iş yükünü azaltan, bu nedenle yargının da kalitesine katkı sunan bir mekanizmadır. Batıda iş dünyasının sıklıkla başvurduğu ve gittikçe yaygınlaşan bu yöntem aslında bizim kadim medeniyetimizde uygulanan bir yöntemdir.

800 yıl önce var olan Ahilik teşkilatı, esnaflarımız arasındaki uyuşmazlıkların barışçıl çözümüne önemli katkı sağlamıştır. Geleneğimizde olmasına rağmen günümüz hukuk sistemine girmekte çok geç kalmıştır. Ülkemizde ilk kez 2013 yılında uygulanmaya başlanan arabuluculuk; büyük bir hızla gelişmiş ve alanı büyük ölçüde genişlemiştir.

“UYUŞMAZLIKLARIN BARIŞÇIL YOLLARLA ÇÖZÜMÜNE KATKI SAĞLADIK”

2018 yılında iş uyuşmazlıklarında, 2019 yılında ticari uyuşmazlıklarda, 2020 yılında ise tüketici uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuğu hukuk sistemimize kazandırdık.

Ayrıca, 1 Eylül tarihinden itibaren; Arabuluculuğun kapsamını daha da geliştirdik.

Bu kapsamda öncelikle; İlamsız icra yoluyla tahliye hariç kira ilişkisinden doğan uyuşmazlıklar için zorunlu Arabuluculuk sistemini getirdik. Böylece müzakereyle çözüme kavuşturulmaya uygun olan taşınmaz kirasına ilişkin uyuşmazlıkların da kazan kazan ilkesi doğrultusunda çözümlenmesi için önemli bir adım attık. Bu sayede, toplumun hemen hemen her kesiminin gerek kiracı gerekse de kiraya veren olarak dahil olabileceği söz konusu uyuşmazlıkların barışçıl yollarla çözülerek ticari ve sosyal hayata katkı sağlanmış olacaktır. Söz konusu düzenleme ile kiracı kiralayanın yaşayabileceği ihtilafları büyümeden barışçıl şekilde çözülmekte ve toplumsal barışa katkı sunulmaktadır.

“KİRA DAVALARINDA ARABULUCUYA BAŞVURU SAYISI 62 BİN 348’İ BULDU”

Kira davalarında; arabulucuya başvuru sayısı 62 bin 348’i buldu. Bu başvurulardan 17 bin 201’i anlaşma ile sonuçlandı. Anlaşamama sayısı ise 9 bin 661’dir.

Bu da demek oluyor ki; 34 bin vatandaşımızın uyuşmazlığının yargıya taşınmadan barışçıl yol ile çözümlenmesini sağlamış oluyoruz.

Hatta söz konusu sayıya kiracıların aile bireylerini de katarsak bu sayı çok daha fazla olacaktır. Sayılar bize anlaşma sayısının, anlaşmama sayısından fazla olduğunu gösteriyor.

Kira arabuluculuğu ile ilgili dikkat çekici bir rakamı daha sizlerle paylaşmak istiyorum.

2023 yılında kabaca; kira uyuşmazlıklarında arabuluculuğun dava şartı olarak uygulanmaya başladığı 1 Eylül 2023 tarihine kadar,

- Kira uyuşmazlıklarında kaynaklanan 160 bin dava açılmış. Yani Eylül ayına kadar; aylık ortalama 20 bin dava açılmış.

- Kira arabuluculuğu sisteminin yürürlüğe girmesinden sonra ise iki buçuk ayda açılan toplam dava sayısı 9 bin 661’dir.

- Görüleceği üzere Sulh hukuk mahkemelerine bir ayda açılan dava sayısı ortalama 20 binlerden 3 bin 800’lere kadar düşmüş durumda.

Bunlar kira ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarla ilgili arabuluculuk uygulamasının daha ilk meyveleri.

İleriki dönemde inşallah çok daha verimli sonuçlar alacağız.

7. YARGI PAKETİ İLE GETİRİLEN ARABULUCULUK KONULARI

- Yargı paketi ile getirdiğimiz arabuluculuk konuları ile ilgili;

- Ortaklığın giderilmesi uyuşmazlıklarından kaynaklı 11 bin 945 başvuru,

- Kat mülkiyeti uyuşmazlıklardan kaynaklı 3 bin 646 başvuru,

- Komşuluk hukuku uyuşmazlıklardan kaynaklı 931 başvuru,

- Tarımsal üretim sözleşmelerinden kaynaklı 244 başvuru,

Ve buna az önce bahsettiğim kira uyuşmazlığından kaynaklanan 62 bin 348 başvuruyu erklersek toplam 79 bin 114 başvuru yapılmıştır.

Bunun yanında arabuluculuğa ilişkin tüm başvuru sayılarını incelemek gerekirse;

İhtiyari ve zorunlu arabuluculukta 2013’ten bu yana toplamda;

- 4 milyon 893 bin 765 başvuru yapılmış,

- 3 milyon 163 bin 556’u anlaşmayla sonuçlanmıştır.

- Bu noktada başarı oranı yüzde 70’tir

Bu oran büyük bir başarıyı ortaya koymaktadır.

Yılda, bir mahkemede ortalama 500 dosyanın karara bağlandığını kabul edersek; anlaşma oranı kabaca her yıl için 630 mahkemenin iş yüküne denk gelmektedir.

