Kişinin ölümü ya da gaipliğine karar verilmesi sonrasında kalan aktif ve pasif malvarlığı bütününe tereke denir. Ölüm ya da gaiplik kararı sonucunda intikal edilecek olan işbu malvarlığına aynı zamanda miras denilmektedir. Ölümü ya da gaipliğine karar verilen miras bırakan sıfatı bulunan kişiye muris, kendisine miras geçecek olan kişiye ise mirasçı denilmektedir.

Mirasçılık dayanağına göre kanuni ve iradi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kanuni mirasçılar da kendi arasında saklı paylı olan ve saklı paylı olmayan mirasçılar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Türk Medeni Kanunu'na göre saklı pay sahibi olan mirasçılar murisin altsoyu, üstsoyu ve eşidir. Murisin kardeşinin saklı pay sahibi olan mirasçı sıfatı bulunmamaktadır.  Muris, ancak saklı pay sahibi mirasçının hakkına zeval vermeden tasarruf hakkına sahip olup aksi tasarruflar davaya konu edilebilecektir. 

Zaman zaman muris ile mirasçıları arasında mevcut uyuşmazlık murisin miras bırakmama iradesine neden olmaktadır. Saklı pay sahibi olan mirasçının, murisin mirasçısı sıfatı olmasını engellemek adına muris tarafından mirastan ıskat yetkisi kullanılabilmektedir. Mirastan ıskat halk arasında evlatlıktan reddetme olarak bilinse de teorik olarak bir kişinin evlatlıktan çıkarılması hukuken mümkün değildir. Mirastan ıskat yetkisi ile muris tarafından amaçlanan, mirasçının murisin intikal edecek olan mirasından faydalanmasının önüne geçmektir. Türk Medeni Kanunu 510. Maddesi vd. Hükümlerinde mirastan ıskat hususu düzenlenmiş olup buna göre mirastan ıskat; mirasçının kusurlu davranışı sonucu yakın aile ilişkilerinin sarsılması nedeniyle mirasbırakana söz konusu mirasçının saklı payı üzerinde tasarruf ederek onu mirasın dışına çıkarabilme yetkisidir. Kişi düzenleyeceği ölüme bağlı tasarruf ile işbu yetkisini kullanabilmektedir.

Türk Medeni Kanunu Mirasçılıktan Çıkarma Başlıklı 510.Maddesi: "Aşağıdaki durumlarda mirasbırakan, ölüme bağlı bir tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir:

1. Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse,

2. Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse." şeklindedir.

Türk Medeni Kanunu  Borç Ödemeden Aciz Sebebiyle Mirasçılıktan Çıkarma Başlıklı 513. Maddesi:

"Mirasbırakan, hakkında borç ödemeden aciz belgesi bulunan altsoyunu, saklı payının yarısı için mirasçılıktan çıkarabilir. Ancak, bu yarıyı mirasçılıktan çıkarılanın doğmuş ve doğacak çocuklarına özgülemesi şarttır." şeklindedir.

Kanuni düzenlemelere göre murisin mirastan ıskat yetkisi murisin takdirine bırakılmamış olup kanunen geçerli sebeplerin varlığı şartı aranmıştır. Buna göre mirasçılıktan çıkarma cezalandırma amacıyla  ( TMK m.510) ve borç ödemeden aciz nedeniyle ( TMK m.513)  olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. İlgili yazımızda yalnızca aile hukukundan doğan yükümlülüklerin ihlal edilmesi nedeniyle mirastan ıskat ve bu hususta ispat yükünün kimde olduğu üzerinde durulmuştur.

TMK m.510/2 hükmüne göre Mirasçının mirasbırakan veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerin önemli ölçüde yerine getirilmemesi nedeniyle cezalandırmak amacıyla mirastan ıskat yoluna gidebilir. Cezai ıskat yoluna gidilebilmesi için kanunen aranan şartların varlığı ve mirasçının davranışlarında kusurlu olması koşulu aranmaktadır. Şartların ve kusurun varlığı tek başına mirasçılıktan çıkarma için yeterli olmamakla birlikte murisin bu yönde iradesinin ölüme bağlı tasarruflar ile açıklanması gerekmektedir. Uygulamada ağırlıklı olarak bu yetki vasiyetname ile açıklanmaktadır. Mirasçılıktan çıkarma yetkisi kullanılırken düzenlenen vasiyetnamede açıkça mirasçının kusurunun ve mirastan ıskat sebebinin yazılı olması aranmaktadır. Kişinin ölümü halinde düzenlenen vasiyetnamenin mirasçılara bildirilmesi için murisin yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesince mirasçılara tebligat düzenlenerek duruşma günü bildirilir ve vasiyetname açılarak okunur. Vasiyetnamenin açılıp okunması ile birlikte taraflara vasiyetnamenin kabul edilmemesi halinde vasiyetnamenin iptali talepli dava ikame edilmek üzere 30 günlük süre verilmektedir. Bu süre zarfında mirasçılıktan çıkarılan, ıskatın iptalini talep edebilmektedir. Iskatın iptali talepli açılacak davada yetkili mahkeme ölen kişinin son yerleşim yeri olup görevli mahkeme ise asliye hukuk mahkemesidir.

