Kahramanmaraş merkezli olmak üzere 10 ilimizi etkisi altına alan deprem felaketi nedeniyle çok sayıda vatandaşımız mağdur olmuş, can ve mal kaybına uğramıştır. Bölgede 6 binden fazla bina yıkılmış olup, birçok bina da ağır ya da hafif hasarlı olarak tespit edilecektir. Bu aşamada binaların hasar boyutuna bağlı olarak hak sahipliği kavramı gündeme gelmektedir. Afetzede vatandaşlarımızın yıkılan ya da hasara uğrayan konut ve işyerleri ile ilgili kendilerine sunulacak olan haklardan yararlanabilme durumlarını “hak sahipliği” kavramı üzerinden değerlendireceğiz.

Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkında Yönetmeliğin 3. Maddesinde hak sahipliği kavramı, “Afetzedelerin, yıkılan veya ağır hasar gören binalarla olan mülkiyet ilişkilerini ve yeniden yapılacak binalardan veya verilecek inşaat kredisinden yararlanabilme durumları” şeklinde tanımlanmıştır.

7269 Sayılı Kanun Kapsamında Hak Sahipliği

Hak sahipliği kavramı, 7269 Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun kapsamında düzenlenmiştir.

Kanunun 29. Maddesi Yıkılan, yanan veya ağır hasara uğrayan veya uğraması muhtemel olan binalarla imar planları gereğince kamulaştırılmasında zorunluluk bulunan yerlerdeki binalarda oturan ailelere hak sahibi olmak şartıyla konut yaptırılır veya kredi verilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre olası bir afet nedeniyle yıkılan veya ağır hasar alan binalarda oturan vatandaşlara sağlanan haklardan yararlanabilmenin şartı ilgili kanun kapsamında hak sahibi olmaktır.

Hak sahipliği sürecinde öncelikle afet bölgelerinde yapılan incelemeler sonucunda düzenlenecek hasar tespit raporlarında afet bölgesinde yer alan binalar hakkında hasarsız, az hasarlı, orta hasarlı  veya ağır hasarlı şeklinde tespitte bulunulur ve geçici hasar tespit raporları ilan edilir. Bu raporlarda yer alan tespitlere karşı itiraz hakkı mevcuttur. Geçici tespitlere karşı yapılacak itirazlar üzerine yeniden inceleme yapılır ve kesin hasar tespit raporları düzenlenir.

Hak sahipliği konusu bu aşamada karşımıza çıkar. Şöyle ki yapılan değerlendirmeler sonucunda hasarsız ve az hasarlı”olarak tespit edilen bina sahiplerinin hak sahibi olmadığına karar verilmektedir. Yani hasarsız ya da az hasarlı binalar için herhangi bir konut yardımı söz konusu olmayacaktır. Taşınmazı hasarsız ya da az hasarlı olarak tespit edilmiş olmasına karşın binanın orta hasarlı ya da ağır hasarlı olduğunu düşünen taşınmaz sahipleri tarafından tespit raporlarına karşı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın belirlediği birimlere 30 gün içinde itiraz edilebilir ve bu hasar tespitleri ancak asıl işlemle birlikte dava konusu edilebilir. Diğer bir deyişle tek başına hasar tespitine karşı açılan davalar reddedilecektir. Hasar tespitleri, buna bağlı olarak verilecek olan hak sahipliği kararları ile birlikte dava konusu edilebilir.

Orta hasarlı olarak tespit edilen taşınmazların sahiplerine onarım ve güçlendirme konusunda kredi  desteği verilir. Bunun dışında kendilerine taşınmaz tahsis edilmez. Güçlendirme desteği almış kişiler tarafından 1 yıl içinde bina için güçlendirme işlemi yapılmazsa binanın yıkımına karar verilecektir.

Afet bölgesinde yapılan incelemeler sonucu ağır hasarlı olarak tespiti yapılan taşınmaz sahipleri, hak sahibi sayılırlar. Her ne kadar hak sahibi sayılmalarına karar verilmiş olsa da bu ağır hasarlı binaların yıkımına karar verileceği için, binanın ağır hasarlı olmadığı iddiasında olan vatandaşların yıkımı önlemek için hak sahipliği kararına karşı da dava açma hakkı mevcuttur.

Hak sahiplerine TOKİ, konut kredisi ve ihale yöntemleri ile konut yapılır. Konutlar yapıldıktan sonra hak sahiplerine konutlarını teslim almaları için 45 günlük süre verilir. Bu süre içerisinde konutunu teslim almayan kişiler hak kaybına uğrayacaktır. Geçmişte yaşanan depremlerde yapılan konutların afetten önceki haline göre küçük olması ya da köylerde yapılan konutlarda ahır bulunmaması gibi çeşitli gerekçelerle kendilerine verilen süre içerisinde konutu teslim almayan hak sahiplerinin hak sahipliği iptal edilmiş ve buna karşı açılan iptal davalarının da reddedildiği görülmüştür. Bu nedenle teslim alma süresine dikkat edilmelidir.

