Anayasa, çoğu durumda bir hak veya özgürlüğü yalnızca tanımakla yetinmeyerek onun kullanılmasını garanti altına almak için bazı yönlerini ayrıca vurgular veya bazı yönlerine belli bir önem atfederek koruma altına alır. Anayasa koyucunun bir hakkı tanımanın yanında o hakkın norm alanına giren bir boyutunu ayrıca ve özel olarak ifade etmesi, buna ilişkin ek bir güvence getirmesi de mümkün olabilmektedir. Bu bağlamda Anayasa’nın çeşitli maddelerinde düzenlenen hak ve özgürlüklere ilişkin olarak Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilenlere ek olarak getirilen güvencelerle uyumlu olmayan sınırlamalar Anayasa’nın sözüne aykırı olacaktır.

Anayasa’nın 34. maddesinde yer alan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının izin alma şartına bağlanamayacağı güvencesi Anayasa'da özel biçimde korunmaktadır. Dolayısıyla anılan hakkın izin almadan kullanılmasına yönelik pozitifleşmiş güvenceyi ihlal edecek nitelikte yapılan bir sınırlandırma, Anayasa'da ilgili temel hakkı düzenleyen maddedeki sınırlama sebeplerine dayansa bile kural olarak Anayasa'nın sözüne aykırı olacaktır.

Nitekim Anayasa Mahkemesi norm denetiminde, toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılmasından önce bildirim verilmesi şartı getiren 2911 sayılı  Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 10. maddesini Anayasa'ya uygun bulurken bildirim sisteminde, toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılabilmesi için yetkili makama bildirimde bulunulmasının yeterli olduğu ve yetkili makamın onayının aranmadığı, bu nedenle bildirim sistemi öngören düzenlemenin Anayasa ile getirilen izne bağlanamama güvencesine aykırı olmadığı gerekçesine dayanmıştır. Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilenlere ek olarak Anayasa’nın 34. maddesinde hakkın izne bağlanamaması şeklindeki güvencesiyle aykırı sınırlamaların Anayasa’nın sözüne aykırı olacağını ifade edilmiştir.

İlgili Kararlar:

♦ (Cihan Tüzün ve diğerleri [GK], B. No: 2019/13258, 10/11/2022)
♦ (Songül Korkmaz ve diğerleri, B. No: 2020/5722, 18/1/2023) 
♦ (Nurten Üzümcü, B. No: 2020/35262, 31/1/2023) 
♦ (Mahmut Konuk, B. No: 2020/7105, 9/2/2023) 

---

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

CİHAN TÜZÜN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/13258)

 

Karar Tarihi: 10/11/2022

R.G. Tarih ve Sayı: 4/1/2023-32063

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

Başkan

:

Zühtü ARSLAN

Başkanvekili

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Başkanvekili

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Hasan HÜZMELİ

Başvurucular

:

1. Nureddin ŞİMŞEK

Vekili

:

Av. Erkan ŞENSES

 

 

2. Cihan TÜZÜN

 

 

3. Deniz TOPKAN

Başvurucular Vekili

:

Av. Linda Sevinç HOCAOĞULLARI

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, kamu makamının toplantı ve gösteri yürüyüşlerini izne bağlama kararına uymayarak toplantıya katıldıkları gerekçesiyle idari para cezası uygulanmasının başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvurular çeşitli tarihlerde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir. 2019/15447 ve 2019/15473 numaralı başvurular incelenen başvuruyla birleştirilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

4. Bölüm, başvurunun Genel Kurul tarafından incelenmesine karar vermiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

6. Başvuru konusu olayların gerçekleştiği tarihte başvurucu Nureddin Şimşek, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Batman Şubesi Yönetim Kurulu üyesi ve şube sekreteri olduğunu belirtmiştir. Başvurucular Deniz Topkan ve Cihan Tüzün ise sırasıyla Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Batman Şubesi eş başkanı ve yönetim kurulu üyesi olduklarını ifade etmiştir.

7. Batman Valiliği (Valilik) şehirde bir süredir yoğunlaşan terör saldırıları nedeniyle il merkezinde on dört gün boyunca yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin mülki amirden izin alınması şartına bağlanmasına karar vermiştir. Batman Valiliğinin 7/11/2018 tarihinde internet sitesinden yayımlayarak kamuoyuna duyurduğu söz konusu kararı şu şekildedir:

"İlimizde milli güvenliğin sağlanması, kamu düzeni ve güvenliğinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, temel hak ve özgürlükler ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin ve genel asayişin korunması ile şiddet olaylarının yaygınlaşmasının önlenmesi amacıyla İlimiz merkezinde 07.11.2018-21.11.2018 tarihleri arasında resmi kamu kurum ve kuruluşlarının yapacağı resmi toplantı, tören, şenlik, karşılama, stant açma, uğurlama gibi etkinlikler hariç olmak üzere;

2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu kapsamındaki her türlü miting, kapalı ve açık yer toplantıları ile gösteri yürüyüşlerinin, basın açıklaması, çadır kurma, stant açma, oturma eylemi, anma töreni vb. türdeki eylem ve etkinlikler ile 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu Ek-1. maddesi kapsamındaki oyun, temsil ve çeşitli şekillerdeki gösteri ve etkinliklerin, ticari kimliği bulunan özel hukuk tüzel kişilerinin ticari faaliyetleri hariç olmak üzere el ilanı dağıtılmasının ve pankart/afiş asılmasının mülki idare amirinin İZNİNE BAĞLANMASI, gerçekleştirilmesi izin şartına bağlanılan her türlü toplantı ve etkinliğin huzur ve güven ortamını bozmaya teşebbüs edecek şahıslar ile işlenmesi muhtemel suçların tespitine yönelik izletilmesi ve kamera vb. araçlarla kayıt altına alınabilmesi kararı alınmıştır."

8. Başvurucuların üyesi oldukları sendikaların bağlı olduğu Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) 5/11/2018-9/11/2018 tarihleri arasında kamu görevlerinden çıkarılan üyelerinin Kamu Denetçiliği Kurumuna, Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonunun lağvedilerek görevlerine iade edilmeleri talebiyle başvurularda bulunmasına karar vermiştir. Başvurucular Deniz Topkan ve Cihan Tüzün bu karar doğrultusunda SES Batman Şubesi eş başkanı ve yönetim kurulu üyesi olarak çalışmalar yürüttüklerini ifade etmiştir.