Mirasçılıktan çıkarılmaya itiraz edilmesi halinde ispat yükü kimdedir?

Türk Medeni Kanunu İspat yükü Başlıklı 512. Maddesi:

Mirasçılıktan çıkarma, mirasbırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmişse geçerlidir.

Mirasçılıktan çıkarılan kimse itiraz ederse, belirtilen sebebin varlığını ispat, çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer.

Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemişse tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir; ancak, mirasbırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapmışsa, çıkarma geçersiz olur." şeklindedir.

Mirastan ıskatın iptali davalarında ilgili kanun hükmü ve yerleşik Yargıtay kararları gereği çıkarmadan yararlananların çıkarma sebebinin doğruluğunu ispat etmesi gerekmektedir. Bu davalarda ispat yükü mirasçılıktan çıkarmadan yararlananlarda olup ıskat edilen kusurlu olduğu ispatlamalıdır. Mirastan ıskat edilen kişi de tanık dahil her türlü delil ile işbu sebebin haksız olduğunu ispatlayabilir. Mirastan ıskat edilen kişi mirastan ıskat sebebinde murisin de kendisi ile eşit kusurlu olduğunu ispatlaması halinde de mirastan ıskatın iptaline karar verilmektedir. "Aile bağlarını koparıcı fiilin  işlenmesinde mirasbırakan da en azından mirasçı kadar kusurlu bulunuyor ise ıskat geçerli değildir" [Prof.Dr.Necip Kocayusufpaşaoğlu, Miras Hukuku, 3.baskı, İstanbul 1987, syf. 310 vd.] Devamda bu hususa ilişkin örnek Yargıtay kararları sunulmuştur.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 26.3.2019 tarih ve 2017/13850E-2019/2573K sayılı İlamı:

"Miras bırakan, 05/09/2007 tarihli vasiyetnamesinde mirasçılıktan çıkarma sebebini, hastalığına rağmen kızları olan davacıların kendisine bakmamaları olarak göstermiştir. Somut olayda; miras bırakanın köyde ikamet ettiği, hastalığı sebebiyle zaman zaman ...'ya giderek tedavi olduğu, eşinin 03/07/2007 tarihinde öldüğü, bir süre sonra miras bırakanın ...'da oturan davalı oğlu ...nin yanına taşındığı ve 17/11/2007 tarihindeki vefatına kadar burada kaldığı, ... ve ...'da ikamet eden davacıların taşındığı tarihe kadar kadar köye gelerek miras bırakana karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini yerine getirdikleri, dinlenen tanık beyanları ile sübuta ermiş; eş söyleyişle, çıkarmadan yararlanan davalılar, gösterilen sebebin doğruluğunu kanıtlayamamışlardır.’’ denilmiştir. Karar incelendiğinde, bir mirasçı mirasçılıktan çıkarıldığında diğer mirasçıların bu çıkarma sebebinin doğruluğunu ispatlamakla yükümlü olduğu görülmektedir. Karara konu olayda miras bırakan kızlarının kendisine hasta zamanlarında bakmadığını gerekçe göstererek onları mirasçılıktan çıkarmıştır. Davacılar da bunun üzerine çıkarmanın iptali talepli olarak dava açmışlardır. Bu davada davalı olan diğer mirasçılar, çıkarma sebebinin geçerli olduğunu ispatla yükümlü olmalarına rağmen bu hususu ispatlayamamışlar ve dinlenen tanıklarla davacıların aile yükümlülüklerini ihmal etmedikleri ve mirasçılıktan çıkarmanın haksız olduğu ortaya çıkarılmıştır.” şeklindedir.

Yargıtay 3. HD., E. 2015/11678 K. 2015/19101 T. 30.11.2015  İlamı :

"Toplanan bu deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı çocukların, mirasbırakana karşı gerekli evlatlık vazifelerini yerine getirmeye çalıştıkları, ancak bir süre sonra mirasbırakanın çocukları ile görüşmeyi kabul etmediği gibi haklarında isnat ettiği eylemler nedeniyle adli makamlara şikayette bulunduğu,... uyuşmazlığın çözümü için zorunlu bulunduğunun anlaşılmasına göre, mirasbırakanın kendi kusurlu davranışları ile vesayet davalarının açılmasına sebebiyet verdiği, bu itibarla miraçılıktan çıkarmanın geçerli olmadığı ortadadır." şeklindedir.