Vatandaşlarımız tarafından büyük ilgi ile kabul gören arabuluculuk sistemi ile;

- İhtilaflar taraf iradelerine uygun olarak, kazan-kazan temelinde barışçıl şekilde çözüldüğü gibi,

- Gizlilik ilkesine riayet edilerek, ticari sırların korunacak şekilde işletmelerin zaman ve kaynak tasarrufu yapmasına imkan sağlanmakta,

- Mahkemelerdeki iş yükü de büyük oranda azalmaktadır.

Önümüzdeki süreçte de arabuluculuk siteminin kapsamını genişletmeye devam edeceğiz. Çünkü arabuluculuk siteminde, yalnızca bir taraf değil, her iki taraf da kazanmaktadır. Toplum kazanmaktadır. Toplumsal huzur ve barış kazanmaktadır.

En nihayetinde insanımız, milletimiz kazanmaktadır. Aynı zamanda arabuluculuk yargının iş yükünün azalmasına katkı sunmaktadır. Adalete olan güven artmaktadır.

SİNGAPUR SÖZLEŞMESİ

Ülkemizin dünyadaki konumu ve ekonomik ilişkilerini düşünerek uyuşmazlıkların barışçıl çözümü için arabuluculuğu uluslararası boyutta da geliştirmek istiyoruz.

Çünkü biz biliyoruz ki ticareti ve yatırımı coğrafi olarak sınırlayamazsınız.

O zaman arabuluculuk sistemine dünya arenasında da dâhil olmalıyız dedik.

Bu düşüncemizin hayat geçirilmek için, Singapur Konvansiyonu’nu ilk imzalayan ülkeler arasında yerimizi aldık. Böylece uluslararası yatırımlara ev sahipliği yapmak yahut yatırımcımızın uluslararası yatırımının kolaylaşması açısından önemli bir adım attık.

Arabuluculuk alanında uluslararası alanda büyük ilgi gören Konvansiyonu bu güne kadar 56 ülke imzaladı. 22 Nisan 2021 tarihli Resmi Gazete’de Sayın Cumhurbaşkanımızın imzası ile Konvansiyonun onaylanmasına ilişkin Karar yayımlandı.

Ve söz konusu sözleşme 11 Nisan 2022 tarihinde ülkemizde yürürlüğe girmiştir.

Böylece, uluslararası ticaret alanında da kazan - kazan ilkesi doğrultusunda barışçıl çözüm yolunda ‘biz de varız’ dedik. Artık arabuluculuk sonucunda yapılan sulh anlaşması, bir mahkeme veya hakem kararıyla şerhine gerek olmaksızın, Sözleşmeye taraf tüm ülkelerde geçerli olacak.

Böylece, uluslararası ticaretin sağlıklı bir şekilde devamına önemli bir katkı sunulmaktadır.

ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM NELER YAPILACAK?

Sürekli reform irademizi koruyoruz ve canlı tutuyoruz. Sürekli yeninin, daha iyinin peşinde koşuyoruz. Bu kapsamda üzerinde çalıştığımız müesseselerden biri Aile Arabuluculuğu sistemidir.

Bu kapsamda yakın zamanda Türkiye Adalet Akademisi bünyesinde Aile Hukuku konusunda geniş çaplı bir Sempozyum gerçekleştirmiştik. Söz konusu sempozyumda kadına yönelik şiddet konusunu içermeyen aile uyuşmazlıklarında mahkeme temelli aile arabuluculuğu sistemi sempozyumda gündeme alındı. Çok önemli değerlendirmeler ve sonuçlar elde ettik.

AİLE ARABULUCULUĞU

Kadına yönelik şiddet konusunu içermeyen aile arabuluculuğu sistemi ile aile üyelerine kriz dönemlerinde destek vererek; tarafların birbirleri iletişimde kalıp karşılıklı anlaşmalarına uygun düzenlemeler yapabilmelerine,

Çocuk-ebeveyn ilişkileri olmak üzere tarafların karşılıklı ilişkilerini sağlıklı bir şekilde kurabilmelerine ve sürdürebilmelerine, imkan sağlayacak düzenlemeleri hayata geçirmeyi amaçlıyoruz.

Böylece aile içinde yaşanan uyuşmazlıklar; adliye koridorlarına taşınmadan, tarafların ortak yararlarını gözeten ve bireysel beklentilerini olabildiğince karşılayan arabuluculuk sistemi ile çözümlenebilecektir. Aile Arabuluculuğu ile ilgili karşılaştırmalı hukuku da inceliyoruz.

Bu kapsamda; Uluslararası uygulamalarda aile arabuluculuğu; ayrılmakta olan çiftlere, çocuklara ve mali konular veya edinilen mülklere ilişkin düzenlemeler de dahil olmak üzere; ayrılma ve boşanmadan kaynaklanabilecek hususlarda, tarafların barışçıl bir şekilde anlaşmaya varmalarına yardımcı olmak üzere hizmet verdiğini görüyoruz.

Sempozyumda aile arabuluculuğuyla ilgili; güncel tartışmaları takip edecek, ortaya çıkacak fikir ve önerilerden de yararlanacağız.

"YENİ ANAYASAYA İHTİYAÇ VAR"

Yargıdaki "yetki krizi" tartışmasına da değinen Tunç, “Demokratik, kuşatıcı, maddeler arasındaki çelişkileri ortadan kaldıracak bir anayasa ihtiyaç var” dedi.

Kaynak: HaberTürk