9. Başvurucular; KESK'in söz konusu kararı uyarınca 8/11/2018 tarihinde, Batman merkezde bulunan PTT Başmüdürlüğü önünde Kamu Denetçiliği Kurumuna toplu faks çekme eylemine katılmıştır. Söz konusu eylemden önce başvurucu Deniz Topkan, orada bulunan basın mensuplarına gerçekleştirdikleri eylemin amacını anlatan bir açıklama yapmıştır.

10. Batman Valiliğinin 6/11/2018 tarihli kararı uyarınca, gerçekleştirdikleri eylemden önce mülki idari amirden izin almaları gerekirken almayan başvurucuların 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 32. maddesinde öngörülen emre aykırı davranışta bulunma kabahatini işledikleri gerekçesiyle haklarında ayrı ayrı 259 TL idari para cezasına hükmedilmiştir. Başvurucular Deniz Topkan ve Cihan Tüzün, söz konusu etkinlik nedeniyle üyesi oldukları SES'in eş başkanları ve beş yöneticisi hakkında idari para cezasına hükmedildiğini belirtmiştir.

11. Başvurucular idari para cezalarına itiraz etmiştir. Başvurucuların itirazları Batman 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin (Hâkimlik) kararlarıyla reddedilmiştir. Hâkimlik öncelikle Batman Valiliğinin toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin terör örgütleri tarafından istismar edildiğine dair ifadesi ile Batman'ın Beşiri ilçesinde 31/10/2018 tarihinde bir polis memurunun yaralandığı, bir canlı bombanın ölü olarak ele geçirildiği, Batman merkezde ise 27/11/2018 tarihinde bir polis memurunun şehit olduğu, ayrıca bir teröristin ölü ele geçirildiği ve bir teröristin kaçtığı hususlarını dikkate aldığını belirtmiştir. Bu bağlamda Hâkimlik; Batman Valiliğinin Batman'da millî güvenliğin sağlanması, kamu düzeni ve güvenliğinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, temel hak ve özgürlükler ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin ve genel asayişin korunması, ayrıca şiddet olaylarının yaygınlaşmasının önlenmesi gerekçeleriyle etkinliklerin izne bağlanmasına dair kararının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal etmediği sonucuna ulaşmıştır. Daha sonra başvuru konusu etkinlik için izin alınmadığını belirten Hâkimlik, itiraz konusu idari para cezalarının usul ve yasaya uygun olduğunu ifade etmiştir.

12. Başvurucular, itirazların reddine dair kararların kendilerine tebliğinden itibaren süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

13. 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesinin (C) bendi şöyledir:

"İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteaallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır.

Vali, kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde on beş günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilir; belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların seyirlerini düzenleyebilir veya kısıtlayabilir ve ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin taşınması ve naklini yasaklayabilir.

Bu fıkra kapsamında alınan ve ilan olunan karar ve tedbirlere uymıyanlar hakkında 66 ncı madde hükmü uygulanır"

14. 5442 sayılı Kanun'un 66. maddesinin ilgili kısmı şu şekildedir:

"İl genel kurulu veya idare kurulları yahut en büyük mülkiye amirleri tarafından kanunların verdiği yetkiye istinaden ittihaz ve usulen tebliğ veya ilan olunan karar ve tedbirlerin tatbik ve icrasına muhalefet eden veya müşkülat gösterenler veya riayet etmeyenler, mahallî mülkî amir tarafından Kabahatler Kanununun 32 nci maddesi hükmü uyarınca cezalandırılır..."

15. 5326 sayılı Kanun'un 32. maddesinin ilgili kısmı şu şekildedir:

" (1) Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu cezaya emri veren makam tarafından karar verilir.

(2) Bu madde, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde uygulanabilir.

..."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

16. Anayasa Mahkemesinin 10/11/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü.

A. Başvurucuların İddiaları

17. Başvurucular; gerçekleştirdikleri toplu faks gönderme eyleminin barışçıl olduğunu, ayrıca kamu hizmetini aksatacak ya da kamu düzenini herhangi bir şekilde bozacak hiçbir olay da yaşanmadığını belirterek bu etkinliğe katılmaları nedeniyle haklarında idari para cezasına hükmedilmesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakları, ifade özgürlükleri ve sendika haklarını ihlal ettiğini iddia etmiştir. Başvurucular Deniz Topkan ve Cihan Tüzün Batman Valiliğinin başvuru konusu kararının kendilerine ya da üyesi oldukları Sendikaya tebliğ edilmediğini, bu nedenle bu karardan haberdar olmadıklarını da ileri sürmüştür.

18. Başvurucular, idari para cezasına karşı itirazlarının Batman 2. Sulh Ceza Hâkimliğince gerekçesiz olarak reddedilmesi nedeniyle gerekçeli karar haklarının da ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu bağlamda başvurucuların kamu makamının etkinlikleri izne bağlaması kararına aykırı olarak katıldıkları toplantı nedeniyle haklarında uygulanan idari para cezasının hukuka aykırı olduğu iddialarının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

20. Anayasa’nın "Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı" kenar başlıklı 34. maddesi şöyledir:

"Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir."

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Müdahalenin Varlığı

22. Başvurucuların Valiliğin bir ilde gerçekleştirilecek tüm etkinlikleri izne bağlamasına ilişkin kararına uymayarak toplantıya katılmaları nedeniyle haklarında idari para cezasına hükmedilmesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarına yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmelidir.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

23. Anayasa'nın 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

24. Anayasa'nın 34. maddesinde toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı sınırsız bir hak olarak düzenlenmemiş; bu hakkın millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Anılan madde uyarınca temel hak ve özgürlükler, demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmaksızın Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Dolayısıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için müdahalenin öncelikle Anayasa'nın sözüne aykırı olmaması gerekmektedir.

