Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM'de yemin ettikten sonra basın mensuplarına açıklamada bulundu. Yargı ve adalet alanında çok sayıda reform yaptıklarını belirten Tunç, "Bu reform süreci kesintisiz devam edecek ve ülkemizin demokratikleşmesi noktasındaki çıtayı 21 yılda nasıl yükseltmişsek, yine yükseltmeye devam edeceğiz. Bir taraftan ülkemizin kalkınması devam ederken ülkemizin demokratikleşmesi de; demokrasimizin standardının daha yükselmesi anlamında, hukuk devleti ilkesinin daha da güçlenmesi anlamında, insan hak ve hürriyetlerinin önüne çıkabilecek engelleri kaldırma noktasında elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz" dedi.

'MİLLETİMİZ DEMOKRATİK, SİVİL BİR ANAYASAYI HAK EDİYOR' 

Bu süreçte yeni anayasa ile ilgili sorular da sorulduğunu söyleyen Bakan Tunç, "Geçtiğimiz yıllarda Anayasamızda çok önemli değişiklikler gerçekleştirmiştik. Tabii ki Anayasamızın yapılış süreci, darbe sonrası yapılması ve yapanların darbeci olması bile anayasa değişikliğine ihtiyaç olduğunu gösterir. Milletimiz demokratik, sivil bir anayasayı hak ediyor. Temennimiz, Meclisteki bütün siyasi partilerin bu konuda bir araya gelmesi ve uzlaşması. Elbette ki bu noktadaki çalışmalar da Meclisimizin takdirindedir. Biz Adalet Bakanlığı olarak bu konuda destek vermeye hazır olduğumuzu belirtmek istiyorum" diye konuştu.

Bundan sonra da yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusunda gereken hassasiyeti göstermeye devam edeceklerini vurgulayan Tunç, "Milletimizin yargı hizmetlerinden daha etkin bir şekilde yararlanabilmesi için geçtiğimiz dönemlerde 7 tane yargı reformu yasalaştırmıştık. İnsan Hakları Eylem Planı'ndaki takvime göre gerçekleştirdiğimiz çok önemli düzenlemeler olmuştu. O takvimde uzun vadeli gerçekleştirilecek hususlar vardı. Şimdi onları gündemimize alırız, Meclisimizin takdirine sunarız. Burada tabii ki yasama yetkisi münhasıran milletvekillerine ait. Biz de bakanlık olarak milletvekillerimize her zaman teknik destek noktasında, yargı dünyasından gelen talepler noktasında, yine vatandaşlarımızdan gelen talepler noktasında güven veren bir adalet sisteminin tesisiyle ilgili mesafeyi katetmeye devam ederiz" ifadelerini kullandı.

'ATALAY'IN DOSYASI DOKUNULMAZLIK KAPSAMI DIŞINDA'

Bakan Tunç, cezaevindeki TİP Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay'ın durumuyla ilgili de "Onunla ilgili yargı süreci devam ediyor. TBMM Başkanlığı'na başvurular var ve Başkanlık bu başvurular neticesinde elbette ki o yargı süreciyle ilgili gelen cevaplara göre hareket edecektir. Yargıtay'da görülen bir dava. Hüküm verilmiş ve hükümlü olarak dosyası devam ediyor. Gezi Davası anayasal düzenle ilgili bir konu. Anayasanın 14'üncü maddesindeki dokunulmazlık kapsamı dışında olan dosyalardan. Tabii ki bunun takdiri Meclis Başkanlığımız ile Yargıtay arasında yapılacak yazışmalar sonrası ortaya çıkacaktır" dedi.

Tunç'un açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

"Anayasamızın hükümleri ortada. Burada tabi Gezi Davası ile ilgili bir karar verildi. Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesi bir kısım sanıklar bakımından beraat kararı verdi. Bir kısım sanıklar bakımında da ağırlaştırılmış müebbet ve süreli hapis cezaları verdi. Karar ortada. Gerekçeli karar herkesin elinde. Herkes okusun bu cezaların hangi gerekçeyle verildiğini herkes görebilir. Dolayısıyla yargının kararı ortada. Gezi olaylarını da hepimiz hatırlıyoruz. Yüzlerce araç yakıldı. Polislerimiz şehit edildi. Vatandaşlarımız öldürüldü o olaylarda. Kamunun binaları tahrip edildi. Vatandaşlarımızın dükkanları taşlandı. Böyle bir kaos ortamı, İstanbul'da bir ateş yakılmaya çalışıldı. Ve bütün Türkiye'yi bu ateşle yakmaya ve hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik bir ayaklanma, kalkışma ortaya çıktı. Şimdi bu kalkışmayla ilgili hukuk devletinde özellikle yargı konuya el attığında siz 'Gezi yargılanamaz', 'Gezi onurumuzdur' derseniz bu hukuk devletinde olmaz. Burada şehitler var. Ölen vatandaşlar var. Terör örgütlerinin paçavralarının Atatürk Kültür Merkezi'nin binasına asılmış. Terör örgütü elebaşlarının resimleri asılmış. Siz burada nasıl 'suç yok' diyebilirsiniz. Ama maalesef ülkemizde bunu söyleyenler var. Ortada bir suç varsa bunun soruşturulması hukuk devletinde olması gerekir. Ve soruşturuldu. Bağımsız ve tarafsız yargı bir karar verdi. Ve bu karara hepimiz saygı duyacağız.

'KESİN HÜKMÜN GENEL KURULDA OKUNMASIYLA MİLLETVEKİLLİĞİ DÜŞÜYOR'

Karar elbette ki eleştirilebilir. Ama 'kararı kabul etmiyoruz' 'Gezi direniştir, yargılanamaz, onurumuzdur' şeklindeki ifadeler demokratik hukuk devletinde olmaz. Şimdi burada tabi mahkumiyet verilenlerden birisiyle ilgili olarak seçilmiş olmasıyla nedeniyle 'acaba dokunulmazlık kapsamında mı' tartışması var. Bununla ilgili Yargıtay gerekli kararı verdi. Anayasamızın 83'üncü maddesinde 'bir milletvekili sorguya çekilemez, soruşturulamaz, yargılanamaz' cümlesi var. Ama alttaki fıkraları okumayanlar sadece dokunulmazlığın o fıkradan ibaret olduğunu zannediyorlar. Aşağıdaki fıkraları okuduğumuz zaman 'seçimden önce soruşturmasına başlanmak kaydıyla' diyor. Gezi davası seçimden önce, soruşturmasına başlanmış.

Burada Yargıtay bu gerekçelerle dokunulmazlık kapsamında olmadığını ve yargılamaya devam edeceğini belirtti ve sonuçta bir karar verdi. Bu karar o açıdan kesin hüküm teşkil ediyor. Kesin hükmün sonuçları nedir; o da Anayasamızın 84'üncü maddesinde düzenlenmiş. 84'üncü madde de kesin hükmün Genel Kurul'da okunmasıyla birlikte milletvekilliği düşüyor. Tüm bu süreçleri hep beraber takip edeceğiz."