Kimler Hak Sahibi Olabilir?

Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkındaki Yönetmelik’e göre,

Afet sebebiyle, kendilerine ait konutları yıkılan, yanan veya oturulamayacak derecede ağır hasar gören afetzede aileler hak sahibi sayılır.

Evli kişilerin hak sahibi ebeveyni ile birlikte oturması durumunda, sadece ebeveyne ait olmak üzere bir konut verilir ancak ebeveynine ait başka bir konutta ebeveyninden ayrı olarak oturmakta olan evli kişilerden her biri, ayrı ayrı hak sahibi sayılırlar.

Afet sebebiyle, iştirak veya müşterek mülk halindeki konutları ağır hasar görenler hak sahibi sayılır ve hisseli olmak üzere sadece bir konut yapılır veya bir konut için kredi verilir.

Birden fazla konutu zarar görenler, bir konut için hak sahibi sayılırlar. Hem konutu hem işyeri zarar görenler her ikisi için de hak sahibi olabilirler.

Ölen kişilerin hak sahipliği mirasçılarına geçer. Mirasçılar birlikte hak sahibi sayılırlar. Bu  durumda mirasçıların kendilerine ya da eşlerine ait başka konutlarının bulunup bulunmaması önemli değildir. Hak sahipliği sürecinde mirasçılar birlikte başvuru yapabileceği gibi her mirasçı ayrı olarak da başvuru yapabilir.

Hak sahipliği yalnızca konutlara ilişkin değil, aynı zamanda fırın dükkan gibi işyerleri afetten zarar gören kişiler için de geçerlidir.

Kimler Hak Sahibi Olamaz?

Hak sahipliği konusunda önemli bir hususu belirtmek gerekir ki, afetten zarar görmüş kişilerin o yerde kendisine yahut eşine ait başka bir hasarsız konutunun bulunması halinde hak sahibi sayılamayacaklardır. Bu nedenle kendilerine konut yapılmaz ve konut kredisi verilmez. “O yer” ifadesinin tam olarak nereyi kapsadığı belirli olmamakla birlikte genellikle konutların aynı ilçede yer alıp almamasına göre değerlendirme yapılacağı kabul görmektedir.

Afette zarar gören konut ya da işyerlerinde misafir ya da kiracı olanlar, hak sahibi olamazlar.

Kendilerine ait olmayan arazi üzerine ruhsatsız konut ya da işyeri yapanlar hak sahibi olamazlar.

Hak sahibi olduğu tespit edilenlerin ilanın yapıldığı günden itibaren iki aylık süre içinde mahallin en büyük mülki amirine yazılı olarak talep ve taahhütname vermeleri şarttır. Bu süre içerisinde talep ve taahhütname vermeyenlerin hak sahipliği kendiliğinden ortadan kalkar.

Tüzel kişiler hak sahibi olamazlar. Ancak 30 Ekim İzmir depremi sonrasında valilik tarafından açıklanan hak sahibi listelelerinde tüzel kişilerin de ticari hak sahipleri başlığı altında yer aldığı görülmüştür.

Hak sahipliği elde eden kişiler, bunu üçüncü kişilere devredemeyecektir. Zarar görmüş bir taşınmazı afetten sonra satın alan kişi hak sahibi sıfatı kazanamaz, aynı şekilde konut ve işyeri arasında hak sahipliği değişikliği yapılamaz.

İlgili mevzuata göre DASK yaptırmamış olan taşınmaz sahiplerinin hak sahibi olamayacağı belirtilmiş olsa da bu hükmün daha önceki deprem felaketlerinde uygulanmadığı görülmüş olmakla 6 Şubat Kahramanmaraş depremi sonrasında da uygulanmayacağı düşüncesindeyiz.

Afetzede Hak Sahipliği Başvurusu

Öncelikle yıkılan ya da ağır hasarlı binaların hasar durumu muhtarlıklarda ilan edilecektir. Bu ilanların ardından 7269 Sayılı Kanun’a göre hak sahipliği kapsamında bina yapılmasını ya da inşaat kredisi verilmesini isteyenler mahalli ilan tarihinden itibaren 2 ay içinde mahallin en büyük mülki amirine yazılı olarak başvurmak zorundadır.

Yaşanan 6 Şubat depremi ile ilgili olarak şu anda hasar tespitleri yapılmaya başlanmış, ilan sürecinden sonra hak sahipliği başvuruları da başlayacaktır. Hasar tespit işlemlerinin tamalanmasının ardından valilikler, il Afad kurumları ve kaymakamlıklar tarafından başvuru usulü açıklanacak, başvuru yapılacak birimler bildirilecektir. Yapılan başvurular E-devlet sistemine giriş yapıldıktan sonra “Afetzede Hak Sahipliği Başvurusu Sorgulama” ekranında sorgulanabilecektir.