25. Anayasa'nın sözüne uygun olmadığının ve Anayasa'nın 34. maddesinin birinci fıkrasına aykırı davranıldığının tespit edilmesi hâlinde başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğinden söz edilebilir. Norm denetiminde olduğu gibi bireysel başvuru yolunda da Anayasa hükümlerinin nihai ve bağlayıcı olarak yorumlanması yetkisi Anayasa Mahkemesine aittir (Kadri Enis Berberoğlu (2) [GK], B. No: 2018/30030, 17/9/2020, § 71).

c. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşlerinin İzne Bağlanmasının Anayasa'nın Sözüne Uygunluk Koşulunu Taşıyıp Taşımadığının Değerlendirilmesi

26. Bir müdahalenin Anayasa’ya uygun düşebilmesi için Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen ölçütlere aykırı olmaması gerekir. Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen ölçütlerden biri de “Anayasa’nın sözüne aykırı olmama” kriteridir. Anayasa'nın 13. maddesinde temel hak ve hürriyetlere yönelik sınırlandırmaların Anayasa'nın sözüne aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Anayasa Mahkemesi, somut olaya uygun düştüğü takdirde kamu gücünü kullanan organların temel hak ya da özgürlüklere yaptıkları müdahalelerin Anayasa'nın sözüne uygun olup olmadığını da değerlendirir. Böyle bir değerlendirme yapılması, Anayasa'nın 13. maddesinin emredici hükmünün bir gereğidir (benzer nitelikteki değerlendirmeler için bkz. Kadri Enis Berberoğlu (2), § 68; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, § 79; AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 84).

27. Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan "Anayasa'nın sözü" ifadesi Anayasa'nın metnini yani lafzını ifade etmektedir. Temel hak ve özgürlüklere yapılan müdahalelerin Anayasa'nın sözüne uygun olması şartı özellikle Anayasa'nın çeşitli maddeleriyle getirilen ek güvenceler söz konusu olduğunda önem taşımaktadır. Anayasa, çoğu durumda bir hak veya özgürlüğü yalnızca tanımakla yetinmeyerek onun kullanılmasını garanti altına almak için bazı yönlerini ayrıca vurgular veya bazı yönlerine belli bir önem atfederek koruma altına alır. Anayasa koyucunun bir hakkı tanımanın yanında o hakkın norm alanına giren bir boyutunu ayrıca ve özel olarak ifade etmesi, buna ilişkin ek bir güvence getirmesi de mümkün olabilmektedir (Kadri Enis Berberoğlu (2), § 69; Kadri Enis Berberoğlu (3), § 79). Bu bağlamda Anayasa’nın çeşitli maddelerinde düzenlenen hak ve özgürlüklere ilişkin olarak Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilenlere ek olarak getirilen güvencelerle uyumlu olmayan sınırlamalar Anayasa’nın sözüne aykırı olacaktır (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 84).

28. Somut olayda Valilik; Batman il merkezi ve bir ilçesinde gerçekleştirilen terör eylemleri nedeniyle 5442 sayılı Kanun'un 11. maddesinin (C) bendine dayanarak 7/11/2018-21/11/2018 tarihleri arasında on dört gün boyunca resmî kamu kurum ve kuruluşlarının yapacağı resmî toplantı, tören, şenlik, karşılama, stant açma, uğurlama gibi etkinlikler hariç olmak üzere il genelinde yapılacak tüm eylem ve etkinlikleri mülki idari amirin iznine bağlamak suretiyle hakkı sınırlandırmıştır (bkz. § 7). Anılan kural, valinin kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde on beş günü geçmemek üzere ildeki belli yerlerde veya saatlerde kişilerin toplanmalarını düzenleyebileceğini veya kısıtlayabileceğini düzenlemektedir.

29. Anayasa’nın 34. maddesinde yer alan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, bireylerin düşünce açıklamalarında bulunmak amacıyla açık veya kapalı mekânlarda, kamu otoriteleri ile üçüncü kişilerin müdahalesi olmaksızın, geçici olarak bir araya gelebilme serbestîsini korumaktadır. Aynı maddenin birinci fıkrasında “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” denilmek suretiyle sadece toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının değil bu hakkın "izin alınmadan" kullanılabilmesi de güvence altına alınmıştır. Diğer bir anlatımla anılan hakkın izin alma şartına bağlanamayacağı güvencesinin Anayasa'da özel biçimde korunduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının izin almadan kullanılmasına yönelik pozitifleşmiş öz güvenceyi ihlal edecek nitelikte yapılan bir sınırlandırma, Anayasa'da ilgili temel hakkı düzenleyen maddedeki sınırlama sebeplerine dayansa bile kural olarak Anayasa'nın sözüne aykırı olacağında bir tereddüt bulunmamaktadır.

30. Nitekim Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılmasından önce bildirim verilmesi şartı getiren 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 10. maddesinin birinci ve ikinci fıkrası hükmünü Anayasa'ya uygun bulurken bildirim sisteminde, toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılabilmesi için yetkili makama bildirimde bulunulmasının yeterli olduğu ve yetkili makamın onayının aranmadığı, bu nedenle bildirim sistemi öngören düzenlemenin Anayasa ile getirilen izne bağlanamama güvencesine aykırı olmadığı gerekçesine dayanmıştır. Anayasa Mahkemesi kararında; Anayasa’nın 34. maddesinin birinci fıkrasında, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenmesinin izin alma koşuluna bağlanamayacağının açıkça ifade edildiğini belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilenlere ek bir güvence olan bu düzenleme ile toplantı ve gösteri yürüyüşünü izin şartına bağlama şeklinde bir sınırlamada bulunulamayacağını vurgulamıştır. Bu bağlamda da Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilenlere ek olarak Anayasa’nın 34. maddesinde hakkın izne bağlanamaması şeklindeki güvencesine aykırı sınırlamaların Anayasa’nın sözüne aykırı olacağını ifade etmiştir (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, §§ 84-86).

31. Sonuç olarak somut olayda kamu makamının tüm eylem ve etkinlikleri mülki idari amirin iznine bağlanması, Anayasa'nın 34. maddesinin birinci fıkrasında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının önceden izin almadan kullanılabileceği yönündeki ek güvencesine aykırı olduğu ve Anayasa maddesinin sözüyle çeliştiği kanaatine varılmıştır.

32. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. Giderim

33. Başvurucular, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama ile -5.000 TL ve 20.000 TL- farklı tutarlarda manevi tazminatın ödenmesi talebinde bulunmuştur.

34. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemece yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3), §§ 93-100).

35. Öte yandan ihlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucuların tazminat talepleri kabul edilmemiştir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 34. maddesinde düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Batman 2. Sulh Ceza Hâkimliğine (2018/3796D. İş; 2018/3888 D. İş; 2018/3892) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 364,60 TL harcın başvuruculara AYRI AYRI, 9.900 TL vekâlet ücretinin ise Av. Linda Sevinç Hocaoğulları tarafından temsil edilen başvuruculara MÜŞTEREKEN, Av. Erkan Şenses tarafından temsil edilen başvurucuya AYRI ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/11/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

---

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SONGÜL KORKMAZ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/5722)

 

Karar Tarihi:18/1/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Hasan HÜZMELİ

Başvurucular

:

Songül KORKMAZ ve diğerleri (bkz. ekli tablo)

Vekilleri

:

Ekli Tablo (C) Sütunu

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, Batman Valiliğinin toplantı ve gösteri yürüyüşlerini izne bağlama kararlarına uymayarak toplantıya katıldıkları gerekçesiyle idari para cezası uygulanmasının başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

2. Batman Valiliği 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesinin (A) ve (C) bentlerine dayanarak 9/9/2019, 21/5/2020, 5/6/2020, 23/6/2020, 4/9/2020, 5/11/2020 ve 2/8/2021 tarihli kararlarıyla on beş gün süreyle il sınırları içinde yapılacak etkinlikleri izne bağlamıştır. Söz konusu izne bağlama nedenleri bazı farklılıklar içermekle birlikte kararlar benzer mahiyette olup içeriklerinin ilgili bölümü şöyledir:

"İlimizde milli güvenliğin sağlanması, kamu düzeni ve güvenliğinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, temel hak ve özgürlükler ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin ve genel asayişin korunması ile şiddet olaylarının yaygınlaşmasının önlenmesi amacıyla İlimiz merkezinde ...tarihleri [Tarihler her bir kararda değişiklik göstermekte olup 15 günlüktür.] arasında resmi kamu kurum ve kuruluşlarının yapacağı resmi toplantı, tören, şenlik, karşılama, stant açma, uğurlama gibi etkinlikler hariç olmak üzere;

2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu kapsamındaki her türlü miting, kapalı ve açık yer toplantıları ile gösteri yürüyüşlerinin, basın açıklaması, çadır kurma, stant açma, oturma eylemi, anma töreni vb. türdeki eylem ve etkinlikler ile 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu Ek-1. maddesi kapsamındaki oyun, temsil ve çeşitli şekillerdeki gösteri ve etkinliklerin, ticari kimliği bulunan özel hukuk tüzel kişilerinin ticari faaliyetleri hariç olmak üzere el ilanı dağıtılmasının ve pankart/afiş asılmasının mülki idare amirinin İZNİNE BAĞLANMASI, gerçekleştirilmesi izin şartına bağlanılan her türlü toplantı ve etkinliğin huzur ve güven ortamını bozmaya teşebbüs edecek şahıslar ile işlenmesi muhtemel suçların tespitine yönelik izletilmesi ve kamera vb. araçlarla kayıt altına alınabilmesi kararı alınmıştır."

3. 2019 yılının sonundan başlayarak 2021 yılının ortalarına kadar uzanan bir süreçte Batman'ın farklı yerlerinde ve farklı tarihlerinde, Batman Valiliğinden izin almadan basın açıklamalarına/toplantılara katıldıkları veya düzenledikleri gerekçesiyle 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca başvurucular hakkında emre aykırı davranışta bulunmaktan idari para cezalarına hükmedilmiştir.

4. Başvurucular, haklarında uygulanan idari para cezalarına itiraz etmiştir. Başvurucuların itirazları ilgili Batman Sulh Ceza Hâkimliğince, idari para cezalarının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle kesin olarak reddedilmiştir.

5. Başvurucular nihai hükmü farklı tarihlerde öğrendikten sonra süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüş yazısında, başvuru süresine dair itirazlarının bulunduğu dosyalarda; başvurucu Ömer Kulplu'nun 2021/1367 bireysel başvuru numaralı dosyasında nihai hükmü 21/11/2020 tarihinde tebliğ ettiği bireysel başvuruyu 17/12/2020 tarihinde yaptığı, başvurucu Sedat Yıldız'ın 2020/6925 bireysel başvuru numaralı dosyasında nihai hükmü 27/12/2019 tarihinde tebliğ ettiği bireysel başvuruyu 27/1/2020tarihinde yaptığı, başvurucu Songül Korkmaz'ın 2020/40154 bireysel başvuru numaralı dosyasında nihai hükmü 21/11/2020tarihinde tebliğ ettiği bireysel başvuruyu 17/12/2020tarihinde yaptığı ayrıca aynı başvurucunun 2020/5739 bireysel başvuru numaralı dosyasında nihai hükmü 13/1/2020tarihinde tebliğ ettiği bireysel başvuruyu 12/2/2020 tarihinde yaptığı anlaşılmıştır.

6. Ekli tablonun (A) sütununda numaraları belirtilen başvuruların 2020/5722 numaralı başvuru ile birleştirilmesine Komisyonca karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

7. Adli yardım talebinde bulunan başvuruculardan ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılanların adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

8. Başvurucular barışçıl nitelikte toplantı veya basın açıklamasına katıldıkları hâlde anılan etkinliklerin mülki idari amirden izin alınmadan yapıldığı gerekçesiyle haklarında idari para cezası uygulanmasının ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenme hakkının, anılan cezanın siyasi parti faaliyetlerinin kapsamında gerçekleştirilen etkinliklere yönelik olması nedeniyle örgütlenme özgürlüğünün, mahkemelerce yargılamanın duruşmasız yapılması ve tanıkların dinlenilmemesi nedenleriyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiğinden yakınmıştır. Bakanlık, görüşünde ilk olarak kabul edilebilirlik itirazında bulunmuştur. Başvuruların anayasal ve kişisel önemden yoksun olduğunu belirten Bakanlık ayrıca bazı başvuruların süresinde yapılmadığını ileri sürmüştür (bkz. § 5). Esasa ilişkin görüşünde Bakanlık; basın açıklaması yapılmak istenilen alanın Batman Valiliğince belirlenip ilan edilen yerlerden olmadığını ve yapılmak istenilen etkinliklere ilişkin idareden izin alınmadığını veya idareye herhangi bir bildirim yapılmadığını belirtmiştir.