Yaşanan büyük felaketin ardından mağdur olan vatandaşlarımız hak kaybına uğramamak adına süreci takip etmeli, hak sahipliği başvurusunda bulunmalıdır.

Hak Sahibi Olamayanların İtiraz Süreci

Afetzede hak sahipliği başvurusunun ardından yapılan incelemeler sonucunda hak sahibi olamadıkları tespit edilen kişilere bu durum yazılı olarak bildirilir. Bu bildirim üzerine hak sahibi olduğunu düşünenlerin 15 gün içinde itiraz hakkı bulunmaktadır. İtiraz, komisyon tarafından incelenir ve nihai karar İmar ve İskan Bakanlığı tarafından verilir.

Hak sahipliği başvurusu herhangi bir nedenle reddedilen afetzedeler, bu kararın kendilerine tebliğinin ardından idari yargıda dava açabilecektir.

Hak Sahipliği ve Mülkiyet ilişkisi

Hak sahipliği sürecinde en çok sorunun mülkiyet ilişkisinin ispatı konusunda yaşanacağını düşünüyoruz. Hak sahipliği başvurusu sürecinde başvuruculardan mülkiyeti ispat edici nitelikte belgeler sunmaları istenmektedir. İlgili mevzuata göre hak sahipliği ile mülkiyet ilişkisinin tapu kaydı, tasarruf belgeleri, vergi kayıtları ve diğer resmi belge ve kayıtlarla belgelendirilmiş olacağı kabul edilmektedir.

Başvuru esnasında tapu senedi sunulmalı, tapu kaydı yoksa yapı kayıt belgesi, tapu tahsis belgesi, noterde düzenlenmiş satış sözleşmesi gibi belgeler istenmektedir. Kadastro görmemiş yerlerde ise köy envanter defterinden tasdikli örnek, köy muhtarlığından alınacak ve o yerin en büyük mülki amirine onaylatılmış mülkiyet belgesi, elektrik ve su abonelikleri sunulmalıdır.

Ülkemizde daha önce yaşanan deprem felaketlerinde bu konuda önemli sorunlar yaşanmış, yıkılan ya da ağır hasarlı olan binalarla arasındaki mülkiyet ilişkisini ispat edemediği gerekçesiyle pek çok vatandaşın hak sahipliği başvurusu reddedilmiştir. Yapılan yargılamalar esnasında üzerinde hak sahipliği iddia edilen binaların afetten önce oturulabilir durumda olması üzerinde durulmuş, afetten önce inşaat halinde olan binalar için hak sahibi olunamayacağı yönünde kararlar kurulmuştur. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin buna ilişkin bir kararında yıkılan konutun afetten önce inşaat halinde olduğu  gerekçesiyle hak sahipliği iptal edilen başvurucunun yapı kullanma izni olmadığı halde konutta oturduğunu muhtarlıktan aldığı ikamet belgeleri ve faturalar ile ispat etmesi üzerine başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmiştir. (Müslim Şentürk, B. No:2014/4930 21/6/217)

6 Şubat Kahramanmaraş merkezli büyük depremin çok geniş bir bölgeyi etkilediği düşünüldüğünde tapusu olmayan ya da geçerli bir mülkiyet belgesi ibraz edilemeyecek çok sayıda yapı için hak sahipliği sorunu gündeme gelecektir. Bu konunun ivedilikle çözüme kavuşturulması  ve mağdur vatandaşların durumunun ne olacağı konusundaki endişelerinin giderilmesi gerekmektedir.

Afet sonrası hak sahipliği hususu açıkladığımız üzere ilgili kanun ve yönetmelikle düzenlenmiştir. Ancak afetzedelerin mağduriyetinin giderilmesi konusunda mevzuatta birtakım engellerle karşılaşıldığını görüyoruz. Özellikle tüzel kişilerin hak sahibi olamayacağının, ebeveyne ait başka bir konutta yaşayan kişilerin hak sahipliğinin evli ya da bekar olup olmamasına göre değişmesinin eşitlik, mülkiyet hakkı ve sosyal devlet ilkesi ile bağdaşmadığı açıktır.

Hak sahipliği başvurusu için belirlenen, ilan tarihinden itibaren 2 aylık hak düşürücü sürenin de afetzedeler bakımından büyük mağduriyete sebep olacağı kanaatindeyiz. Afet sebebiyle yakınlarını, ailesini, evini, işini kaybeden insanlardan ilanların ve belirlenen sürelerin takibinin beklenmesi ve mülkiyet hakkının böylelikle ortadan kaldırılacak olması kabul edilebilir olmasa da hak kaybına uğramamak için afetzedelerin itiraz ve başvuru sürelerini takip etmelerini önemle tavsiye ederiz.

Av. Yüksel Defne SINIR