8. Başvuru toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında incelenmiştir.

9. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

10. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa'nın 13. ve 34. maddeleri gözönünde bulundurulmalıdır. Bu çerçevede de anılan hakka yönelik müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için müdahalenin öncelikle Anayasa'nın sözüne aykırı olmaması gerekmektedir. Dolayısıyla Anayasa'nın sözüne uygun olmadığının ve Anayasa'nın 34. maddesinin birinci fıkrasına aykırı davranıldığının tespit edilmesi hâlinde başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğinden söz edilebilir. Bu belirlemenin ardından toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin izne bağlanmasının Anayasa'nın sözüne uygunluk koşulunu taşıyıp taşımadığı yönünden inceleme yapılacaktır.

11. Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen ölçütlerden biri olan “Anayasa’nın sözüne aykırı olmama” kriterine ilişkin ilkelere, Kadri Enis Berberoğlu (2) ([GK], B. No: 2018/30030, 17/9/2020, §§ 68, 69) veKadri Enis Berberoğlu (3) kararları ([GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, § 79) ile Anayasa Mahkemesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını düzenleyen normları denetlediği (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 84) kararında yer verilmiştir.

12. Somut olayda Batman Valiliği 5442 sayılı Kanun'un 11. maddesinin (A) ve (C) bentlerine dayanarak resmî kamu kurum ve kuruluşlarının yapacağı etkinlikler hariç olmak üzere il genelinde yapılacak tüm eylem ve etkinleri mülki idari amirin iznine bağlamak suretiyle hakkı sınırlandırmıştır. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Cihan Tüzün ve diğerleri, ([GK]B.No: 2019/13258, 10/11/2022, §§ 22-30) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Anılan kararda, tüm eylem ve etkinliklerin mülki idari amirin iznine bağlanmasının Anayasa'nın toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının önceden izin almadan kullanılabileceği yönündeki 34. maddesinde yer alan ek güvencesine aykırı olduğu ve dolayısıyla müdahalenin Anayasa maddesinin sözüyle çeliştiği sonucuna varmıştır. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

29. Anayasa’nın 34. maddesinde yer alan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, bireylerin düşünce açıklamalarında bulunmak amacıyla açık veya kapalı mekânlarda, kamu otoriteleri ile üçüncü kişilerin müdahalesi olmaksızın, geçici olarak bir araya gelebilme serbestîsini korumaktadır. Aynı maddenin birinci fıkrasında “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” denilmek suretiyle sadece toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının değil bu hakkın "izin alınmadan" kullanılabilmesi de güvence altına alınmıştır. Diğer bir anlatımla anılan hakkın izin alma şartına bağlanamayacağı güvencesinin Anayasa'da özel biçimde korunduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının izin almadan kullanılmasına yönelik pozitifleşmiş öz güvenceyi ihlal edecek nitelikte yapılan bir sınırlandırma, Anayasa'da ilgili temel hakkı düzenleyen maddedeki sınırlama sebeplerine dayansa bile kural olarak Anayasa'nın sözüne aykırı olacağında bir tereddüt bulunmamaktadır.

30. Nitekim Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılmasından önce bildirim verilmesi şartı getiren 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 10. maddesinin birinci ve ikinci fıkrası hükmünü Anayasa'ya uygun bulurken bildirim sisteminde, toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılabilmesi için yetkili makama bildirimde bulunulmasının yeterli olduğu ve yetkili makamın onayının aranmadığı, bu nedenle bildirim sistemi öngören düzenlemenin Anayasa ile getirilen izne bağlanamama güvencesine aykırı olmadığı gerekçesine dayanmıştır. Anayasa Mahkemesi kararında; Anayasa’nın 34. maddesinin birinci fıkrasında, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenmesinin izin alma koşuluna bağlanamayacağının açıkça ifade edildiğini belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilenlere ek bir güvence olan bu düzenleme ile toplantı ve gösteri yürüyüşünü izin şartına bağlama şeklinde bir sınırlamada bulunulamayacağını vurgulamıştır. Bu bağlamda da Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilenlere ek olarak Anayasa’nın 34. maddesinde hakkın izne bağlanamaması şeklindeki güvencesine aykırı sınırlamaların Anayasa’nın sözüne aykırı olacağını ifade etmiştir (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, §§ 84-86).

31. Sonuç olarak somut olayda kamu makamının tüm eylem ve etkinlikleri mülki idari amirin iznine bağlanması, Anayasa'nın 34. maddesinin birinci fıkrasında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının önceden izin almadan kullanılabileceği yönündeki ek güvencesine aykırı olduğu ve Anayasa maddesinin sözüyle çeliştiği kanaatine varılmıştır."

13. Batman'da gerçekleştirilecek tüm eylem ve etkinliklerin mülki idari amirinin iznine bağlandığı somut olayda da Cihan Tüzün ve diğerleri kararında açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu doğrultuda toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının önceden izin almadan kullanılabileceği yönündeki Anayasa'nın 34. maddesinin sözüyle çeliştiği kanaatine varılmıştır.

14. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

15. Başvurucular; ihlalin tespiti ve ihlalin ortadan kaldırılması ile farklı miktarlarda maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunmuştur.

16. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemece yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3), §§ 93-100).

17. Öte yandan ihlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucuların tazminat talepleri kabul edilmemiştir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinde bulunan başvurucuların adli yardım taleplerinin KABULÜNE,

B. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere ekli tabloda belirtilen ilgili mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,

F. Vekille temsil edilen başvuruculara ekli tablonun (F) sütununda belirtilen vekâlet ücretleri ile ekli tablonun (E) sütununda belirtilen harçların bu tabloda gösterildiği şekilde ÖDENMESİNE,

G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 18/1/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

---

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

NURTEN ÜZÜMCÜ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/35262)

 

Karar Tarihi: 31/1/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Hasan HÜZMELİ

Başvurucu

:

Nurten ÜZÜMCÜ

Vekili

:

Av. Nesrin BİLGE

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, Batman Valiliğinin toplantı ve gösterileri izne bağladığı 23/6/2020tarihli kararına uymayarak toplantıya katılan başvurucu hakkında emre aykırı hareket ettiği gerekçesiyle idari para cezası uygulanmasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, nihai hükmü 10/10/2020 tarihinde öğrendikten sonra 4/11/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

3. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

4. Somut olayda, Batman Valiliği 23/6/2020 tarihli kararıyla 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesinin (A) ve (C) bentlerine dayanarak resmî kamu kurum ve kuruluşlarının yapacağı etkinlikler hariç olmak üzere il genelinde yapılacak tüm eylem ve etkinleri on beş gün süreyle mülki idari amirin iznine bağlamamıştır. Bu karar, emre aykırı davranış nedeniyle verilen idari para cezasına dayanak olmuştur.

5. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Cihan Tüzün ve diğerleri, (B. No: 2019/13258, 10/11/2022, §§ 22-30) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen ölçütlerden biri olan Anayasa’nın sözüne aykırı olmama kriterine ilişkin ilkelere yer verilen kararda, tüm eylem ve etkinliklerin mülki idari amirin iznine bağlanmasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının önceden izin almadan kullanılabileceği yönündeki Anayasa'nın 34. maddesinde yer alan ek güvencesine aykırı olduğu ve dolayısıyla müdahalenin Anayasa maddesinin sözüyle çeliştiği sonucuna varılmıştır. Batman ilinde gerçekleştirilecek tüm eylem ve etkinlilerin mülki idari âmirinin iznine bağlandığı somut olayda da Cihan Tüzün ve diğerleri kararında açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu doğrultuda başvurucunun Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

6. Başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığından diğer ihlal iddiaları yönünden inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

III. GİDERİM

7. Başvurucu, ihlalin tespiti ve ortadan kaldırılması ile 5.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercii tarafından yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019,§§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı ve uğranıldığı iddia edilen maddi zararla ilgili bilgi ve belge sunulmadığı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Batman 1. Sulh Ceza Hâkimliğine (2020/3470 D. İş) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

F. 9.900 TL vekâlet ücretinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 31/1/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

---

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MAHMUT KONUK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/7105)

 

Karar Tarihi: 9/2/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Ceren Sedef EREN

Başvurucu

:

Mahmut KONUK

Vekili

:

Av. Evin KONUK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, çeşitli toplantılara katılan başvurucu hakkında, idari makamlardan izin alınmadan yapılan toplantıya katıldığı gerekçesiyle emre aykırı davranıştan idari para cezası uygulanmasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvurular 17/2/2020tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir. Konu yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle 2020/7255 sayılı bireysel başvuru dosyasının 2020/7105 sayılı dosya üzerinde birleştirilmesine karar verilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

4. 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü nedeniyle 18/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmiştir. Olağanüstü hâl, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından 5/10/2016, 3/1/2017, 17/4/2017, 17/7/2017, 17/10/2017, 18/1/2018 ve 18/4/2018 tarihlerinde alınan kararlarla üçer ay daha uzatılmış ve 19/7/2018 tarihinde sona ermiştir (15/7/2016 tarihli darbe teşebbüsü nedeniyle olağanüstü hâl ilan edilmesi sürecine ilişkin detaylı bilgi için bkz. Adnan Vural ve diğerleri ([GK] B. No: 2017/36237, 10/3/2022, §§ 9-11) kararına bakılabilir).

5. Başvurucu Çankaya Toplum Sağlığı Merkezinde sağlık memuru olarak çalışmakta iken 22/11/2016 tarihli ve 677 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden ihraç edilmiştir.

6. Görevinden ihraç edilmesi nedeniyle açlık grevine başlayan eski akademisyen N.G. tarafından 2016 yılı Kasım ayında Ankara'nın Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde başlatılan ve Konur Sokak'ın Yüksel Caddesi'yle kesiştiği bölgede uzunca bir süre devam ettiği anlaşılan protesto gösterileri yaşanmıştır. Başvurucu da uzunca bir süre bu gösterilere katılmış, ayrıca eski işyeri olan Çankaya Toplum Sağlığı Merkezi binası ile Altındağ Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü ve Çankaya İlçe Sağlık Müdürlüğü binaları önünde yapılan toplantılarda da bulunmuştur.

7. Başvurucu hakkında, olağanüstü hâlin devam ettiği sürede katıldığı toplantılar nedeniyle birçok kez idari para cezası kesilmiştir (bkz. Adnan Vural ve diğerleri, §§ 14-17). Başvurucu 25/11/2019 ve 2/12/2019 tarihlerinde Çankaya İlçe Sağlık Müdürlüğü önünde, 26/11/2019 tarihinde ise Konur Sokak'ta tekrar kamu görevlerinden ihraçları protesto etmek için yapılan toplantılara katılmıştır. Söz konusu toplantılara katılması nedeniyle başvurucu hakkında, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca emre aykırı davranışta bulunmaktan 320 TL'lik, başvuru konusu idari para cezalarına hükmedilmiştir.

8. Başvurucunun anılan toplantılara katılmakla aykırı davrandığı kabul edilen emir Ankara Valiliğinin 21/1/2018 tarihli kararıdır. Söz konusu karar şu şekildedir:

"Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından ülkemiz sınırları içinde veya dışında güvenlik ve istikrarı sağlama ve Afrin bölgesinde bulunan çeşitli terör örgütü unsurlarını etkisiz hale getirmek üzere, 20.01.2018 Cumartesi günü saat 17.00’de “Zeytin Dalı Operasyonu” başlatılmıştır.

Çeşitli siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları tarafından sosyal medya üzerinden yapılan çağrılarla; ‘Zeytin Dalı Operasyonu’nu protesto etmek amacıyla, Ankara'nın muhtelif yerlerinde birtakım eylem ve etkinlikler yapılacağı yönünde paylaşımlarla toplanma çağrısında bulunulduğuna dair istihbarî bilgiler elde edilmiştir.

Bu tür eylemlerin, umuma açık alanları, meydanları, yolları, parkları ve diğer dinlenme mekânlarını kullanan vatandaşlarımız ile eylemi gerçekleştiren şahıslar arasında, istenmeyen olayların yaşanmasına yol açabileceği; bu eylemler sırasında, terör örgütlerinin katılımcılar ve vatandaşlarımıza yönelik olarak bombalı eylemler yapabileceği yönünde istihbari duyumlar alınmaktadır.

Bu sebeple, 21 Ocak 2018 tarihinden itibaren, ‘Zeytin Dalı Operasyonu’ devam ettiği sürece park, bahçe, genel yollar, kamu binalarının önleri ve umuma açık alanlarda düzenlenecek açık ve kapalı yer toplantıları, basın açıklamaları, açlık grevi, oturma eylemi, konser, şenlik, şölen ve benzeri eylem ve etkinlikler; kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması, temel hak ve özgürlükler ile can ve mal emniyetinin sağlanması amacıyla, 2911 sayılı Toplantı Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 17’nci maddesi ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu’nun 11/m maddesi hükümleri doğrultusunda Valiliğimizden izin alınarak yapılacaktır.

Yukarıda belirtilen düzenlemelere uymayanlar hakkında, fiilleri ile ilgili olarak kanunlarda özel bir hüküm bulunmadığı takdirde, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 17’nci ile 28’nci maddeleri, 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu’nun 11/m maddesi ile 25/b maddeleri, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11/C ile 66’ncı madde hükümleri, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince yasal işlem yapılacaktır."

9. Başvurucu, söz konusu idari para cezalarına itiraz etmiştir. Başvurucunun itirazları ilgili Ankara Sulh Ceza Hâkimliğince usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.

10. Başvurucu, itirazın reddine dair kararların kendisine tebliğinden itibaren süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

11. 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun "Amaç" kenar başlıklı 1. maddesi şöyledir:

Bu Kanunun amacı,

a) Tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım,

b) Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması,

Durumlarında olağanüstü hal ilan edilmesi ve usulleriyle olağanüstü hallerde uygulanacak hükümleri belirlemektir."

12. 2935 sayılı Kanun'un 11. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince olağanüstü hal ilanında; genel güvenlik, asayiş ve kamu düzenini korumak, şiddet olaylarının yaygınlaşmasını önlemek amacıyla 9 uncu maddede öngörülen tedbirlere ek olarak aşağıdaki tedbirler de alınabilir:

...

m) Kapalı ve açık yerlerde yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklamak, ertelemek, izne bağlamak veya toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı yer ve zamanı tayin, tespit ve tahsis etmek, izne bağladığı her türlü toplantıyı izletmek, gözetim altında tutmak veya gerekiyorsa dağıtmak,"

13. Diğer ilgili hukuk için Cihan Tüzün ve Diğerleri [GK] (B. No:2019/13258, 10/11/2022, §§ 14, 15) kararına bakılabilir.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

14. Anayasa Mahkemesinin 9/2/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

15. Başvurucu, kendisi hakkında idari para cezası uygulandığı dönemde olağanüstü hâlin sona ermiş olduğunu, buna rağmen Ankara Valiliğinin 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'na dayanarak verdiği toplantıların izne bağlanmasına dair karara aykırı davrandığı gerekçesiyle hakkında idari para cezası uygulandığını, bu durumun çeşitli anayasal haklarını ihlal ettiğini iddia etmiştir.

16. Bakanlık görüşünde, kolluk güçlerince başvurucuya gerekli ihtarın yapıldığı, buna rağmen başvurucunun kanuna aykırı eylemine devam ettiği belirtilmiştir. Yargı mercilerince de gerekli incelemenin yapıldığını ifade eden Bakanlık, somut olayda başvuru konusu müdahalenin Anayasa'da yer alan hak ve özgürlükleri ihlal eder nitelikte olmadığını ya da adaleti ve sağduyuyu hiçe sayar biçimde bir keyfîlik de içermediğini, bu nedenle demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığından bahsedilemeyeceğini belirtmiş ve bu doğrultuda başvurucunun kabul edilemez bulunması gerektiğine dair kanaatini bildirmiştir.

17. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formunda ileri sürdüğü hususları yinelemiştir.

B. Değerlendirme

18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu bağlamda başvurucunun şikâyetinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

19. Anayasa’nın "Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı" kenar başlıklı 34. maddesi şöyledir:

"Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir."

1. Adli Yardım Talebi Yönünden

20. Başvurucu, adli yardım talebinde bulunmuştur. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

2. Kabul Edilebilirlik Yönünden

21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

3. Esas Yönünden

a. Müdahalenin Varlığı

22. Başvuru konusu toplantılara katılması nedeniyle hakkında idari para cezasına hükmedilen başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmelidir.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

23. Anayasa'nın 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

24. Anayasa'nın 13. maddesi uyarınca başvuru konusu müdahalenin Anayasa'nın sözüne uygun olarak gerçekleştirilmesi gerekir. Norm denetiminde olduğu gibi bireysel başvuru yolunda da Anayasa hükümlerinin nihai ve bağlayıcı olarak yorumlanması yetkisi Anayasa Mahkemesine aittir (Kadri Enis Berberoğlu (2) [GK], B. No: 2018/30030, 17/9/2020, § 71). Bu doğrultuda başvuru konusu müdahalenin öncelikle Anayasa'nın sözüne uygunluk yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

25. Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan "Anayasa'nın sözü" ifadesi Anayasa'nın metnini, yani lafzını ifade etmektedir. Temel hak ve özgürlüklere yapılan müdahalelerin Anayasa'nın sözüne uygun olması şartı özellikle Anayasa'nın çeşitli maddeleriyle getirilen ek güvenceler söz konusu olduğunda önem taşımaktadır. Anayasa, çoğu durumda bir hak veya özgürlüğü yalnızca tanımakla yetinmeyerek onun kullanılmasını garanti altına almak için bazı yönlerini ayrıca vurgular veya bazı yönlerine belli bir önem atfederek koruma altına alır. Anayasa koyucunun bir hakkı tanımanın yanında o hakkın norm alanına giren bir boyutunu ayrıca ve özel olarak ifade etmesi, buna ilişkin ek bir güvence getirmesi de mümkün olabilmektedir (Kadri Enis Berberoğlu (2), § 69; Kadri Enis Berberoğlu (3), § 79; Cihan Tüzün ve diğerleri, § 27 ). Bu bağlamda, Anayasa’nın çeşitli maddelerinde düzenlenen hak ve özgürlüklere ilişkin olarak Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilenlere ek olarak getirilen güvencelerle uyumlu olmayan sınırlamalar Anayasa’nın sözüne aykırı olacaktır (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 84).

26. Anayasa’nın 34. maddesinde yer alan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, bireylerin düşünce açıklamalarında bulunmak amacıyla açık veya kapalı mekânlarda, kamu otoriteleri ile üçüncü kişilerin müdahalesi olmaksızın geçici olarak bir araya gelebilme serbestîsini korumaktadır. Aynı maddenin birinci fıkrasında “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” denilmek suretiyle sadece toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının değil bu hakkın "izin alınmadan" kullanılabilmesi de güvence altına alınmıştır. Diğer bir anlatımla anılan hakkın izin alma şartına bağlanamayacağı güvencesinin Anayasa'da özel biçimde korunduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının izin almadan kullanılmasına yönelik pozitifleşmiş öz güvenceyi ihlal edecek nitelikte yapılan bir sınırlandırma, Anayasa'da ilgili temel hakkı düzenleyen maddedeki sınırlama sebeplerine dayansa bile kural olarak Anayasa'nın sözüne aykırı olacağında bir tereddüt bulunmamaktadır (Cihan Tüzün ve diğerleri, § 29).

27. Nitekim Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılmasından önce bildirim verilmesi şartı getiren 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 10. maddesinin birinci ve ikinci fıkrası hükmünü Anayasa'ya uygun bulurken bildirim sisteminde, toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılabilmesi için yetkili makama bildirimde bulunulmasının yeterli olduğu ve yetkili makamın onayının aranmadığı, bu nedenle bildirim sistemi öngören düzenlemenin Anayasa ile getirilen izne bağlanamama güvencesine aykırı olmadığı gerekçesine dayanmıştır. Anayasa Mahkemesi; kararında, Anayasa’nın 34. maddesinin birinci fıkrasında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenmesinin izin alma koşuluna bağlanamayacağının açıkça ifade edildiğini belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilenlere ek bir güvence olan bu düzenleme ile toplantı ve gösteri yürüyüşünü izin şartına bağlama şeklinde bir sınırlamada bulunulamayacağını vurgulamıştır. Bu bağlamda da Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilenlere ek olarak Anayasa’nın 34. maddesinde hakkın izne bağlanamaması şeklindeki güvencesine aykırı sınırlamaların Anayasa’nın sözüne aykırı olacağını ifade etmiştir (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, §§ 84-86; Cihan Tüzün ve diğerleri, § 30).

28. Bu doğrultuda Anayasa Mahkemesi Cihan Tüzün ve diğerleri kararında, karara konu somut olayda tüm eylem ve etkinliklerin mülki idari amirin iznine bağlanmasının Anayasa'nın 34. maddesinin birinci fıkrasında öngörülen, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının önceden izin almadan kullanılabileceği yönündeki ek güvenceye aykırı olduğuna ve Anayasa maddesinin sözüyle çeliştiğine karar vermiştir. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi anılan kararda, başvurucular hakkında mülki idari amirden izin alınması şeklindeki emre aykırı davrandıkları gerekçesiyle uygulanan idari para cezalarının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarını ihlal ettiğine hükmetmiştir.

29. Somut olayda, Ankara Valiliğinin başvuru konusu müdahaleyi oluşturan idari para cezalarına dayanak olan izne bağlama kararının 2935 sayılı Kanun'un 11. maddesinin (m) bendi ile 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesinin (C) bendi ve2911 sayılı Kanun'un 17. maddesi uyarınca verildiği anlaşılmaktadır.

30. Başvuru konusu idari para cezalarının verildiği tarihlerde ülkede olağanüstü hâl sona ermiş durumdadır (bkz. §§ 4,7). Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan idari para cezalarının dayanağı olan izne bağlama kararının bir olağanüstü hâl tedbiri olamayacağı açıktır (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017,§ 324). O hâlde somut olayda da Cihan Tüzün ve diğerleri kararına konu olayda gerçekleştiği gibi Valiliğin olağan dönemde geçerli olmak üzere verdiği, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin izne bağlanmasına dair bir karar ve bu karara aykırı davranma nedeniyle hükmedilen idari para cezaları söz konusudur. Bu doğrultuda başvuru konusu olayda da Cihan Tüzün ve diğerleri kararında ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığı anlaşılmaktadır.

31. Açıklanan gerekçelerle, Ankara Valiliğinin 21/1/2018 tarihli toplantıların izne bağlanmasına dair kararının Anayasa'nın 34. maddesinin birinci fıkrasında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı yönünden özel olarak öngörülen ek güvenceye ve bu nedenle Anayasa'nın sözüne aykırı olduğuna, dolayısıyla anılan karara dayanılarak başvurucu hakkında hükmedilen idari para cezalarının da Anayasa'nın 13. maddesinde emredilen Anayasa'nın sözüne uygunluk ölçütünü karşılamadığı görüldüğünden başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

4. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

32. Başvurucu, ihlalin tespit edilmesini istemiş ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

33. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

34. Öte yandan ihlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir .

35. 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemelere (Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliği, D. İş 2019/10041; Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliği, D. İş 2020/355) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun manevi tazminat talebinin REDDİNE,

F. 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 9/2/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.